Öncelikle sunu göz önünde bulunduralım; açık ekonomiye sahip her ülke kendi tabiyetlerindeki şirketlerin ve kişilerin yurt dışında elde ettikleri kazançları, ülkeye transfer edilmesi şartıyla vergileme dışında tutmaktadır.
Bu vergi politikasının bir çok nedeni vardır ama bazıları belirleyici niteliktedir.
Buna göre;
Yukarıda ana hatlarıyla açıklanan gerekçelere bağlı olarak, yurt dışı kazançlarla ilgili istisnalar da Kurumlar Vergisi Kanunumuzda birden çok fıkrada ve bentte ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu düzenleme tarzında bazı hükümler birbiriyle ilişkili olabilmektedir.
Yazımızda, yurt dışındaki iştiraklerden sağlanan kazançlardaki İSTİSNA uygulamaları, hem kategorik/sistematik açıdan hem de uygulama tarzı itibariyle ele alınarak açıklanmaya çalışılacaktır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 5. Maddesinde; “kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan” anonim ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine iştirak eden kurumların, bu iştiraklerinden elde ettikleri iştirak kazançlarının vergiden istisna olacağı, ancak bu istisnanın uygulanabilmesi için şu şartları taşıması gerekmektedir.
1) İştirak payını elinde tutan Türkiye mükellefi şirketin, yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az % 10'una sahip olması,
2) Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla iştirak payının kesintisiz olarak en az bir yıl süreyle elde tutulması,
Normal olarak, takvim yılı değil, 12 aylık bir süre dikkate alınacaktır. Bu sürenin belirlenmesi bazı durumlarda farklılık gösterebilir. Örneğin, rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle elde edilen kazançlarda 12 aylık süre, rüçhan hakkının ilk doğduğu tarih esas alınarak belirlenir. Zira rüçhan hakkı normal iştirak kavramından farklıdır ve genellikle kuruluş tarihinde sağlanır. Dolayısıyla rüçhan hakkının iktisap tarihinde yurt dışı şirketin kuruluş tarihi esas alınır.
Aynı şekilde, yurt dışı iştirakin, mevcut bazı fonların veya dağıtılabilir eski kurum kazançlarının sermayeye eklenmesi yoluyla oluşan bedelsiz sermaye hisseleri üzerinden elde edilen iştirak paylarında da sahip olunan eski iştirak paylarının elde edilme tarihi dikkate alınır.
3) Yurt dışı iştirak kazancının kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil, iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az % 15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması;
Bazı ülkelerde vergi isimleri ve kaynakları farklı olabilmektedir. Bu vergilerin kazançlar üzerinden alınmış olması önemlidir. Herhangi bir ülkenin yaptığı vergilemede, alınan verginin gelir veya kurumlar vergisine eşdeğer olup olmadığı konusunda tereddüt yaşanması durumunda o ülke ile yapılan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarına bakılır. Bu anlaşmaların ilk maddelerinde o anlaşma kapsamındaki vergi isimleri yer almaktadır. ÇVÖ Anlaşmaları, tüketim veya işlem vergileriyle değil, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerle ilgilidir.
4) iştirak edilen şirketin esas faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye'de uygulanan kurumlar vergisi oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması,
Türkiye’de Normal KV Oranı %25 olmakla birlikte, bankalar, 6361 sayılı Kanun (Finansman şirketleri, Finansal kiralama şirketleri ve Faktoring şirketleri) kapsamındaki şirketler ile varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri için 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara %30 oranında kurumlar vergisi uygulanacaktır.
İştirak hisseleri üzerindeki vergi yükü, karın dağıtıldığı ülkede ve o dönemde tahakkuk eden ve kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergiler dikkate alınır.
Kar payının dağıtıldığı kazançlar, istisna nedeniyle üzerinden vergi ödenmemiş fonlar olabilir. Bu durum iştirak hissesinin vergi yükünü etkileyecektir.
Vergi yükü hesaplaması yapılırken, bir dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilir. Dolayısıyla iştirak edilen şirketin ödediği vergi toplamı içerisinde, dağıtılan kurum kazancına isabet eden kısım hesaplanarak, iştirak hissesine ait vergi yükü bulunacaktır.
5) İştirak kazancının, elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi.
Yurt dışı iştirak kazançlarında istisna uygulamasının temel şartı bu kazançların belirlenen sürede Türkiye’ye getirilip beyan edilmesidir. Bir Türk şirketinin elde ettiği kazançların, elde edildiği yere bağlı olmaksızın vergileme erki Türkiye’dedir. Bu nedenle istisna uygulanabilmesi için bu kazancın öncelikle Türkiye’ye transfer edilip beyan edilmesi gerekmektedir.
İştirak kazancı, dağıtıldığı dönemde/ tarihte elde edilmiş sayılacağından, transfer süresi içinde ortaya çıkan kur farkları istisna tutarının hesabında dikkate alınmayacaktır.
İştirak kazançlarının geçici vergi dönemine ait beyannamenin verileceği tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi halinde, bu geçici vergi döneminden itibaren istisnadan yararlanılabilmesi mümkündür.
Bazı hallerde, yurt dışında elde edilen iştiraklerinden sağlanan iştirak kazançlarının Türkiye’ye transferi şart değildir.
Örneğin, yurt dışındaki inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerde, bu işlerin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda, özel amaç için kurulduğunun ana sözleşmelerinde belirtilmesi ve fiilen bu amaç dışında faaliyetinin bulunmaması şartıyla, söz konusu şirketlere iştirak edilmesinden elde edilen kazançlar için kazancın Türkiye’ye transferi zorunlu değildir.
Zorunlu olmayan husus, elde olunan iştirak kazançlarının Türkiye’ye getirilmesidir. Kazançların Türkiye’de hesaplara dahil edilip ilgili dönem beyannamesinde gösterilmesi gerekmektedir.
Kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki yabancı kurumların sermayesine iştirak eden kurumların, bu iştiraklerinden 2023 yılından itibaren elde ettikleri iştirak kazançları için istisna oransal olarak uygulanmaktadır.
Normal olarak, yurt dışı iştirak kazançları istisnası için, iştirak oranının en az %10 oranında olması gerekmektedir. Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun yurt dışı iştirak kazançları istisnasını düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde 1/1/2023 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere bir değişiklik yapılmıştır.
Bu değişikliğe göre;
İştirak payını elinde tutan KURUMUN, yurt dışında iştirak ettiği şirketin ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olması durumunda; kazancın elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar iştirak kazancının Türkiye’ye transfer edilmesi şartıyla, istisna %50 olarak uygulanır.
İştirak kazancının Türkiye’ye transferinin sağlanması şartıyla diğer şartların sağlanması koşulu aranmaz.
Bu düzenlemeye göre,
Burada özellik taşıyan husus, iştirak edenin Kurumlar Vergisi Mükellefi olması ve iştirak payının alındığı tarihte iştirak payının yurt dışındaki kurumun ödenmiş sermayenin %50’ si olmasıdır.
Kazancın Türkiye’ye transfer zorunlu olduğu için istisnanın da % 50 oranında uygulanabilmesi için beyanname verilmesi ve kazancın bu beyannamede gösterilmesi gerekmektedir.
2023 yılından itibaren elde edilecek yurt dışı iştirak kazançlarındaki, en az % 50 oranındaki iştirak payı ile ilgili bu istisna uygulamasını genel istisna durumundan ayıran husus, iştirak hissesinin elde tutulma zorunluluğunun aranmaması ile vergi yükü hesabının yapılmamasıdır.
Böylece, %10 iştirak payında, hem vergi yükünün belirli bir oranı aşması hem de asgari bir yıl elde tutuluyor olması şartları, en az % 50 iştirak hissesinin bulunduğu durumlarda ve 2023 yılından itibaren elde edilecek yurt dışı iştirak kazançlarında, istisna şartı olarak aranmayacak, ancak, istisna iştirak kazancının yarısına uygulanacaktır.
Nakit varlıkları dışındaki şirket aktifinin asgari %75’ini yurt dışı anonim ya da limited şirketlerin her birinin sermayesine, en az %10 oranında iştirak eden ve bu iştirakleri en az iki yıl süreyle portföyde muhafaza eden kurumların bu iştirak hisselerini elden çıkartmasından doğan kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır.
Nakit varlıklar olarak; şirketin kasasında veya bankada bulunan nakit varlıklar, şirket tarafından alınan çekler, altın, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince çıkarılan veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonoların anlaşılması gerekmektedir.
Bu istisna uygulaması, nakit dışı aktif varlıklarının çoğunluğu, yurt dışındaki kurumlara iştirakten oluşan kurumların, bu iştirak hisselerini bir süre muhafaza ettikten sonra elden çıkartmasından sağlanan kazançlarına ilişkindir. İstisnanın amacı, yurt dışına iştirak faaliyetini yoğun biçimde sürdüren şirketlerin vergi yükünü hafifletmektir.
20.01.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.