1 yıldan fazla süredir koronavirüs salgını ile pandemi süreci yaşanmaktadır. Pandemi ile ilgili hayatımız çok büyük etki altında. Sırf bulaşma riskinin azaltılması için maske, sosyal mesafe başta olmak üzere bir dizi önlemler alındı, alınmaya devam ediyor. Bu sürecin bitmesi için en çok beklenti duyulan gelişmelerden birisi şüphesiz aşılardı. Koronavirüs için dünya çapında farklı aşılar lisans alınarak uygulanmaya başlansa da Ülkemizde Alman Biontech ve Çin Sinovac aşısı uygulanıyor. Şu ana kadar 30 milyon üstünde doz aşısı yapılmış durumda. Devlet yetkilileri, Tıbbi uzmanlar aşının vurulması için vatandaşı teşvik edici açıklamalar yapılıyor. Aşının uygulanması ile aşı karşıtları ya da karşıt olmamakla birlikte tıbbi yan etkisi tereddütleri olduğu için vurulmak istemeyen kişiler bulunmaktadır. Ki Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi aşı zorunluluğu bulunmamaktadır. Zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de aşının zorunlu tutulmaması gerektiği yönünde kararları var.
Yazımızda COVİD19 aşısının çalışma hayatında, işçi ve işveren ilişkisinde nelere dikkat edilmesi gerektiği, işveren tarafından zorlama yapılıp yapılamayacağı, hususları izah edilmeye çalışılacaktır.
Giriş bölümünde izah edildiği üzere aşı devlet eliyle bile zorunlu tutulmamışken işyeri de böyle bir zorunluluk getiremez. İşverenin böyle bir zorlama yetkisi yoktur. İşyeri bu zorlamaya karşı, işyeri hekimi aracılığıyla, aşının faydaları, gerekliliği üzerine tavsiye niteliğinde bilgilendirme ve teşvik yapabilir.
Her ne kadar kanunen işçiyi zorlama hakkı ve yetkisi olmamasına rağmen işçiye zorla aşı vurulması için baskı yapması halinde işçi iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanunun 24. Maddesinin f bendinde çerçevesinde iş akdini haklı nedenle feshedebilir kanaatindeyim.
İşyeri zorunluluk kapsamında olmasa da aşı olunması konusunda bir prensip kararı alabilir. Buna göre; işyerinde bütün işçilerin aşı olunması için uygulama başlatabilir. Bu durumu 4857 sayılı Kanunun 22. Maddesi kapsamındaki çalışma koşullarında esaslı değişiklik süreci gibi yönetmesi gerekir. Bu durumda işveren, işçiye aşı olup olmaması hususunda teklifte bulunması gerekir. İşçi eğer bu teklifi kabul etmezse işçiyi işyerinin aşı olma hususunda aldığı karar çerçevesinde geçerli neden kapsamında iş akdini feshedebilir ve buna bağlı olarak işçiye ihbar öneli verilmesi ya da ihbar tazminatı ödenmesi ve hak ettiği kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği kanaatindeyim. Tabi bu süreç rutin dışı bir süreç olduğu için bu geçerli neden kapsamında yapılan feshler işe iade davası ile Yargı’ya intikal etmesi halinde aşı olunmamasını geçerli neden saymayıp işe iade davası işçi lehine sonuçlanabilir.
İşçinin geçerli neden feshi yapılması ile birlikte halihazırda devam eden fesh yasağından dolayı işveren hakkında 1 asgari ücret idari para cezası uygulanır. Söz konusu idari para cezasına muhatap olmamak maksadıyla şu an için (yazının yazıldığı tarih itibari ile) uzatılmaması halinde söz konusu işçi için 30 haziranda son bulacak ücretsiz izin kapsamına dahil edilebilir. Eğer işçi şartları sağlıyorsa nakdi ücretsiz izin desteğinden faydalandırılabilir.
Bilindiği üzere işçi 6331 sayılı kanun gereği iş sağlığı ve güvenliği olarak başta kanun olmak üzere alt mevzuat ve işyerinin İSG görevlilerince (işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı) alınan tedbirlere uymak zorundadır. COVİD19 aşısı, daha önce de açıklandığı üzere kanunen zorunlu bir aşı uygulaması değildir. Bununla birlikte tıbben %100 tedbir sağyacak tıbbi bulgusu bulunmamaktadır. Bu bağlamda hiçbir işyeri hekimi kanuni bir zorunluluk yokken ve %100 tıbbi neticesi bulunmazken COVİD19 aşısını iş sağlığı açısından alınması gereken bir tedbir olarak iş güvenliği tespit ve öneri defterine ekleyeceğini sanmıyorum. Ancak işyeri hekimi aşıyı zorunlu olarak tedbir kapsamında almamasına rağmen Sağlık Bakanlığının yaptığı gibi tavsiye olarak belirtebilir. Söz konusu tavsiyesi iş sağlığı ve güvenliği için tedbir olarak kabul edilemez. Bu sebeple aşı olmak istemeyen bir işçinin iş sağlığı ve güvenliğine aykırılığından söz edilemez. Buna bağlı olarak ta aşı olmak istemeyen işçi hakkında haklı fesh kapsamında 4857 sayılı Kanunun 25. Maddesinin 2. Alt bendinin i bendi gereği iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye düşürmesi gibi bir durum da söz konusu olamaz.
22.06.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.