YAZARLARIMIZ
Gürkan Vatansever
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
muhasebe@gurkanvatansever.com



Kur Farklarından Kaynaklanan Hukuki İhtilaflar ve Yargının Konuya Bakışı

1. Giriş

Döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, yüksek enflasyon ve fiyat istikrarsızlıkları, ticari hayatın içerisinde bir takım hukuki ihtilafları beraberinde getirmektedir.

İşletmeler mal veya hizmet teslimlerini döviz cinsinden fatura edebilmektedirler. Bu faturaların karşılığında TL cinsinden yaptığı tahsilatlar olabilmektedir. Haliyle fatura tarihi ve tahsilatın yapıldığı tarih aralığında meydana gelen kur artışları nedeniyle bazı istisnai durumlar hariç olmak üzere kur farkı alacağı söz konusu olabilmektedir.

Kur farklarından kaynaklanan ticari davalar, uygulamada sıkça rastladığımız durumlardan biridir. Konuyla ilgili olarak; kur farkının ne zaman ortaya çıktığını, hangi hallerde kur farkı talep edilebileceğini ve kur farklarından kaynaklanan ticari uyuşmazlıkların yargı nezdindeki durumunu özetlemeye çalıştım.

2. Kur farkının doğması, Kur Farkının Talep Edilmesi ve Fatura Düzeni

Kur farkı kısaca; yabancı para birimlerinin ulusal para birimine değişim oranına denilebilir.

Sözleşme bedelinin yabancı para olarak belirlendiği hallerde taraflar sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifadeye yer verebilir. Taraflar aynen ödeme kararlaştırmamışlar ise Türk Borçlar Kanunu’nun 99. Maddesi kapsamında borçlu seçimlik yetki ile yabancı para borcunu aynen veya ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla ifa edebilmektedir. Fakat borçlunun ödeme gününde borcunu ifa etmemesi halinde ödeme şekli ile ilgili seçimlik yetkiler alacaklıya geçer ve aynen ödeme, vade veya fiili ödeme günündeki rayiçten biri alacaklı tarafından seçilebilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 231. maddesi 5. bendi gereğince faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en fazla yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmekte olup Hazine ve Maliye Bakanlığı bu süreyi indirmeye yetkilidir. Anılan Kanun’un 215. maddesi ile defter ve kayıtların Türkçe olarak tutulması; para biriminin ise Türk parası olması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddenin 2/b bendindeyse Cumhurbaşkanı’na belirli şartları taşıyan işletmelere yabancı para biriminin kullanılmasına ilişkin izin verme yetkisi getirilmiştir. Bu kapsamda izin verilen işlemler dışında faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenmesi gerekmekte olup, ticari ilişkinin yabancı para cinsinden kurulması halinde dahi faturada döviz karşılığına yer verilmek sureti ile fatura Türk Lirası üzerinden düzenlenmektedir.

Yabancı para birimi üzerinden gerçekleştirilen işlemlerin Türk parasına hangi kur üzerinden çevrileceğine ilişkin Vergi Usul Kanunu 215. maddesindeki düzenleme; “Türk para birimiyle yapılan işlemler, işlemin gerçekleştiği günün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla ilgili para birimine çevrilir.” şeklindedir. Faturanın düzenlendiği tarih ile ödeme tarihi arasında yabancı paranın Türk Lirası karşısındaki değerinin değişmesi nedeniyle kur farkı ortaya çıkabilir. Böyle hallerde bu durum kur farkı alacağı olarak taraflar arasında uyuşmazlıklara yol açmaktadır.

3. Hukuki İhtilaflar ve Yargının Kur Farklı Talepli Davalardaki Görüşleri

İşletmeler kur farkı alacağını talep etmek için müşterisine kur farkı faturası düzenlemektedirler. Fakat her zaman alıcı tarafından bu faturalar kabul edilmeyebilir. Uygulamada gördüğümüz üzere; düzenlenen faturalara itiraz süresi içerisinde noter kanalıyla ihtarname çekilip itiraz edilebilmektedir. Satıcı firma kendisine yapılan bu itirazı kabul etmeyip tekrardan müşterisine noter kanalıyla faturayı geri göndermektedirler. Durum böyleyken; satıcı firma kur farkı alacağını yasal takibe konu edip ilamsız takip başlattığı; karşı tarafında icra takibine itiraz ettiği durumlar meydana gelmektedir. Sonuç olarak itiraz süreçleriyle beraber konu yargı nezdine taşınabilmektedir. İtirazın iptali davalarında borçlu, borcun olmadığını idda ettiğine göre yokun ispatı mümkün olmadığından kural olarak ispat yükü alacaklı tarafa aittir.  Yani alacaklı taraf kur farkı alacağını kanıtlamak durumundadır.

Konuyla İlgili Bazı Yargıtay Kararları

Yargıtay’a göre; “Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 11.09.2018 Tarihli, 2017/3549 E. 2018/4033 K. Sayılı Kararı)

“Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, taraflar arasındaki ilişkinin … cinsinden olduğu, ödemelerin fatura tarihinden 120 gün sonra vadeli olarak düzenlenen TL cinsinden çeklerle yapılacağı, kur farkının doğması halinde bunun ayrıca ödeneceğinin sözleşme gereği olup, sözleşme doğrultusunda davalının davacıdan kur farkı alacağı talep etmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir… usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA… oybirliğiyle karar verildi.” ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2016 Tarihli, 2015/10974 E. 2016/4258 K. Sayılı Kararı)

“Davacının mahkemeye sunduğu 30.04.2008, 30.05.2008, 06.05.2009 tarihli müşteri onaylı sipariş formlarında taraflar arasındaki satım ilişkisinin USD cinsinden yapılacağı, döviz kurunda meydana gelen artışların fiyata dahil edileceği yazılıdır. Ancak dosyaya kur farkı faturaları sunulmakla birlikte, satıma ilişkin faturalar sunulmamıştır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıya satıma ilişkin faturaları sunması için süre verilerek sipariş formundaki imzaların da bağlayıcı olup olmadığı araştırılıp uzman bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.05.2015 T. 2014/18647 E. 2015/7459 K.)

“Taraflar arasındaki sipariş formunda satış bedeli KDV dahil 31.926,37 USD olarak belirlenip, “Ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru geçerlidir.” düzenlemesine yer verildiği, Vergi Usul Kanunu gereğince TL üzerinden düzenlenmesi gereken faturada da yabancı para alacağına ilişkin kurla ilgili şerh bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru belirlenip kur farkı oluşup oluşmadığı saptanarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19.12.2017 T. 2016/14556 E. K. 2017/8080)

“Kur farkıyla ilgili uyuşmazlığa gelince; teklif mektubunda kalıp bedelinin Euro, profil ve işçilik bedellerinin ise usd üzerinden kararlaştırıldığı ve ödeme şekli başlıklı bölümde ödemelerin ne şekilde yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre borcun kararlaştırılan gündeki döviz kuru üzerinden ödenmiş olması halinde kur farkı istenemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, kararlaştırılan günde ödenmesi gereken döviz karşılığı borcun, Vergi Usul Kanunu gereğince zorunlu olarak TL üzerinden faturalandırılıp ödeme günü yerine daha sonraki bir günde ödenmesi halinde ise fiili ödeme günündeki kur ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken tarihteki kur arasındaki kur farkının istenebileceğinin kabulü gerekir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 18.09.2013 Tarihli, 2012/9853 E. 2013/14066 K. Sayılı Kararı)

“… alım satım ilişkisinin yabancı para birimi üzerinden kurulduğu durumlarda da faturaların TL üzerinden düzenlenmesi Vergi Usul Kanunu gereğidir. Sipariş mektubunda alım satımın döviz üzerinden yazılı bulunduğu gözetildiğinde TL cinsinden düzenlenen faturaların belirlenen ödeme gününden sonraki bir günde ödenmesi halinde fiili ödeme günündeki kur ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken tarihteki kur arasındaki kur farkının istenebileceği ilkeleri gözetilerek somut olay bakımından tarafların defter ve kayıtları üzerinde alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 08.04.2015 T. 2014/18157 E. 2015/4973 K. Sayılı Kararı)

“Taraflar arasındaki sözleşmelerde kur farkı istenebileceğine dair hüküm bulunmaktaysa da davacı düzenlemiş olduğu iki adet satış faturasında satışa konu emtianın değerini TL bazında göstermiştir. Her ne kadar vergi mevzuatı gereği faturaların TL olarak düzenlenmesi zorunlu ise de ne miktarda döviz karşılığı olduğunun faturada gösterilmesi gerekmektedir. Davacının, sadece TL bazında fatura düzenlemiş olması sözleşmenin kendisine tanımış olduğu kur farkı alacağını talep etmediğini ve tercihini TL bazında ödeme yapılması noktasında kullandığı anlamına gelir… sözleşmede yer alan kur farkı alacağına dair hükme dayanılarak davanın kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2013 Tarihli, 2013/12660 E. 2013/18580 K.)

Ödemelerin çek ile yapılması halinde taraflar arasındaki sözleşmenin kur farkına ilişkin düzenlemeleri dikkate alınmaktadır.

“Mahkemece ödeme aracı olarak çek kabul eden kişinin kur farkı talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz incelemesi sonucunda Dairemizin 2015/1730 esas ve 2015/12848 karar sayılı ve 15.10.2015 tarihli kararı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 4/2. maddesi gereğince davacının kur farkı alacağının talep edebileceğini işaretle davacının kur farkı alacağı olup olmadığının tespiti yönünden yerel mahkeme kararı bozulmuştur…”

“…davalı ödemelerinin çeklerle yapıldığı görülmektedir. Çeklerle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11.03.2021 Tarihli 2020/4949 E. 2021/2315 K. Sayılı Kararı)

“Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18.01.2021 Tarihli, 2020/4821 E. 2021/65 K. Sayılı Kararı)

4. Sonuç ve Değerlendirme

Sonuç itibariyle; işletmelerin olası bir kur farklı talepli davalarda taraf olmaları adına bir takım önlemler alması gerekmektedir. Yalnızca kur farkı faturasının olması, kur farkı alacağının olduğuna işaret etmez. Alıcı ve satıcı arasında eğer var ise cari hesap sözleşmelerinde veya protokollerinde işlemlerin döviz cinsinden yapılacağına dair maddeler bulunması gerekmektedir. ( Yargıtay’ın en çok dikkat ettiği gerekçe). Yardımcı defter muavin defter vs. kayıtlarının döviz cinsinden takip edilmesi ticari teamüller gereği işlemlerin döviz cinsinden yapıldığına delil teşkil edebilir. Bağlı bulunan Ticaret Odalarından mal ve hizmete konu olan ürünlerin ticaretinin hangi para biriminden yapıldığına dair yazıların mahkemeye sunulması da faydalı olabilir. ( Örneğin; polyester iplik ticaretinin USD cinsinden yapıldığına dair ticaret odalarından alınacak yazının mahkeme dosyasına sunulması) Alıcı ve satıcı arasında mail ortamında gerçekleşen yazışmalar, sipariş formları ve teklif mektuplarında döviz cinsine yer verilmesi de kanıt niteliğindedir. Faturalar üzerinde mutlak suretle mal veya hizmetlerin döviz ve tl cinsinden tutarları ayrı ayrı belirtilmeleri gerekmektedir. Ayrıca çek ile yapılan ödemelerden kaynaklanan kur farklarının talep edilmeyeceği yönünde yargı kararları mevcuttur. İşletmelerin çek ile yapılan ödemeler neticesinde kur farkı alacaklarının mutlak suretle sözleşme veya protokole bağlanması kanaatindeyim.

Kaynaklar

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 11.09.2018 Tarihli, 2017/3549 E. 2018/4033 K. Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2016 Tarihli, 2015/10974 E. 2016/4258 K. Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.05.2015 T. 2014/18647 E. 2015/7459 Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 19.12.2017 T. 2016/14556 E. K. 2017/8080 Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 18.09.2013 Tarihli, 2012/9853 E. 2013/14066 K. Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 08.04.2015 T. 2014/18157 E. 2015/4973 K. Sayılı Kararı

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2013 Tarihli, 2013/12660 E. 2013/18580 Sayılı Kararı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11.03.2021 Tarihli 2020/4949 E. 2021/2315 K. Sayılı Kararı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18.01.2021 Tarihli, 2020/4821 E. 2021/65 K. Sayılı Kararı

09.03.2022

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM