Son yıllarda ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler banka ve benzeri finansal kuruluşlardan kullanmış oldukları kredi ile iş yapan şirketlerin borçlarını ödeyememelerine, özellikle inşaat sektöründe yaşanan kriz de , kredi ile iş yapan inşaatçıların hem kredi borçlarını ödeyememelerine hem de ellerinde fazlası ile gayrimenkul stoğu oluşmasına neden olmuştur.
Bankalar başta olmak üzere finansal kurumlar borçluların borçlarını ödememeleri veya ödememe ihtimallerine karşı teminat amaçlı olarak borçlunun veya 3. kişinin gayrimenkullerinin protokol ile kendilerine devrini yapmaktadırlar.
7186 sayılı Kanunun 17. maddesiyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanununa eklenen geçici 32. Maddedeki düzenleme sonucu finansal yeniden yapılandırma müessesesi uygulamaya girmiştir[1]. İstanbul yaklaşımı olarak da anılan bu düzenlemeye göre; borçluların geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulabileceği hükümleri altına alınmıştır. Bu kapsamda gayrimenkulların borca karşılık devrine ilişkin düzenlemeler de yapılmıştır.
7186 sayılı kanunla gayrimenkulların yapılan bir protokol ile alacaklılara devirlerine mevcut kanunlarda yer alan bir takım vergi istisnalarının uygulanmasına kolaylık getirilmiştir. Sözkonusu düzenlemeler gayrimenkulün banka ve finansal kurumlara kredi borcuna karşılık teminat amaçlı devredilen gayrimenkullere ilişkin değil, borca mahsuben satışına ilişkindir.. Makalemiz 7186 sayılı kanun kapsamında olmayan kredi borcuna karşılık teminat amaçlı gayrimenkul devirlerine ilişkin değerlendirmeleri içermektedir.
Mülkiyet hakkının inançlı devri sözleşmesi, borçlunun (inanan) alacaklıya (inanılana) bir taşınırın, emre veya hamiline yazılı senedin veya gayrimenkulın mülkiyetini, alacağı garanti altına almak amacıyla devretmeyi, alacaklı inanılanın da bu mülkiyeti garanti kapsamının dışına çıkmayacak şekilde kullanmayı ve alacak ödenince de mülkiyeti geri döndürmeyi yükümlendikleri sözleşmedir.
Borçlu, gayrimenkulün bankaya vefa hakkı ile satışını gerçekleştirdiğinde, banka kredi takip hesaplarındaki takibe dönüşüm oranının da düşmesiyle takipli krediler nedeniyle ayırmak zorunda olduğu karşılık yükümlülüğünden de kurtulmuş olacaktır.
"2. Sözleşmeden doğan önalım hakkı" ve "3.Alım ve geri alım hakları" 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 735 ve 736'ncı maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre;
"Sözleşmeden doğan önalım hakkı
MADDE 735- Tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı, şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemişse gayrimenkulın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır.
Şerhin etkisi her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer. Yasal önalım hakkının kullanılmasına ve vazgeçmeye ilişkin hükümler sözleşmeden doğan önalım hakkında da uygulanır.
3.Alım ve geri alım hakları
MADDE 736.- Tapu kütüğüne şerh verilen alım ve geri alım hakları, şerhde belirtilen süre içinde her malike karşı kullanılabilir.
Şerhin etkisi, her durumda, şerhin verildiği tarihin üzerinden on yıl geçmekle sona erer." hükmü yer almıştır.
Tapuda vefa hakkı şerhi konularak yapılan satış neticesinde, söz konusu gayrimenkulün alan tarafından satılması halinde Türk Medeni Kanununda belirtilen süre dahilinde sadece vefa hakkı tesis edilen kişiye öncelik tanınmasıdır.
Teminat amacıyla yapılan ve vefa hakkını da kapsayan satışlarda , borçlu satış ilişkisinden önce ileride gerçekleşecek satıştaki geri alım bedelini taksitli olarak ödemeyi üstlenir. İleride bu hakkını kullanmaz ve süre sonunda bu hak sona ererse, protokole göre ödenen tutarın iadesi veya borçlunun bankaya olan ödenmemiş borçlarının tasfiyesinde kullanılması söz konusu olur.
3.1.Borçlu Kurum Veya Kişinin Kendisine Ait Gayrimenkulün Banka Veya Finansal Kurumlara Devri
3.1.1.Gayrimenkulün Teminat Amacıyla Vefa Hakkı İle Devrinde Gelir ve Kurumlar Vergisi
Gerçek veya tüzel kişi borçlular açısından değerlendirildiğinde; yapılan protokole istinaden, inançlı temlik esaslarına göre teminat amacıyla söz konusu gayrimenkulün devri işleminin satış işlemi olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından değer artış kazancı /kurum kazancı oluşmayacaktır. Çünkü; teminat amaçlı mülkiyeti devir sözleşmesi ile inananın borcunu ödeyememesi ihtimali için, karşı tarafa teminat olarak bir malın mülkiyetinin geçirilmesi amaçlanmaktadır.
Vergi İdaresi de vermiş olduğu bir özelgede inançlı temlik esaslarına göre teminat amacıyla söz konusu gayrimenkulün devri işleminin satış işlemi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş ancak bunun ön şartının mükellef gerçek kişi veya kurumun bu inançlı temlik işleminden herhangi bir kazanç sağlamamış olmasına bağlamıştır[2].
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 2017 yılında vermiş olduğu başka bir özelgede; 2014 tarihinde 180.000.-TL'ye satın alınan gayrimenkulün 2016 tarihinde 945.000.-TL'ye bankaya devredilmesi sonucu oluşan kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiğini belirtmiştir[3].
Bu iki özelgeden ikincisini yorumlayacak olursak, idare tarafından gayrimenkulün devrinin işletmenin kayıtlarında yer alan tutardan daha fazla bir tutarla devredildiği her durumda vergiyi doğuran olayın gerçekleşeceği söylenmektedir.
İlk özelgede de, herhangi bir kazanç sağlamamış olma şartıyla, ifadesi yer almaktadır. Bu ifade yeteri kadar açık bir ifade değildir şöyle ki kişi veya işletmelerin herhangi bir kazanç sağlaması;
a) Gayrimenkulün maliyet bedeli ile aktife kayıtlı değerinden fazla bir bedel ile devredilmesi
b) Kredi borcundan daha yüksek değerli gayrimenkul devrinde banka veya finansal kurumdan elde edilen kazanç veya benzeri bir nedenin mi anlatıldığı anlaşılmamaktadır.
Kaldı ki, Gayrimenkulün maliyet bedeli ile aktife kayıtlı değerinden fazla bir bedel ile devredilmesi amacını kastettiği düşünüldüğünde; bu işlemlerin çoğunda vergilendirme yapılması gerektiği açıktır. Çünkü zaten aktifte Vergi Usul Kanunu madde 262’ye göre maliyet bedeli ile kayıtlı olması gereken gayrimenkullerin devri esnasında bağımsız değerleme şirketlerine değerleme yaptırılarak gerçek değerleri yani daha yüksek değerler ile inançlı işleme konu edilmektedir. Ancak bu yapılan değerlemeye istinaden borçlu işletme gayrimenkulün aktifte kayıtlı olan değerini Vergi Usul Kanunu’nun açık hükmüne istinaden düzeltememektedir. Ve çok az sayıda işlemde herhangi bir kazanç sağlamama şartı sağlananabilir olmaktadır.
Bir başka konu ise; vefa hakkının süresi sonunda, gayrimenkulün geri alınması durumunda; borçlu açısından gayrimenkulün iktisap tarihi olarak banka veya finansal kurumdan geri alındığı tarihin mi yoksa gayrimenkulün ilk iktisap edilen tarihinin mi dikkate alınacağı hususuna bakıldığında; devredilen gayrimenkulün borçlu adına tesis edilmiş bu hakkı kullanarak yeniden devir alınması halinde her bir devir işlemi tapuda yeni bir tescil gerektirdiğinden; yeni bir iktisap olarak değerlendirilmesi ve gayrimenkulün iktisap tarihi olarak vefa hakkı kullanılmak suretiyle devralınarak tapuda borçlu adına tescil edildiği tarihin dikkate alınması gerekmektedir.
3.1.1.Gayrimenkulün Teminat Amacıyla Vefa Hakkı İle Devrinde Tapu harcı
492 Sayılı Harçlar Kanununun 57'nci maddesinde; "Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir" denilmekte olup, bu tarifeye göre Gayrimenkullerin alım satımı sırasında; alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı binde 20’i (yüzde 2) oranında tapu harcı alınmaktadır. 05.05.2018 tarihinden geçerli olarak Bakanlar Kurulu kararınca bu oran konut ve iş yerlerinde binde 15’e (yüzde 1,5’e) indirilmiş olup, tapu harcı indirim kararı, 31.12.2019 tarihine kadar uzatılmıştır [4]. Yine 4 sayılı tarifenin "I-Tapu İşlemleri" başlıklı bölümünün 9'uncu maddesinde, mal birliği ve mal ortaklığının, mukaveleden mütevellit şüf'a, iştira ve vefa haklarının, aile yurtlarının mutlak veya nakil ile mükellef mirasçı nasbının sicile şerhinden veya tescilinden kayıtlı değer üzerinden harç aranılacağı hüküm altına alınmıştır. (29/12/2009 tarih ve 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarifenin I/9 uncu maddesi için binde 5,94 olarak belirlenmiştir.)
Gayrimenkulün teminat amacıyla vefa hakkı ile devrinde tapu harcına ilişkin önem arzeden bazı hususlar aşağıdaki gibi olup, yazımızda bu hususlarla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir.
-Harç istisnasının hangi işlemlerde geçerli olacağı,
-Borca karşılık mahsup işleminde tapu harcı istisnasının uygulanıp uygulanmayacağı,
-Gayrimenkulün eski malik ve kredi borçlusu şirket tarafından gösterilen 3. şahsa devrinde tapu harcı hesaplanıp hesaplanmayacağı,
Harçlar kanunu 123. Maddede Bankaların, yurt dışı kredi kuruluşlarının ve uluslararası kurumların kullandıracağı kredilere, bunların teminatlarına, geri ödenmelerine, devrine ve krediden doğan alacakların temlikine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhlerin Tapu harcından istisna olduğu hükmü bulunmaktadır. (kredilerin kullanımları hariç)
Konuyla ilgili 01/11/2005 tarih ve 2005/1 sayılı Harçlar Kanunu Sirkülerinin, "Kredi Kullandıran Kurumlarca Kullandırılacak Kredilerde İstisnanın Sınırı" başlıklı 3 üncü bölümünde;
"492 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 123 üncü maddesi ile kredi kuruluşlarınca kullandırılan kredinin kredi kuruluşuna geri dönüşüne kadar geçecek süreçte bu Kanun hükümlerine göre doğacak harçların aranılmaması öngörülmektedir.
Bu itibarla, bankalar, özel finans kurumları, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılan kredilerin vadesinde ödenememesi sebebiyle kredi borçlusunun veya kefillerinin, borca karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerinin krediyi kullandıran kuruluş tarafından satın alınması halinde istisna, söz konusu gayrimenkullerin kredi kuruluşunun aktifine girmesine kadar geçecek süreçte noterde, yargıda, icrada ve tapuda yapılacak işlemler nedeniyle doğacak harçlarla sınırlı olup, şirket aktifine kaydedilen gayrimenkullerin daha sonra satılması işlemlerinin harçtan bağışık tutulmasına imkan bulunmamaktadır." açıklamasına yer verilmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus , gayrimenkul devrinin Sadece vefa hakkı ile devir yeterli olmayıp, mutlaka borca karşılık teminat amacı taşımasıdır. gayrimenkulün mükellefin borcuna mahsup edileceği durumlarda tapu harcı istisnasından yararlanılamayacaktır.
Vergi İdaresi de vermiş olduğu görüşlerde kredi borcunun teminatı niteliğinde bulunmayan gayrimenkulın bankaya olan borca karşılık devredilmesi ve gayrimenkul üzerine tapuda vefa hakkı tesis edilmesi işlemlerinin harçtan istisna tutulması mümkün bulunmadığını belirtmektedir[5].
Bir başka durum ise, Banka tarafından vefa hakkı ile devralınan gayrimenkulın yeniden yapılandırılan kredi borcunun ödenmesi nedeniyle eski malik ve kredi borçlusu şirket tarafından gösterilen 3. şahsa devrinde tapu harcı konusudur. Bu konuda Antalya Vergi Dairesi Başkanlığının vermiş olduğu bir özelgede; vefa hakkı ile banka tarafından devralınan gayrimenkulların, yeniden yapılandırılan kredi borcunun ödenmiş olması nedeniyle, eski malik ve anılan şirket tarafından gösterilen üçüncü şahıs olan devredilmesine ilişkin olarak tapuda yapılacak tescil işleminin harca tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.[6]
Harçlar Kanunun 123'üncü maddesiyle bankalar tarafından kullandırılan kredilerin vadesinde ödenmemesi neticesinde, kredi alacağının teminatı niteliğindeki gayrimenkullerin kredi borcuna karşılık olarak alacaklı banka tarafından devir alınması nedeniyle, tapuda yapılacak tescil işlemleri tapu harcından müstesna olduğundan, daha sonradan gerçek değerin gösterilmesine yönelik olarak tapuda yapılacak işlemden harç aranılmaması gerekmektedir.[7]
3.1.2. Gayrimenkulün Teminat Amacıyla Vefa Hakkı İle Devrinde Damga Vergisi:
488 sayılı Damga Vergisi Kanununda istisnaları düzenleyen (2) sayılı tablonun, "IV-Ticari ve Medeni İşlerle İlgili Kağıtlar" başlıklı bölümünün (23) numaralı fıkrasında; Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhlerin (kredilerin kullanımları hariç) damga vergisinden istisna edileceği hükmü yer almaktadır.
4 Seri No.lu Damga Vergisi Sirkülerinde, Kanun kapsamındaki kredi tanımına, Bankalar Kanununa göre kredi olarak kabul edilen nakdi krediler ile teminat mektupları, kefalet, aval, ciro ve kabuller gibi gayrinakdi kredilerin gireceği, akreditiflerin de bu kapsamda değerlendirileceği belirtilmiştir.[8]
Ayrıca, 18 Seri No.lu Damga Vergisi Sirkülerinin "3- Kredinin teminatına ilişkin damga vergisi ve harç istisnası uygulaması" başlıklı bölümünde, söz konusu istisna kapsamındakullandırılan kredinin teminatına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar ile bu amaçla yapılan işlemlere münhasıran kullandırılan krediye ilişkin olmaları kaydıyla istisnanın uygulanması gerektiği açıklanmıştır.[9]
Sirkülerde de belirtildiği üzere; bankalar, yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlardan kullanılacak krediler, bunların teminatlarına ve geri ödenmesine ilişkin olarak düzenlenecek kâğıtlar ve yapılacak işlemlerin damga vergisinden müstesna olması söz konusu kâğıtların veya işlemlerin münhasıran kullandırılan krediye ilişkin olması şartına bağlıdır.[10]
3.3. Vefa Hakkı İçeren Protokol Şartlarının İhlali Ve Benzeri Başka Bir Nedenle Sözleşmenin Feshedilmesi Durumunda Vergileme:
Teminat amacıyla yapılan inanç anlaşmasında borç ödenmediğinde gayrimenkulün mülkiyetinin alacaklıda kalmaya devam edeceği kararlaştırılabileceği gibi, gayrimenkulün satılıp satış bedelinden alacaklının tatmin edilmesi ve kalan olursa bunun borçluya verilmesi de kararlaştırılabilir.
Teminat amaçlı devir işleminin şartlarının yerine getirilememesi durumunda, tahakkuk ilkesi gereği şartların ihlal edildiği tarihte satış işleminin gerçekleştiği kabul edilecek ve Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e ile 5/1-f maddelerinde düzenlenen istisna hükümlerine ilişkin şartların sağlanıp sağlanmadığına bakılacaktır[11].
Söz konusu istisnaların uygulanmasına ilişkin ayrıntılı açıklamalara 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6." ile "5.7." bölümlerinde yer verilmiştir[12].
Gerçek kişiler de sözleşmenin ihlal edildiği yılı dikkate alarak değer artış kazancı, ticari, zırai veya mesleki kazancın tespitinde bulunacaklardır.
Katma Değer Vergisi açısından değerlendirildiğinde; KDVK’nın ilgili maddesi olan 17/4-r’ye göre de bu ihlalin gerçekleştiği vergilendirme dönemi itibariyle istisna olup olmadığı değerlendirilecektir. Kısmi istisna durumu bulunduğundan KDV yüklenimlerinin gider veya maliyet olarak dikkate alınıp alınmayacağı bu tarihte dikkate alınacaktır.
Bankalara olan borca karşılık, yapılacak teslimlerde KDV istisnası uygulanır. Kanun, KDV açısından sadece borçlu olan ve kefil olanları muhatap aldığından; ipotek verenlerin teslimlerinde KDV istisnası bulunmamaktadır.
Burada uygulama açısından dikkat çeken bir husus da Katılım bankalarının , Faktoring şirketlerinin madde metninde sayılmamış olmasıdır. Bu nedenle bu kurumlara teminat amaçlı yapılan devirlerin konu olduğu protokoldeki şartların ihlali ve gayrimenkulün bu kurumlardan geri alınmaması durumunda mükellefler KDV Kanunu madde 17/4-r’deki istisnadan yararlanamayacaklardır.
Tapu harcı açısından bakıldığında da; kredi borcunun teminatı niteliğini kaybeden gayrimenkulün bankaya olan borcuna karşılık devredilmesi işlemlerinin harçtan istisna tutulması mümkün bulunmadığından tapu harcının da hesaplanıp ödenmesi gerekmektedir[13].
Ekonomik koşullar gereği bir çok işletme aktiflerinde bulunan veya 3. Kişilere ait gayrimenkulleri banka borçlarına karşılık ve vefa hakkı içerecek şekilde yaptıkları protokol çercevesinde bankalara veya finansal kurumlara devrini gerçekleştirmektedirler.
Yazımızın yukarıdaki bölümlerinde açıklandığı üzere; Vergi İdaresinin inançlı işlemle ilgili vergiyi doğuran olay gerçekleşmemiştir şeklinde görüşü herhangi bir kazanç sağlanmaması şartına bağlanmıştır. Herhangi bir kazanç sağlamama kavramı daha detaylı olarak açıklanmaya muhtaçtır. Çünkü uygulamada vefa hakkıyla teminat amacıyla yapılan satışlara ait belgelerin üzerinde gösterilen değerlerin büyük bir kısmının borçlunun defterindeki değerden yüksek olduğu ve işlemin vergiye tabi olmadığını düşünen mükellefler açısından risk oluşturmaktadır.
Ayrıca, uygulamada görülen o ki işletmeler ve kişiler protokol kapsamında borçlarını ödeyemediklerinden protokol hükümleri geçersiz sayılmakta ve gayrimenkullerinin alım hakkını kullanamadıkları görülmektedir.
İnançlı işlem ile devretmiş oldukları gayrimenkulleri protokol kapsamında geri alamayan mükelleflerin herhangi bir vergi incelemesi sonucu tarhiyat ve ceza ile karşılaşmamaları için öncelikle durumlarının Kurumlar Vergisi Kanunu madde 5/1-f maddesine, Gerçek kişilerin de sözleşmenin ihlal edildiği yılı dikkate alarak değer artış kazancı elde edip etmediklerini değerlendirmeleri gerekmektedir.
Kurumlar vergisi kanunu madde 5/1-f maddesindeki istisnadan da yararlanabilmek için maddedeki kanuni takip şartının varlığının olup olmadığı hususunu dikkate almalı, gayrimenkulün devir tutarını beyannamede istisnalar kısmında göstermeli ve ihlalin gerçekleştiği yılı izleyen yılın haziran ayı sonuna kadar Vergi Dairesine bu konuda Yeminli Mali Müşavir tasdik Raporu teslim edilmelidir.Aksi takdirde sözkonusu istisnadan yararlandırılmaları mümkün olmayacaktır[14].
Ve yine, şartları ihlal olan mükellefler, KDVK’nun 17/4-r maddesindeki istisna şartlarına uygun olup olmadığının belirlemeleri gerekmektedir. İnançlı işlem ile gayrimenkul devri yapan işletmelerin büyük çoğunluğunun gayrimenkul ticareti ile uğraşan işletmeleri kapsaması nedeni ile şartların ihlali durumunda ; gayrimenkul devrinin vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarih olarak kabul edilip gayrimenkul imalatı, alım-satımı ile uğraşanların bu maddeden yararlanmaları mümkün olmadığından protokol şartlarının ihlali durumunda cezalı bir tarhiyatla karşılaşmamak için işleme ait KDV’yi VUK madde 371 hükümlerine göre beyan etmeleri faydalı olacaktır.
Ayrıca, Vergi İdaresinin vermiş olduğu özelgelerde amortisman konusuna ait hükümler bulunmamaktadır.
Son olarak, gayrimenkullerin devriyle ilgili yapılan tüm bu işlemlerin ilişkili kişi veya kurumlar adına yapılması halinde transfer fiyatlandırması hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği tabidir.
488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu (1964), Resmi Gazete, 11751, 01.07.1964
492 Sayılı Harçlar Kanunu (1964), Resmi Gazete, 11756, 17.07.1964
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (1984), Resmi Gazete, 18563, 25.10.1984
3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu (1989), Resmi Gazete, 20194 , 13.06.1989
5411 sayılı Bankacılık Kanunu (2005) , Resmi Gazete, 25983 (mükerrer), 01.01.2005
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (2006) , Resmi Gazete, 26205, 21.06.2006
7186 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (2019), Resmi Gazete, 30836 (Mükerrer), 19/07/2019
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği, Resmi Gazete, 28983, 26.04.2014
1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete, 28983, 26.04. 2014
01/11/2005 tarih ve 2005/1 sayılı Harçlar Kanunu Sirküleri
5 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği (1992). Resmi Gazete, 21174 , 17.03.1992
37 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği (2005).Resmi Gazete, 25744, 03.03
Lebib Yalkın mevzuat Dergisi, 2001 Nisan Say-100, Ahmet EROL, Geri Alım (Vefa hakkı ) sözleşmelerinin niteliği ve vergi yasaları karşısındaki durumu
Lebib Yalkın mevzuat Dergisi, 2016 Kasım Say-338, Kürşat ÖZTÜRK,Haluk ÖZTÜRK, Banka kredi alacakları nedeniyle düzenlenen sözleşmelerde yer alan geri alım (vefa) hakkına ilişkin maddelerin Damga Vergisi Açısından Değerlendirilmesi
NOMER, Haluk Nami,(2008) “Teminat Amaçlı Vefalı Satışlar İle İnanç Sözleşmeleri Ve Lex Commisoria Yasağı”, (Erişim Tarihi: 24.07.2019), https://dergipark.org.tr/download/article-file/372891
Özelge, Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih: 23.08.2012, Sayı: B.07.1.GİB.4.48.15.01-HK/16-140
Özelge,Trabzon Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih:16.08.2013 Sayı: 26468226-130(621-35-2012)74
17/02/2016 tarihli ve 62030549-120[Mük.80-2015/135]-13077 17/02/2016 sayılı özelge)
Özelge, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih: 13.06.2011 Sayı: B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK mük.80-738
Özelge, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih: 29.09.2011 Sayı: B.07.1.GİB.4.07.16.02-DH-2010-67-309
Özelge, Afyonkarahisar Defterdarlığı, Tarih: 22/08/2013, Sayı: 63611781-KVK.ÖZLG.206-30
Özelge, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih: 27.10.2011, Sayı: B.07.1.GİB.4.06.17.02-HÇ:123.M-2011-1-943
[1] 7186 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (2019), RG, 30836 (Mükerrer), 19/07/2019
[2] Özelge, Afyonkarahisar Defterdarlığı, Tarih: 22/08/2013, Sayı: 63611781-KVK.ÖZLG.206-30
[3] Özelge, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Tarih: 17/02/2016, Sayı:62030549-120[Mük.80-2015/135]-13077
[4] 492 sayılı kanun, ekli 4 sayılı tarife: Gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı tapu harcı alınır.
[5] Özelge, Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı, 23.08.2012 tarihli, B.07.1.GİB.4.48.15.01-HK/16-140, (..Buna göre, kredi borcunun teminatı niteliğinde bulunmayan …'e ait söz konusu gayrimenkulın şirketinizin …bank'a olan borcuna karşılık devredilmesi ve gayrimenkul üzerine tapuda vefa hakkı tesis edilmesi işlemlerinin harçtan istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır. )
[6] Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı, (B.07.1.GİB.4.07.16.02-DH-2010-67-309 , 29.09.2011
[7] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı , 27.10.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.06.17.02-HÇ:123.M-2011-1-943 sayılı özelgesi
[8] 4 seri nolu Damga Vergisi sirküleri
[9] 18 nolu Damga Vergisi sirküleri
[10] 16.08.2013- 26468226-130(621-35-2012)74 –Trabzon Vergi Dairesi Başkanlığı
[11] Özelge, Afyonkarahisar Defterdarlığı, Tarih: 22/08/2013, Sayı: 63611781-KVK.ÖZLG.206-30
[12] 1 seri nolu kurumlar vergisi tebliği,bölüm
[13] 23.08.2012 tarihli ve B.07.1.GİB.4.48.15.01-HK/16-140 Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı
[14] 5 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği (1992). Resmi Gazete, 21174 , 17.03.1992, 37 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği (2005).Resmi Gazete, 25744, 03.03
17.09.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.