YAZARLARIMIZ
Harun Açıkgöz
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
harun@mirrorsmmm.com



Vergi Adaletinin Sağlanması ve Türk Vergi Sistemindeki Sorunlar Üzerine Bir Değerlendirme

Giriş

Bu yazımda sosyal medyadan dolayı son zamanlarda en fazla sorgulanır hale gelen konuların başındaki vergi adaleti kavramı ve bu kavramın Türk vergi sistemi içerisindeki yerine değinmek istiyorum.

En çağdaş ve zamana uygun şekilde vergiciliğin uygulanıp, vergilemeden beklenen mali ve mali olmayan amaçların başarılı ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi, her şeyden önce vergileme ile ilgili yapılacak düzenlemelerin ülkemizin sosyo-ekonomik şartlarının yanı sıra, yükümlülerin durumları ile de uyumlu olmasına bağlıdır. Kısaca, ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuksal boyutları bulunan verginin, sosyal ve psikolojik boyutu olarak da adlandırılabilecek insan unsurunu da ele alan bir yaklaşımla incelenmesi, hem toplum refahını olabildiğince maksimize etmeye çalışan devletin bu amaca daha kolay ulaşmasını, hem de bireylerin vergiye karşı reaksiyonlarının minimum düzeye inmesini sağlayacaktır.

Vergi adaleti, bir toplumda vergi yükünün bireyler arasında adil ve dengeli bir şekilde paylaştırılmasını ifade ettiği gibi, toplumsal refah ve ekonomik istikrar açısından kritik bir öneme sahiptir. Bir vergi sisteminin başarısı, sadece kamu harcamalarını finanse edebilme kapasitesine bağlı değildir. Aynı zamanda ekonomik kalkınma, yatırım ve tasarrufların teşviki, kaynakların adil dağılımı ve verginin geniş bir tabana yayılması gibi çok sayıda faktörle de ilişkilidir. Vergi adaleti algısının güçlenmesi, vatandaşların vergiye olan uyumunu artırmakta, vergi bilinci ile toplumsal huzura katkı sağlamaktadır. Ancak, vergi yükünün adaletsiz dağıtıldığına yönelik inançlar, özellikle son dönemlerin sosyal medya fenomenlerinin aşırı lüks yaşamlarına rağmen vergi kaçırdıkları ve buna rağmen hukuki yaptırımların yetersiz kalması vatandaşların vergiye karşı olumsuz tepkiler geliştirmelerine neden olmaktadır.

Bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 73. maddesinde yer alan "herkes, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür" ilkesi, vergi adaletinin temel dayanağını oluşturmaktadır.

Vergi Adaleti İlkeleri ve Sosyoekonomik Farklılıklar

Vergi adaleti, bireylerin mali güçlerine göre farklılaştırılmış vergi yükleriyle karşı karşıya kalmalarını gerektirir. Ekonomik ve sosyal açıdan farklı gelir gruplarına sahip bireylerden aynı miktarda vergi alınmaması, adil bir vergilendirmenin temel koşuludur. Vergi istisnaları, muafiyetler ve asgari geçim düzeyine ulaşmayan gelirlerin vergilendirilmemesi, vergi adaletinin sağlanmasına yönelik uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu uygulamalar, özellikle düşük gelirli kesimlerin vergi yükünü hafifletirken, yüksek gelirli bireylerin daha fazla vergi ödemelerini sağlamak suretiyle toplumdaki gelir dağılımı dengesizliklerini gidermeye yönelik bir işlev görmektedir.

Türkiye’de yüksek gelir seviyesine sahip bireylerin kazançlarının büyük bir kısmı; faiz, kar payı, borsa kazançları ve kira gibi sermaye getirilerinden oluşmaktadır. Ancak bu tür gelirler ya beyan dışı bırakılmakta ya da düşük oranlı stopaj yöntemiyle vergilendirilmektedir. Bu durum, üst gelir grubundaki mükelleflerin vergi yükünü azaltırken, orta gelir grubundaki bireylerin üzerine daha fazla vergi yükü binmesine neden olmaktadır. Böyle bir yapı, vergi adaleti açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir.

Vergi Beyan Yöntemi ve Denetim İhtiyacı

Vergiye tabi gelirlerin beyan esasıyla vergilendirildiği Türkiye’de, bu yöntemin başarısı mükelleflerin verdikleri bilgilerin doğruluğu, zamanında ve eksiksiz sunulmasıyla yakından ilgilidir. Beyan usulüne dayanan bir vergilendirme sisteminin etkinliği, mükelleflerin dürüstlüğüne, vergi bilincine ve eğitim seviyelerine olduğu kadar, mali yönetimin denetim kapasitesine de bağlıdır. Bu noktada, oto kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesi ve mükelleflerin denetimi için caydırıcı yaptırımların uygulanması zorunludur.

Basit usulde vergilendirme de Türkiye’de sıkça tartışılan bir konudur. Siyasi ve sosyal koşullar nedeniyle beyan yönteminin uygulanamadığı durumlarda başvurulan basit usul, mükelleflerin elde ettikleri gelirleri tam olarak beyan etmelerini gerektirmez. Bu yöntem, özellikle aynı sektörde faaliyet gösteren ve farklı gelir seviyelerine sahip mükellefler arasında adaletsizlikler yaratmaktadır. Bu nedenle, basit usulde vergilendirme gözden geçirilerek, kapsamının daraltılması ve gerçek usulde beyana geçişin teşvik edilmesi önem arz etmektedir.

Vergi Harcamaları ve Adalet İlişkisi

Vergi istisnaları ve muafiyetleri, vergi adaletini sağlamaya yönelik araçlar olmakla birlikte, zamanla bu uygulamaların birtakım adaletsizliklere yol açtığı gözlemlenmektedir. Vergi harcamaları, özellikle yüksek gelir gruplarındaki mükelleflerin mali durumunu iyileştirirken, düşük gelir gruplarındaki bireyler üzerindeki vergi yükünü artırabilir. Ayrıca, vergi harcamalarından kaynaklanan gelir kayıplarının telafi edilmesi için vergi oranlarının artırılması, vergi adaletine olan güveninde zedelenmesine yol açabilir.

Türkiye’de vergi sistemi, ağırlıklı olarak harcamalar üzerinden vergi tahsil edilmesine dayanırken, gelir ve servet üzerinden yeterli vergi toplanamamaktadır. Bu durum, özellikle vergi adaletinin sağlanması noktasında büyük bir engel teşkil etmektedir. Harcamalar üzerinden alınan vergiler, genellikle sabit gelirli ve dar gelirli bireyleri daha fazla etkilerken, yüksek gelir gruplarının üzerindeki vergi yükü sınırlı kalmaktadır.

Türk Vergi Sisteminin Mevcut Durumu ve Öneriler

Türk vergi mevzuatına ilişkin bir değerlendirme yapıldığında, vergi adaletine yönelik temel sorunların bir kısmı aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

  • Vergi sisteminde ağırlıklı olarak harcamalar üzerinden tahsilat yapılmakta, servet ve gelir vergilerinin tahsilatı yetersiz kalmaktadır. Bu durum, vergi yükünün adaletsiz bir şekilde dağıtılmasına neden olmaktadır.
  • Vergi denetim mekanizmalarının yetersizliği hem vergi kaçakçılığının artmasına hem de adalet ilkesinin zedelenmesine yol açmaktadır. Yapay zekâ gibi ileri teknolojilerin denetim süreçlerinde kullanılması, etkinliğin artırılmasına önemli derecede katkı sağlayacaktır.
  • Türkiye’de gelir vergisi dilimlerine karşılık gelen matrah tutarlarının enflasyon oranına göre güncellenmemesi, düşük ve orta gelirli bireylerin üzerindeki vergi yükünü artırmaktadır. Bu durum, vergi tarifelerinin günün ekonomik koşullarına uygun şekilde revize edilmesini zorunlu kılmaktadır.
  • Stopaj yöntemiyle yapılan vergilendirme, özellikle bazı gelir türlerinde adaletsizlikler yaratmaktadır. Stopaj yöntemiyle alınan vergilerin yüksek oranı, gerçek beyan usulüne göre daha az vergi ödenmesine neden olabilmektedir.
  • Vergi aflarının sık sık gündeme getirilmesi, vergi adaletine olan güveni zedelemekte ve mükelleflerin vergiye uyumunu olumsuz etkilemektedir.
  • Naylon fatura diye tabir edilen sahte faturaları piyasaya düzenleyen ve satanlardan başlamak üzere çok ağır yaptırımların uygulanması, genelde satanın değil kullananın cezalandırıldığı mevcut sistemde suyun baştan kontrol edilmesini sağlayacağı gibi özellikle düzenleyici firmalar ve sahipleri  ile muhasebe ve defter tutma ilişkisinde bulunan SMMM ve YMM ler içinde ruhsat iptalinden hapis cezasına kadar gidecek derecede maddi ve manevi cezaların uygulanması sağlanmalıdır.
  • Basit usulde vergilendirilen yaklaşık 850.000 mükellefin varlığı, vergi adaletine önemli ölçüde zarar vermektedir. Bu nedenle, basit usulün kapsamı daraltılmalı ve gerçek usulde beyana geçiş teşvik edilmelidir.
  • Etkinliği kaybolmuş vergi istisna ve muafiyetlerinin devam etmesi, vergi adaleti ile bağdaşmamaktadır.

Bu uygulamalar gözden geçirilerek, adaletin sağlanması için gerekli revizyonlar yapılmalıdır.

Sonuç

Vergi adaleti, bir ülkenin sosyal ve ekonomik yapısının sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşır. Türkiye’de mevcut vergi sisteminin vergi adaletine uygun bir şekilde işler hale getirilmesi için denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, teknolojik yeniliklerin vergi süreçlerine entegre edilmesi ve vergi tarifelerinin ekonomik gerçekliklere uygun şekilde tekrar düzenlenmesi gerekmektedir.

Öncelikle vergi aflarının ortadan kaldırılması ve mükelleflerin yaptıkları harcamalardan yola çıkarak gerçek gelirlerine ulaşmayı hedefleyen bir mevzuatın oluşturulması, ivedilikle de hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Özellikle sosyal medya fenomeni olarak tabir edilen birtakım kişilerin aşırı lükse kaçan görgüsüzce harcamalarını insanların gözüne sokması ve buna rağmen de doğru düzgün vergi ödemediklerinin çeşitli alanlarda sıklıkla haber olması, vergisini dürüstçe ve zamanında ödeyen insanlarımız açısından bakıldığında ülkemizde vergi adaletinin sağlanamadığına dair olumsuz bir etki bırakmakta olup halkımızın vergiye karşı reaksiyonlarının maksimum seviyeye çıkmasına neden olmaktadır.

Kaynakça

  1. Anayasa madde 73, vergi ödevi
  2. Türk vergi mevzuatı
  3. T.C. İstanbul üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü maliye anabilim dalı doktora tezi psikolojik ve sosyal yönden yükümlülerin vergiye karşı tutum ve tepkileri

13.09.2024

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM