Bilindiği üzere 7/12/2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 27 nci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 379’uncu maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş ve vergi sistemimize “Kanun yolundan vazgeçme” müessesesi dahil edilmiştir. Ayrıca yine 20/02/2020 tarihinde Resmi Gazete’de 517 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği yayımlanmış olup, bu tebliğde kanun yolundan vazgeçme müessesesinin uygulamasına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Yapılan bu yasal ve idari düzenlemelerin amacının vergi idaresi ile mükellefler arasında re’sen, ikmalen ve idarece yapılan vergi tarhiyatları ile kesilen vergi cezalarına ilişkin olarak ortaya çıkan ihtilafların yargı aşamasında da mükelleflerin tercihlerine bağlı olarak sonlandırılması, yargı mercilerinin iş yüklerinin azaltılması ile uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların müessese kapsamında tahakkuku ve tahsilinin sağlanması olduğu kanun gerekçesinde de belirtilmiştir. Bu yazımızda öncelikle kanun yolundan vazgeçme müessesesi tanıtılacak, sonra da kanun gerekçesinde zikredilen hedeflerin ne kadar ulaşılabilir olduğu değerlendirilecek olup, bu yasal düzenlemeden yararlanmalı mı yoksa yararlanmamalı mı sorusunun cevabı aranacaktır.
Re’sen, ikmalen ve idarece yapılan vergi tarhiyatları ile kesilen vergi cezalarına ilişkin ihbarnamelerin tebliğ edilmesini müteakip mükellefin söz konusu tarhiyat ve cezaları yargı denetimine götürmesi neticesinde vergi mahkemesince verilen istinaf yolu açık kararlar ile bölge idare mahkemesince verilen temyiz yolu açık kararlara karşı mükellefin bir üst yargı yoluna başvurmaktan vazgeçerek dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçtiğine ilişkin vergi dairesine vereceği bir dilekçe neticesinde;
1. Kaldırılan vergi tutarının %60’ı, tasdik edilen vergi tutarının tamamı ile tasdik edilen vergi tutarına ilişkin vergi ziyaı cezasının %75’i,
2. Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya 359 uncu maddede yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılan tutarının %25’i ve tasdik edilen tutarının %75’i,
başkaca bir işleme gerek kalmaksızın tahakkuk edecektir. Danıştayın bozma kararı üzerine verilen kararlar kanun yolundan vazgeçme müessesesinin kapsamı dışında bırakılmıştır.
Bir yargı kararının kanun yolundan vazgeçme kapsamında olabilmesi için;
1. Vergi/ceza ihbarnamesine karşı süresinde açılan dava sonucu verilen karar olması,
2. Vergi mahkemesince verilen karara karşı istinaf veya bölge idare mahkemesince verilen karara karşı temyiz yolunun açık olması,
3. Kararın Danıştayın bozma kararı üzerine verilmemiş olması, şartlarını birlikte taşıması gerekmektedir.
Kanun yolundan vazgeçme müessesesinden yararlanabilmek için;
1. Bu müessese kapsamında olan yargı kararının mahkemece mükellefe tebliği üzerine, mükellef için geçerli olan istinaf veya temyiz başvuru süresi içerisinde, kanun yolundan vazgeçildiğine ilişkin dilekçenin dava konusu edilen vergi/ceza ihbarnamesini düzenleyen vergi dairesine verilmesi,
2. Kanun yolunun kullanılmasından vazgeçilen kararın mükellefe tebliğ edildiği tarihi gösteren belge (mahkemeden alınan belge, tebliğ tarihini gösteren tebligata ilişkin belge vs.) ile birlikte verilen karar örneğinin bu dilekçeye eklenmesi,
3. Verilen dilekçede dava konusu vergi ve/veya vergi cezalarının tümü için kanun yolundan vazgeçildiğinin beyan edilmesi
gerekmektedir.
Kanun yolundan vazgeçilmesi hâlinde, istinaf veya temyiz yolu kullanılmayan yargı kararına göre;
- Konusu sadece vergi olan davalarda, bu verginin kaldırılması durumunda verginin %60’ı tahakkuk edecek, verginin kalan %40’ı terkin edilecek, bu verginin tasdik edilmesi durumunda ise verginin tamamı tahakkuk edecek,
- Vergi ve buna bağlı vergi ziyaı cezasının kaldırılması durumunda, verginin %60’ı tahakkuk edecek, verginin kalan %40’ı ve vergi ziyaı cezasının tamamı terkin edilecek,
- Vergi ve buna bağlı vergi ziyaı cezasının tasdik edilmesi durumunda, verginin tamamı ve vergi ziyaı cezasının %75’i tahakkuk edecek, vergi ziyaı cezasının kalan %25’i terkin edilecek,
- Bağlı olduğu vergi aslı dava konusu yapılmayan veya 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillere iştirak nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması durumunda, bu cezaların %25’i tahakkuk edecek, kalan %75’i terkin edilecek, bu kapsamdaki cezaların tasdik edilmesi hâlinde ise cezaların %75’i tahakkuk edecek, kalan %25’i terkin edilecektir.
Yargı mercilerince vergi ve/veya cezaların kısmen tasdik edilmesi kısmen kaldırılması durumunda ise vergi ve/veya cezalar, tasdik edilen ve kaldırılan kısmına göre yukarıda yer verilen oranlarda tahakkuk edeceğinden tahakkuk edecek kısımlar dışında kalan tutarlar terkin edilecektir.
Kanun yolundan vazgeçme kapsamında tahakkuk eden tutarların tahakkuk tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Tahakkuk eden vergi ve cezaların %80’inin, hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte bir ay içinde tamamen ödenmesi şartıyla vergi ve ceza tutarından %20 oranında indirim yapılır. Bu durumda, gecikme faizi verginin indirimden sonra kalan %80’lik kısmı üzerinden hesaplanır. Ancak, mahkeme kararında tasdik edilerek tahakkuk eden vergi tutarında bu indirim yapılmaz. Dolayısıyla, vergide söz konusu indirim ancak, kanun yolundan vazgeçme kapsamındaki kararda verginin kısmen ya da tamamen kaldırılan kısmı üzerinden tahakkuk eden tutardan yapılabilir.
İndirim hükmünden yararlanılabilmesi için dava konusu yapılan ve bu maddeye göre tahakkuk eden vergi ve vergi cezaları ile gecikme faizinin birlikte ve tamamen (indirilen kısımları hariç) süresinde ödenmesi şarttır. Bu itibarla, ödemenin süresinde yapılmaması veya ödenmesi gereken gecikme faizi, vergi ve cezaların tamamı yerine bir kısmının ödenmesi durumunda söz konusu indirimden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Tahakkuk eden tutarların vadesinde ödenmemesi kanun yolundan vazgeçilmediği anlamına gelmeyecektir. Vadesinde ödenmeyen tutarlar için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Mükellef (BK) hakkında 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi açısından yapılan vergi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca Aşkale Vergi Dairesince 1.000.000 TL re’sen kurumlar vergisi tarh edilmiş, 1.000.000 TL vergi ziyaı cezası kesilmiş ve buna ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmiştir. Mükellef bu ihbarnameye karşı süresinde vergi mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Yapılan yargılama sonucunda vergi mahkemesi tarafından istinaf yolu açık olmak üzere verginin 250.000 TL ve bu vergiye bağlı vergi ziyaı cezasının 250.000 TL tutarındaki kısımlarının tasdik edilmesi, vergi ve cezanın kalan kısımlarının ise kaldırılması yönünde karar verilmiştir. Buna ilişkin mahkeme kararı; İdareye 10/9/2020 tarihinde, mükellefe ise 15/9/2020’de tebliğ edilmiştir.
Mükellefin 30 günlük istinaf süresi, kendisine yapılan tebliğ tarihinden itibaren başladığından 15/10/2020 tarihine kadar kanun yolundan vazgeçme kapsamında başvurunun yapılması şartıyla mükellef 379 uncu madde hükmünden yararlanabilecektir.
Mükellef 01/10/2020 tarihinde kanun yolundan vazgeçme kapsamında Aşkale Vergi Dairesine başvurmuştur. Bu durumda;
- 250.000 TL vergi tasdik edildiği için bu tutarın tamamı,
- 750.000 TL vergi kaldırıldığı için bu tutarın %60’ı olan 450.000 TL ve
- Bu vergiye bağlı 250.000 TL vergi ziyaı cezası tasdik edildiği için bu tutarın %75’i olan 187.500 TL
olmak üzere toplamda 887.500 TL (700.000 TL vergi + 187.500 TL vergi ziyaı cezası) tahakkuk edecek, kalan tutar olan 1.112.500 TL (300.000 TL vergi + 812.500 TL vergi ziyaı cezası) terkin edilecektir.
Mükellef kanun yolundan vazgeçme dilekçesini 01/10/2020 tarihinde verdiğinden bu tarih tahakkuk tarihi olacaktır. Tahakkuk eden tutarların maddeye göre 1 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda son ödeme tarihi 01/11/2020 olacaktır.
213 sayılı Kanunun 112 nci maddesine göre, kurumlar vergisinin normal vade tarihi olan 30/04/2020 tarihinden kanun yolundan vazgeçme dilekçesinin verildiği tarih olan 01/10/2020 tarihine kadar 700.000 TL tutarındaki vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır.
Mükellefin ödeme süresinin son günü olan 01/11/2020 tarihine kadar;
- Tasdik edilen vergi tutarının tamamı olan 250.000 TL’yi,
- Kaldırılan vergiye ilişkin tahakkuk eden 450.000 TL’nin %80’i (450.000 * %80 = 360.000 TL) olan 360.000 TL’yi,
- 610.000 TL (250.000 TL + 360.000 TL) vergi üzerinden hesaplanacak gecikme faizini ve
- Tahakkuk eden ceza tutarının %80’i (187.500 * %80 = 150.000 TL) olan 150.000 TL’yi
birlikte ödemesi durumunda verginin kaldırılan kısmına ilişkin tahakkuk eden tutarının % 20’si olan 90.000 TL ve cezanın tahakkuk eden tutarının %20’si olan 37.500 TL (toplamda, 90.000 TL vergi + 37.500 TL vergi ziyaı cezası = 127.500 TL) ayrıca indirilecektir. Daha önce 700.000 TL üzerinden hesaplanan gecikme faizinin buna göre düzeltilmesi icap etmektedir.
Kanun yolundan vazgeçilen vergi ve vergi ziyaı cezası için bu maddeye göre yapılan tahakkuktan önce ödenmiş herhangi bir tutar varsa, kanun yolundan vazgeçme kapsamında ödenecek tutarlara mahsup edilecektir.
Gerek kanun metninden, gerek tebliğde yapılan açıklamalardan gerekse de yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere bu düzenlemenin tam olarak hangi mükelleflerin yararına olacağı, kamunun menfaatinin nerde olduğu bizce belirsizdir. Vergi idaresi ile vergi mahkemelerinin konuşmadığı, birbirlerini anlamadıkları/anlamak istemedikleri bilinmektedir. Danıştay’ın müstekar hale gelmiş kararlarını bilmesine rağmen yasal ve alt düzenlemeleri Danıştay kararları ile uyumlaştırmayan bir vergi idaresi; vergi hukukunu idare hukukunun sıradan bir alt kolu gibi görerek verginin ruhu ve uygulamasını tam olarak kavrayamadığı için uzun emekler harcanarak ilmek ilmek işlenen vergi inceleme raporlarını düşürebilen vergi mahkemeleri ortadadır. Ancak hem vergi idaresinin hem de vergi mahkemelerinin müşterek noktalarda buluştuğu durumlar da mevcuttur.
Bu mevcut durum ışığında kanun yolundan vazgeçme müessesesinden yararlanmak isteyen bir mükellef(gerçek kişi ya da tüzel kişi) düşünelim; hakkında yapılan 100.000-TL’lik vergi tarhiyatına ve kesilen 100.000-TL tutarındaki vergi cezasına dayanak teşkil eden vergi inceleme raporuna dava açmış olsun. Söz konusu tarhiyat ve ceza; vergi mahkemesinde ya da bölge idare mahkemesinde kısmen veya tamamen kaldırılmış olsun. Bu mükellef idare ile yargının konuşmadığı mevcut zemin ortada dururken, mahkeme safhasında kaldırılmış olan vergi aslının %60’ını ödemek için hangi saikle kanun yolundan vazgeçme müessesine başvursun ki?
Ya da bu mükellefin vergi aslı ve cezasının vergi mahkemesi ya da bölge idare mahkemesi tarafından tamamen tasdik edildiğini farzedelim. Ki bu durumda; mükellefin bariz hata yaptığı ortadadır, bunu hem inceleme elemanı tespit etmiş hem de vergi hakimleri de tasdik etmiş demektir. Bu nedenle açık bir şekilde hata yapan mükelleflere uzlaşma ve cezada indirim mekanizmaları dışında mahkeme neticesinde de bir kolaylık getirilmiş olmaktadır. Mahkemelerin iş yükleri düşünüldüğünde, vergi mahkemelerinde usul hatalarıyla dahi vergi inceleme raporlarının düşürüldüğü dikkate alınırsa; uzlaşma ve cezada indirim dışında getirilen bu yasal düzenleme nedeniyle mahkeme safhasını zorlamak isteyen mükellefler çıkacaktır. Kendisine haksız tarhiyat yapıldığını düşünen mükellefler ise zaten baştan itibaren mahkeme yollarına çıkacağı için mahkemelerinin iş yükünün azalmasını bırakın, tam tersine sonu baştan belli olan hususlar için bile mahkeme neticesinde başvurulabilecek kanun yolundan vazgeçme müessesesinin varlığı nedeniyle mahkemeye gidilebilecektir. Bu durum da apaçık vergi hataları için bile mahkeme safhasından sonra dahi indirim imkanı tanındığı için(üstelik süresinde ödeme için bile indirim var) tam tersine dava seçeneğini tercih edecek mükelleflerin sayısını arttıracaktır, bu nedenle de tahakkuk ve tahsilat zamanlarını daha da geciktirecektir.
Sonuç olarak, kanun yolundan mahkeme süreci neticesinde apaçık hatalı olduğunuz tasdik edilirse vazgeçin, aksi halde sonuna kadar gitmekte fayda var. Keşke kanun koyucu, kanun koymadan önce etki analizi çalışması yapmayı bir gelenek haline getirse de kanun gerekçesinde hedeflenen amaçların aksine yol açabilecek düzenlemelerden kaçınsa.
24.02.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.