Yerel yönetim birimlerinin üstlenmiş oldukları hizmetleri yerine getirebilmeleri için görevleriyle orantılı gelir kaynaklarına sahip olmaları ve kaynakları etkin bir şekilde yönetebilmeleri gerekmektedir. Vergi gelirleri, merkezi yönetim için olduğu gibi yerel yönetim birimleri için de birçok ülkede finansman kaynağı olarak tanımlanmıştır. Belediyeler merkezi yönetimden ayrı tüzel kişiliğe sahip olduğundan kendi bütçelerini hazırlama ve uygulama yetkileri de bulunmaktadır. Belediyelerin kendilerine bırakılmış yerel nitelikteki ihtiyaçları sunmak ve bu ihtiyaçlar için gerekli olan giderleri karşılamak için de kendilerine özgü gelirlere sahip olmaları gerekmektedir. Belediyelerin kendilerine özgü gelire sahip olmalarının en temel nedeni ise, sundukları hizmetlerin yerel ölçekte dışsallık yaymalarıdır. İşte bu nedenle, dışsallık yayan yerel hizmetlerin en önemli finansman aracı ise vergilerdir.
Belediyelerde uygulanan vergilerin büyük kısmında ise, beyan esası geçerlidir. Beyan esasında mükellefler vergiye tabi gelirlerini kendileri beyan etmektedirler. Vergi mükelleflerinin bazıları vergisel yükümlülüklerini tam olarak ve zamanında yerine getirirken, bazıları ise bu yükümlülükleri bir yük olarak algılamaktadırlar. Bu sebeple, vergi mükellefleri çeşitli nedenlerle elde ettikleri gelirlerin tamamını veya bir kısmını beyan etmekten kaçınma eğilimi içindedirler. İşte bu noktada, vergi denetimi müessesesine ihtiyaç duyulmaktadır. Vergi denetimi; yoklama, vergi incelemesi, arama ve bilgi toplama gibi yöntemler kullanılarak yerine getirilmektedir. Ayrıca belediyelerin ceza kesme ve uzlaşma yetkileri de bulunmaktadır.
Makalemizde belediye gelirlerini ilgili mevzuat çerçevesinde irdeleyip akabinde vergi usul kanunu açısından irdeleyip ve belediyelerde vergi denetimi anlamında teşkilatlanmasına bakıp, belediyeleri vergi denetimini yoklama ve inceleme kapsamında inceleyeceğiz.
Anahtar Kelimeler: Belediye Gelirleri, Vergi Denetimi, Vergi İncelemesi ve Yoklama
Belediyelerin gelir kaynakları öz gelirler, transfer gelirleri ve borçlanmadan meydana gelmektedir. Öz gelirler, birincil ve ikincil nitelikli öz gelir olarak ikiye ayrılmakta; birincil nitelikli öz gelirler vergi, harç ve katılma paylarından, diğer bir deyişle süreklilik arz eden gelirlerden meydana gelirken ikincil nitelikli gelirler ise teşebbüs ve mülk gelirleri, bağış ve yardımlar, faizler, paylar, cezalar ve sermaye gelirlerinden meydana gelmektedir. Bu gelirlerin yanında merkezi yönetim bütçesine dâhil idarelerden alınan bağış ve yardımlar, diğer kamu idarelerden alınan bağış ve yardımlar, proje yardımları ve genel bütçe vergi ve harç gelirlerinden alınan paylar ise belediyelerin transfer gelirlerini oluşturmaktadır. Öz gelirler ile transfer gelirlerinin toplamının mali dengeyi sağlayamaması durumunda ise belediyeler borçlanmaya başvurulabilmektedir.[1]
Türkiye’de belediyelerin gelir kaynakları; 5393 Sayılı Belediye Kanunu (BK), 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu (BGK), 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanunu (EVK) ve 5779 Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’da sıralanmıştır. Bu sıralanan kanunlar içerisinde belediyelerin tahsil ettikleri vergi gelirlerine ilişkin hukuksal düzenlemeler ise 2464 Sayılı BGK’da yer almaktadır. Adı geçen kanunda belediyelerce tahsil edilen vergiler ise; “İlan ve Reklam Vergisi”, Eğlence Vergisi”, “Haberleşme Vergisi”, “Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi”, “Yangın Sigortası Vergisi” ve “Çevre Temizlik Vergisi’dir. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununda düzenlenen emlak vergisi de belediyelerin elde etmiş olduğu gelirler arasındadır. Belediyelerin gelirlerinin büyük kısmı beyana dayalı olarak tarh edilir. Kalan kısmı ise idarece tarh edilir. Beyana dayalı olarak tarh edilen belediye gelirleri şunlardır.
İlan ve Reklam Vergisi, belediye sınırları ile mücavir alanları içinde yapılan her türlü ilan ve reklam, İlan ve Reklam Vergisine tabi (BGK, 1981, Md: 12) olmakla birlikte; verginin mükellefi, yurt dışından gönderilen ilan ve reklamlar dahil olmak üzere, ilan ve reklamı kendi adına yapan veya yaptıran gerçek veya tüzelkişilerken, ilan ve reklam işlerini mutat meslek olarak ifa edenler, başkaları adına yaptıkları ilan ve reklamlara ait vergileri mükellefler adına ilgili belediyeye yatırmaktan sorumludurlar. (BGK, 1981, Md:13).
Vergiye tabi ilan ve reklamlarda, ilan ve reklam işinin mükellefçe yapılması halinde ilan veya reklam işinin yapılmasından önce mükellef tarafından, ilan ve reklam işinin bu işi mutad meslek olarak ifa edenler tarafından yapılması halinde ilan ve reklam işini yapanlarca ilan veya reklamın yapıldığı ayı takip eden ayın 20. günü akşamına kadar verilecek beyanname üzerine, tarh ve tahakkuk ettirilerek beyanname verme süresi içinde ödenir (BGK, 1981, Md: 16).
Eğlence Vergisi, belediye sınırları ile mücavir alanlar içinde yer alan biletle girilen yerler, müşterek bahisler ve biletle girilmesi zorunlu olmayan eğlence işletmelerinin faaliyetleri bu vergiye tabidir (BGK, 1981, Md: 17). Verginin mükellefi, eğlence yerlerini işleten gerçek ve tüzel kişilerdir (BGK, 1981, Md: 18). Bu verginin konusu içinde sadece müşterek bahis oynatanlar beyannameye tabi olup, her aya ait eğlence vergisini o ayı takip eden ayın 20. günü akşamına kadar ilgili belediyeye bir beyanname ile bildirerek aynı süre içinde öderler (BGK, 1981, Md: 22-2).
Haberleşme Vergisi’nin konusunu, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Posta Telgraf Telefon işletmesi tarafından tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretleri (tesis, devir ve nakil ücretleri hariç) oluşturmaktadır (BGK, 1981, Md: 29). Söz konusu verginin mükellefi ise, telefon, teleks, faksimili ve data ücretlerini tahsil eden Posta Telgraf Telefon İdaresidir (BGK, 1981, Md: 30). Bir ay içinde tahsil edilen telefon, teleks, faksimili ve data ücretlerine isabet eden Haberleşme Vergisi, ilgili belediyeye tahsilatı takip eden ayın sonuna kadar bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir (BGK, 1981, Md: 33)
Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde tüketilen elektrik ve havagazı bu verginin konusunu oluşturmaktadır (BGK, 1981, Md: 34). Bu verginin mükellefi ve sorumlusu ise, elektrik ve havagazını tüketenlerdir (BGK, 1981, Md: 35). Elektrik enerjisini tedarik eden veya havagazını dağıtan kuruluşlar tahsil ettikleri vergiyi, tahsil tarihini takip eden ayın 20. günü akşamına kadar belediyeye bir beyanname ile bildirerek, vergiyi aynı süre içinde öderler (BGK, 1981, Md: 39).
Yangın Sigorta Vergisi, Belediye Gelirleri Kanunu’nun 40. maddesine göre, belediye sınırları ve mücavir alanlar içindeki menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla alınan primler; Yangın Sigortası Vergisine tabidir. Söz konusu verginin mükellefi, menkul ve gayrimenkul mallar için yapılan yangın sigortaları dolayısıyla prim alan sigorta şirketleridir (BGK, 1981, Md: 41). Sigorta şirketleri, bir ay içindeki vergiye tabi muamelelerini ertesi ayın 20. günü akşamına kadar bağlı bulundukları belediyeye bir beyanname ile bildirmeye ve hesaplanan vergiyi aynı sürede ödemeye mecburdurlar (BGK, 1981, Md: 44).
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda yer alan vergiler beyana dayanan vergilerdir ve Kanun’da belirtilen dönemlerde düzenli olarak beyan verilmesi gerekmektedir. Emlak Vergisi’nde ise beyan yalnızca başlangıç aşamasında ve kanunda belirtilen durumlar ortaya çıktığında (binaların yeni inşası ya da vergi değerini tadil eden sebeplerin meydana gelmesi gibi) verilmekte, bunun dışında vergi daha önce bildirilen bilgiler esas alınarak her yıl belediyeler tarafından tahakkuk ettirilmektedir.[2]
Vergilendirme temel olarak 4 temel aşamadan oluşur. Bunlar tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsildir. Verginin tarhı, kanunda gösterilen matrah ve nispetler üzerinden belediye tarafından, ödenecek vergi miktarının hesaplanması ve bu alacağın miktar itibariyle tespit edilmesi muamelesidir. Verginin tebliği, mükellefin vergi borcunu ödeyebilmesi için, belediyenin tarh ettiği vergiyi veya mükellefiyetle ilgili hüküm ifade eden hususların mükellefe Vergi Usul Kanununun tebliğ esaslarına göre bildirilmesidir. Tahakkuk ise tarh ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken safhaya gelmesidir. Verginin uygun surette ödenmesi ise tahsil olarak adlandırılmaktadır.
Belediyelerde Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen tarh ve tahakkuk usullerinden “beyana dayanan vergi tarhı” ve “idarece vergi tarhı” yöntemleri kullanılmaktadır. Belediye vergileri genel kural olarak beyana dayanmaktadır.
Belediyelere tahsil yetkisi verilen ve yukarıda kısaca açıklanan vergilere ilişkin mevzuat incelendiğinde, verginin konusu, mükellefi, matrahı, nispet ve tarifesi, istisna ve muafiyetler gibi hususların 2464 Sayılı BGK’da düzenlendiği görülmektedir. Ancak, adı geçen kanunda vergi denetimi –özellikle de vergi incelemesine– ve vergi cezalarına ilişkin hükümlerin yer almadığı görülmektedir. Vergilere ilişkin tarh ve tahakkuk işlemleri ile denetim ve ceza gibi hususlar 213 Sayılı VUK, tahsilat usulleri de 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) ile düzenlenmiştir. VUK’un 1. maddesinde ifade edildiği üzere, belediyelere ait vergi, resim ve harçların da VUK’a tabi olduğu görülmektedir.
Belediyeler, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 102 nci ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 37 nci maddesine göre; kendilerinin tarh ve tahsil etmeye yetkili oldukları vergi, resim, harç ve katılma payları bakımından vergi dairesi sayılmaktadır. Bu kapsamda, belediye başkanları en büyük mal memurlarına, belediye mali hizmetler müdürü de vergi dairesi müdürüne 213 sayılı Vergi Usul Kanununda ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda verilen yetkileri, vergi inceleme yetkileri hariç olmak üzere kullanır. Buna göre belediyelerde mali hizmetler müdürlükleri, belediye vergileri açısından vergi dairesi işlevi görür ve mali hizmetler müdürü de vergi dairesi müdürünün yetkilerini haizdir.
Vergi Dairesi, Vergi Usul Kanununa göre, vergilemenin tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsilden oluşan tüm aşamalarını baştan sona gerçekleştirme görev ve yetkisine sahiptir. Belediye vergi ve harçları açısından tüm bu aşamalar mali hizmetler müdürlükleri tarafından yerine getirilecektir. Rızaen tahsil edilmeyen vergilerle ilgili olarak yapılması gereken cebren tahsilat yolunu da mali hizmetler müdürlükleri kendiliklerinden uygulayacaklardır.
Tüm bu açıklamalar ışığında Belediyelerin Mali Hizmetler Müdürlüklerinin Belediye Gelirleri Kanunu ve Emlak Vergisi Kanunu uygulaması açısından vergi dairesi hükmünde bulunduğu, Belediye Mali Hizmetler Müdürü’nün Vergi Dairesi Müdürü ve Belediye Başkanının da Defterdar’ın(veya Vergi Dairesi Başkanı’nın) hak ve yetkilerine sahip olduğu açıktır.[3]
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan “ Vergi dairesi mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir” hükmüne uygun olarak belediyeler emlak vergisi, ilan ve reklam vergisi, yangın sigortası vergisi, işgal harcı, kaynak suları harcı, harcamalara katılma payı gibi birçok alanda tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil işlemleri yapmaktadır. Bu yönden belediyelerin bir vergi dairesi olduğu kabul edilmektedir.
Örneğimizde ;
Zeytinburnu belediyesinin Vergisel süreçler anlamında teşkilat yapısı şu şekildedir.
1-Mali Hizmetler Müdürlüğü
1-a- Tahsil şefliği
1-b- Yoklama şefliği
1-c- Tahakkuk şefliği
Gördüğü üzere örnek belediyemizde tarh, tahakkuk, tebliğ işlemleri ile takip ve tahsil işlemlerini yöneten bir birim var ancak vergi denetimi anlamında vergi incelemesine ilişkin bir birim bulunmamaktadır. Vergi denetim yöntemlerinden sadece yoklamaya bilgi isteme ve toplamaya ilişkin belediyelerin yetkisi bulunmaktadır. Vergi inceleme yetkisine haiz bir sorumlu veya birim yoktur.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102 inci maddesinde “ 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen vergi inceleme yetkisi hariç olmak üzere: 1.Belediye Gelir Şube Şube Müdürü, Gelir Şube Müdürü olmayan yerlerde Belediye Hesap İşleri Müdürü, Hesap İşleri Müdürü olmayan yerlerde Muhasebeci, Vergi Dairesi Müdürü sıfat ve yetkisini haizdir. 2. Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler, Belediye Gelirleri Kanunu uygulaması yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılır” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere belediyelerde vergi inceleme yetkisine haiz bir birim ve yetkili bulunmamaktadır.
Belediyelerin, belediye vergileri bakımından vergi dairesi sayılması Vergi Usul Kanununda vergi dairelerine tanınan yetkileri kullanabilmelerine olanak sağlar. Bunun tek istisnası “ vergi inceleme yetkisi” dir. Vergi Usul Kanunu’nun 135 inci maddesine göre; vergi incelemesi; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Bu kapsamda belediye vergileri açısından vergi dairesi müdürü sayılan mali hizmetler müdürleri Vergi Usul Kanununda vergi dairesi müdürüne 135 inci madde ile verilen “vergi incelemesi” hariç diğer tüm yetkileri kullanabilir.
Belediyelerin mali hizmetler müdürlüklerine Vergi Usul Kanunuyla tanınan temel yetkiler şunlardır:
-Yoklama(VUK Madde 127-133)
-Bilgi toplama/isteme(VUK Madde 148-150)
-Ceza kesme(VUK Madde 331-376)
-Uzlaşma(VUK-Ek madde 1-10)
Yoklamadan kasıt Vergi Usul Kanununun 127 inci maddesine göre yoklamadaki temel amaç, mükellefleri, mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve konuları araştırmak ve tespit etmektir. Belediyelerin Norm Kadro Yönetmeliğinde “yoklama memuru” kadrosu bulunmadığı için yoklama faaliyetinin Belediye Başkanı veya Mali Hizmetler Müdürü tarafından yoklama ile görevlendirilen memurlar eliyle yürütülmesi esastır. Yukarıdaki belediye örneğimizde de görüldüğü üzere belediyelerin mali hizmetler müdürlüğünün alt birimi olarak yoklama şefliği bulunmaktadır.
Vergi denetim yöntemlerinden birisi olan yoklama yoluyla belediyelerin denetim yetkilerini kullanmalarına en uygun vergilerin İlan ve Reklam Vergisi ile Eğlence Vergisi olduğu söylenebilir. Belediyeler, örneğin, İlan ve Reklam Vergisi’nde yoklama görevini fotoğraf çekerek ya da ilan ve reklam tabelalarının boyutlarını ölçerek yerine getirebilir.
Belediyelerde vergi tahakkuk süreci, mükelleflerin beyan vermesi ya da belediyenin vergi denetimi sonucu yoklama fişi düzenlenmesi ile başlamakta, vergi borcunun hesaplanarak mükellefe tebliğ edilmesi ve tahakkuk kaydının oluşturulması ile sona ermektedir.[4]
Vergi Usul Kanununun 148 inci maddesine göre; kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Kanun lafzından belediyelerin bilgi isteme yetkisinin olmadığını söyleyemeyiz çünkü belediye vergilerinin tüm sürecinde mali hizmet müdürlükleri ve gelir müdürlükleri tarh, tahakkuk, tebliğ, tahsil süreçleri açısından bilgi isteme ve toplama şarttır. Mali hizmetler müdürlüğü idari açıdan içişleri bakanlığına bağlı olsa da mali açıdan maliye bakanlığına bağlıdır. Bu nedenle belediyelerin bilgi isteme yetkileri de bulunmaktadır.
Belediyelerin 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102 nci ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 37 nci maddesine göre; kendilerinin tarh ve tahsil etmeye yetkili oldukları vergi, resim, harç ve katılma payları bakımından vergi dairesi sayıldıkları kabul edilmektedir. Bu hükümler uyarınca belediyeler bu iki Kanunda yer alan vergi, harç ve katılma payları için VUK’u uygulayacaklardır.
Vergi Usul Kanunu’nun 331 inci maddesinde vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenlerin, Kanunun dördüncü kitabında yazılı vergi cezaları ve diğer cezalar ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Kanunda belirtilen cezalar da vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarıdır. Bu cezaların hangi fiiller karşısında kesileceği Kanunda tanımlanmıştır. Kanunda ceza yaptırımına bağlanan bir fiilin işlenmesi durumunda ceza uygulanması mecburidir, idarenin takdir yetkisi yoktur. Aksi durum kamu zararı doğurur. Belediyelerin 213 sayılı VUK’un EK-1-11 maddelerinde düzenlenen uzlaşma yetkisi bulunmaktadır ve bu yetkiyi de İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme istinaden il özel idareleri ve belediyelere ait vergi ve cezalara ilişkin Mahalli İdareler Uzlaşma Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.
Gerek Emlak Vergisi Kanunu’nun 37 nci maddesinde, gerekse Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102 nci maddesinde; Belediyelerde mali hizmetler müdürünün, vergi dairesi müdür sıfat ve yetkisine sahip olduğunu belirtmekle birlikte vergi inceleme yetkisini bundan ayrı tutmuştur.
Aslında, Belediye Gelirleri Kanunu tasarısının 11.12.1980 tarihinde TBMM’ye sevk edilen ilk halinde Belediye Gelirleri Kanununun uygulamasında, Vergi Usul Kanununda yazılı vergi inceleme yetkisinin, bu kanunla ilgili olmak üzere “belediye müfettişleri” tarafından kullanılacağına ilişkin bir hüküm yer almakta iken; tasarıyı değerlendiren ilgili TBMM komisyonu, söz konusu madde de yer alan vergi inceleme yetkisine ilişkin hükmü, bu yetkinin yüksek tahsilli yetişmiş meslek mensupları tarafından kullanılmasının faydalı olacağı, yetişmiş elemanlara ve dolayısıyla teşkilata sahip olmayan belediyelere vergi inceleme yetkisi tanınmasının, özellikle ileride büyük sorunlar yaratacağı gerekçesiyle kabul edilmemiştir.[5]
Belediyelerin yetişmiş elemana sahip olmadıklarından bahisle vergi inceleme yetkisi kullanmalarının sakıncalı olacağı yönündeki TBMM Komisyonu değerlendirmesi, 1980 yılının şartlarında geçerli olsa bile bugün için hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Zira artık belediyelerde de vergi müfettişleri ile aynı 4 yıllık fakültelerden mezun, sınavla işe giren personeli vardır. Dolayısıyla belediyelere vergi inceleme yetkisinin tanınması, en azından başka bir şekilde de olsa bu problemin mutlaka çözüme kavuşturulması gerekir.[6]
Mevcut durumda belediyelere ait vergi, resim ve harçlara ilişkin vergi incelemesinin de vergi müfettişlerince yapılması gerekmektedir. Ancak uzun yıllardır vergi müfettişlerince belediyelerde vergi incelemesine dönük bir çalışma yapılmamaktadır.
Türkiye’de belediyelerin vergi denetim yetkileri sınırlıdır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102’nci maddesi belediyelerde gelir tahsilatı işlemlerini yürüten gelir şube müdürü, mali hizmetler müdürü gibi yetkililerin Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması konusunda vergi dairesi müdürü yetkilerine haiz olduğunu belirtmekle birlikte bu yetkinin sınırları çizilmiş, “vergi inceleme yetkisi hariç olmak üzere” ibaresi kullanılmıştır. Dolayısıyla belediyelerin yerel vergi mükelleflerinin kayıtlarını inceleme yetkisi bulunmamakta, belediyeler denetim yetkilerini yalnızca vergi mükellefiyetine ilişkin durumun tespiti yoluyla, yoklama fişi düzenleyerek yerine getirebilmektedir. Bu durum, belediyelerin nitelikleri gereği bazı vergileri denetleyememesi gibi bir sonucu ortaya çıkarmaktadır. beyan verilmesi esası benimsenmiş olan Elektrik Havagazı ve Tüketim Vergisi, Haberleşme Vergisi ve Yangın Sigorta Vergisi konusunda belediyelerin vergi incelemesi yoluyla ilgili kuruluşların beyan ettiği hasılatların doğruluğunu kontrol etme imkânı bulunmamakta, belediyeler bu durumda ilgili kuruluşların beyanına güvenmek durumunda kalmaktadır.
Belediyelerde vergi denetimi siyasi sebeplerle, kadro ve personel yetersizliği gibi sebeplerle vergi denetimi aksamaktadır. Ayrıca belediyelerin vergisel açısından denetimini hem Sayıştay dış denetim yoluyla sağlamakta, belediye içinde de iç denetçiler ve belediye müfettişleri aracılığıyla yapılsa da eksik kalmaktadır. Ayıca, tüm belediyelerin vergileme konusundaki işlemlerinin ne ölçüde vergi mevzuatına uygun olduğu konusunda yeterli denetim yapılıp yapılamadığı bilinememektedir. Bazı belediyelerin hala iç denetçi kadrosuna yeterli sayıda denetçi atayamadıkları, Sayıştay denetimlerinin ise genellikle zaman ve personel yetersizliği nedeniyle tüm konulara ve tüm belediyelere düzenli olarak odaklanamadığı düşünülecek olursa belediyelerin vergi yönetimine ilişkin iç ve dış denetimlerin çok yeterli olmadığı söylenebilir.
Beyana dayalı vergilerde, denetim vergi yönetiminin önemli temel taşlarından biri olmakla birlikte kanunlarla belediyelere tanınan vergi denetim yetkisi sınırlıdır. Belediyelere vergi inceleme yetkisi tanınmamıştır. Bu ise bazı vergilerin denetlenememesi gibi bir sonucu ortaya çıkarmaktadır. Birçok vergi açısından beyana dayalı vergilerin ağırlıklı olduğu belediyelerde vergi denetim yollarından sadece yoklamanın olması vergi inceleme yetkisinin olmaması birçok belediye gelirinin eksik tahsil edilmesine yol açmaktadır. 2464 Sayılı BGK’nın 102. maddesindeki hüküm vergi inceleme yetkisini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenerek, yukarıda adı geçen ve beyanname ile verilen vergilerin doğruluğunun kontrolüne ilişkin olarak belediyelerde görevli olan ve vergi dairesi müdürlerinin yetkisine haiz olan gelir şube müdürü, mali hizmetler müdürü gibi yetkililere vergi incelemesi yetkisi verilmelidir. Ya da VUK’un 135. maddesinde yer alan vergi incelemesine yetkili kişiler arasına gelir şube müdürü, mali hizmetler müdürü gibi kişiler eklenebilir.Bu açıklamalar bağlamında, öncelikle belediyelerce tahsil edilen vergilerin vergi inceleme kapsamına alınması, devamında ise, BGK ve VUK’ta vergi incelemesine yönelik gerekli düzenlemeler yapılarak, belediyelere tahsil ettikleri vergilerle sınırlı olmak üzere vergi inceleme yetkisi verilmelidir.
-5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu
-5393 sayılı Belediye Kanunu
-213 sayılı Vergi Usul Kanunu
-2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
-1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu
- Ü, ARIKBOĞA. “Türkiye’de Yerel Vergi Yönetimi.”, Maliye Dergisi - Sayı 168- Ocak-Haziran 2015
- Bilge Hakan AGUN& Fatih ÇAVDAR. “BELEDİYELERDE VERGİ İNCELEME YETKİSİ: OLMALI MI? BİR ÖNERİ.”, İktisadi İdari Bilimler Cilt 2
- “BELEDİYE GELİRLERİNDE USUL HUKUKU.”, www.sepra.com.tr |info@sepra.com.tr
[1] Ü, ARIKBOĞA. “Türkiye’de Yerel Vergi Yönetimi.”, Maliye Dergisi - Sayı 168- Ocak-Haziran 2015
[2]Ü, ARIKBOĞA. “Türkiye’de Yerel Vergi Yönetimi.”, Maliye Dergisi - Sayı 168- Ocak-Haziran 2015
[3] Bilge Hakan AGUN& Fatih ÇAVDAR. “BELEDİYELERDE VERGİ İNCELEME YETKİSİ: OLMALI MI? BİR ÖNERİ.”, İktisadi İdari Bilimler Cilt 2
[4] Bilge Hakan AGUN& Fatih ÇAVDAR. “BELEDİYELERDE VERGİ İNCELEME YETKİSİ: OLMALI MI? BİR ÖNERİ.”, İktisadi İdari Bilimler Cilt 2
[5] “BELEDİYE GELİRLERİNDE USUL HUKUKU.”, www.sepra.com.tr |info@sepra.com.tr
[6] “BELEDİYE GELİRLERİNDE USUL HUKUKU.”, www.sepra.com.tr |info@sepra.com.tr
21.02.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.