YAZARLARIMIZ
İmdat Türkay
Gelir İdaresi Grup Başkanı
iturkay@gelirler.gov.tr



Arabuluculuk Faaliyetinin/Ücretinin Vergilendirilmesi

1. Giriş

25.10.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile iş mahkemelerinin yargılama usulü yeniden düzenlenmiş ve mevcut 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ise yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca Kanun kapsamında; 1.1.2018 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 4857 sayılı İş Kanunu gereğince bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi ve işveren alacak ve tazminatı ile işe iade taleplerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak getirilmiştir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununu ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği kapsamında arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiye arabulucu denmektedir. Arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Arabulucu olabilmek için Adalet Bakanlığı tarafından yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak gerekmektedir. Yazılı sınav Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 23 üncü maddesi uyarınca yılda iki kez, uygulamalı sınav ise yazılı sınav sonuçları açıklandıktan sonra yapılmaktadır. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri arasında yer alan arabuluculuk faaliyeti ile taraflar arasındaki uyuşmazlıkların sulh yoluyla, daha kısa sürede, daha düşük maliyetle ve gizli kalarak çözümlenmesi sağlanmakta; bu sayede yargının iş yükü de azalmaktadır. Yargılama neticesinde davanın her iki tarafının da memnun olması mümkün değilken arabuluculuk, her iki tarafı da memnun edecek bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktadır. Tarafların memnuniyeti, alınan kararın icrasını da kolaylaştırmaktadır. Hukuk sistemimizde, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ile hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi usul ve esasları düzenlenmiştir.[1]

İş Mahkemeleri Kanununun 3 üncü maddesiyle 1.1.2018 tarihinde yürürlüğe girmek üzere; Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilmiştir. İş Mahkemeleri Kanunu ile getirilen en radikal düzenlemelerden birisi İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesinin geçersiz feshi için açılan davalarda yani işe iade davalarından önce, arabulucuya başvuru şartının getirilmiş olmasıdır. Bu çalışmada, arabuluculuk asgari ücret tarifesi ile arabuluculuk faaliyetinin ve arabuluculara ödenecek ücretin ne şekilde vergilendirileceği incelenecektir.

2. 2018 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi

Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan “2018 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi”[2] 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Buna göre; özel hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde, arabulucu ile uyuşmazlığın tarafları arasında geçerli bir ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya ücret miktarı konusunda arabulucu ile taraflar arasında ihtilaf bulunan durumlarda, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 26/1/2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ve bu Tarife hükümleri uygulanacaktır. Arabuluculuk ücretinin takdirinde, arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacaktır.

Belirlenen Tarifede yazılı arabuluculuk ücreti, uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulmasını sağlamak amacıyla, arabuluculuk faaliyetini yürüten arabulucular siciline kayıtlı kişiye, sarf ettiği emek ve mesainin karşılığında, uyuşmazlığın taraflarınca yapılan parasal ödemenin karşılığıdır. 2018 Yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi iki kısımdan oluşmakta olup aşağıda yer alan Birinci Kısımda; “Konusu Para Olmayan veya Para ile Değerlendirilemeyen Hukuki Uyuşmazlıkların Arabuluculuk Yoluyla Çözüme Kavuşturulmasının Sağlanmasında Arabulucuya Ödenecek Ücretler” yer almaktadır.

1

a) Aile Hukuku ile ilgili uyuşmazlıklarda; taraf başına,

 

aa) Bir saati (İlk üç saate kadar)

140,00 TL

ab) Takip eden her saat için

100,00 TL

b) Uyuşmazlığın üç veya daha fazla tarafı bulunursa, taraf başına,

 

ba) Bir saati (ilk üç saate kadar)

100,00 TL

bb) Takip eden her saat için

70,00 TL

2

a) Tîcari uyuşmazlıklarda; taraf başına,

 

aa) Bir saati (İlk üç saate kadar)

270,00 TL

ab) takip eden her saat için

210,00 TL

b) Uyuşmazlığın üç veya daha fazla tarafı bulunursa, taraf başına,

 

ba) Bir saati (İlk üç saate kadar)

210,00 TL

bb) Takip eden her saat için

140,00 TL

c) Ticari uyuşmazlığın taraflarının tümü sermaye şirketi ise taraf başına,

 

ca) Bir saati (İlk üç saate kadar)

330,00 TL

cb) Takip eden her saat için

250,00 TL

d) Tarafların tümü sermaye şirketi ve uyuşmazlığın üç veya daha fazla tarafı bulunursa, taraf başına,

 

da) bir saati (İlk üç saate kadar)

250,00 TL

db) Takip eden her saat için

170,00 TL

3

a) İşçi - işveren uyuşmazlıklarında; taraf sayısı gözetilmeksizin,

 

aa) Bir saati (ilk üç saate kadar)

140,00 TL

ab) Takip eden her saat için

100,00 TL

4

a) Tüketici uyuşmazlıklarında: taraf başına,

 

aa) Bir saati (İlk üç saate kadar)

140,00 TL

ab) Takip eden her saat için

100,00 TL

b) Uyuşmazlığın üç veya daha fazla tarafı bulunursa, taraf başına,

 

ba) Bir saati (ilk üç saate kadar)

100 TL

bb) Takip eden her saat için

70 TL

5

a) Diğer tür uyuşmazlıklarda ise; taraf başına,

 

aa) Bir saati (ilk üç saate kadar)

170 TL

ab) Takip eden her saat için

130 TL

b) Uyuşmazlığın üç veya daha fazla tarafı bulunursa, taraf başına,

 

ba) Bir saati (ilk üç saate kadar)

130 TL

bb) Takip eden her saat için

90 TL

 

Tarifenin aşağıda yer alan İkinci Kısmında ise; “Konusu Para Olan veya Para ile Değerlendirilebilen Hukuki Uyuşmazlıkların Arabuluculuk Yoluyla Çözüme Kavuşturulmasının Sağlanmasında Arabulucuya Ödenecek Ücretler” yer almaktadır.

 

 

Üzerinde Anlaşılan Miktarın;

 

1

ilk 30.000,00 TL’si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%6

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%9

2

Sonra gelen 40.000,00 TL'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%5

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%7,50

3

Sonra gelen 80.000,00 TL'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%4

b) Birden fazla, arabulucu görev yaparsa

%6

4

Sonra gelen 250.000,00 TL'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%3

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%4,50

5

Sonra gelen 600.000,00 TL'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%2

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%3

6

Sonra gelen 750.000,00 TL 'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%1,50

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%2,50

7

Sonra gelen 1.250.000,00 TL 'si için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%1

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%1,50

8

3.000.000,00 TL'den yukarısı için

 

a) Bir arabulucu görev yaparsa

%0,50

b) Birden fazla arabulucu görev yaparsa

%1

Bu Tarifede belirlenen ücretlerin altında arabuluculuk ücreti kararlaştırılamaz. Aksine yapılan sözleşmelerin ücrete ilişkin hükümleri geçersiz olup, ücrete ilişkin olarak bu Tarife hükümleri uygulanır. Arabuluculuk faaliyeti süresince arabulucu tarafından düzenlenen evrak ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Arabulucu, arabuluculuk süreci başlamadan önce arabuluculuk teklifinde bulunan taraf veya taraflardan ücret ve masraf isteyebilir. Bu fıkra uyarınca alınan ücret arabuluculuk süreci sonunda arabuluculuk ücretinden mahsup edilir. Arabuluculuk sürecinin başlamaması halinde bu ücret ve masraf iade edilmez. Arabulucu, arabuluculuk sürecine ilişkin olarak belirli kişiler için aracılık yapma veya belirli kişileri tavsiye etmenin karşılığı olarak herhangi bir ücret talep edemez.

Arabuluculuk ücretinin ödenmesine ilişkin olarak Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesinde yapılan açıklamalara göre;

  • Aksi kararlaştırılmadıkça arabuluculuk ücreti taraflarca eşit ödenir.
  • Aynı uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin birinci kısmında belirtilen hallerde arabuluculuk faaliyetinin birden çok arabulucu tarafından yürütülmesi durumunda, her bir arabulucuya bu Tarifede belirtilen ücret ayrı ayrı ödenir.
  • Aynı uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin ikinci kısmında belirtilen hallerde arabuluculuk faaliyetinin birden çok arabulucu tarafından yürütülmesi durumunda, bu Tarifede birden fazla arabulucu için belirtilen orandaki ücret her bir arabulucuya eşit bölünerek ödenir.
  • Arabuluculuk faaliyetinin, gerek tarafların uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşmaya varmış olması, gerek taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi, gerekse taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi veya taraflardan birinin ölümü ya da iflası halinde veya tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi sebepleriyle sona ermesi hallerinde, arabuluculuk faaliyetini yürütme görevini kabul eden arabulucu, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
  • Arabuluculuk faaliyetine başlandıktan sonra, uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığı hususu ortaya çıkar ve bu sebeple arabuluculuk faaliyeti sona erdirilir ise, sonradan ortaya çıkan bu durumla ilgili olarak eğer arabulucunun herhangi bir kusuru yoksa, arabuluculuk faaliyetini yürütme görevini kabul eden arabulucu, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
  • Uyuşmazlık, arabuluculuk faaliyeti devam ederken, arabuluculuk faaliyetinin konusuz kalması, feragat, kabul veya sulh gibi arabuluculuk yolu dışındaki yöntem ve nedenlerle giderilirse ücretin tamamına hak kazanılır.
  • Somut bir uyuşmazlıkla ilgili arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi sırasında, yeni uyuşmazlık konularının ortaya çıkması halinde, her bir uyuşmazlık için ayrı ücrete hak kazanılır.
  • Arabuluculuk sürecinin sonunda anlaşma sağlanamaması halinde, arabuluculuğun konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki uyuşmazlık olsa bile arabulucu, arabuluculuk ücretini bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin birinci kısmına göre isteyebilir.
  • Arabuluculuk Ücret Tarifesinde yazılı olmayan haller için, söz konusu Tarifenin birinci kısmındaki diğer tür uyuşmazlıklar için belirlenen ücret ödenir.

3. Arabuluculuk Faaliyetinin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu

Arabuluculuk faaliyeti, ücret karşılığında verilen bir hizmettir. Dolayısıyla faaliyetin, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu karşısındaki durumu önem arz etmektedir. Faaliyetin, hem serbest meslek mensuplarınca hem de ücretli çalışanlarca yapılabiliyor olması konuyu karmaşık hale getirmektedir. Yaşanan karmaşa üzerine bu konu, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına sorulmuş, bunun üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı da farklı tarihlerde iki görüş vermiş ve arabuluculuk faaliyetinin ne şekilde vergilendirilmesi gerektiğini açıklamıştır. Birinci görüşte, arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek faaliyeti kapsamında olup olmadığı ile nasıl vergilendirileceği hakkında bilgi istenilmesi üzerine, özelge niteliğinde olmayan Gelir İdaresinin görüşü şöyle olmuştur.[3]

3.1. Gelir Vergisi Kanunu Yönünden Arabuluculuk Faaliyetinin Değerlendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde ücret; işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve aynılar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasının (5) numaralı bendinde; bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler de ücret sayılmıştır. Aynı Kanunun 62 nci maddesinde işverenlerin, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler olduğu belirtilmiş ve 61'inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanların da bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmünde olduğu ifade edilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ücret sayılan ödemeler dışında bir ödemenin ücret olarak vergilendirilip vergilendirilmeyeceği hususu üç unsura göre tespit edilmekte olup bu üç unsur birlikte varsa elde edilen gelir ücret olarak vergilendirilmekte, aksi takdirde ücretten söz etmek mümkün olmamaktadır. Bunlar;

  • Bir  işverene tabi olma: Herhangi bir ödemenin ücret olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan ilk unsur çalışanın işverene tabi olmasıdır. İşveren, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. Çalışanın işverene bağlılığı, fiili olabileceği gibi kanun, tüzük, yönetmelik veya sözleşmelerle de saptanmış olabilmektedir.
  • Belli bir iş yerine bağlı olma: işyeri ticari, ticari, zirai ve mesleki bir faaliyetin yürütülmesi için tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerlerdir. Bu yerlere bağlılık, hukuki anlamda bir bağlılıktır. Hizmetin mutlaka fiilen iş yerinde yapılması zorunlu değildir.
  • Hizmetin karşılığı olarak bir ödemenin yapılması: Ödeme bir hizmet karşılığı değilse ücret sayılmasına imkân yoktur. Hizmet karşılığı olarak yapılan ödeme, nakit (haftalık, aylık vb.), ayın (hizmet karşılığının mal olarak verilmesi) veya para ile temsil edilebilen menfaatler (konut, araç sağlanması gibi) şeklinde olabilir.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu ve serbest meslek faaliyetinin; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Ayın Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, demekler, vakıflar, demek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, bu maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde "2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç); a) 18'inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden, %17, b) Diğerlerinden, %20" oranında tevkifat yapılacağı düzenlemesine yer verilirken 96 ncı maddesinde ise "Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafî tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır." denilmiştir. Adı geçen Kanunun 82 nci maddesinde ise arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılatın vergiye tabi arızi kazanç olduğu belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun;

-2 nci maddesinde, "(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi,

b) Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini”

-7 nci maddesinde, " (1) Arabulucu yapmış olduğu faaliyet karşılığı ücret ve masrafları isteme hakkına sahiptir. Arabulucu, ücret ve masraflar için avans da talep edebilir.

(2) Aksi kararlaştırılmadıkça arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenir ve ücret ile masraf taraflarca eşit olarak karşılanır…”

-9 uncu maddesinde, "(1) Arabulucu görevini özenle, tarafsız bir biçimde ve şahsen yerine getirir."

-14 üncü maddesin de “(1) Başkaca bir usul kararlaştırılmadıkça arabulucu veya arabulucular taraflarca seçilir…” hükümleri yer almıştır.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinde[4], arabuluculuk yoluyla hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esaslar, arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşların denetlenmesi, eğitimin süresi, içeriği ve standartları ile ilgili hususları ve yapılacak olan yazılı ve uygulamalı sınavın ilke ve kurallarının belirlenmesi, arabulucular sicilinin düzenlenmesi ve arabulucularda aranacak koşullarla, arabulucuların denetlenmesi ve izlenmesi ile ilgili hususları ve Arabuluculuk Daire Başkanlığı ile Arabuluculuk Kurulunun çalışma usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemeler yapılmıştır. Mevcut uygulamada arabulucu adayları, şartlan taşımaları ve Adalet Bakanlığınca yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olduktan sonra, talepleri halinde arabulucular siciline kaydedilmekte ve arabulucu Unvanını kazanmaktadırlar. Adalet Bakanlığı ile arabulucular arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi bulunmamaktadır. Arabulucular 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında çalışmadıkları gibi arabulucuların görevlendirilmesi tarafların serbest seçimleri ile olmakta ve Adalet Bakanlığının görevlendirmesi bulunmamaktadır. Ayrıca, yapılan arabuluculuk hizmeti karşılığında taraflar ücretlerini doğrudan arabuluculara ödemektedirler. Adalet Bakanlığında arabuluculuk ücreti ile ilgili bir kayıt tutulmamaktadır. Arabuluculara yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılmamaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre; arabuluculuk faaliyetinin şahsen yerine getirilmesi gereken bir faaliyet olması, arabulucular ile Adalet Bakanlığı arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmaması, ücretlerin taraflarca doğrudan arabulucuya ödenebilmesi, Arabuluculuk Daire Başkanlığının bu ücret ödemeleri ile ilgili herhangi bir kayıt tutmaması ve söz konusu ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapmaması hususları göz önüne alındığında elde edilen gelirin ücretin tüm unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından "ücret" olarak vergilendirilmemesi gerekir. Arabuluculuk faaliyetinin şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması ve ihtisasa dayanması nedeniyle bu faaliyet "serbest meslek faaliyeti" olarak değerlendirilmekte olup, söz konusu faaliyet için serbest meslek kazanç mükellefiyeti tesis ettirilerek elde edilen serbest meslek kazancının yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Faaliyetin devamlılık arz edecek şekilde ve mutat meslek haline getirmemesi halinde ise bu faaliyet arızi serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmakta olup, adı geçen Kanunun 82 nci maddesine göre bir takvim yılında arızi kazanç dolayısıyla elde edilen gelirlerin toplamının (296 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2017 yılı gelirlerine uygulanmak üzere) 24.000 TL’lik kısmı gelir vergisinden müstesna tutulacaktır. Gerek devamlılık arz edecek şekilde serbest meslek faaliyetinde bulunulması ve gerekse arızi olarak serbest meslek faaliyetinde bulunulması durumunda da yapılan ödemelerden tevkifat yapmakla sorumlu olanlarca Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b maddesine göre %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

3.2. Arabuluculuk Faaliyetinin Katma Değer Vergisi Yönünden Değerlendirilmesi

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tâbidir. Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise bu faaliyetlerin devamlılığı, kapsam ve niteliği Gelir Vergisi Kanununu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği, üçüncü fıkrasında ise bu faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapanların hukuki statü ve kişilikleri, Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgah veya işyerlerinin veyahut kanuni merkez veya iş merkezlerinin Türkiye’de olup olmamasının işlemlerin mahiyetini değiştirmeyeceği ve vergilendirmeye mani teşkil etmeyeceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında mutat olarak verilen arabuluculuk hizmeti serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV’ye tabi tutulacaktır.

3.3. Vergi Usul Kanunu Yönünden Arabuluculuk Faaliyeti Yapanların Sorumlulukları

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172 nci maddesi ile serbest meslek erbabına defter tutma mecburiyeti getirilmiş, 210 uncu maddesinde serbest meslek erbabının serbest meslek kazanç defteri tutacağı hüküm altına alınmış, 236 ncı maddesinde ise “Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteride bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilen arabuluculuk faaliyetini icra edenlerin Vergi Usul Kanununun yukardaki hükümleri uyarınca serbest meslek kazanç defteri tutması ve mesleki faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı için serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir. Öte yandan, avukatlık faaliyetinin yanında arabuluculuk faaliyetinin de yürütülmesi durumunda, avukatlık faaliyeti için tasdik ettirilen defter ve bastırılan serbest meslek makbuzunun bu faaliyet için de kullanılması mümkündür. Ayrıca, arabuluculuk faaliyetinin adi ortaklık kurmak suretiyle yürütülmesi halinde, mesleki faaliyete ilişkin her türlü tahsilat için ortaklık adına bastırılacak serbest meslek makbuzunun ve yine ortaklık adına tasdik ettirilecek serbest meslek defterinin kullanılması gerekmektedir.

Öte yandan, 1.1.2018 tarihinde yürürlüğe giren uygulama ile serbest meslek erbapları, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi mükellefler Defter-Beyan Sisteminin kapsamına alınmış bulunmaktadır. Maliye Bakanlığı Kanunla kendisine verilen yetki çerçevesinde hazırlamış olduğu 486 ve 487 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle[5] “defter-beyan sistemi” ile “e-serbest meslek makbuzu”, “e-sevk irsaliyesi” ve “e-müstahsil makbuzu" konularına ilişkin düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Defter-Beyan Sistemi ile vergisel ve ticari işlemlerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, defter ve beyannamelerin elektronik olarak oluşturulması ve muhafaza edilmesi, bu sayede yükümlülüklere ilişkin bürokratik işlemlerin ve uyum maliyetlerinin azaltılması amaçlanmıştır.

Serbest meslek erbapları, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, basit usule tabi mükellefler bu sistemi kullanmak zorundadırlar. “e-serbest meslek makbuzu”, “e-sevk irsaliyesi” ve “e-müstahsil makbuzu" uygulamaları, zorunlu bir uygulama olmayıp, mükellefler istemeleri halinde 1.1.2018’den itibaren bu uygulamaya dahil olabileceklerdir. Defter-Beyan Sistemini kullanma yükümlülüğünün başladığı tarih, basit usule tabi mükellefler ile serbest meslek erbapları (noterler ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar hariç) 1/1/2018, diğer mükellefler ise 1/1/2019 (serbest meslek kazanç defteri yanında işletme hesabı esasına göre defter tutanlar açısından 1/1/2018) olarak belirlenmiştir. Defter-Beyan Sistemini kullanmak zorunda olan mükelleflerin, 31.12.2017 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekmekle beraber, serbest meslek erbapları ve basit usule tabi mükellefler için bu kurala istisna getirilmiştir. Buna göre, serbest meslek erbapları 31 Ocak 2018, basit usule tabi mükellefler ise 30 Haziran 2018 tarihine kadar başvuruda bulunabileceklerdir.

3.4. Avukatlık Ofisinde Ücretli Olarak Çalışan Avukatların Arabuluculuk Faaliyetinde Bulunması Durumunda Vergilendirme

Arabuluculuk faaliyetinin vergilendirilmesi konusunda Adalet Bakanlığı tarafından; bir avukatlık ofisinde ücretli olarak çalışan avukatların arabuluculuk faaliyetinde bulunması halinde elde edecekleri gelirin nasıl vergilendirileceği hususunda Gelir İdaresinden bilgi istenilmesi üzerine verilen görüşte aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; 61 inci maddesinde “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”, 65 inci maddesinde "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan islerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükümlerine yer verilmiştir. Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılanların maddede bentler halinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 2 nci maddesine göre; bu Kanunun uygulanmasında Arabulucu: Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişileri ifade etmektedir. Aynı maddeye göre ise Arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarım ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bakımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade etmektedir. Aynı Kanunun 9 uncu maddesinde de Arabulucunun görevini özenle, tarafsız bir hiçimde ve şahsen yerine getireceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun uygulamasında meslek mensupları kendi nam ve hesabına çalışabilecekleri gibi başka bir avukatın yanında ücretli olarak da çalışmaları mümkün bulunmaktadır. Diğer yandan, avukatların başka bir avukatın yanında ücretli olarak çalışmasına ilişkin olarak yayımlanan 196 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, "Buna göre, serbest avukatlık faaliyetinden dolayı mükellefiyeti olan bir avukatın yanında diğer bir avukatın ücretli olarak çalışması halinde, ücretli olarak çalışan avukatlara yapılan ücret ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerine göre vergi tevkifatı yapılması kaydıyla, ücretli olarak çalışan avukatların serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet kaydının yapılmaması uygun görülmüştür. Ayrıca, ücretli olarak çalışan avukatlara yapılan ücret ödemelerinin emsali durumdaki avukatlara ödenen ücretlerden düşük olmamasının gerekeceği tabiidir. Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8. maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, bir avukata, bağlı ve ücretli olarak çalışması nedeniyle serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet kaydı gerekmeyen avukatlara vekaletname verildiği takdirde, vekalet alan avukatın adı ve soyadı ile birlikte, bağlı olarak çalıştığı işveren avukatın adı, soyadı (unvanı), bağlı bulunduğu vergi dairesi ve vergi numarasının da vekaletnameye yazılması zorunluluğu getirilmiştir." açıklaması yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar göre, arabuluculuk faaliyetinin şahsen ve tarafsız olarak yerine getirilmesi gereken bir meslek olması nedeniyle, avukat yanında ücretli olarak çalışan avukatların arabuluculuk faaliyetinde bulunmalarının yasal yönden mümkün görülmesi durumunda, arabuluculuk faaliyetinin "serbest meslek faaliyeti" kapsamında değerlendirilmesi ve bu faaliyetten elde edilen kazancın da serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, serbest avukat olarak serbest meslek faaliyetinde bulunan avukatın yanında ücretli olarak çalışmaya devam edilmesi ve bu avukattan ücret alınarak hizmetin görülmesi halinde ise elde edilen bu gelirin ücret olarak vergilendirilmesine devam edileceği tabidir.[6]

Bu durumda konuya ilişkin Gelir İdaresinin iki görüşünü özetlemek gerekirse; arabuluculuk faaliyetinin serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirilmesi ve elde edilen arabuluculuk ücretinin serbest meslek kazancı olarak gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Ancak ücretli olarak bir avukatın yanında çalışan bir avukatın yapmış olduğu arabuluculuk faaliyeti sonucunda elde edeceği arabuluculuk ücretinin, gelir unsuru olarak ücret olarak değerlendirilmesi ve ona göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir. Diğer taraftan, GVK’nın 86/1-b maddesine göre, tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücret gelirleri için tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname verilmeyecektir. Diğer gelir unsurları için yıllık beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmeyecektir. Ancak, GVK’nın 86/1-b maddesinin parentez içi hükmüne göre birden fazla işverenden ücret alıp, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerin toplamı 103’üncü maddede yazılı vergi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (296 seri no.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği ile 2017 yılı için 30.000 TL) aşan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş olanlar da dahil olmak üzere tüm ücretlerini yıllık beyanname ile beyan etmeleri gerekmektedir.

4. Sonuç

7036 Sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan hükümle, 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinde yapılan değişikliğe göre; iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.

Uyuşmazlığın tarafları dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler.  Bu sayede, her iki tarafı da tatmin eden bir sonuca ulaşarak, uyuşmazlıklarının daha kısa sürede, daha düşük maliyetle ve gizli kalarak çözümlenmesini sağlayabilirler. 1.1.2018 tarihinden itibaren geçerli olan Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesi Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanmış olup bu tarifede yer alan ücret tutarlarının altında arabuluculara ödeme yapılması mümkün değildir. Arabulucuların vergisel yükümlülüklerine ilişkin olarak yaşanan tereddütler,  Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen görüşlerle açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre; arabulucuların bu faaliyeti, baroya kayıtlı ve bağımsız olarak yapmaları halinde,  elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olacaktır. Bu takdirde avukatın hali hazırda kullandığı serbest meslek kazanç defterine, arabuluculuk faaliyetinden elde ettiği kazancı eklemesi yeterli olacaktır.  Ayrıca faaliyetin süreklilik göstermesi dolayısıyla avukatın,  KDV yükümlülüğü de bulunmaktadır.

Arabuluculuk faaliyetinin baroya kayıtlı olmadan arızi olarak gerçekleştirilmesi halinde elde edilen kazanç, arızi serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecek ve vergilendirilmesi de bu şekilde yapılacaktır. GVK’nın 82 nci maddesinde sayılan gelirler arızi kazanç olup, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılatlar arızi kazanç kapsamında vergilendirilmektedir. 2017 yılı için elde edilen arızi serbest meslek kazançlarının 24.000 TL’lik[7] kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Bu tutarı aşmayan değer artışı kazançları için yıllık beyanname verilmeyecektir. Bu takdirde arabulucu, arızi serbest meslek kazancı için geçerli olan 24.000 TL’lik istisnadan yararlanabilecektir. Elde edilen kazanç, istisna tutarını geçmezse,  beyanname verilmeyecek ve dolayısıyla vergi ödenmeyecektir. Bu tutarın aşılması durumunda ise aşan kısım beyannamede gösterilecektir. Faaliyetin arızi olması durumunda, arabulucunun KDV ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Arabuluculuğun bir işverene bağlı olarak yapılması halinde ise ücret kazancı söz konusu olacak ve tek işveren tarafından yapılan tevkifat nihai vergilendirme olarak kabul edilecektir. Ancak, birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi halinde, birden sonraki işverenden alınan ücret toplamı yıllık olarak belirlenen beyanname verme sınırı aşarsa, ücret gelirlerinin tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

NOT: BU MAKALE MALİ KILAVUZ DERGİSİ OCAK-MART/2018 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR.


[1] Begüm Dilemre Öden, Arabulucuların Vergilendirilmesi, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 91, Sayı: 4, Yıl: 2017.

[2] 30.12.2017 tarihli ve 30286 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[3] Gelir İdaresi Başkanlığının 11.08.2014 tarihli ve 48678239-120.04.01 (196)-81381 sayılı görüş yazısı, (http://www.adb.adalet.gov.tr/arbvergi.pdf).

[4] 26.01.2013 tarihli ve 28540 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[5] 17.12.2017 tarihli ve 30273 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[6] Gelir İdaresi Başkanlığının 24.03.2015 tarihli ve 48678239-120.04.01 (196)-28604 sayılı görüş yazısı, (http://www.ankaratahkim.com/maliye_bakanligi.pdf).

[7] 302 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 2018 yılı için belirlenen istisna tutarı 27.000 TL’dir.

04.10.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM