Son zamanlarda, Vergi İdaresi, limited şirketlerdeki hissesini devrederek ortaklıktan ayrılan iştirakçilerin (ve yöneticilerin), şirketin takipteki tüm zamanlara ait borçlarından sorumlu görerek, ödeme emri ile cebri tahsilat yoluna gitmektedir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki 6183 sayılı Kanunda yer alan, limited şirket ortak ve yöneticilerinin sorumluluğunu düzenleyen iki maddesindeki uygulama özellikleri hakkında temel bazı bilgileri paylaşmak istiyoruz.
Limited şirketlerin borçlarıyla ilgili olarak ortakların sorumluluğu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35’inci maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddenin düzenleniş biçimine göre, bir amme alacağı ;
- Öncelikle şirket tüzel kişiliğinden ve tüzel kişilik mal varlığı ve alacaklarından
- Tüzel kişilikten tahsil imkanının olmadığı veya kalmadığının anlaşıldığı hallerde “İkincil” sorumlu olarak ortaklardan
Takip ve tahsil edilecektir.
Ortakların amme borçlarından sorumluluğu koyduğu (veya koymayı taahhüt ettiği) sermaye payı oranına göre belirlenmektedir. Yöneticilerin sorumluluğu ise sınırsızdır.
Bu nedenle, ortak ve yöneticilerin amme alacaklarına karşı sorumluluğu iki ayrı maddede düzenlenmiştir.
6183 sayılı Kanunun 35. Maddesi ortakların amme alacakları karşısındaki sorumluluğunu düzenlemekte olup yöneticilerin tüzel kişiliğin amme borçlarından sorumluluğu Mükerrer 35. Maddede düzenlenmiştir.
Bu madde bir sıralama kuralı getirmiştir; Şirket tüzel kişiliğinden tahsil imkanının kalmadığı tamamen ve kesin olarak anlaşılmaksızın ikincil sorumlulara gidilemez.
Yapılan bu düzenleme ve ibare değişikliği; limited şirketten tahsil edilemeyen dolayısıyla 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi kapsamında takip edilmesi gereken kamu alacaklarından ikincil sorumlu olan şirket ortaklarının sorumluluklarının başlayabilmesi için getirilmiştir.
5766 sayılı yasa ile Limited şirketin amme borçlarından, eski ve yeni ortakların ne şekilde sorumlu olacakları hususu düzenlenmiştir.
Bu amaçla 6183 sayılı Kanunun 35’ inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.”
Yasanın gerekçesine baktığımızda, yapılan bu düzenleme ile amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olması halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulmaları amaçlanmaktadır.
Gerekçede, bu sorumluluk uygulamasının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren amme alacaklarının, ilgili kanunlardaki kanuni ödeme sürelerinde ve/veya 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre verilen özel ödeme süreleri içinde farklı şahısların ortak olması halini de kapsadığı ifade edilmektedir.
Düzenlemenin amacı, öncelikle muvazaalı hisse devri yoluyla önceki ortağın sorumluluğunun ortadan kalkmasını önlemektir. Bu nedenle Maddenin daha önceki düzenlenmesindeki, “hisseleri devralanın, şirketin mali mükellefiyetlerini araştırması gerektiği” yolundaki anlayıştan vaz geçilmiş ve devredenin de amme alacaklarından sorumlu olabilmesi sağlanmak istenmiştir.
Limited şirket ortaklarının sorumluluğuna esas alınan amme alacaklarının doğduğu zamanlar, dönemleri ve ödeme zamanları kriterleri, yargı kararlarında da benimsenmiştir. Ancak bu zamanlarda farklı iştirakçilerin de bulunması halinde sorumlu tayininde kararlar içinde görüş birliğine varılamamıştır.
Diğer taraftan devreden şahıslara da müteselsil sorumluluk getirilmesi, bir yandan hisse devri yapan ortakların kendi dönemine ait borçları ödemesini sağlayacak, amme alacağının tahsilinde muhatap sayısını artıracaktır.
Kanuni temsilcilerin sorumluluğu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35’inci maddesinde düzenlenmiştir. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.”
Yapılan bu düzenleme ile amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olması halinde, bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacakları belirtilmektedir.
Bu sorumluluk uygulaması, kanuni veya özel ödeme süreleri içinde farklı şahısların kanuni temsilci veya teşekkülü idare eden olması halini kapsamaktadır.
Gerek 35. Madde, gerekse mükerrer 35. Maddede yer alan düzenlemenin en önemli kısmı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gereken zamanın belirlenmesidir.
6183 sayılı Kanun, sadece VUK kapsamındaki amme alacaklarını kapsamaz. Kanunun 4. Maddesinde “amme alacağı” teriminin 1. Ve 2. Maddelerde sayılan alacakları ifade ettiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla, “amme alacağının doğuşu” ifadesi doğrudan 213 sayılı VUK’taki “vergiyi doğuran olayı” göstermez.
Vergiyi doğuran olay, vergi hukukunun kapsamına girildiğini gösterir ancak, amme alacağının doğduğunu ifade etmez. Zira, amme alacağı, ödenecek bir verginin ortaya çıkması ve bu vergi alacağının tahakkuk etmesi ile ortaya çıkar.
Bu nedenle vergiyi doğuran olaylara rağmen ödenecek verginin ortaya çıkmadığı veya tarh olunan bir vergiye karşı dava açıldığında -dava sonuçlanıncaya kadar- tarh olunmasına rağmen “amme alacağı” söz konusu olamaz.
6183 sayılı Yasa, amme alacağının “ödenebilir” safhaya gelmesiyle uygulanabilir.
Bu açıklamalardan yola çıkıldığında;
Gerekmektedir.
Örneğin;
13 Kasım 2024 tarihinde hisse devri yapan bir ortağın, bu devir işleminin aynı tarihte tescil ve ilan edilmiş olması şartıyla, bu tarihten sonra ortaya çıkan vergi veya genel amme borcundan sorumlu tutulması söz konusu olmamakla birlikte, bir vergi incelemesinde ortaya çıkan 2023 yılına ait vergi borçlarından hissesi oranında sorumlu olması kaçınılmazdır.
Şirket yöneticisinin sadece hisse devri yapıp yöneticiliğe devam etmesi durumunda ise sorumluluğun şekli ve kaynağı ortaklık ilişkisi açısından değil, yöneticinin sorumluluğu açısından takip işlemi devam edecektir.
Şu halde, hisse (ve yönetim yetkisi) devrinin tescil ve ilanından önce tahakkuk etmiş, ödenebilir safhaya gelmiş ancak ödenmemiş bir amme alacağı varsa sorumluluğa itiraz, ancak, “amme alacağının doğmasına etki veya katkısının olup olmadığı şeklinde ileri sürülebilir.
Çok sık karşılaşılan bir sorun olarak, hisse devrinden ( tescil ve ilan tarihinden) sonra, devralan ortakların veya yöneticilerin, sahte fatura düzenlemesi veya inceleme elemanına defter- belge ibraz etmemesi durumunda ortaya çıkan amme alacaklarından hissesini devreden ortak ya da yöneticilerin MÜTESELSİL SORUMLU tutulmasından söz edebiliriz.
Hisse veya yöneticilik yetkisi devrinin yazılı biçimde yapılması, Ticaret Sicilinde tescil ve ilan edilmesi, devir tarihinden sonra ortaya çıkan amme borcundan sorumlu tutulmamak açısından büyük önem taşımaktadır.
10.02.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.