BİLİRKİŞİLİKTE GÖREVLENDİRME
Bilirkişilik özel ve teknik bilgisine başvurulan kişi olduğu için, Bilirkişiden istenilen bilginin, rapor edeceği hususların ne olduğunun ve kapsamının mahkemenin “görevlendirme kararı”nda açıkça belirtilmesi gerekir.
Görevlendirmeye ilişkin yazılarda tarafların iddia ve savunmaları ile dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre rapor düzenlenmesi istenebilir. Bilirkişi bu şekilde görevlendirildiğinde, bilirkişiye “hakimin yardımcısı olma” kimliği tanınmaktadır. Bu durumda bilirkişi özel ve teknik bilgisi dışında;
- dava dilekçesini özetlemeli,
- davalı tarafın cevabını
- cevaba cevap yazılarını
da dikkate alarak, dava dilekçesinde istenilen hususların gerçekleşip, gerçekleşmediğini, alacak tutarını, gerekiyorsa faizi de hesaplayarak rapor düzenlemek zorundadır. Diğer taraftan bilirkişi dava dosyasında bulunan belge ve bilgilerle bağlıdır, değinilenlerin dışında kendiliğinden belge ve bilgi temin etmesi ve bunları temin etmek için çalışması yasal değildir.
Özel olarak mahkeme kararıyla kendisine yetki verilmedikçe;
- taraflarla ilişki kurması,
- dosya dışında belge, bilgi ve ticari defterleri incelemesi yasal değildir. Bilirkişi kendisine verilen delillerle sınırlıdır. Mahkemeye
sunulan deliller dışında taraflardan yeni deliller isteyerek değerlendirmeye esas alamaz.
Bilirkişinin görev alanını iddianame ve görevlendirme ile ilgili mahkemenin kararı belirler. İddianamede belirtilen çerçevede incelenmesi istenilen konuların görevlendirme kararında ayrı ayrı belirtilmesi gerekir.
Bilirkişinin hakimin takdir alanına giren konulara müdahale etmemesi esastır. Ancak kanaat belirtme zorunluluğu doğarsa “takdir yüce mahkemeye ait olmak üzere” gibi ifadelerle belirtilmesi daha uygundur. Bilirkişilik raporunun sonuç bölümünde iddianame ve görevlendirme kararına cevap
verilmelidir.
GÖREVDEN KAÇINMA
Bilirkişilik hukukunda herkes bilirkişilik yapmak zorunda olmadığına göre; bilirkişilik görevini yapmak zorunda olanlar için, usulüne uygun olarak çağrıldığı halde; bilirkişilik yapmak için gelmeyenler, geldiği halde yemin etmekten ve kanaat açıklamaktan kaçınan kişiler tanıklar gibi cezalandırılır. Bunun yanında hüküm verilinceye kadar üç ayı geçmemek üzere disiplin cezasına da çarptırılabilir. Söz konusu ceza görevini zamanında yerine getirmeyen bilirkişiler hakkında da uygulanabilir. Elbette disiplin hapsine de itiraz edilebilir Zorunlu olduğu halde bilirkişilik görevini yapmayan kimse yapılan işlemlerden doğan giderlere mahkum edilir. Kişi
bilirkişiliğe ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde derhal serbest bırakılır. Ceza yargılamalarında söz konusu olan ancak hukuk yargılamalarında söz konusu olmayan bu uygulamaya yargılamayı yapan hakim ve mahkeme karar verebilir. Söz konusu ceza disiplin cezası niteliğinde olduğundan bu cezaya itiraz etmek mümkündür.
Bankalar Kanunu’na göre; bilirkişilik raporu hazırlanması için verilebilecek süre üç aydır, bu süre iki ay kadar uzatılabilir. Rapor
verilmediğinde bu bilirkişiye bir yıl süre ile bu yasa kapsamına giren işlerde bilirkişilik yapamaz, ayrıca masrafları ödemekle birlikte
500,-YTL’den 1.500,-TLY’ye kadar hafif para cezası ile cezalandırılır. Kamulaştırma Kanunu’na göre görevlendirilecek bilirkişilerden suç işleyenler Devlet Memurları gibi cezalandırılarak, o suç için belirlenen cezanın yarısından az olmamak üzere iki kat artırılabilir.
Kadastro mahkemesince davetiyede ücret verileceği belirtildiği halde özürsüz olarak gelmeyen kişi para cezasına çarptırılır
Türk Ceza Kanunu’na göre bilirkişi, kamu görevlisidir. Kamu görevlisi “kamusal faaliyetin yürütülmesine atanma veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle süreli, süreli veya geçici olarak katılan kişi”dir. Dolayısıyla bilirkişiye karşı bu görevi nedeniyle işlenen suç, kamu görevlisine karşı işlenmiş suç olmaktadır. Diğer taraftan bilirkişinin gerçeğe aykırı mütealada bulunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek, ihmal veya gecikme göstermek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.
Görevi nedeniyle bilgi edindiği, ancak gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatları açıklayan, yayınlayan veya başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran kamu görevlisine, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Kamu görevlisi sıfatı sona erdikten sonra da bu fiilleri işleyen kimseye aynı ceza verilir. Dolayısıyla bilirkişi kendisine tevdi edilen ve gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri açıkladığında suç işlemiş olacağından bu sırı saklama sorumluluğu söz konusu bilirkişilik görevi sona erdikten sonra da devam etmektedir. Bilirkişi işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla “kamu görevlisi” olarak kabul edilerek verilecek cezalar ağırlaştırıldığı ve bilirkişinin çalışması adli görev sayılmadığından yargı görevi yapanlara karşı “hukuka aykırı olarak etkileme çalışanlara altı aydan iki yıla kadar” ceza verildiği halde bilirkişi burada kamu görevlisinin korunmasından yararlanamamaktadır. Bilirkişi işlemiş olduğu suçlar dolayısıyla kamu görevlisi tarafından işlenmiş suç olarak kabul edildiğinden bilirkişi raporunu şu veya bu şekilde yazması için menfaat temin ettiğinde rüşvetten, görevini gerekli titizlikle yapmadığında görevi ihmal suçundan yargılanabilecektir.
ÇEKİNME, YASAKLILIK VEYA BİLİRKİŞİYİ RET
Bilirkişinin tarafsızlığını korumak açısından bilirkişiye çekinme hakkı, diğer ilgililere de bilirkişiyi reddetme hakkı tanımıştır.
a) Çekinme Sebepleri
Bilirkişilik bir kamu görevi olduğu için, kural olarak bilirkişiliği kabul etme zorunluluğu vardır. Mali müşavirler görevlerini meslek olarak icra ettiklerinde bilirkişiliği kabul etmek zorundadırlar. Ancak; sağlık, iş yoğunluğu gibi nedenlerle ya da tanıklıktan çekinmeyi gerektiren nedenlerin varlığı halinde bilirkişilikten çekinebilirler.
Bilirkişi kendisini özgür hissediyor, hiç bir etki altında kalmaksızın çalışabiliyorsa tarafsızdır. Bu tarafsızlığı sağlamak açısından taraflara bilirkişiyi ret, bilirkişiye de çekinme olanağı sağlamıştır. Hakimi ret sebepleri ortaya çıktığında taraflarca ret olunur, hakimin davaya bakmakla yasaklı olduğu hallerde bilirkişilerinde inceleme yapmaktan yasaklı olması gerekir.
a) Hakimin (ya da bilirkişinin);
1- Taraflardan birine nasihat vermiş, veya yol göstermiş olması,
2- Yasal gereklilik olmadığı halde oyunu beyan etmesi,
3- Davada tanık, hakem veya hakim olarak dinlenmiş olması,
4- Davanın dördüncü dereceye kadar civar hısımlara ait olması,
5- Taraflardan biri ile aralarında düşmanlığın bulunduğu ve
6- Genel olarak tarafsızlığından şüpheyi gerektirir bir halin varlığıdır
b) Yasaklılık Sebepleri:
1- Bilirkişinin kendisine ait olan davalar
2- Doğrudan veya dolaylı ilgili olduğu davalar,
3- Aralarındaki evlilik bağı kalksa bile eşininin,
4- Kan veya dünürlülük alt ve üst soyunun (usul ve furuunun)
5- Üçüncü dereceye kadar kan hısımlarının,
6- Aralarında evlatlık ilişkisi bulunanın davasında, bilirkişinin iki taraftan birinin vekili, vasisi veya kayyımı sıfatıyla hareket ettiği
davalar,
7- Bilirkişinin yönetim kurulu üyeliği yaptığı, derneğe, belediyeye veya diğer bir tüzel kişiye ait olan davalar, bakımından yasaklıdırlar.
Memnuiyet (yasaklılık) sebeplerinin varlığı halinde ise; bilirkişi, bilirkişilikten çekilmek zorundadır. Bilirkişiler tanıklıktan çekinmeyi
gerektiren sebepler doğrultusunda bilirkişilikten çekinebilirler. Bundan başka iş yoğunluğu, sağlık nedeni gibi diğer bazı sebepler de çekinme nedeni olabilir . Bunun dışında meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebi ile mali işlerde görevlendirilmiş mali müşavirler, bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında bilirkişilikten çekinme hakkına sahiptirler. Bilirkişinin reddi, bilirkişinin tarafsızlığını korumak için konulmuş bir hükümdür.
c) Bilirkişinin reddi sebepleri
1) Suçtan zarar görmüşse,
2) Sonradan kalksa bile sanık ya da mağdurlarla evlilik, veraset, kayyımlık
ilişkisi kurulmuşsa,
3) Sanıkla ya da mağdurla altsoy ya da üstsoy ilişkisi varsa,
4) Sanıkla ya da mağdurla evlatlık veya evlat edinme bağı varsa,
5) Sanıkla ya da mağdurla aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı
varsa,
6) Evlilik sona ermiş olsa bile sanık ile mağdur arasında kayın hısımlığı
varsa,
7) Aynı davada savcılık, kolluk görevliliği, müdafilik yapmışsa,
8) Davacının tanığı ise,
9) Tarafsızlığından şüpheye düşülecek nedenler var ise;
Bilirkişi reddedilir. Ret sebepleri bilirkişilik raporunun verilmesinden sonra ortaya çıkmışsa, yargılamanın ileri aşamalarında dahi hakim tarafından bilirkişinin reddi kararı verebilir.
04.12.2006
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.