YAZARLARIMIZ
Harun Açıkgöz
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
info@vizyonersmmm.com.tr



İşletme Performansının Ölçülmesinde Ekonomik Katma Değer

Giriş

Takdir edersiniz ki geleneksel yöntemler artık işletmelerin gerçek performansını ölçmekte yetersiz kalmaya başladı. Günümüz ekonomisinde, şirketlerin sadece kâr rakamlarına bakarak değerlendirilmesi yerine, gerçekten ne kadar değer yarattıklarını anlamak daha önemli hale geldi. Değere dayalı finansal ölçüm yöntemleri, eski sistemlerin eksiklerini gidererek işletmelerin hissedarlarına ve paydaşlarına ne kadar katkı sağladığını daha net ortaya koyabiliyor. Bu yaklaşımlar, işletmenin sadece muhasebe kârı üzerinden değil, gerçekten bir katma değer yaratıp yaratmadığına ve hissedarlarının servetini artırıp artırmadığına odaklanmaktadır.

Bu sayede, şirketlerin başarısını daha kapsamlı ve doğru bir şekilde değerlendirmek mümkün hale gelebilmektedir.

Ana tema,

İşletmelerin performansını ölçmede geleneksel yöntemlerin yetersiz kalması ve değere dayalı finansal ölçüm yöntemlerinin daha doğru ve kapsamlı sonuçlar sağlamasıdır ki,

Yeni yöntemler, işletmelerin sadece muhasebe kârı üzerinden değil, hissedarlarına ve paydaşlarına sağladıkları gerçek katma değer üzerinden değerlendirilmesini sağlar.

Değere dayalı olarak geliştirilen finansal ölçme ve analiz yöntemleri ise geleneksel yöntemlerin taşımış olduklan dezavantajları ortadan kaldırarak işletmede yaratılan katma değeri tam olarak ortaya çıkarmaktadır.

Yaratılan katma değer geleneksel olarak hesaplanan muhasebe karı dışında bir değer yaratıp yaratmadığı, pay sahiplerinin servetlerinde artış oluşturup oluşturmadığı hakkında bilgi sağlamasının yanı sıra işletme performansının ölçülmesinde de yeni yaklaşımlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hızla değişen ekonomik, siyasal ve rekabet koşullan şirketlerin finansal yapılarını etkilemekte ve sermayenin verimli ve etkin kullanılması gereğini beraberinde getirmektedir. İşletme performansının değerlendirilmesinde kullanılan ölçüm yöntemleri, taşımış oldukları çeşitli dezavantajlar yüzünden işletmenin gerçek performansını tam olarak ortaya çıkaramamaktadır. Bu ise, değer tabanlı yönetim anlayışını ortaya çıkarmıştır.

PERFORMANS ÖLÇÜMÜ

İşletme yönetiminin beş temel işlevi, planlama, karar alma, organizasyon, yönetim ve kontroldür.  Performans ölçümü ve  yönetimi  yönetimin  kontrol işlevinin en önemli parçasıdır. Kontrol işlevi, performans hedeflerini belirlemeyi, ölçmeyi, ölçülen hedefler ile ulaşılan performansı karşılaştırmayı, tespit edilen farklılıkların sebeplerini irdeleyerek ortadan kaldırmayı amaçlar

Performans ölçümünün son elli yıldaki gelişimi ve kullanılan teknikler aşağıdaki tablodaki gibidir.

Özellikle 1990 öncesinde kullanılan performans ölçüm yöntemlerine genel olarak yapılan eleştiriler şunlardır,

  • Kısa vadeli ve dar görüşlü ölçütlerdir,
  • İşletmenin tamamının performansının ölçümü gibi geniş kapsamlı ölçümlerdir,
  • Sorunun var olup olmadığını gösterip sorunun kaynağı hakkında doğrudan bilgi vermemektedir,

Temelde geçmişe yönelik bilgi verirken geleceğe yönelik tahminde bulunmada yetersiz kalmaktadır. 1990 sonrasında kullanılan performans ölçüm yöntemleri yukarıda yer alan eleştirilerin bir kısmına cevap verebilmektedir.

Performans Ölçümünün Son Elli Yıldaki Gelişimi ve Kullanılan Teknikler Tablosu

Yıllar

Odak Nokta

Gelişmeler

 

1960' lar

 

Finansal

Muhasebe kazançları

Hisse başına kazanç

Net bugünkü değer

Yatırımın getirisi

 

1970' ler

 

Finansal

Muhasebe kazançları

Artık değer

Yatırımın getirisi

 

1980' ler

 

Finansal - Yönetsel

Birim maliyet

Katma bütçeler

Faaliyet karları

Nakit akışları

1990-1999

Finansal- Finansal

Olmayan

Balance Scorecard

Ekonomik katma değer

Faaliyet Tabanlı maliyetleme

 

1999-2000

İnternet Esaslı Ölçüm

İnternet sayfasına giriş sayısı

Görülen sayfa sayısı

İlk defa siteye giren ziyaretçi

sayıları

Ekonomik Katma Değer Kavramını Biraz daha açarsak

Sermaye piyasalarının giderek etkinleşmesi pay sahiplerine karşı yöneticileri daha savunmasız hale getirmektedir. Bu da beraberinde yönetim açısından sermayenin daha etkin, verimli kullanılmasını şart koşmaktadır. Çünkü gerek işletme gerek toplum açısından bakıldığında sermaye kıttır ve bu kıt kaynak etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kaynağın kullanımındaki etkinsizlik aynı zamanda toplumun refah düzeyini azaltıcı bir etki oluşturacaktır. Bu yüzden değere dayalı yönetim her geçen gün önem kazanmaktadır.

Muhasebeye dayalı performans ölçütleri ve analiz yöntemleri, etkinleşen sermaye piyasalarına ve yatırımcılara karşı gün geçtikçe yetersiz kalmaktadır. Günümüz koşulları şirketlerin sermaye bütçelemesi ve sermaye tahsisinde daha etkin hale gelmelerini ve bunun devamlılığını sağlanmalarını gerekli kılmaktadır.

Katma değer kavram olarak; işletmelerin yaratmış oldukları net değeri ifade etmektedir. Bir faaliyetin katma değer yaratıp yaratmadığının seçiminde aşağıdaki kriterler kullanılabilir:

  • Varlıklardan sağlanan nakit akımında artış yaratması,
  • Gelirde yaşanan büyüme oranında artış yaratması,
  • İşletme yaşam sürecinde büyüme süresini uzatması,
  • Sermaye maliyetini azaltması gerekir.

Eğer bir faaliyet nakit akımlarına katkı sağlamıyor ya da büyüme yaratmıyorsa değer yaratıcı bir faaliyet olarak adlandırılamaz.

EVA Nedir nasıl ortaya çıkmıştır?

Ekonomik Katma Değer (EVA), Stern Stewart & Company adlı danışmanlık grubu tarafından, bir değer yaratımı ölçme tekniği olarak geliştirilmiştir. Bugün bu grubun tescilli bir markasıdır. Bir şirketin vergi sonrası net faaliyet geliri ile söz konusu şirketin sermaye maliyeti arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Bir şirketin faaliyetlerinin karlılığını ya da kayıplarını tahmin eder. Şirket karlılığını ölçen ve muhasebe karına dayanan geleneksel performans ölçülerinin aksine EVA, şirketin artık getiri (residual return) rakamını esas alan ve ekonomik kara dayalı olan bir ölçüdür ve bu bağlamda hem borç hem de öz sermayenin maliyetini dikkate almaktadır.

Bu anlamda EVA, bir yatırım ya da yatırım portföyü tarafından yaratılan artık değerin bir ölçüsüdür. Bir yatırımın ya da yatırımların ve bu yatırıma ya da yatırımlara yatırılan sermayenin fazladan getirisinin ürünü olarak hesaplanmaktadır. Başarılı bir şirketin en azından kullandığı sermayenin maliyeti kadar getiri sağlaması gerektiği ilkesine dayanır. Bu yöntem hisse senedi fiyatı ile işe başlar ve şu soruyu yanıtlayabilmek için geriye doğru çalışır: “Bu şirketin, bu fiyata erişmesini meşrulaştırmak için nasıl bir büyüme gerçekleştirmiş olması gerekir?

EVA şu şekilde gösterilmektedir:

Etkin olarak kullanıldığında, EVA, şirketin hangi birimlerinin değer yarattığını ya da yaratmadığını belirlemek için iyi bir performans yöntemidir.

Peki EVA Nasıl Hesaplanır?
EVA hesaplaması şu formüle dayanmaktadır:
EVA = Vergi Sonrası Net Faaliyet Kârı - (Yatırılan Sermaye x Sermaye Maliyeti)

Bu hesaplama işin temel bileşenleri:

  1. Vergi Sonrası Net Faaliyet Kârı (NOPAT): Şirketin faaliyetlerinden elde edilen vergi sonrası net geliridir.
  2. Yatırılan Sermaye: Şirketin faaliyetlerini sürdürebilmek için yatırdığı toplam sermayedir.
  3. Sermaye Maliyeti (WACC): Şirketin borç ve öz sermayesi için katlandığı ortalama maliyettir.

EVA'nın Avantajları

  • İşletmenin gerçek ekonomik değer yaratıp yaratmadığını ortaya koyar.
  • Hem borç hem de öz sermaye maliyetini dikkate aldığı için daha gerçekçi bir finansal tablo sunar.
  • Yatırımların etkinliğini ve sermayenin doğru kullanılıp kullanılmadığını gösterir.
  • Finansal planlama ve stratejik karar alma süreçlerinde kullanılabilir.

EVA’nın hesaplanabilmesi için gerekli bilgiler temel olarak muhasebe verilerinden elde edilmektedir. Bununla birlikte EVA genel muhasebe ilkeleri tarafından sınırlandırılmış değildir. EVA’da bu muhasebe verileri bazı uyarlamalardan geçirilmektedir. Artık getiri üzerinde yapılan çeşitli muhasebe uyarlamalarına dayanan EVA, aslında bu bağlamda Alfred Marshall’ın 1890’da ortaya koyduğu formülasyonun yeniden ortaya konmasıdır. Yukarıdaki formüle göre, EVA hem borç hem de öz sermaye maliyetinin vergi sonrası faaliyet gelirinden çıkarıldıktan sonra arta kalan tutardır. Eğer vergiden sonraki net faaliyet geliri sermaye maliyetinden yüksekse bir değer yaratılmış olur. Vergiden sonraki net faaliyet geliri sermaye maliyetinden düşükse, değer kaybı ortaya çıkar. Bu kapsamda EVA, bir şirketin varlıklarının sermaye maliyetinden daha yüksek bir katma değer yaratıp yaratmadığını ölçen bir tekniktir.

Formülde de görüldüğü üzere, EVA’da esas olarak üç temel girdi bulunmaktadır. Bunlar yatırımlara yatırılan sermaye, vergiler sonrası net faaliyet karı ve bu yatırımların sermaye maliyeti olarak sıralanmaktadırlar. Sermayenin maliyeti doğrudan gözlenememektedir fakat gözlemlenebilir veriler aracılığıyla tahmin edilebilir. Dolayısıyla buradaki her bir girdi ölçülürken, indirgenmiş nakit akımı değerlemesi bağlamında tartışılmış olan uyarlamaların pek çoğunun aynıları gerçekleştirilecektir.

Var olan varlıklara ne kadar sermaye yatırıldığını bulmak için piyasa değeri kullanılabilir. Fakat piyasa değeri yalnızca duran değil, aynı zamanda gelecekte belenen büyümedeki sermaye yatırımlarını da içermektedir. Bu sayının tahmin edilmesi güç olduğu için, duran varlıklara yatırılan sermaye için sermayenin defter değerine dönülmesi şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte defter değeri yalnızca cari dönemde yapılan muhasebesel seçimleri yansıtan bir sayı değil, aynı zamanda zaman içerisinde verilen, varlıkların nasıl değerlerinin düşeceğini, envanter değerini ve devralmalarla uğraşmanın muhasebesel kararlarını da yansıtan bir sayıdır. En azından indirgenmiş nakit akımında, yatırılan sermaye için gerçekleştirilen üç düzenlemenin – işletme kiralamalarının borca çevrilmesi, Ar&Ge harcamalarının sermayeleştirilmesi ve tek seferlik ya da makyajlama giderlerinin etkilerini elemek – EVA hesaplanırken de gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Şirketler ne kadar eskiyse, duran varlıklara yatırılan sermayenin piyasa değerinin akla uygun bir tahminin elde edilmesi için sermayenin defter değerine yapılan düzenlemelerin o kadar kapsamlı olması gerekmektedir. Bu, zaman içerisindeki her muhasebesel kararın bilinmesi ve hesaba katılmasını gerektirdiğinden, sermayenin defter değerinin tespit edilebilmesi için fazla kusurludur. Burada yapılacak en iyi şey, şirketin sahip olduğu varlıklarla başlayarak, bu varlıkların değerini tahmin ederek ve bu piyasa değerini biriktirerek yatırılan sermayeyi baştan başa tahmin etmektir.

Yatırılmış bu sermayenin getirisini ölçmek için bir şirketin bu yatırımlardan kazandığı vergi sonrası faaliyet gelirinin tahminine ihtiyaç bulunmaktadır. Bunu elde etmek için işe gelire ilişkin raporlanmış gelir vergisi ile başlanır ve bu miktar bilançodan elde edilen gelir vergisinden duruma göre düşülür ya da bu miktara eklenir. Faiz harcamalarından elde edilen vergi avantajı ve işletme kiralamalarından sağlanılan vergi avantajı raporlanmış gelir vergisine eklenir.

Ayrıca faaliyet dışı gelirlerin vergileri de gelir vergilerine duruma göre eklenmeli ya da bunlardan çıkartılmalıdır. Böylece vergi öncesi net faaliyet karından, nakit faaliyet vergileri çıkarıldığında, net vergi sonrası faaliyet geliri elde edilmiş olur. Yani faaliyet gelirinin muhasebesel ölçüsünün, işletme kiraları, Ar&Ge harcamaları ve tek seferlik giderler için düzenlenmesi gerekmektedir.

Ekonomik Katma Değer’in tahmin edilmesi için üçüncü ve son bileşen ise sermayenin maliyetidir. Sermaye maliyeti öz ya da yabancı kaynakların maliyetlerinin ağırlıklı ortalamasıdır. EVA ise kar, öz sermaye ve borç gibi muhasebe parametrelerini, WACC gibi bir piyasa parametresiyle harmanlamaktadır. Böylece EVA değerlemede, kaynak maliyetlerinin ağırlıklı ortalaması karşımıza kullanılacak indirgeme oranı olarak çıkar. İndirgenmiş nakit akımında kullanılan argümanlar korunarak, EVA’da da sermayenin maliyeti defter değerlerinden ziyade, şirketin borcunun ve öz sermayesinin piyasa değeri temel alınarak tahmin edilmelidir.

Yatırılmış sermayeyi tahmin etmede defter değerinin kullanılması ile sermayenin maliyetini tahmin etmek için piyasa değerinin kullanılması arasında bir çelişki yoktur zira bir şirketin değer yaratabilmesi için kendi piyasa değerinden daha fazla kazanması gerekmektedir. Pratik bir duruş noktasından, sermayenin maliyetinin defter değerini kullanmak çoğu şirket için sermaye maliyetini olduğundan küçük gösterme eğilimindedir ve bu küçük gösterme durumu daha yüksek kaldıraç kullanan şirketlerde daha da etkili olmaktadır. Sermayenin maliyetini küçük göstermek ise ekonomik katma değerin büyük gösterilmesine yol açmaktadır. EVA, mevcut sermayeden elde edilen getiri oranı arttığında, yani işletmeye daha fazla sermaye konmadan daha fazla faaliyet karı elde edildiğinde; elde etme maliyetinden daha fazla getiri sağlayan projelere ek sermaye yatırıldığında ve sermayenin daha yüksek getirili faaliyetlere yatırıldığı durumlarda artmaktadır. Bugün dünyada planlama ve performans denetiminde, içlerinde AT&T, Coca-Cola, Whirpool, Monsanto, Wal-Mart Stores, IBM ve Quaker gibi büyük markaların da bulunduğu pek çok şirket EVA yöntemini uygulamaktadır.

Sonuç

İşletmelerin performansının ölçülmesinde kullanılan geleneksel ölçüm yöntemler ve analizler günümüz ekonomik çevresinde yetersiz hale gelmiştir. Değere dayalı olarak geliştirilen finansal ölçme ve analiz yöntemleri ise geleneksel yöntemlerin taşımış oldukları dezavantajları ortadan kaldırarak işletmede yaratılan katma değeri ortaya çıkarmaktadır. Yaratılan katma değer geleneksel olarak hesaplanan muhasebe karı dışında bir değer yaratıp yaratmadığı, pay sahiplerinin servetlerinde artış oluşturup oluşturmadığı hakkında bilgi sağlamasının yanı sıra işletme performansının ölçülmesinde de yeni yaklaşımlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hızla değişen ekonomik, siyasal ve rekabet koşulları şirketlerin finansal yapılarını etkilemekte ve sermayenin verimli ve etkin kullanılması gereğini beraberinde getirmektedir. İşletme performansının değerlendirilmesinde kullanılan ölçüm yöntemleri, taşımış oldukları çeşitli dezavantajlar yüzünden işletmenin gerçek performansını tam olarak ortaya çıkaramamaktadır ve sonuç olarak değer tabanlı yönetim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır.  

Ekonomik Katma Değer (EVA) gibi modern yöntemler, işletmelerin yalnızca muhasebe kârına değil, hissedar değeri yaratma yeteneğine odaklanarak daha sağlıklı finansal analizler yapmayı mümkün kılmakta olduğu gibi, işletmeler için EVA gibi yenilikçi ölçüm metotlarını benimsemek, sürekli büyümeyi ve rekabet avantajını korumayı kolaylaştıracaktır.

KAYNAKÇA :

Barış SİPAHİ Marmara üniversitesi, İİ.B.F, İşletme, Yardımcı Doçent Dr. Makalesi

Karapınar, A. (2002). İşletme Performansının ölçümün de Katma Değer ve Bir Örnek Uygulama. Muhasebe ve Bilim Dünyası Dergisi, 4(2), Haziran, s.59.

www.muhasebevergi.com/content/ekonomik-katma-deger-economic

 Ataman. Ü., & Kibar, H. (1999). Hisse Senetleri' ııin Gerçek Değerinin Hesaplanması. İstanbul: Türkmen Kitabevi.

Gürbüz, A.O. & Ergincan, Y. (2004) “Ekonomik Katma Değer (Economic Value Added) (EVA) ve Net Kar: İMKB’deki Hisse Senedi Fiyatlarının Analizi (1995-2000)”, Öneri, Vol.6 (21), s.34

Çam, M. (2006) “Stratejik Bir Yönetim Aracı Olarak Ekonomik Katma Değer (EVA) ve Faaliyet Tabanlı Maliyet Yönteminin (FTMY) Birlikte Kullanımı”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Vol.15 (2), s.101

10.03.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM