Ödeme emri, 6183 Sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için düzenlenir. Kamu borcunu vadesinde ödemeyenler adına vergi dairesince düzenlenen ödeme emri; borçlulara, borçlarını ödemeleri veya bu borçlarla ilgili mal bildiriminde bulunmaları konusunda yapılan bir bildirimdir.
Kamu borcu olan gerçek ve tüzel kişilere yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir.[i]
Kısaca özetlemek gerekirse Devlet ; kamu alacağını tahsil etmek için kamu borcu olan muhataplarına ilgili borcun ödenmesi adına ve ödenmemesi halinde ise karşılaşacakları durumları bildiren bir tebligat gönderir. Ancak bu tebligatın usulüne göre yapılması aksi halde gönderilen ödeme emrinin geçersiz sayılacağı , verilen yargı kararlarıyla sabittir. İşte o kararlardan biri olan Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun (VDDK) verdiği karar.
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/12 E. , 2022/1141 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/12
Karar No : 2022/1141
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2009 yılının Nisan ilâ Aralık dönemlerine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile aynı yıla ait özel usulsüzlük cezasının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ve … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Ödeme emrinin dayanağı olan ve davacı hakkında düzenlenen ihbarnamelerin tebliğ alındısı olarak sunulan belgeler üzerinde tebellüğ eden şahsın isminin, kimliğinin, hangi sıfatla tebliği kabul ettiğinin belirtilmediği, dolayısıyla ihbarnameler usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden amme alacağının usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, kamu alacağının doğduğu takvim yılını takip eden beş yıl içinde tarh ve mükellefe usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve zamanaşımına uğradığı anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuki isabet görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 14/10/2020 tarih ve E:2016/10335, K:2020/4033 sayılı kararı:
Ödeme emrinin dayanağı ihbarnameye ait tebliğ mazbatasının incelenmesinden, … isimli şahsın, ihbarnamelerin tebliğine ilişkin evrakı teslim aldığı ikametgâh adresinin, "mahkeme kararının ve temyiz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiği adres" ile aynı olduğu, davacının temyize cevap dilekçesinde de aynı adresin bildirildiği, dolayısıyla davacının ikametgah adresinde adı geçen şahsın ihbarnamelere ilişkin evrakı imzalı olarak aldığı görüldüğünden, tebligatın usulsüz olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, davacı adına yapılan tarh ve ceza kesme işlemlerinde zamanaşımı bulunmadığından, dava konusu ödeme emrinin diğer unsurları yönünden hukuka uygunluğunun incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle ödeme emrini iptal eden mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davalının karar düzeltme istemini incelenmeksizin reddetmiştir.
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin 213 sayılı Kanun'da öngörülen tebliğ yöntemleri uygulanmaksızın mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Diğer taraftan vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğinden vergilerin usulüne uygun olarak tahakkuk ettiğinden bahsedilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle usulüne uygun olarak tahakkuk etmeyen vergiler üzerinden gecikme faizinin hesaplanmasında hukuki isabet görülmemiştir. Bu durumda ödeme emirlerinin iptali yolundaki ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı adına tarh edilen vergi ile kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler davacının ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmıştır. Tebliğ zarfları, ihbarnamelerin tebliğ edilememe sebebine ilişkin herhangi bir şerhe yer verilmeksizin mahalle muhtarına teslim edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93 ilâ 109. maddelerinde tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler, memur eliyle tebliğ, elektronik ortamda tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
213 sayılı Kanun'un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı düzenlenmiştir.
Aynı Kanun'un 51. maddesinde ise, mali tebliğlerin, kendi kanunlarında sarahat bulunmayan hallerde, Tebligat Kanunu'nun umumi hükümlerine tevfikan yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Vergi Usul Kanunu’nda vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden belgelerin ne şekilde tebliğ edileceğine dair özel hükümlere yer verilmiştir. Bu nedenle vergilendirmelerle ilgili evrakların tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre değil, 213 sayılı Kanun'da yer alan hükümlere göre yapılması gerekmektedir.
Dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin 213 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri uyarınca tebliği gerekirken, tebliğ alındıları muhtara imzalatılmak suretiyle yapılan tebliğin usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emirlerinin vergi ve cezalara ilişkin kısmı hukuka uygun düşmemiştir.
Diğer taraftan, usulüne uygun biçimde tebliğ edilmeyen tarhiyatın tahakkuk ettiğinden bahsedilemeyeceğinden ödeme emirlerinin, tarh edilen vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizine dair kısmında da hukuki isabet görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ödeme emirlerin iptali yolunda verilen ısrar kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Yukarıda da bahsedilen somut olaya göre kısaca; Davacı adına 2009 yılının Nisan ilâ Aralık dönemlerine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte özel usulsüzlük cezası kesilmiş ve ilgili kişinin ikametgah adresine tebliğe çıkılmıştır. Ayrıca Vergi Mahkemesinin kararında da belirttiğine göre de ‘’ihbarnamelerin tebliğ alındısı olarak sunulan belgeler üzerinde tebellüğ eden şahsın isminin, kimliğinin, hangi sıfatla tebliği kabul ettiğinin belirtilmediği amme alacağının usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, kamu alacağının doğduğu takvim yılını takip eden beş yıl içinde tarh ve mükellefe usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve zamanaşımına uğradığı anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuki isabet görülmemiştir.’’ İfadelerine yer vermiş ve ödeme emrinin iptali kararını vermiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere ayrıca tebliğ alındısı üzerinde bazı bilgilerin bulunması da zaruridir.Bu bilgiler vergi mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere ; şahsın isminin , kimliğinin , hangi sıfatla kabul ettiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Davalı idarenin temyizi üzerine davaya bakan Danıştay 7. Dairenin vermiş olduğu karar ise Vergi mahkemesinin vermiş olduğu kararın BOZULMASI yönünde olmuş , gerekçe olarak da ‘’ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı 94. maddesinde; tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu; tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.’’ Göstermiştir. Burada Danıştay 7. Dairenin gerekçe olarak göstermiş olduğu kanun maddesi , ödeme emrinin kime yapılacağına dair açıklık getiren 213 Sayılı Vergi Usul Kanun’unun 94. Maddesidir ancak 213 Sayılı Vergi Usul Kanun ‘unun ödeme emrinin tebliğinin nereye (V.U.K 101.md.) ve nasıl yapılacağını (V.U.K 102. Md) açıkladığı ilgili kanun maddelerini dikkate almamıştır.
Ancak Danıştay VDDK’nun vermiş olduğu karar ise ; Vergi mahkemesinin ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE olmuş ve gerekçe olarak da ödeme emirleri ; içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin 213 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri uyarınca tebliğin yapılması gerektiğini , tebliğ alındıları muhtara imzalatılmak suretiyle yapılan tebliğin usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emirlerinin vergi ve cezalara ilişkin kısmı hukuka uygun düşmemiştir. Demiştir.
Sonuç :
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Bilinen adresler: Başlıklı 101. Maddesi ‘’ Bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,
2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,
3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi. Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır.
İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.
İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.’’ Hükmü gereğince idare tarafından yapılacak olan Ödeme Emirleri Borçlunun işyeri adresine yapılmalı işyeri adresinde ilgili kişinin bulunmaması ya da tebellüğden imtina etmesi halinde ise yine
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun
Tebliğ evrakının teslimi Başlıklı 102. Maddesi ‘’ Tebliğ olunacak evrakı içeren zarf posta idaresince muhatabına verilir ve bu durum muhatap ile posta memuru tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur. Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek durumda bulunursa sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebliğ edilir. Muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bu durumda bu Kanunun 101 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem yapılır. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.’’ Hükmü gereği öncelikle işyeri adreslerine tebligata çıkılması şayet tebliğin yapılamaması durumunda ise 7201 sayılı tebligat kanununa göre muhtara değil tebligatı çıkan idareye iadesinin yapılması gerekmektedir. Daha sonra kanunda da belirtildiği üzere idarece münasip bir süre sonra 2. Kez ikamet adresine tebligata çıkılması burada da tebliğ edilemezse tebligat evrakının idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusulanın kapıya yapıştırılması ve ödeme emrinin idareye iadesi gerekecektir. Ödeme emri 15 gün içerisinde ilgili tarafından alındığı tarihte , alınmazsa 15. Günde tebliğ edilmiş sayılacaktır.
[i] 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Tebliğ yapılacak kimseler Madde 94
06.12.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.