Öz: Bu çalışmamızın amacı Covid-19 salgını kapsamında oranı öncelikle indirilen, sonrasında ise indirim oranının süresi uzatılan işlemlerin KDV iadesine yönelik genel bilgiler sunmaktır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde de görülmesi ve etkisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte, vergi otoritesi ekonomideki etkileri de gözeterek, yayılı muamele vergisi olan KDV oranlarında bir kısım indirimlere gitmiştir.
Bahse konu KDV oranındaki indirimler Cumhurbaşkanı Kararı (CK) ile gerçekleşmiş olup, sayı ve resmi gazete (RG) tarihleri şu şekildedir. 2278 sayılı CK 22.03.2020 tarihli RG, 2812 Sayılı CK 31.07.2020 tarihli RG, 2913 sayılı CK 30.08.2020 tarihli RG, 3318 sayılı CK 23.12.2020 tarihli RG.
Bu kapsamda 31.07.2020 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 2812 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararında belirtilen indirim oranının süresi ilk olarak 31.12.2020 tarihi şeklinde belirlenmişken, anılan karardaki süre 3318 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 31.05.2021 tarihine kadar uzatılmıştır.
2812 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 31.07.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanması ile birlikte 31.07.2020 tarihinden itibaren (bu tarih dâhil) ağıdaki teslim ve hizmetlerin KDV oranları değiştirilmiş olup, hali hazırda belirtilen oranının 31.05.2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil) uygulanacağı öngörülmektedir.
24.12.2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1. Maddesinin birinci fıkrasının b bendine (%1) göre KDV oranı uygulanacak işlemler: “Konaklama hizmeti, yeme-içme sektöründe verilen hizmetler ile sinema, tiyatro, opera, operet, bale ve müze giriş ücreti”
24.12.2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1. Maddesinin birinci fıkrasının c bendine (%8) göre KDV oranı uygulanacak işlemler: “İş yeri kiralama hizmeti, kongre, konferans, seminer, konser, fuar ve lunapark giriş ücretleri, düğün, nikâh, balo ve kokteyl salonlarında verilen organizasyon hizmetleri, berberlik ve kuaförlük hizmetleri ile güzellik salonunda verilen hizmetler, terzilik, giyim eşyası ve ev tekstil ürünlerinin onarım ve tamiratı, ayakkabı ve deri eşyaların onarımı ile ayakkabı boyama hizmetleri, kuru temizleme, çamaşırhane, giyim eşyası ve diğer tekstil ürünlerini ütüleme hizmetleri ile halı ve kilim yıkama hizmetleri, yeme-içme hizmetleri (alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç), yolcu taşımacılığı hizmetleri, genel orana tabi süs bitkileri ile çiçek teslimleri”
Malzemeler hariç olmak üzere şu faaliyetlerin KDV’si de indirimli orana (%8) tabi tutulmuştur. “Bisiklet, motosiklet ve motorlu bisikletlerin bakım ve onarımı, evde kullanılan elektrikli cihazların (buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, klima gibi) bakım ve onarımı, tüketici elektroniği ürünlerinin (TV, radyo, CD/DVD oynatıcıları, ev tipi video kameralar gibi) bakım ve onarımı, evde kullanılan ısıtma ürünlerinin (termosifon, şofben, banyo kazanı, kombi gibi) (merkezi ısıtma kazanları hariç) bakım ve onarımı, ev ve bahçe gereçlerinin bakım ve onarımı, mobilyaların ve ev döşemelerinin bakım ve onarımı, bilgisayarların, iletişim araç ve gereçlerinin, saatlerin bakım ve onarımı, müzik aletlerinin bakım ve onarımı, çilingirlik ve anahtar çoğaltma hizmetleri ile hamallık hizmetleri, motorlu kara taşıtlarının yağlanması, yıkanması, cilalanması hizmetleri ile bunlara ait koltuk ve döşemelerin bakım ve onarımı, hane sakinlerine verilen konut bakım, onarım, boya ve temizlik hizmetleri.”
Bilindiği üzere KDV işleme dayanan yayılı bir muamele vergisidir. Verginin konusu 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun 1. Maddesinde belirtilmiş, mükellefi ise aynı kanunun 8. maddesinde sayılmıştır. Mükellefin tanımı ise VUK 8. madde de “vergi kanunlarına göre kendilerine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişilerdir” şeklinde yapılmıştır. Borç ise genel olarak, bir yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde menfaat kaybına uğrama yâda bir değerden vazgeçme şeklinde tanımlanabilmektedir.
KDV Kanununa bakıldığında 20. Maddesinde “Teslim ve Hizmet İşlemlerinde Matrah” 28. Maddesinde “Oran” 29. Maddesinde “Vergi İndirimi” ve 30. Maddesinde ise “İndirilemeyecek Katma Değer Vergisi” düzenlemelerine yer verildiği görülmektedir.
Bahse konu düzenlemeler ile kanun maddesine açıklık getirmek ve uygulamaya yön vermek için çıkartılan tebliğler dikkate alındığında mükellefler mal teslimi ve hizmet ifasından dolayı KDV hesaplamakta, yine mal ve hizmet alımlarından dolayı kendilerine hesaplanan KDV’yi de hesapladıkları KDV’den düşmektedir. Bu şekildeki işlem sonucunda hesaplanan KDV fazla ise ödemekte, indirilecek KDV fazla ise aradaki fark sonraki döneme devretmektedir. Şüphesiz ki fazla çıktığında ödenecek olan KDV mükelleflerin mal teslimi veya hizmet ifasından dolayı alıcılardan tahsil ettiği KDV’nin hazineye aktarılmasından öte değildir.
KDV Kanunda her ne kadar vergi borçlusu olarak sayılanlar mükellefler olarak bilinse de KDV’de verginin gerçek borçlusu, diğer bir ifadeyle menfaat veya değer kaybı olan nihai tüketicidir. KDV’ye konu bir teslim ve hizmeti kim almışsa ve aldığını aktaramamışsa KDV’nin gerçek ödeyicisi o’dur. Bu durumda mükellef olarak bilinenler ise esasen ödemeye aracılık eden, tahsildar veya vergi sorumlusundan öte değildir.
KDV’nin nihai ödeyicisinin nihai tüketici olmasından hareketle, işletmelerde nihai tüketime eren, dolayısıyla üzerinden her hangi bir şekilde KDV hesaplanmayan ve kanunla istisna getirilmeyen tüketimlerin bünyesindeki KDV’de mükelleflerin uhdesinde bırakılmak istenmektedir. Ancak işletme de değer yaratıldığı halde yaratılan değere neden alımların KDV’sinin işletmede bırakılması hedeflenmemektedir.
Kimi durumlarda mükelleflerin faaliyet konularından kaynaklı olarak teslim aldıkları mal ve hizmetler için ödedikleri KDV’nin, mal teslimleri ve hizmet ifalarından dolayı tahsil ettikleri tutarı karşılamaktan uzak olduğu hallere rastlanılmaktadır. Bu durumun sebepleri arasında KDV oranlarındaki farklılıkları görmek mümkündür. Şöyle ki KDV Kanunun 28. Maddesinde belirlenen KDV oranı (yani yasal oran) %10’dur. Bu oranın değiştirilmesine yönelik yetki Cumhurbaşkanına (mülga Bakanlar Kurulu) verilmiştir. Anılan yetkiye istinaden bir kısım mal teslimi ve hizmet ifası için KDV oranı yüzde onun altında %1 ve %8 olarak indirimli şekilde belirlenmişken, bu oranların dışında tutulanların %18 (genel orana) tabi tutulacağı belirtilmiştir.
Genel orana tabi mal ve hizmet alan mükellefler, aldıkları mal ve hizmeti indirimli orana tabi işlemde kullandığı vakit oranlar arasındaki farklılıktan kaynaklı, yüklenilen KDV’nin indirim yoluyla giderilmesinin önü kapanmaktadır. Örneğin %18 KDV oranı ile yolcu taşımacılığında kullanılmak üzere akaryakıt alan bir mükellef akaryakıtı yolcu taşımacılığında kullanırsa ve taşıdığı yolcuya bilet fiyatı üzerinden (iç emsal oranına göre) indirimli olarak %8 KDV hesaplarsa aradaki oran farkından (18-8=>10) kaynaklı olarak yüklenimlerini indirim yoluyla gideremeye bilmektedir.
İndirimli orana tabi işlemler nedeniyle mükelleflerin uhdesinde kalma ihtimali bulunan yüklenimlerin, mükelleflerin uhdesinden çıkartılması için öteden beri iade müessesi öngörülmüştür. Covid-19 kapsamında KDV oranı indirilen işlemlerin yükleniminden kaynaklı olan KDV’lerinde iadeye konu edilmesi bu kapsamda mümkündür. Zira KDV oranındaki değişiklik Cumhurbaşkanı kararı ile gerçekleşmiş olup, konu ile ilgili KDV Genel Uygulama Tebliğinde belirtilen konuda iadenin farklı usullere tabi olmasına yönelik işleme yer verilmemiştir. Diğer bir deyişle oranı indirilen KDV’lerin iadesine yönelik işlemde bilinen haliyle önceki usul ve esasların uygulanması gerekmektedir.
İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı KDV iade talebinde bulunacak mükelleflerin öncelikli olarak yüklenilen KDV tutarlarını belirlemeleri gerekmektedir. Yüklenilen KDV tutarı belirlenirken yine öncelikli olarak indirimli orana tabi işlemin bünyesine doğrudan giren harcamaların KDV’sinin dikkate alınması gerekmektedir. Sonrasında ise azami tutar dikkate alınarak istenmesi halinde genel yönetim giderlerinden yüklenime pay verilebilir bu paydan sonra da Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlere (ATİK) yapılan harcamalardan dolayı yüklenilen KDV’den pay verilebilir.
İndirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen KDV tutarının iadesinde azami sınır belirlemesi yapılmaktadır. Bahse konu sınır, indirimli orana tabi işlemlere genel oranda (%18) vergi uygulaması sonucunda bulunur. Anılan sonucu aşmayacak tutarda genel yönetim giderlerinden ve ATİK’lerden pay verilebilir. Azami iade edilebilir KDV’yi aşacak tutarda genel yönetim giderlerinden ve ATİK’lerden verilen paylar KDV iadesinde dikkate alınmaz. Payın ne şekilde yapılacağına dair KDV Genel Uygulama Tebliğinde düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle pay verilirken gerçek mahiyetine en uygun yöntemin kullanılması yerinde olacaktır.
İndirimli orana tabi işlemlerin bünyesine doğrudan giren vergilerin, iadeye esas azami sınırı geçmesi halinde bu durum münhasıran vergi inceleme raporuna göre çözülür. Normal şartlar da bu durumun gerçekleşmesi çok mümkün değildir. Şöyle ki indirimli orana tabi işlemin meydana gelmesinde işçilik giderleri gibi KDV yüklenimi bulunmayan giderler de dikkate alındığında, indirimli orana tabi işlemin maliyetinin çok altına (zararla) satılması halinde mümkün olabilecektir.
İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı iade talep edilmek istenmesi halinde işlemler aylık dönemler itibariyle belirlenir. Belirleme yapılırken indirimli orana tabi işlemlerin tamamı hesaplamada dikkate alınır. Şöyle ki indirimli orana tabi işlemler ayrıştırılarak KDV iade talebinde bulunulamaz. Hesaplamanın yapılmasında şu yöntem kullanılabilir. İade Talep Edilebilir KDV= İndirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen KDV - (İndirimli orana tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV + iade talebinde bulunabilecek alt sınır tutarı)
İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı yüklenilen ve iade talep edilen KDV’ler kümülatif olarak dikkate alınır ve her ayın “sonraki döneme devreden KDV’si” ile mukayese edilir. Yapılan mukayese sonucunda alt sınırda dikkate alınarak, sonraki döneme devreden KDV’ tutarı yüklenilen KDV tutarından fazla olursa yüklenilen KDV’nin tamamı değilse aradaki fark kadar iade talebinde bulunulabilir. Dönemlerden birinde ödenecek KDV çıkması halinde ödenecek KDV’nin çıktığı dönemlerden önceki dönemin hesaplamaları dikkate alınmaz. Bir diğer ifadeyle de ilgili dönemler için KDV iade talebinde bulunulamaz.
İndirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen KDV’nin iadesinin talep edilebilmesi için indirim yoluyla giderilemeyen KDV tutarının her yıl belirlenen alt sınırı geçmesi gerekmektedir. 2020 yılı için belirlenen alt sınır 17.300-TL olup, 2021 yılı için ise bu tutar 33 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği ile 18.900-TL olarak belirlenmiştir.
İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı KDV iade talebi, işlemin gerçekleştiği yılda mahsuben (indirimli orana tabi konut ile 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki (II) sayılı listenin (B) bölümünün 28, 29 ve 31 inci sırasında yer alanlar cari yılda nakden de talep edebilir) veya izleyen takvim yılında nakden veya mahsuben yapılabilmektedir. İzleyen takvim yılında iade talebinde bulunmak isteyen mükellefler en erken Şubat ayında Ocak ayı KDV beyannamesi ile birlikte talepte bulunurken, en geç Aralık ayında Kasım dönemi KDV beyannamesi ile birlikte iade talebinde bulunabilecektir. Bir diğer deyişle de indirimli orana tabi işlemlerden dolayı izleyen yılda nakden veya mahsuben KDV iade talebinde bulunmak isteyen mükelleflerin en geç izleyen yıl Kasım dönemi KDV beyannamesinde bu durumu belirtmesi gerekmektedir. Belirtilen süreler içerisinde iade talebinde bulunulmamış olması, iade talep hakkını sakıt hale getirmektedir.
Genel olarak bilinmekle birlikte hatırlatmakta fayda görülmektedir ki iade talebinde bulunulan tutarın sonraki dönem devreden KDV tutarından düşülmesi gerekmektedir. Zira mükelleflerin iade talebinde bulunduğu tutar indirim yoluyla gideremedikleri KDV’nin iade yoluyla hazineden tahsil edilmesi işleminden ibarettir.
Ayrıca indirimli orana tabi işlemlerden dolayı iadesi talep edilecek işlemin işletme bünyesinden çıkmış olması gerekmektedir. Bir diğer ifadeyle stoklar gibi işletmelerin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, üzerinden KDV hesaplaması yapılıp defter kayıtlarından çıkartılmayan işlem kaynaklı olarak KDV iade talebinde bulunulamaz. Zira işletmeden henüz çıkmamış olan bir işlem için işletmenin indirim yoluyla gideremediğini iddia etmekte olanaklı olmayacaktır.
Covid-19 kapsamında ekonomideki aksaklıkların giderilmesi için KDV oranı indirilen işlemlerin yükleniminde yer alan KDV’nin iadesi için özel bir düzenleme bulunmamakta olup, diğer işlemlere yönelik genel hükümlere tabidir.
Yüklenime dâhil edilen KDV belirlenirken öncelikli olarak işlemin bünyesine doğrudan giren KDV’lerin dikkate alınması, sonrasında istenilmesi halinde sırayla genel yönetim giderleri ve ATİK’lere yönelik harcamadan pay verilebilmesi gerekmektedir.
Yüklenilen KDV’nin toplam tutarı iade talebinde bulunulabilecek azami tutarı geçmemesi gerekmektedir. Doğrudan yüklenimlerin tutarı azami iade edilebilir tutarı geçerse aradaki farkın çözümü münhasıran vergi incelemesi ile yerine getirilir.
İndirimli orana tabi olan işlemler nedeniyle iade talep edilmesi halinde indirimli orana tabi işlemlerin kül olarak dikkate alınması gerekmektedir. KDV Genel Uygulama Tebliğine göre ayrıştırma yapmak mümkün değildir.
İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı KDV iade talebi işlemin gerçekleştiği yılda veya izleyen takvim yılında yapılabilir. İzleyen takvim yılında talep edilmek istenmesi halinde en erken Ocak ayı KDV beyannamesi ile birlikte Şubat ayında en geç ise Kasım ayı beyannamesi ile birlikte Aralık ayında talep edilmesi gerekmektedir.
Kaynakça
-1 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği
-33 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
-2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
-3318 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı
-2812 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı
-2278 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı
-2913 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı
(dünya.com.ekonomi, 2021)
08.02.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.