Son zamanlarda Covid-19 un da etkisi ile firmalarda, tüketiciler gibi kayıp/kazanç endişesine kapılıp zaman zaman şirketlerini dev aynasında görerek ürün veya hizmetlerini olduğundan farklı göstererek, abartarak, rakiplerini karalayarak satışlar yapmak veya müşteriler kazanmak uğruna örf, din, ticari ahlak, mesleki etik, kanunlar gibi düzenleyici ve önleyici unsurları görmezden gelerek fütursuzca aynı sektörde akıl/alın teri döken kişi ve kurumların haklarını ihlal etmekte oldukları tarafımca yakinen gözlemlenmektedir.
Bu kişi ve kurumlar vicdan muhasebelerini yapmak bir yana, kendilerince oluşturdukları gayri ahlaki ticari anlayışlarını genel kabul görmüş ilkelere ve temayüllere tercih ederek kendilerini haklı çıkarmaya çalışmakta ve gayri ahlaki tavır ve davranışlarını doğru bir yaklaşım sergiliyormuş gibi savunma derecesine kadar ulaşabilmektedirler. Hasta zihniyet psikolojik tedavi görmedikçe düzelecek gibi de görünmemektedir.
Kendi ürün veya hizmetlerini rakiplerinin ürün veya hizmetlerine tercih edilmesi için ürün, hizmet ve şirket konumlarını olduğundan daha farklı lansederek, abartarak, rakiplerinin önüne geçmek isteyebilmektedirler.
Ayrıca şirket yetkilileri ve çalışanları tarafından rakiplerinin çalışanları, ilişkili kişilerini, ticari sırlarını ele geçirmek için aldatmaca işler de cabasıdır.
Tüm bunları pervasızca, acımasızca yaparlarken rakiplerinin sessiz kalması bu kişilerin hapis ve para cezalarından kurtarmayacaktır. Bunun farkına varmayan sözüm ona yönetici kendini bir an önce düzeltmez ise demir parmaklıkların arkasında bulabileceğini asla unutmamalıdırlar.
Kısa bir tavsiye;
Bu tip firmalara karşı angajman kurallarını uygularken sakin ve vakurlu duruş sergileyerek aklı selim davranarak legal yollardan ve karşıdaki kişi veya kurumun sergilediği gayri ahlaki durumlara sapmadan olgunluk ve basiret sergileyerek ilerlerseniz adalet elbet yerini bulacak bir nebze de olsa yanan yüreğinize serinlik sağlayacaktır.
Avcı iken av olmayın;
Bu tip kişi veya kurumların haksız rekabet kurallarını ihlal ettiğini düşündüğünüz anda haklı iken haksız konuma düşmemek için konuyu uzman kişiler ile istişare edip, olayları titiz bir şekilde irdeleyip, yeterli objektif kanıtlar ile iddialarınızı ispatlayıp, gerekli bilgi ve belgelere sahip olduktan sonra hukuki zemine taşımak ve yol haritası çıkarmak en sağlıklı ilerleyiş şekillerinden birisi olacaktır.
Aşağıda Kanun metinleri paylaşılan maddeler takip edilerek uzman bir kişinin desteği alınarak ilerlenmesi yerinde olmakla beraber;
Öncelikle durumun objektif olarak doğruluğunun saptanması ve delilleriyle birlikte olayın ehemmiyetine göre tarafınıza verdiği zararın boyutuna göre muhakemesi yapılarak mahkemeye / arabulucuya / muhataba başvurulması gerekecektir.
Unutmayalım, somut bir deliliniz yoksa, yeterli kanıt elde edememişseniz bu sefer iddilaranız iftiraya dönüşecek ve haklı iken haksız konuma düşebilirsiniz.
Haklarınız başlıca şunlardır;
TTK Md 18
Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
TTK MADDE 54-
(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak. b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle; 1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, 2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma;
özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine; 1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
MADDE 62-
a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır
MADDE 56- (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir.
Davacı lehine ve
(d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.
MADDE 58- (1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse,
56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa, yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir
MADDE 61-
(1) Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.
(2) Ayrıca, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
(3) El koyma ile ilgili uygulama bu konudaki mevzuata tabidir.
(4) Gümrük idarelerindeki tedbir veya el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.
MADDE 60- (1) 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur
Fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar
Tacir ticari iş ve işlemlerinde rakiplerini ev komşusu gibi görüp “ah o eski komşuluklar” kişilerin ve kurumların haklarını en az kendi haklarına gösterdiği özenin aynısını göstermeyi ödev bilmelidir.
Bugün birilerinin haklarına girip para kazanma yolunu tercih edenler elbette aynı muamelelere uğrayacaklarını asla unutmamalıdırlar.
Örnek olarak; Biz “x” ürünümüzün içine şu zararlı maddeyi koymuyoruz veya “x” ürünümüzün içine şunları koyarak üretiyoruz diye reklam yapan bir firma başka firmaların bu özelliğe uygun üretim yapmadığı algısı oluşturmaktadır. Yine biz Türkiyenin “en büyük” şu firmasıyız demek veya abartarak Dünyanın “en iyisi” gibi ifadeler haksız rekabet oluşturmaktadır. “En iyisi”, “En Süperi” gibi “En” ifadeleri çok abartılı reklam yöntemi olarak aslında markanın değersiz olduğu kötüyü iyi diye satmanın bir yolu olarak kullanıldığı algısı müşteriler tarafından da taraf bulacaktır.
Tüketicinin korunması kanunundaki mekanizma biraz hantal olsa da bir nebze olsun kanayan yaraya yer yer parmak basabilmektedir.
Türk Ticaret Kanununda da yasal düzenlemeler yapılarak daha kapsamlı ve destekleyicisi olarak adeta kriz masası gibi aktif bir mekanizma işletilebilirse, sorunlara anında el koyulup dijital çağın nimetlerinden de yararlanılarak yaptırımlar uygulanabilirse tacirler ve esnaflar bir nebze olsun rahat nefes alabileceklerdir.
Türkiye’de Kobiler azımsanmayacak sayıdadırlar. Kobilerin bir çoğu, aile şirketi ve özkaynakları şirket işlerini çevirmede zorlanmakta oldukları düşünüldüğünde bu tarz durumlarla tacirin kendi başına uğraş vermesi, sonu gelmeyecek maceraların peşine düşmekle aynı kapıya çıkmaktadır. Biri bitse diğeri başlıyor hesabıyla tacir hangi bir haksız rekabet ile mücadele edecek, ayrıca bu tarz durumlarla uğraşmak firmaların zaman ve maliyet yönünden durumlarını daha da zorlaştırmaktadır.
Gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse diğer kanunlar kapsamında haksız rekabet halinde açılabilecek davalar bulunmaktadır. Yasal olarak düzenlemenin kapsamından ziyade uygulama alanı, pratikliği çabucak çözüme kavuşturulması, 3.kişilerin, basının, özellikle sosyal medyanın bu konuda sürekli denetime tabi tutulması, sosyal medya ve diğer medya kuruluşlarının bu tip durumlarda reklam veya bildirileri yayımlamadan önce haksız rekabet teşkil eden durumlarda işi kabulden kaçınmasının sağlanması gibi ilave tedbir ve uygulamalar piyasaları rahatlatacaktır.
Ekonomik dar boğazlar ve ticari sorunlarla iç içe yaşayan firmalarımızın bir de bu tip firmaların haksız rekabet fiilleriyle mücadelede bulunması, yöneticilerin ve işletme sahiplerinin ellerini soğutmaktadır. Ticaretle uğraşma, ülkesi, toplumu ve ailesi için çaba gösterme, katma değer oluşturma, yatırım yapma , üretme, istihdam oluşturma gibi ideallerinin yerini, üzüntü ve kaygılar almaktadır.
“Özgürlük alanınız, başkasının özgürlük alanında son bulmalıdır.”
“Geciken adalet adalet değildir.”
KAYNAKLAR
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
12.11.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.