Çalışmamızda; gerçek kişilerin yurt dışında ihraç edilmiş ve yurt dışındaki menkul kıymetler borsasına kayıt edilmiş olan hisse senetlerinin alım-satımı ve temettüden doğan kazançları gelir üzerinden alınan vergiler kapsamında incelenecektir.
Tam ve dar mükellefiyete tâbi gerçek kişiler tarafından yurt dışında kurulmuş bir şirket tarafından yurt dışında ihraç edilmiş ve ilgili ülkenin menkul kıymetler borsasında kayıtlı olan hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançların vergilendirilmesinde G.V.K.'nun geçici 67'nci maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tespit edilmesi gerekmektedir.
Buna ilişkin olarak G.V.K.'nun geçici 67'nci maddesinin (13) numaralı fıkrasında şu düzenlemeye yer verilmiştir:
"13) Bu maddede geçen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı ifadesi, özel bir belirleme yapılmadığı sürece Türkiye'de ihraç edilmiş ve Sermaye Piyasası Kurulu’nca kayda alınmış ve/veya Türkiye'de kurulu menkul kıymet ve vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçları ile kayda alınmamış olsa veya menkul kıymet ve vadeli işlem borsalarında işlem görmese dahi Hazine’ce veya diğer kamu tüzel kişilerince ihraç edilecek her türlü menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracını ifade eder.
Bu düzenlemeye göre, G.V.K.'nun geçici 67'nci maddesi hükmü Türkiye'de ihraç edilmiş ve Sermaye Piyasası Kurulu’nca kayda alınmış ve/veya Türkiye'de kurulu menkul kıymetler borsasında işlem gören menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının elde tutulması ve elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde uygulanacaktır
Buna göre ;
Yurt dışında ihraç edilmiş olan hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançlarda vergilendirme G.V.K.'nun Geçici 67'nci maddesi hükmüne göre yapılmayacaktır.
Bu kapsamda olmak üzere, G.V.K.'nun Mükerrer 80'inci maddesinin bir'inci fıkrasının (1) numaralı bendine göre, tam mükellefiyete tâbi kurumlara ait hisse senetlerinin iki yıldan fazla süreyle elde tutulması durumunda elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak kabul edilmemesine ilişkin kural dar mükellefiyete tâbi kurumlara ait olan hisse senetleri için uygulanmayacaktır.
Buna göre, dar mükellefiyete tâbi kurumlara ait olan ve yurt dışında ihraç edilmiş hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançlar elde tutulma süresine bakılmaksızın değer artış kazancıdır. (Mükerrer 80 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan değer artışı kazançlarına ilişkin istisna tutarı 18.000 TL, ) Dolayısıyla, bu kazançların genel hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Mükellefler” başlıklı 3-1/1. maddesinde; Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Türkiye’de Yerleşme” başlıklı 4.maddesinde ise ;
“Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır;
1.İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);
2.Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)”, hükmü yer almaktadır.
Yine aynı kanunun; 75. maddesinde; sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratların menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir:
1.Her nevi hisse senetlerinin kâr payları
2.İştirak hisselerinden doğan kazançlar
Gelir Vergisi Kanununun “Gelirin Toplanması ve Beyan” başlıklı 85 inci maddesinde;
“Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.
…
Yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlar:
1.Mükellefin bunları Türkiye’de hesaplarına intikal ettirdiği yılda;
2.Türkiye’de hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik olunan hallerde, mükellefin bunlara tasarruf edebildiği yılda;
elde edilmiş sayılır.”hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca yine anılan Kanunun 86-1/d maddesinde ise; bir takvim yılı içinde elde edilen ve toplamı 2600 TL [1](310 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2020 yılı için 2.600 TL ) aşmayan, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları için beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi durumunda bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, Türkiye’de tevkif yoluyla vergilendirilmeyen ve istisna uygulamasına konu olmayan yurt dışından elde edilen menkul sermaye iratlarının (faiz, kâr payı vb.) tamamının, yukarıda bahsi geçen hükmü gereğince 2.600 TL’yi aşması durumunda yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca , söz konusu Kanunun 123. maddesi hükmüne göre; tam mükelleflerin yabancı memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratlardan mahallinde ödedikleri benzeri vergilerin, Türkiye’de tarh edilen gelir vergisinin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından indirilmesi mümkün olup indirilecek miktarın gelir vergisinin yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlara isabet eden kısmından fazla olması halinde, fazla olan tutar indirim konusu yapılamayacaktır.
Ayrıca vergi indiriminin yapılabilmesi için yabancı memlekette ödenen vergilerin gelir üzerinden alınan şahsi bir vergi olması ve yabancı memlekette vergi ödendiğinin yetkili makamlardan alınan ve mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan memleketin aynı mahiyetteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle tevsik edilmesi şarttı da bulunmaktadır.[2]
Tam mükellefiyete tâbi gerçek kişiler tarafından yurt dışında ihraç edilmiş olan hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançlarda kazancın elde edildiği kaynak ülkenin vergilendirme yetkisine sahip olup olmadığının tespitinde ilgili ülke ile Türkiye arasında bir vergi anlaşması varsa bu anlaşma hükümleri uygulanacaktır.
Hisse senedi alım-satım kazançları vergi anlaşmalarının 13'üncü maddesinde "Sermaye Değer Artış Kazançları" başlığı altında yapılan düzenlemeye göre vergilendirilmektedir. Diğer bir ifadeyle, bu kazançlarda akit devletlerden hangisinin vergi alma yetkisine sahip olduğu bu madde hükümlerine göre tespit edilecektir.
Örnek 1 :
A.B.D. Anlaşması[3]’nın 13'üncü maddesinde "Değer Artış Kazançları" başlığı altında (5) numaralı fıkrada şu düzenlemeye yer verilmiştir:
"5. Bundan önceki fıkralarda değinilenlerin dışında kalan varlıkların elden çıkarılmasından doğan kazançlar, yalnızca elden çıkaranın mukim olduğu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, bundan önceki cümle hükümleri, Devletlerden birinin kendi mevzuatına göre, diğer Akit Devletin bir mukiminin ilk bahsedilen Devlette mukim bir şirketin ihraç ettiği hisse senetlerini veya tahvilleri (o Devletin bir menkul kıymetler borsasına kaydedilmiş hisse senetleri ve tahvilleri hariç) elden çıkarması dolayısıyla elde ettiği kazançlar üzerinden vergi alma hakkını etkilemeyecektir.Ancak bunun için, iktisap ile elden çıkarma arasındaki sürenin bir yılı geçmemesi gerekir."
Buna göre, Türkiye'de mukim bir gerçek kişinin A.B.D.'de mukim bir şirketin hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançları kaynak ülke olarak A.B.D.'nin vergilendirme yetkisine sahip olabilmesi için hisse senetlerinin iktisabı ile elden çıkarılması arasındaki sürenin bir yılı geçmemesi gereklidir.
10.maddesinde de “Temettü ” başlığı altında (2) numaralı fıkrada şu düzenlemeye yer verilmiştir.
2. Bununla beraber, sözkonusu temettüler, aynı zamanda, ödemeyi yapanın mukimi olduğu Devlette ve bu Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak temettünün gerçek lehdarı diğer Akit Devletin mukimi ise bu şekilde alınacak vergi;
a) gerçek lehdar, temettüyü ödeyen şirketin oy gücüne haiz hisselerinin en az %10'una sahip bir şirketse, gayrisafi temettü tutarının yüzde 15'ini;
b) tüm diğer durumlarda gayrisafi temettü tutarının yüzde 20'sini aşmayacaktır.
Örnek 2 :
İngiltere Anlaşması[4]’nın 13'üncü maddesinde "Sermaye Değer Artış Kazançları" başlığı altında (4) numaralı fıkrada şu düzenlemeye yer verilmiştir:
"4. Bu Maddenin 1 inci, 2 nci ve 3'üncü fıkralarında değinilenler dışında kalan varlıkların elden çıkarılmasından doğan kazançlar yalnızca, elden çıkaranın mukim olduğu Akit Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, böyle bir varlığın, iktisap tarihinden itibaren bir yıl içinde elden çıkarılmasından dolayı bir Akit Devlette elde edilen kazanç, bu Devlette vergilendirilebilir."
Buna göre, Türkiye'de mukim bir gerçek kişi tarafından İngiltere'de mukim bir şirketin ihraç ettiği hisse senetlerinin alım-satımından elde edilen kazançlar üzerinden kaynak ülke olarak İngiltere'nin vergi alabilmesi için hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren bir yıl içinde elden çıkarılması gereklidir. Aksi taktirde İngiltere'nin vergi alma yetkisi bulunmamaktadır.
Bu anlaşmada;A.B.D. Anlaşması’nda olduğu gibi hisse senetlerinin İngiltere'de kurulmuş olan bir menkul kıymetler borsasında kayıtlı olup olmamasına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, İngiltere'de ihraç edilmiş olan hisse senetleri bu ülkenin menkul kıymetler borsasında kayıtlı olsa dahi yukarıdaki hüküm uygulanacaktır.
Bu kapsamda olmak üzere, G.V. K.'nun 123'üncü maddesi hükmü uyarınca, yabancı ülkenin hisse senedi alım-satım kazançları üzerinden vergi alma yetkisine sahip olması ve bu yetkisini kullanmak suretiyle bu kazançları vergilendirmesi durumunda yurt dışında ödenmiş olan vergiler Türkiye'de bu kazançlar üzerinden ödenecek olan vergilerden mahsup edilebilecektir.
10.maddesinde de “Temettü ” başlığı altında (2) numaralı fıkrada şu düzenlemeye yer verilmiştir.
2. Bununla beraber sözkonusu temettüler, ödemeyi yapan şirketin mukimi olduğu Devletçe de kendi mevzuatına göre vergilendirilebilir; ancak temettünün gerçek lehdarı diğer Akit Devletin mukimi ise bu şekilde alınacak vergi aşağıdaki oranları aşamayacaktır:
a) Temettünün gerçek lehdarı, temettü ödeyen şirketteki oy gücünün en az % 25’ ini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kontrol eden bir şirket ise, gayrisafi temettü tutarının yüzde 15'i;
b) Tüm diğer durumlarda gayrisafi temettü tutarının % 20'si. Olarak esas alınacaktır.
Türkiye’de yerleşik kişilerin uluslar arası gelişmiş borsalarda yatırım yapması kolaylaşmış olmakla birlikte vergilendirme birçok soruyu da beraberinde getirmiştir.
Konuyu özetlemek açısından tespitlerimiz aşağıdaki gibidir.
Yurtdışındaki kazançlar açısından;
Çifte Vergilendirmeyi Önleme anlaşmaları açısından ;
Tam mükellefiyete tâbi gerçek kişiler tarafından yurt dışında ihraç edilmiş olan hisse senetlerinin alım-satımından doğan kazançlarda kazancın elde edildiği kaynak ülkenin vergilendirme yetkisine sahip olup olmadığının tespitinde ilgili ülke ile Türkiye arasında bir vergi anlaşması varsa bu anlaşma hükümleri uygulanacaktır.
[1] 27.12.2019 tarih 30991 sayılı Resmi Gazete
[2] 12.05.2016 tarih 62030549-120[86-2015/891]-56525 sayılı özelge
[3] 31.12.1997 tarih 23217 sayılı Resmi Gazete
[4] 19.10.1988 tarih 19964 sayılı Resmi Gazete
01.03.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.