Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan bütçe uygulama sonuçlarına göre 2019 yılının merkezi yönetim bütçesi 123,7 milyar TL açık vermiş olup, 2020 yılı merkezi yönetim bütçesi açık hedefi ise 139 milyar TL olarak belirlenmiştir. 2019 yılı itibariyle gerçekleşen 100 milyar TL tutarındaki bütçe açığı hesabına ise Merkez Bankasından ekstra olarak alınan 40 milyar TL ile bedelli askerlik, imar barışı vs… gibi tek seferlik gelirler de dâhildir. Hal böyle olunca 2020 yılı için belirlenen aşırı iyimser sayılabilecek 139 milyar TL tutarındaki bütçe açığı hedefini tutturabilmek amacıyla yeni vergilerin ihdası zaruriyet haline gelmiş, bu durum sonucunda hayatımıza 7 Aralık 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile birçok yeni vergi ve mali yükümlülük girmiştir. Bu yeni vergiler ve mali yükümlülükler kamuoyunda çokça konuşulmuş olup, bu yazımızda mezkûr kanunun ilk 7 maddesini oluşturan dijital hizmet vergisi genel hatları itibariyle ele alınacak ve uygulama zorlukları tartışılacaktır.
Dijital hizmet vergisi Türkiye’de dijital ortamda sunulan hizmetler neticesinde elde edilen hasılata uygulanacaktır. Dijital ortamda sunulan hizmetlerin kapsamına;
• her türlü reklam hizmetleri(reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri, kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler dâhil);
• sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri dâhil) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler;
• kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri (kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler dâhil);
girmektedir.
Ayrıca, yukarıda zikredilen hizmetlere yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetlerinden elde edilen hasılat da dijital hizmet vergisine tabi olacaktır.
Dijital hizmet vergisinin mükellefi, dijital hizmet sağlayıcıları olacaktır. Dijital hizmet sağlayıcılarının, gelir vergisi kanunu ile kurumlar vergisi kanunu açısından tam mükellef olup olmaması, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan iş yeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemeleri dijital hizmet vergisi mükellefiyetine tesir etmeyecek olup; Hazine ve Maliye Bakanlığı dijital hizmet sağlayıcılarının Türkiye içinde ikametgâhının, iş yerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması hâlleri ile gerekli gördüğü diğer hâllerde, vergi alacağını emniyet altına almak amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutabilecektir.
Peki dijital hizmet vergisine hangi özelliklere sahip hizmet sağlayıcıları tabi olacaktır? Bu kanuna tabi olabilmek için ilgili hesap döneminden önceki hesap döneminde, dijital hizmet vergisi kapsamına giren hizmetlere ilişkin Türkiye’de elde edilen hasılatın 20 milyon Türk lirasından ve dünya genelinde elde edilen hasılatın ise 750 milyon avro veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından fazla olması gerekmektedir. Buna göre, 2019 hesap döneminde dijital hizmet vergisi kapsamına giren hizmetlerden Türkiye’de elde ettiği hasılatı 20 milyon TL’den az olan veya dünya genelinde elde ettiği hasılatı 750 milyon avro veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az olan dijital hizmet sağlayıcıları 2020 hesap döneminde bu vergiden muaf olacaktır. Dijital hizmet vergisi mükelleflerinin, finansal muhasebe açısından konsolide bir grubun üyesi olmaları halinde ise bu hadler belirlenirken, konsolide grubun verginin konusuna giren hizmetlere ilişkin elde ettiği toplam hasılat dikkate alınacaktır.
Söz konusu muafiyetten yararlanabilecek mükelleflerin belirlenebilmesi amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirim ve belgelendirme yükümlülüğü getirme yetkisi verilmiştir. Bu kapsamda bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyen mükelleflere, yükümlülüklerini yerine getirmeleri için otuz gün ek süre verilecek; verilen ek süre içerisinde, bildirim ve belgelendirme yükümlülüklerini tam ve zamanında doğru olarak yerine getirmeyenler mezkûr muafiyetten yararlanamayacaklardır. Bu muafiyetten yararlanılması hususunda bilhassa dünya genelinde elde edilen hasılatın tespit edilebilmesi önem arz etmektedir. Her ne kadar dijital hizmetlerden Türkiye’de elde edilecek hasılatın tespiti kolay gibi gözükse de, sanal ortamlarda meydana gelen işlemlerin takibinin zorluğu düşünüldüğünde Türkiye’de bu işlemlerden elde edilen hasılatın ortaya konulması o kadar kolay olmayacaktır. Bunun dışında, bir de dünya genelinde elde edilen hasılatın tespit edilmesi idareyi ve gerektiğinde denetim elemanlarını çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakacaktır. OECD üyelerinin kendi aralarında dahi bilgi/belge paylaşımında yaşadığı zorluklar ve zaman kayıpları düşünüldüğünde, en makul olanı Gelir İdaresi Başkanlığının dijital hizmet sağlayıcılarını vergide gönüllü uyuma ve doğru beyan ile belgelendirmeye ikna etmesi seçeneğidir. Bu seçeneğin işletilmesi, yeni ihdas edilen bu verginin yerleşmesini ve kabulünü kolaylaştıracaktır.
Dijital hizmet vergisinin oranı %7,5’tir. Verginin matrahı olarak ilgili vergilendirme döneminde verginin konusuna giren hizmetler nedeniyle elde edilen hasılat dikkate alınacaktır. Vergi, matraha oranın uygulanması suretiyle hesaplanacak olup, ne vergi matrahından ne de hesaplanan vergiden gider, maliyet veya vergi adı altında herhangi bir indirim yapılamayacaktır. Dijital hizmet vergisi fatura ve fatura yerine geçen belgelerde de ayrıca gösterilemeyecektir.
Dijital hizmet vergisi mükellefin beyanı üzerine tarh olunacak olup; vergilendirme dönemi, takvim yılının birer aylık dönemleri olacaktır. Mükellefler ve vergi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar, dijital hizmet vergisi beyannamelerini vergilendirme dönemini takip eden ayın sonuna kadar katma değer vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine verecek ve aynı süre içerisinde vergiyi ödeyeceklerdir. Dijital hizmet vergisi, mükellefler tarafından gelir ve kurumlar vergisine esas safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebilecektir.
Türkiye’nin geçmişten beri dijital ortamda faaliyet gösteren firmalarla yaşadığı vergilendirme problemleri düşünüldüğünde dijital hizmet vergisinin uygulanabilmesinin de zorluğu anlaşılacaktır. Öncelikle; bu verginin olası mükelleflerinin herkesin de ilk aklına geleceği üzere Google, Facebook, Youtube, Instagram, Twitter, Netflix, Spotify, Whatsapp gibi firmalar olduğu ortadadır. Zira bu dev firmalar gerek online platformlarda reklam verilmesi, gerek her türlü sesli ve görsel içerik sağlanması ve yine çeşitli şekillerde kullanıcıların birbiri ile iletişime geçmesini sağlama noktasında ilk akla gelen firmalardır. Bu türden internet ve mobil ortam platformlarının kimisi ücretsiz gibi gözükse de çeşitli sanal reklam uygulamaları ile milyarlarca dolar gelir elde ettikleri bilinmektedir. Ancak bu firmaların bilhassa mukimi olmadıkları ülkelerden elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi pek de kolay değildir.
Söz konusu firmaların internet kanalı ile sınırlara bağlı kalmaksızın faaliyet göstermeleri dolayısıyla belki de onlarca ülkeden elde ettikleri gelirlerinin hangi ülkelerde nasıl vergilendirileceğine ilişkin yaşanan zorluklar bugün halen çözülememişken, OECD’ye üye ülkeler bile birbirleri ile vergisel ihtilafların çözümü için bilgi/belge paylaşımında çok çeşitli zorluklar ve yılları bulan zaman kayıpları yaşarken, üstüne üstlük 2014 yılı gibi çok yakın bir geçmişte Türkiye’de ofis açmadığı gerekçesiyle vergilendirilemediği için Twitter’ın yasaklandığı hatırlanırsa, dijital hizmet vergisini uygulamak hiç kolay olmayacaktır. Zira yerel mevzuatımız henüz dijital işyeri kavramını dahi kapsayamamış durumdadır. Vergilendirmenin henüz ABC’sinde yaşanan bu sıkıntının diğer adımları da manasız kılacağı ve dijital hizmet vergisinin en azından bir süre daha uygulanamayacağı kanaatindeyiz.
ÖNEMLİ NOT: Ülkemizde, dünya genelinde elde ettiği dijital hizmet vergisine konu hasılatı 750 milyon avro veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından fazla olan herhangi bir yerli ve milli dijital hizmet sağlayıcısı olmadığı için bu vergi şimdilik Türkiye menşeli firmaları ilgilendirmemektedir.
30.01.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.