Anayasa Mahkemesi’nin 3 Aralık 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan kararı, özellikle yapı kayıt belgeleri düzenlenen yapıların deprem dayanıklılığı konusunda önemli bir karar verdi.
3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddenin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi.
Başvuru kararında özetle; devletin sağlıklı ve dengeli çevrenin oluşturulması bakımından pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu, yapı kayıt belgesi verilen yapıların can ve mal güvenliğini temin eden belirli bir standartta yapılıp yapılmadığına yönelik denetim yükümlülüğü getiren herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, buna karşın itiraz konusu kuralla yapının depreme dayanıklılığı konusunda sorumluluğun yapı malikine bırakıldığı, bu durumun devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 5., 17., 47. ve 56. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesi, iptal edilen düzenlemenin, yapı kayıt belgeleri verilen yapıların deprem dayanıklılığı konusundaki sorumluluğu tamamen malike yüklemesinin, devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmadığını tespit etti.
Bu bağlamda:
Yapı Kayıt Belgelerinin Kapsamı ve Sorunlu Alanlar
Yapı Kayıt Belgesi, 2018 yılında getirilen bir düzenleme ile, ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapıların kayıt altına alınmasını sağlarken yapı kayıt belgesinin yapıların mevcut haliyle kayıt altına alınmasını öngördüğü için:
Deprem Dayanıklılığına Yönelik Eksikler: Belgeler düzenlenirken yapıların deprem dayanıklılığına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmaması sonucunu doğuruyordu.
Maliklere Yüklenen Sorumluluk: Ayrıca Düzenleme, yapıların yeniden inşa edilmesi veya güçlendirilmesi durumunda dahi tüm sorumluluğu maliklere bırakıyordu.
Anayasa Mahkemesi, bu durumun bireylerin yaşam hakkını koruma açısından yetersiz olduğu sonucuna vardı.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı, yapı güvenliği ve vatandaşların yaşam hakkı açısından son derece önemlidir.
Türkiye’de yapı stokunun bir kısmının risk altında olduğu düşünüldüğünde, bu kararın etkileri, sadece bireysel maliklere değil, tüm toplumun güvenliğine yönelik büyük önem arz etmektedir.
Anayasa’nın 17. maddesinde "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" denilerek yaşam hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddede güvence altına alınan hak, Anayasa’nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif ödevler yanında pozitif ödevler de yükler
İtiraz konusu kuralda, yapı kayıt belgesiyle kayıt altına alınan yapının depreme dayanıklılığının malikin sorumluluğunda olduğu hükme bağlanmıştır. İnsan yaşamı yönünden tehlike oluşturan yapıların tespit edilmesi ve bunların güçlendirilmesi, bunun mümkün olmaması hâlinde yıktırılması yolunda tedbirler alınması devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. Bu bağlamda kuralın yaşam hakkıyla ilgisi olduğu açıktır.
03.12.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.