YAZARLARIMIZ
İsmail Arslan
Avukat
ismailarslan@kayseri.av.tr



Engelli Bireylerin ÖTV İstisnalı Araç Alımları Sonrasında Engel ve İstisna Şartlarının Değişmesi Sorunu

30 Mart 2013 tarihli 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’te Kazanılmış haklar alt başlığında

“Madde 18 –(1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce; özürlüler için düzenlenmiş sağlık kurulu raporlarıyla belirlenmiş olan özür oranları, çalışma gücü kayıp oranları, vücut iş görme gücü kaybı oranları, tüm vücut fonksiyon kaybı oranları geçerli olup bu oranlara dayanılarak sağlanmış sosyal destek ve yardım hizmetlerinin sürdürülebilmesi için yeniden özürlü sağlık kurulu raporu düzenlenmez.

(2) Ancak, süreli verilen raporlar ile ilgili olarak hastaneye yeniden sevk işlemi uyarınca veya herhangi bir sebeple yeni bir rapor istenmesi durumunda, özür oranları, bu Yönetmelik hükümlerine göre yeniden belirlenir.” hükmüne yer verilmiş olup, bu Yönetmelik uyarınca da engelli bireyin % 90 engelli olduğu raporu kazanılmış hak olgusu gereği, esas kabul edilmesi gerekmekte iken, Vergi İdaresi aksi tutumla son zamanlarda engellilerin ÖTV istisnası ile aldıkları araçlara dair, sonradan alınan raporları gerekçe edinerek vergi/ceza ihbarnameleri düzenlemektedir.

İdare, vergi tahakkukunu %90 altında engellilik durumu olanlara dair tanınan istisnaya dayandırmış olsa da, konuyu düzenleyen Tebliğ’de de açıkça görüleceği üzere;

 18.04.2015 tarih 29330 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği’nin II-C-1. 5. Ortak Hususlar Bölümünde;

 “Engellilere, engelli sağlık kurulu raporu verilmesine dair ilgili mevzuatın değişmesi halinde, değişiklik tarihinden önce usulüne uygun olarak düzenlenmiş olan engelli sağlık kurulu raporları ÖTV istisnası uygulamasında geçerlidir. Ancak, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce alınmış sağlık kurulu raporlarına dayanılarak bu istisna kapsamında işlem tesis edilmez.

Malul veya engellinin, birden fazla engelli sağlık kurulu raporunun bulunması halinde, en son tarihli rapor bu uygulamada dikkate alınır. Malul veya engelli tarafından geçerli raporun ibraz edilmediğinin tespiti ve ibraz edilmeyen en son tarihli raporun da ilgili istisna uygulamasında aranılan mahiyette olmaması durumunda, ziyaa uğratılan vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte malul veya engelliden aranır.

Engelli sağlık kurulu raporunda, raporun süresiz olduğunun belirtilmesi halinde herhangi bir tarihle sınırlı olmaksızın; belirli süre içinde geçerli olduğunun belirtilmesi halinde, raporun süresinin bitimine altı aydan az bir süre kalmaması kaydıyla, bu süre içinde, ilk iktisabı yapılacak taşıtlar bakımından söz konusu raporlara dayanılarak istisnadan yararlanılabilir.

Süreli raporlara dayanılarak istisnadan yararlanılması halinde, raporun süre bitiminde ÖTV istisnasının devamı için yeni rapor ibrazı aranmaz.” hükümleri yer almaktadır.

Yukarıda özeti verilen Tebliğde Engelli Raporları ile ilgili iki parağraf bu konuya ilişkindir.

İlk parağrafta “Malul veya engellinin, birden fazla engelli sağlık kurulu raporunun bulunması halinde, en son tarihli rapor bu uygulamada dikkate alınır.”

Hemen takip eden parağrafta ise “Engelli sağlık kurulu raporunda, raporun süresiz olduğunun belirtilmesi halinde herhangi bir tarihle sınırlı olmaksızın;… ilk iktisabı yapılacak taşıtlar bakımından söz konusu raporlara dayanılarak istisnadan yararlanılabilir. hükmü bulunmaktadır. Birinci parağraf genel hüküm mahiyetindedir. Ancak ikinci parağraf özel hüküm mahiyetinde olup “raporun süresiz olduğunun belirtilmesi halinde herhangi bir tarihle sınırlı olmaksızın ….söz konusu raporlara dayanılarak istisnadan yararlanılabilir.” hükmünü içerdiğinden istisnanın geçerliliği konusu şüpheden aridir.

 Yani ilk alınan %90 engellilik raporu, süresiz bir rapor olduğundan, o raporun gerçek olmadığı ispatlanıncaya kadar, yukarıdaki Tebliğ hükmüne göre geçerlidir.

Yukarıda düzenlenen mevzuat hükümlerine göre engelli bir vatandaş, usulüne uygun olarak hastaneden bir Rapor almışsa, engellilik oranı %90 ve üzeri olmak koşulunu taşıyorsa, tereddütsüz bir şekilde, engellilere tanınan vergi istisnasından yararlanmasında her hangi bir ihtilaf yoktur.

Burada kanun vazıı, Anayasa’mızda belirtilen sosyal hukuk devleti olmanın gereği olarak, toplumda korunması geren engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak amacıyla son yıllarda artarak gelişen düzeyde çeşitli vergi teşvikleri ve maddi imkanlar getirmeyi amaç edinerek düzenlemeler yapmaktadır.

Engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak maksatlı olarak öncelikle engelli bireylere sahip ailelerin hayatlarını kolaylaştırmayı hedeflemiştir. Zira kendi ailesi tarafından bakılmayan engellilerin terk edildiği yer devletin şefkat kucağından başka bir yer değildir. Bu durum ise devlete hem maddi hem de yeterince bakamamaktan kaynaklı manevi birçok külfet yüklemektedir. Zira hiçbir engelli bakımının, kendi ailesinin bakımından daha iyi olmayacağı açıktır.

Bu kapsamda kanun koyucunun engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak için getirdiği vergi teşviklerinde de bu konuyu esas almıştır.

Ne yazık ki bazen mevzuat uygulayıcısı idareciler, kanunların ruhunu ve gerekçesini yanlış anlayarak veya vicdanlarının sesi yerine, konuları dar yorumlayarak, engelli bireylere hayatı bir kez daha zehir etme, hayatlarını karatma yoluna gitmektedirler.

Engelli bireyin daha sonra başka bir nedenle (mahkemeden vasilikle ilgili karar alması gibi) rapor alması gerekmiş ve alınan bu raporda ise engellilik oranı, Sağlık Bakanlığı’nın engellilik oranı matematiksel hesaplamalarında yaptığı değişiklikle, bu raporda oran %85 olarak belirlenmiş ve bu rapor vasilik için yeterli olduğundan, herhangi bir itiraz yapılmamış ve bu Rapor başka bir amaçla alınmadığından, başka bir yerde de kullanılmamış ve aslında zihinsel engelli olan bireyde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, Sağlık Bakanlığı’nın raporlamada yaptığı matematiksel değerlendirmeden kaynaklı olan bu durum ile engelli bireyin hayatını adeta zehir etmek için vesile kılınmıştır..

Aslında yapılan işlem Anayasa’mızın eşitlik ilkesine aykırıdır. Şöyle ki;

Süresiz Engellilik Raporunda engellilik oranı %90 olan zihinsel engelli iki bireyden birisi hayatının daha sonraki bölümünde başka bir rapor almamış olsun. Bu engelli bireyin, her beş yılda bir sıfır araç alımında ve aracını 5 yılda bir yenilediğinde almış olduğu rapor süresiz olduğundan yukarıdaki tebliğ hükmüne göre istisnadan yararlanmasında ihtilaf yoktur.

Ancak aynı durumda zihinsel engelli diğer bir bireyin,  vasisinin değişmesi gerekmiş (anne yada babadan birinin vefatı vs), yeni vasi atanması için mahkeme yeni rapor istemiştir. Sağlık Bakanlığının rapor değerlendirme şartlarındaki puanları değiştirmesinden kaynaklı olarak aynı kişiye %85 oranında engelli oranı vermesi durumunda, bu engellinin daha önce aldığı engellilik oranından kaynaklı vergi istisnası hakkının, bu yeni rapordan sonra kullanılamayacağını, şayet %90 oranlı rapor sürekli yazmasına rağmen araç yenilenirken kullanılırsa teşviklerin cezalı olarak geri alınmasını İdare talep ediyor.

Yukarıda anlatılan örneklemelerde aynı durumda olan iki engelli bireyin farklı sonuçlara maruz kalması anlatılmıştır. Bu durum kanunun uygulamasında aynı durumdaki her bireyin aynı hak ve menfaatlere sahip olması gerektiğinden, buna aykırı uygulamalar eşitlik ilkesine aykırıdır.

Vergi Dairesi de yukarıda açıklanan tebliği yanlış yorumlayarak ilk araç alımında ÖTV istisnasından yararlanan engelli bireylerin almış oldukları bütün raporları Sağlık Bakanlığı hastanelerinden talep ederek, daha önce %90 oranında raporu olduğu halde sonradan alınan bir rapordaki engellilik oranı %90’ın altında olan bireylerin daha önce yararlandığı vergi teşviklerini cezalı olarak faizi ile vergi/ceza ihbarnamesi düzenleyerek talep etmektedir

İlk araç iktisaplarında Vergi Dairesi tarafından, engelli bireye, en son alınan %85 oranlı rapor geçerlidir denilerek, (Halbuki Tebliğde açıkça belirtildiği üzere araç iktisabında kullanılan %90 oranlı süresiz engelli raporu, hiçbir süre ile sınırlı olmaksızın istisnadan yararlanır hükmünü içeriyor iken) ÖTV tarhiyatına ilişkin vergi ve ceza ihbarnameleri düzenlenerek engelli bireyden talep edilmektedir

Vergi Dairesi tarafından, yeni alınan araç, ikinci alınan rapordan sonra iktisap edildiğinden, ilk önce alınan ve %90 engellilik oranını havi ve SÜREKLİ ibaresi açıkça yazılı olan rapor, araç alımında kullanılamaz denilerek, yararlanılan ÖTV, KDV ve 6 yıllık MTV vergileri bir kat vergi zıyaı cezalı ve faizi ile geri istenmektedir. Bunun insafla, vicdanla, hukukla bağdaşır yanı yoktur. Eğer bir iyileşme durumu söz konusu olsaydı, bu ayrı bir durum olurdu ki ortada fiili olarak bir iyileşme durumu, engelin ortadan kalkması durumu bulunmamaktadır.

Bu konudaki uygulama hatalarının acilen düzeltilmesi ve engelli bireylere yapılan bu haksızlığın sonlandırılması gerekmektedir.

Bu haksızlıkların engellenmesi için açtığımız davalarda sonuçlar gelmeye başlamış olup, Mahkeme şu hususları dikkate alarak karar tesis etmiş bulunmaktadır:

1- Önce alınan rapor usülüne uygun mu (ki uygun)
2- Sürekli ibaresi bulunanlardan yeniden rapor istenilmeyeceğine dair kuralın ihlali
3- Bir haktan yararlanırken o hakkı sağlayan kuralların sürekli olacağına dair beklentilerini boşa çıkaracak işlemler tesis edilmesinin sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı

Aynı mahkeme 2018/742 ve 744 sayılı kararlarla MTV ve KDV için yapılan işlemleri de iptal etmiştir.

Kararın tam metni aşağıdadır:

T.C.
KAYSERİ
VERGİ MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/106
KARAR NO : 2018/743
DAVACI: xxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxx
VEKİLİ: AV. İSMAİL ARSLAN
DAVALI: KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

DAVANIN ÖZETİ: 4760 sayılı Yasa ile düzenlenen malul ve engellilerin taşıt alımına ilişkin istisnadan yararlanan davacının sağlık kurulu raporunun teyidinin davalı idarece raporu düzenleyen sağlık kuruluşundan sorulması üzerine davacının engellilik oranının %78 olduğunun anlaşılmasından nedeniyel davacının özel tüketim vergisinden istisna tutulamayacağından bahisle davacı adına 2012/2 dönemi için yapılan vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı, yasa koyucunun engelli yurttaşların hayatlarını bir nebze kolaylaştırmak amacıyla engelli yurttaşlar lehine getirdiği düzenlemelerin davalı idarece kötü niyetli olarak dar yorumlanması sonucu bir çok engellinin vergi istisnasından yararlanmasının önüne geçilmeye çalışılmasının sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, davacının sürekli olarak %90 engelli raporuna sahip olduğu hususunun açık ve net olmasına karşın daha sonradan belirlenen engellilik oranlarının muafiyet kapsamından çıkarılarak cezalı tarhiyat yapılmasına gerekçe gösterilemeyeceği ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Malul ve engellilerin taşıt alımına ilişkin istisnadan yararlanan davacının sağlık kurulu raporunun teyidinin raporu düzenleyen sağlık kuruluşundan sorulması üzerine davacının engellilik oranının %78 olduğunun tespit edilmesi nedeniyle davacı adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

TÜRK MİLLETİ ADINA


Hüküm veren Kayseri Vergi Mahkemesi'nce, dava dosyası incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, davacı adına 2012/2 dönemi için yapılan vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun "verginin konusu" başlıklı 1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabi tutulduğu, "Diğer istisnalar" başlıklı 7. Maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan; 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, engellilik oranı % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından, beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabının vergiden müstesna edildiği kural altına alınmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 20. maddesinde, verginin tarhının, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibarıyla tespit eden idari bir işlem olduğu açıklanmıştır.

Beyana dayanan vergilerde asıl olan, verginin mükellef tarafından belli dönemlerde beyan edilen matrah üzerinden hesaplanması olup beyanının doğru olmadığının kanıtlanması durumunda ise noksan ödenen veya hiç ödenmeyen vergi, vergi idaresince yasada öngörülen tarh yöntemleri kullanılmak suretiyle tarh edilir.

Bu tarh yöntemlerinden birisi olup 213 sayılı Kanunun tarh ve tahakkuk usulünü düzenleyen ikinci kısmında yer alan 30. maddesinin birinci fıkrasında; re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanarak, inceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkının resen takdir olunmuş sayılacağı kuralına yer verilmiştir.

Belirtilen tanımdan da anlaşılacağı üzere, vergi idaresince re'sen vergi tarh olunabilmesi için öncelikle, re'sen takdir olunmuş bir matrah veya matrah farkının varlığı gereklidir. Başka bir anlatımla, vergi idaresince re'sen yapılan vergi tarhının hukuken geçerli olabilmesi için, bu tarhiyatın, 213 sayılı Kanunun 74. maddesi uyarınca matrah takdiri yapmakla görevli bulunan takdir komisyonunca takdir olunan ya da 135. maddesi uyarınca vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından düzenlenen inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkına dayandırılmış olması gerekmektedir.

Diğer yandan, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun, "Verginin Mevzuu" başlıklı 1/a maddesinde; Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıt ve tescil edilmiş bulunan motorlu kara taşıtlarının motorlu taşıtlar vergisine tabi olduğu belirtilmiş; 2/1 maddesinde; "motorlu taşıt", karada, havada insan, hayvan ve eşya taşımaya yarayan ve makine kuvvetiyle hareket eden taşıtlar olarak tanımlanmış; "Mükellef" başlıklı 3. maddesinde; motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin; trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilmiş; 7. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin, motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline kayıt ve tescili ile başlayacağı kuralına yer verilmiştir.

Öte yandan aynı Kanunun "İstisnalar" başlıklı 4/c maddesinde, sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malul ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malul ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtları motorlu taşıtlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Yukarıda yazılı düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, belli bir oranda sakatlık derecesi bulunan malul ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtların motorlu taşıtlar vergisi ve özel tüketim vergisi yönünden istisna edildiği görülmektedir.

Öte yandan özür durumunun tespitine yönelik olarak, 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin Özürlü sağlık kurulu raporunun geçerlilik süresi başlıklı 13. Maddesinde (1) Özürlü sağlık kurulu raporunun sürekli olup olmadığı ile süreli raporlarda raporun geçerlilik süresi mutlaka belirtilir. (2) Özürlü sağlık kurulunca kişinin özür durumunun sürekli olduğuna karar verilmesi durumunda, özürlü sağlık kurulu raporunun ilgili bölümünde bu durum belirtilir. Ancak özür durumunun değişmesi halinde, kişinin talebi üzerine rapor ve buna bağlı kişinin özür oranı yeniden belirlenir. (3) Özürlü sağlık kurulunca özürlünün özür durumunun sürekli olmadığına karar verilmesi halinde de bu husus ilgili bölümde belirlenerek özürlü sağlık kurulu raporunun geçerlilik süresi belirtilir. Zaman içinde değişebilen veya kontrolü gerektiren hastalıklar, hastanın önceki özürlü sağlık kurulu raporu da kurula sunularak, özürlü sağlık kurulunun belirleyeceği süre içinde yeniden görüşülür ve karara bağlanır. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre alınmış olan sürekli raporlar ile süreli raporların geçerlilik süresi dolmadan tekrar rapor alınmak istenmesi durumunda, mükerrer rapor tanzimini önlemek maksadıyla, ilgililerin daha önce özürlü sağlık kurulu raporu alıp almadıklarına ilişkin beyanı istenir. İlgilinin beyanı üzerine veya bir başka şekilde, evvelce özürlü sağlık kurulu raporu verilmiş olduğunun tespiti halinde tekrar rapor verilmez. Kullanım amacına uygun olarak düzenlenmiş ve bu Yönetmelik hükümlerine göre alınmış olan sürekli raporlara sahip kişilerden kurumlarca yeniden rapor istenilmez, kuralı yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; Kayseri Devlet Hastanesi'nin davacı adına düzenlediği xx.xx.2006 tarih ve xxxx numaralı özürlüler için sağlık raporunda davacının sürekli olarak %91 oranında özürlü olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle motorlu taşıtlar ve özel tüketim vergileri istnasından yararlanan davacının özür oranın davalı idarece ilgili sağlık kuruluşuna sorulması üzerine davacı adına Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nce xx.xx.2010 tarihinde düzenlenen raporda özürlülük oranın %78 olarak belirlendiğinden bahisle davacı adına vergi ziayı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatı yapılmasına binaen bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda her ne kadar davalı idarece davacının vergi istisnasından yararlanmasının dayanağı olan xx.xx.2006 tarihli %91 sürekli özürlü raporundan sonra özür oranını %78 olarak gösteren xx.xx.2010 tarihli rapor tespit edilmiş ise de; engellilerin hayatlarını kolaylaştımak amacıyla getirilen düzenlemelerde istisnadan yararlanancak engellilerden sağlık raporlarında "sürekli" ibaresi bulunanlardan yeniden rapor istenilmeyeceğine dair kurala rağmen, davacının istisnadan yararlanmasının dayanağı olan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş bulunan sürekli olarak %91 oranında özürlü olduğuna dair sağlık kurulu raporunun yok sayılarak davacı adına cezalı tarhiyat yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gibi bireylerin hukuk devletinde bir haktan yararlanırken o hakkı sağlayan kuralların sürekli olacağına dair beklentilerini boşa çıkaracak işlemler tesis edilmesi sosyal hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, dava konusu cezalı tarhiyatın kaldırılmasına, aşağıda dökümü yapılan 125,10-TL yargılama giderinin ve 1.210,00-TL vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine, artan posta avansının kararın kesinleşmesi üzerine davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Anakara Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf yolu açık olmak üzere, 19/07/2018 tarihinde karar verildi.

09.10.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM