Adi Ortaklık tanımına herhangi bir kanunda rastlamamakla birlikte sahibinden ayrı bir kişiliğe veya varlığa haiz olmayan ortaklık türü olarak ifade edilebiliriz.
Bunun yanında Adi Ortaklık Sözleşmesinin tanımı Borçlar Kanunun 620 maddesinde yapılmıştır:
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Adi Ortaklık tesis edilirken Kurum mükellefiyeti talebinde bulunma durumu ihtiyaridir. Dolayısıyla böyle bir tercihte bulunulduğunda adi ortaklığa kurum statüsü kazandırılarak özel bir adi ortaklık türü olan iş ortaklığı tesisi sağlanmış olur.
Bu anlamda yazımızın konusunu kurum mükellefiyeti tesis ettirilmemiş olarak kurulan adi ortaklıklarda tarhiyatların kimin adına düzenleneceği ve muhatabının kim olacağı sorusu oluşturmaktadır.
Konuya dayanak oluşturacak temelde 2 kanun maddesinden bahsedebiliriz. Bunlar:
1) Vuk’ un 10. maddesinin 6. fıkrasında “Beşinci fıkra kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sona ermesi halinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, müteselsilen sorumlu olmak üzere, tüzel kişiliği olanların kanuni temsilcilerinden, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler (adi ortaklıklarda ortaklardan herhangi biri) ve varsa bunların temsilcilerinden herhangi biri adına yapılır. ” şeklinde ifade edilmiştir. Bu fıkra 27/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı kanunla eklenmiştir.
2) Kdvk’ nun 44. maddesinin a) bendinde ise “Adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri” nin tarhiyata muhatap tutulacağı ifade edilmiştir. Bu ifade kdvk’ nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren var olan bir kanun maddesidir ve ihdas edilirken de uygulamada Vuk’10. maddesindeki hükümler göz önünde tutulması gerektiği ifade edilmiştir.
Öte yandan adi ortaklıklar adına stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyetleri tesis edilerek beyanname verilir. Verilen bu beyanname ortaklık adına düzenlenir ve herhangi bir borçtan dolayı müteselsil sorumluluk gereği ortaklardan herhangi birine tahsilat için gidilebilir.
Bu nedenle ortakların hisse payına bakılmaksızın ortaklıkla ilgili borçlar ortaklardan birinden veya tamamından aranabilir.
İhbarnamenin kimin adına düzenleneceği (adi ortaklığa mı yoksa ortaklardan birine mi) konusunda bazen ihtilaf çıkabilmektedir.
Danıştay kararlarına da bakıldığında Adi Ortaklık adına ihbarname düzenlenmesi konusunda tamamen tutarlı kararlar verildiğini söyleyemeyiz. Genel olarak verilen kararlar adi ortaklık adına ihbarname düzenleneceği yönünde olsa da Danıştay 3. Dairesi kararları adi ortaklık adına ihbarname düzenlenemeyeceği yönündedir.
Danıştay 3. Dairesinin 29.05.2017 tarih ve E:2016/1688 K:2017/4189 sayılı kararında “Kdvk’ nin 44. maddesinde verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap olacağından, ihbarnamelerin müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerekeceği” şeklindedir.
Danıştay 9. dairesi ise 18.12.2013 tarih ve E:2010/9726 K:2013/12294 sayılı kararında “Vergi mükellefi olan adi ortaklık adına mükellefi olduğu vergilerin takibi amacıyla vergi incelemesi ile tarhiyat yapılabileceği ve vergi-ceza ihbarnamesi düzenlenebileceğinden ve bu ihbarnameye karşı da ortaklığın borçlarından müteselsilen sorumlu bulunan, bu sorumlulukları sınırsız olan ve müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri veya tamamı dava açabileceğinden, Vergi Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması nedeniyle adına cezalı tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.;
Görüldüğü üzere aynı konu hakkında aynı kanun gerekçe gösterilerek ( Kdv 44. madde) farklı kararlar verilmiştir. Ayrıca Danıştay Dairelerinin (3.Daire hariç) genel görüşü adi ortaklık adına tarhiyat düzenlenebileceği ve davada taraf olabileceği yönünde olduğu belirtelim.
Sonuç olarak Kdv 44. Maddesinde verginin ödenmesinden kimlerin muhatap tutulacağı, kanunun gerekçesinde ise uygulama yönünden Vuk. 10 maddesi’ nin göz önünde bulundurulacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla 44. maddede ihbarnamelerin kimin adına düzenlenmesi gerektiği değil muhatabının kim olacağı ifade edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında mükellefiyeti devam eden adi ortaklıklarda ihbarnamelerin adi ortaklık adına düzenlenmesi ve muhatabının müteselsilen sorumlu olmak üzere adi ortaklardan her biri olması gerektiği, mükellefiyet kaydı terkin edilen adi ortaklıklarda ise ihbarnamelerin adi ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gerektiği kanısındayım.
06.06.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.