Mükelleflerin, mal/hizmet alışı yaptıkları firmaların özel esaslar ve/veya re’sen terk kapsamında olması, alış yapılan firmalar hakkında tereddütler bulunması, alış yapılan firmaların alt firmaları hakkında olumsuz tespitler olması ve benzeri nedenlerle, vergi dairelerinden eleştiriler gelmektedir. Vergi dairelerinin bu eleştirileri nedeniyle, katma değer vergisi beyannamelerinin düzeltilmesi, katma değer vergisi iadesi taleplerinden tenzil yapılması, katma değer vergisi iadesi taleplerinden vazgeçilmesi gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Vergi dairlerinden mükelleflere gelen eleştirilerin ihtirazi kayıtla beyan müessesesi kapsamında değerlendirilmesi bu yazımızın konusudur.
Bilindiği üzere 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 378'nci maddesine göre mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Ancak aynı Kanun’un vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur. Bu hükme göre, mükellefler beyan ettikleri matrah ve vergilere dava açamayacaklardır. Beyan edilen vergilerde VUK’nun 116-126. maddelerinde tanımlanan nitelikte bir vergi hatasının (hesap veya vergilendirme hatası) bulunması halinde mükellefler, düzeltme hükümleri çerçevesinde dava açabilirler. Mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere itiraz edemeyecekleri yolundaki hükmün istisnasız uygulanması çeşitli hak kayıplarına ve verginin beyan edilmesinde çekinceye yol açarak vergi kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na konulan 27’nci maddesinin 4’ üncü fıkrası ile bu şekilde olası hak kayıplarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. İlgi Kanun hükmü "……..ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilât işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.” şeklindedir. Bu hükümle ihtirazi kayıtla beyanname verilmesi ve buna karşı dava açılması esası yasal zemine oturtulmuştur. Mükelleflerin vergi dairelerinin karşı görüşleri veya mevzuat yönünden yorum açık olan konularda öncelikle ihtirazi kayıtla beyanname verip daha sonra bu beyannamelere karşı dava açabilmeleri mümkündür.
Vergi dairlerinin mal/hizmet alımlarına ilişkin katma değer vergisinin beyanların düzeltilmesi talebi, mükellefler açısından mutlak yaptırımı olan bir işlemdir. Bu işlemle birlikte mükellefler bir vergi tarhiyatı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle muhatap olabilecekleri gibi, önceden iade alınan katma değer vergisini vergi ziyaı cezası ve gecikme faiziyle birlikte geri ödemek zorunda da kalabilmektedirler. Faturaların beyanlardan çıkarıldığı dönem itibariyle vergi tarhiyatı çıkmazsa bile devreden katma değer vergisinin azalmasıyla birlikte, sonraki dönemde ödenecek vergi çıkması, alınan vergi iadesinin geri istenmesi durumları ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla, faturaların beyanlardan çıkarılarak KDV beyanlarının düzeltilmesi herhalükarda mükellef için bir yaptırımla sonuçlanmaktadır.
Yukarıda izah edildiği üzere, KDV beyanlarıyla ilgili olarak vergi dairelerinden mükelleflere çeşitli eleştiriler gelmektedir. Bu eleştiriler nedeniyle, mükellefler kendi aleyhlerine olmak üzere beyannamelerini düzeltmekte ve bu düzeltme işlemleri nedeniyle çeşitli yaptırımlara maruz kalmaktadırlar. Bu sebeplerle vergi incelemesine sevk edilmeleri de sözkonusu olabilmektedir. Vergi dairelerinin bu eleştirileri çoğu defa somut tespitlere dayanmamaktadır. Yapılan eleştirilerin bir kısmında haklı gerekçeler olsa da, bu gerekçeler bir vergi incelemesi sonucuna dayanmamakta, başkaca somut veriler ortaya konulmamaktadır. Vergi dairlerinin soyut ve kanaate dayalı eleştirileri nedeniyle mükellefler henüz netleşmemiş ve vergi inceleme/vergi tekniği raporlarına veya yargı kararlarına bağlanmamış durumlar nedeniyle cezalandırılmaktadır. Bu nedenlerle, vergi dairelerinin bu uygulamalarına karşı, düzeltme beyannamelerin ihtirazi kayıtla verilmesi ve konunun yargıya taşınması başvurulan yöntemlerden bir haline gelmektedir. Daha önceleri, sonradan verilen düzeltme beyannamelerinin ihtirazi kayıt kapsamına girmeyeceği şeklinde olan yargı makamlarının görüşlerinde de değişikliğe gidilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 27.02.2019 gün ve 2015/15100 Sayılı Genel Kurul Kararıyla, Vergi Dairelerinin somut bir gerekçeye veya bir incelemeye/araştırmaya dayanmayan yazılarla mükellefleri beyan düzeltmeye zorlamalarını, Anayasanın 35. Maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ihlali sayarak, mükelleflerin kendileri tarafından bu şekilde verdikleri düzeltme beyannamelerine karşı ihtirazi kayıtla dava açabileceklerini kabul etmiştir. Yüksek Mahkeme kararında, mükelleflerin bu durumu vergi yargısı önünde tartışma konusu yapabilmeleri için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkânı dışında başka bir seçenekleri bulunmadığı hususu özellikle belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında “……..Buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, başvurucuların mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yaran amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşılmıştır. ………” hususu da yer almaktadır.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 17.04.2019 Tarih ve E:2019/254 Sayılı Kararı da yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi Kararıyla paralellik arz etmektedir. Danıştay kararında “………Olayda, davalı idarenin beyanlarının düzeltilmesine ilişkin müeyyideli yazılarına istinaden davacı tarafından verilen düzeltme beyannamelerine konan ihtirazi kaydın dava açma hakkı vereceği yönünde Mahkemece yapılan değerlendirme yukarıda değinilen Anayasa Mahkemesi kararında ortaya konulan ilkelere uygundur. ……” Hususu belirtilmiştir.
Anayasa’nın 125.maddesinin 5.fıkrasında “İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin hukuka açıkça aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.” hükmü, İYUK madde 27/2 de ise: “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler” hükmü yer almaktadır.
Yazımızda vergi dairelerinin yazılı bildirimleri üzerine, katma değer vergisi beyannamelerinin düzeltilmesi işlemleri ihtirazi kayıtla beyan kapsamında değerlendirilmiş ve konuya dair Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına yer verilmiştir. Yüksek mahkeme kararları da dikkate alındığında, vergi dairelerinden gelen katma değer vergisi beyannamelerinin düzeltilmesi gereğini içeren yazılar esas alınarak ihtirazi kayıtla düzeltme beyannamesi verilmesi ve bu beyannamelerin yürütmeyi durdurmalı olarak dava konusu edilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, bu işlemler için vergi dairelerinden yazılı bildirimlerin yapılması gerekir. İdarenin sözlü beyanları nedeniyle veya iradi olarak kendiliğinden verilen düzeltme beyannameleri ihtirazi kayıtla beyan kapsamına girmemektedir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2020/191 Esas ve 2020/259 Karar No’lu 11.03.2020 tarihli kararı bu yöndedir. 213 Sayılı VUK’nun 371. Maddesi kapsamında pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre verilen beyannameler de ihtirazi kayıt kapsamında değerlendirilmemektedir. Danıştay VDDK 27.06.2012 tarih ve E. 2012/167, K. 2012/300 sayılı ve Danıştay VDDK 11.12.2009 tarih ve E. 2008/593, K. 2009/655 sayılı kararları bu yöndedir.
06.02.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.