Vergi Usul Kanununun 6728 sayılı Yasa ile yeniden ihdas edilen 370. Maddesinde “İzaha davet” başlığı altında yeni bir düzenleme yapılmıştır. Konu hakkında, 482 sayılı VUK Genel Tebliği ile detaylı açıklamalarda bulunulmuştur.
Önceki yazımızda, uygulamanın özellik taşıyan hususları açıklanmış ve hangi konuların izaha davet kapsamında olduğu açıklanmıştı.
Bu yazımızda ise izaha davet konuları arasında yer alan “SMİYB kullanımına ilişkin” vergi daireleri üzerinden yapılan “KDV indiriminin reddi” davetinin sonuçları itibariyle nasıl sistem dışında kalacağı üzerinde durmak istiyoruz.
Bilindiği gibi, izaha davet müessesesi, vergi kaybı bulunduğuna işaret eden belirtiler, ( şikayetler, ihbarlar, program kontrol sonuçlarının veya Vergi Tekniği Raporlarının vergi dairesine “gereği” yapılmak üzere gönderilmesi gibi haller ) bulunan hallerde vergi dairelerince incelemeye veya takdire sevk işleminden önce mükelleflerden açıklama talep edilmesidir.
Açıklamalar üzerinde yapılan değerlendirmeler sonucunda vergi ziyaına sebebiyet vermediği anlaşılan mükelleflerin konuyla ilgili vergi incelemesine veya takdire sevk edilmesine gerek duyulmayacaktır.
Vergi ziyaına sebebiyet verildiği kanısına varılan durumlarda ise belirli şartlar dahilinde “indirimli ceza” uygulanmak suretiyle mükelleflere bir kolaylık sağlanmaktadır. .
İzaha davet uygulaması, Vergi dairesi başkanlıklarıyla Vergi Denetim Başkanlığında ve Defterdarlık bünyesinde oluşturulan “Komisyonlar” nezdinde yürütülmektedir.
Halbuki, KDV İndirimi açısından izaha davet işlemleri vergi dairelerince yapılmakta ve sonuçlandırıl(ma)maktadır. Aşağıda açıklanacağı gibi bu farklı uygulama biçimleri arasında gerekli ahenk ve birlik sağlanmadıkça KDV uygulamaları sistemin dışında kalacaktır.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, VUK 370. Maddesi genel maksatlı bir düzenleme olduğu halde, Bakanlık, maddenin kendisine tanıdığı belirleme yetkisini her türlü takdir ve inceleme henüz sınırlı bir biçimde kullanmıştır.
Konunun önemini ortaya koymak bakımından izaha davet sisteminin nasıl yürüyeceği ve mükellefe sağlayacağı imkanlar konusunda bazı bilgileri tekrar etmek yararlı olacaktır.
Sistemin özü, değerlendirme komisyonlarının kuruluşu ve çalışma şeklidir. Yapılan izahat kurulacak “değerlendirme komisyonlarında” ele alınacak ve sonuca bağlanacaktır.
Komisyonların çalışması, değerlendirmeleri ve kararları, o komisyondaki görevlilerin, yaklaşımına ve tecrübesine bağlı olacaktır.
Vergicilikte mesleki muhafazakarlık kaçınılmazdır. Bir yandan akçeli işlerle uğraşmanın verdiği hassasiyet diğer yandan hazine/amme menfaatinin misyon olarak yüklenilmiş olması, vergiciyi zorunlu olarak şüpheci ve devletçi yapmaktadır. Vergicilikte, şüpheli durumlar ile “olumlu kanaate mecbur bırakmayan haller” mükellef lehine yorumlanmaz. Bunu hepimiz az çok yaşadık.
Ancak, modern vergicilik anlayışı tek dünyalı değildir. Bu oyunda sadece idare yoktur. Verginin sosyal bir zorunluluk ya da “vatan görevi” sayılması mükellefin varlığının dikkate alınmayacağı ve hukukunun ihmal edilebileceği anlamına gelmemektedir.
Her zaman yüksek sesle söylemeye alıştığımız “mükellef Hakkı” kavramı, yasal bir dayanağa kavuşmadıkça “mükellef hukuku” oluşmayacaktır.
VUK 370. Maddesinin uygulanabilmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi dairesi başkanlıkları, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ve defterdarlıklar bünyesinde yeterli sayıda "İzah Değerlendirme Komisyonu" oluşturulmuştur. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde kurulan izah değerlendirme komisyonları ilgisine göre vergi dairesi başkanlıkları ile defterdarlıklara bağlı olarak görev yapacaklardır.
Vergi dairesi başkanlıklarında oluşturulacak komisyon, vergi dairesi başkanı veya grup müdürünün başkanlığında, vergi dairesi müdürlerinden veya müdürlerden olmak üzere toplam üç kişiden oluşmaktadır.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında ve Başkanlıkça uygun görülen Grup Başkanlıklarında oluşturulacak İzah Değerlendirme Komisyonu, Başkanlık tarafından biri komisyon başkanı olarak belirlenecek üç vergi müfettişinden oluşacaktır.
Komisyon tarafından haklarında ön tespit yapılanlara, gerekli açıklamaların yer aldığı ve Tebliğ ekinde yer alan bir "İzaha Davet Yazısı" gönderilecektir. Bu davet üzerine 15 gün içerisinde mükellef tarafından gerekli açıklamanın yapılması gerekmektedir.
Sözlü izah olanağı da vardır. izahı yapan ile komisyon tarafından imzalanacak bir tutanakla tespit olunur,
Süresinde yapılan izah, komisyonca en geç 10 gün içinde değerlendirilerek sonuca bağlanacaktır.
İzahın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi, ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, gecikme zammı oranındaki izah zammıyla birlikte ödenmesi şartlarıyla vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan vergi üzerinden %20 oranında uygulanacaktır.
İzaha davet edilen ancak gerekli şartları taşımadığı değerlendirme sonucu anlaşılan mükellefler de . Vergi incelemesine başlanılmadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce vergi beyannamelerini verebilirler. Bu beyan üzerine vergi ziyaı cezası %50 oranında kesilir.
Kendilerine %20 oranında vergi ziyaı cezası kesilen mükelleflerin ihbarnamelerin tebliği üzerine tarhiyat sonrası uzlaşma hakları bulunmaktadır.
Bundan önceki yazımızda, izaha davet mekanizmasına dahil edilen konular hakkında özet bilgi verilmişti.
Bu yazımızda ise özellikle Sahte veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kullanılması Durumunda Mükelleflerin İzaha Davet Edilmesi konusu üzerinde durmak istiyoruz.
Aslında, bu konu KDV indirimlerinin düzeltilmesi bakımından KDV Genel Uygulama Tebliğinde de düzenlenmiştir. Fakat VUK 370. Maddesi ve buna ilişkin 482 numaralı VUK Tebliği ile getirilen düzenleme mükellef hukuku açısından daha yeni ve “uygulanabilirliği” daha yüksek olan bir durumdur. Ancak, KDV indiriminin reddine ilişkin uyarı mekanizması vergi daireleri bünyesinde yürütüldüğü için SMİYB kullanımı konusundaki bazı işlemler yeni uygulamanın dışında kalmaktadır.
Normal olarak Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yer alan fiillerle verginin ziyaa uğratılmış olabileceği hallerde izaha davet hükümleri uygulanmayacaktır.
Ancak, buna bir “yumuşama” getirilmiş ve yapılan ön tespitlerde, kullanılan belgelerin, her bir belge itibarıyla -vergiler hariç- 50.000 TL’yi geçmemesi ve mükellefin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmaması kaydıyla mükellefler izaha davet edilme imkanı getirilmiştir. Bu iki şart birlikte değerlendirilecektir. Şartlardan birinin aşılması halinde diğerinin durumuna bakılmayacaktır. Herhangi bir belge tutarının vergiler hariç 50.000 TL üzerinde olması durumunda, diğer belgelerin tutarına bakılmayacaktır.
50.000 TL’lik sınırın ve %5’lik oranın aşılmamış olması şartları her bir yıl itibarıyla ayrı ayrı değerlendirilecektir. Bir yıla ilişkin bu şartlar sağlanamıyorsa da bu şartların sağlandığı yıllar için ilişkin izaha davet yapılabilir.
Merak edilen konu bu yeni düzenlemenin vergi daireleri nezdinde nasıl uygulanabileceğidir. Zira, inceleme elemanlarının yetkileri yasal güvence altında olduğu için, komisyonların yetki kullanma konusunda fazla bir sorun yaşayacaklarını düşünmüyoruz.
Ancak, vergi dairesi başkanlıkları ve defterdarlık nezdinde oluşan değerlendirme komisyonları KDV indirimleri konusundaki uyarı yazılarında olduğu gibi hem izaha davet edip hem de “asla kabul etmemek” gibi bir pozisyona girerse, Yasa maddesi işin başında topallayacaktır.
Aslında, VUK 370. Maddesi kapsamındaki “izaha davet” uygulaması genel olarak vergi dairesi başkanlıklarında veya defterdarlıklarda oluşturulan komisyonlarca yapılacaktır.
KDV Genel Uygulama Tebliği kapsamında yapılan “İndirimin düzeltilmesi” yolundaki davet ise vergi dairelerince yapılmaktadır.
Eğer bu uygulama aynı biçimde sürdürülürse, SMİYB kullanımı konusundaki, KDV indiriminin reddi yolundaki uyarı yazıları ve açıklamalara kulak asmama ve “özel esaslara alma” durumu da aynen devam edecektir.
Herhangi bir nedenle sahte belge düzenlediği öne sürülen mükelleflerden mal ve hizmet alanlar, neredeyse başka hiçbir şarta bakılmaksızın “KDV İndiriminin Reddine” davet edilmektedir. Kendisine uyarı yazısı gelen mükellefin Mükellef, KDV Genel Uygulama Tebliği kapsamında kendisinden istenen bilgileri ve belgeleri ibraz etseler ve açıklama yapsalar bile vergi dairelerinin ikna olmaları söz konusu değildir.
Bu uygulama için vergi dairelerini suçlamak biraz kolaycılık olacaktır. Zira, çoğu zaman mükellefler hakkındaki bilgiler vergi dairesine talimat şeklinde gelmektedir. Dolayısıyla ihbar, şikayet, program çıktısı, teknik rapor örnekleri vergi dairesine “gereği için” gönderilirse. vergi dairesinin yapılan açıklamaları kabul etmesi beklenmemelidir.
Dolayısıyla, vergi dairelerince yapılan “indirimin reddine davet” uygulamasının da yeni düzenlemeler kapsamında ele alınması zorunluluğu vardır.
Yoksa mükellef hukuku olarak tanıtılan uygulama sadece diğer konulara münhasır olacak ve koda alınmayla sonuçlanan KDV işlemleri sistem dışında kalacaktır.
25.11.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.