Fazla çalışmalar 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun maddesine göre, haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak değerlendirilmektedir. Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir.
Haftalık çalışma süresinin iş sözleşmesinde kırk beş saatin altında belirlendiği durumlarda, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde uygulanan ortalama haftalık çalışma süresini aşan ve kırk beş saate kadar yapılan çalışmalar ise fazla sürelerle çalışmalardır. Fazla sürelerle çalışmalarda, her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde yirmi beş yükseltilmesiyle ödenir.
Önemle vurgulanması gerekir ki, fazla çalışma için işçinin onayı gerekmektedir.
Uygulamada sıklıkla işçilerin haftalık çalışma saatlerinin sözleşmelerinde 45 saat olarak belirlendiği ancak bu sürelerden daha fazla çalıştığını görmekteyiz. Bu husustaki davaların mavi yaka ve beyaz yaka ayırt etmeksizin sık görülmesi sebebiyle, fazla çalışmanın ispatı oldukça önem arz etmektedir. İspat edilemeyen ve ödemesi alınmayan fazla çalışmalar işçi bakımından hak kayıplarına sebep olurken bazı zamanlarda da işveren bu kayıtları usulüne uygun tutmadığı için işveren nezdinde hak kayıpları yaratmaktadır. Bu noktada, işçinin ödemesini alamadığı fazla çalışmayı ispatlaması işverenin de fazla çalışma ücretinin ödendiğini ispatlamak için buna ilişkin her türlü kaydı tutması yerinde olacaktır.
Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı yukarıda belirtilen zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat on beş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir.
İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır.
Buradaki seçimlik hak işçiye tanınmıştır. İşçiye sormadan işverenin kararıyla bu uygulamaya gidilemez.
Fazla çalışmanın ispatı 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununda düzenlenmemiştir. Bu konuya ilişkin dikkate alınacak hususlar Yargıtay içtihatlarınca belirlenmiştir. Fazla çalışma yapıldığını iddia eden işçi; iddiasını ispatla yükümlü iken, fazla çalışma ücretinin ödendiğini ise işveren ispat etmekle yükümlüdür. Diğer bir deyişle, işçi, iddiasını ispat edemediğinde, işverenin aksini ispatlamasına gerek yoktur.
“Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.” (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 18.04.2019 tarihli ve 2016/11303 E., 2019/9056 K. sayılı kararı)
“Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda; davacının fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil alacağının imzalı ve itiraz olunmamış nöbet listeleri ile nöbet devir teslim defterlerine göre hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yazılı belge ve işveren kayıtlarına dayanarak yapılan fazla çalışma alacağından hakkaniyet indirimi yapılması doğru olmamıştır. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 07.07.2017 tarihli ve 2015/16246 E., 2017/16604 K. sayılı kararı)
İşverenin tuttuğu kayıtlarda işçinin imzasının alınması önem arz etmektedir. Zira, salt işverence tutulan ve işverence değiştirilebileceği, işverenin tercihine uygun olarak yönlenebilecek kayıtlara itibar edilmediğini görüyoruz.
“İşe giriş çıkışları kayıt altına alan ... Kayıt Cihazı ve kayıt sistemi üzerinde inceleme yatırılmak üzere görevlendirilen teknik bilirkişi raporunda, işyerinde bir süredir bu cihazın kullanılmadığı belirtilmiş ve davalı işyerinin yanındaki başka bir işyerinde kullanıldığı anlaşılan aynı cihaz üzerinden yapılan incelemede, cihazın yüklenecek veri tabanına uygun cevap vereceği, veri tabanının objektiflik, tutarlılık ve keyfilikten uzak olacak biçimde kurgulanması halinde objektif kayıtlar yapabileceği, aksi halde yetkilinin tercihlerine uygun cevap vereceği ve objektif kayıt yapmasının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Anılan cihazdan alındığı belirtilen ve yargılama aşamasında sunulmayıp Dairemiz bozma kararından sonra sunulan kayıtlarda davacı imzası bulunmadığı gibi çalışma süresinin günlük yedi buçuk saati hiç geçmediği, ancak davalı tanıklarının dahi günlük yedi buçuk saati geçen çalışmalar olduğu yönünde beyanları olduğu dikkate alındığında; işverenin tercihine uygun cevap vermeye müsait olan cihazdan alınan kayıtların davalı tanık anlatımları ile bile çelişkili olduğu ve böylelikle güvenilirliğini yitirdiği tartışmasızdır. Bu durumda bu kayıtlara itibar edilerek fazla çalışma alacağının reddi doğru olmamıştır. Belirtilen sebeplerle; fazla çalışma alacağı davacının haftanın üç günü günde on iki saat, kalan günlerde ise sekiz saat çalıştığı kabul edilerek hesaplanıp hüküm altına alınmak üzere kararın yeniden bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 23.06.2017 tarihli ve 2017/34732 E., 2017/15403 K. sayılı kararı)
Özetle; yerleşik Yargıtay içtihatlarında gördüğümüz üzere, fazla çalışma iddialarının ispatında özellikle işçinin imzasını taşıyan bordro, işyeri kayıtları, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi delillerine dayanılmakta ve mahkemece dikkate alınmaktadır. Tanık beyanlarında ise; tanığın işyerinde çalışma düzenini bilmemesi ve bilmesi mümkün olmaması durumunda tanık beyanlarına itibar edilmemektedir. Yani, sizinle aynı işyerinde çalışmayan ve çalışma düzeninizi bilmesi mümkün olmayan birini tanık göstermeniz fazla çalışmanızı ispat konusunda pek etkili olmayacaktır. Dikkat edilecek bir diğer husus ise, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması üzere; ispat konusunda tanık beyanları kullanılırsa hakkaniyet indirimi uygulanıyor. Yazılı belgeler veya işyeri kayıtlarında böyle bir indirime rastlamamaktayız. İşverenin bordrolarda işçinin imzasını alması, bu bordrolarda fazla çalışma sütununa yer verilmesi olası bir fazla çalışma uyuşmazlığı riskini bertaraf etmeye yardımcı olacaktır.
09.11.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.