Öğrencilik yıllarında yarı zamanlı olarak fast food zincirlerinde çalışanlar bilir. Zincirlerin kullandığı hamburger ekmeği, sandviç ekmeği ve benzeri ekmekler normal ekmekler değildir. Bu ekmekler normal bir ekmekten biraz daha tatlıdır ve içerisindeki malzeme hemen hemen dünyanın her yerinde standarttır. Fast food zincirlerinin önemli bir kısmında ekmekler tek başına satılmadığından hamburger veya sandviçe dönüşmüş içerik üzerinden tüketicilerin şeker tadını algılamaları oldukça zordur. Ancak bazı ülkelerde bu tadın farkına varan vergi idareleri yabancı menşeli zincir restoranların zor günler geçirmesine neden olmaktadır. Bu ülkelerden birisi olan İrlanda, Subway ile yaşadığı ekmek diyaloğu ile gündeme gelmiştir.
İrlanda Vergi İdaresi’nin Subway’in sandviçlerde kullandığı ekmeklerin, içerdikleri şeker dolayısıyla, Katma Değer Vergisine tabi olması gerektiğini düşünmesiyle beraber ortalık karışmıştır. Karşılıklı restleşmeler sonucunda anlaşmazlık İrlanda Yüksek Mahkemesine taşınmış ve Yüksek Mahkeme İrlanda Vergi İdaresi lehine karar vermiş bulunmaktadır.
1972 tarihli İrlanda Vergi Kanunu uyarınca ekmeğin içerisinde yer alan şeker miktarı hamurdaki unun ağırlığının yüzde 2’sini aşmamalıdır. Subway ürünlerinde bu oran yüzde 10 olarak tespit olunmuştur. Bu sınırlara bakılırsa Yüksek Mahkeme “seninki ekmek değil olsa olsa pastadır” kanaatine varmış olabilir. Mübalağa yapmakla beraber İrlanda mevzuatı açısından ekmeğin tanımı önemlidir çünkü ekmek temel gıda ürünlerinden biri olarak İrlanda’da katma değer vergisine tabi değildir.
En azından durum ajanslara bu şekilde yansımıştır. Doğrusu İrlanda’da ekmeğin %0 katma değer vergisine tabi olduğudur. Tüm ihraç ürünleri, çay, kahve(ne güzel), süt, kitaplar, çocuk elbise ve ayakkabıları, oral yoldan alınan ilaçlar, sebze tohumları, meyve ağaçları, gübre, büyükbaş hayvan yemleri, engellilerin tekerlekli sandalyesi, koltuk değnekleri gibi engelli yardımları ile duyma engelliler için yardımlar aynı kapsamda değerlendirilmektedir.
Standartlar fakirler içindir. Bir şeyin standardı yoksa bu işten öncelikli olarak fakirler etkilenir. Örneğin ülkemizde ekmeğin bir standardı olmasına karşın simidin bir standardı bulunmamaktadır. Simit üreten işletmelerdeki maliyet kısma algısı bu şekilde devam ederse 2 yıla kalmaz profilden görülmesi zor simit üretilebilecektir. Oysa ekmek öyle midir? Standardı belli ekmekte gramajı düşük satın bakalım neler olur. İnsan en azından gidip üreticinin yakasına yapışabilir.
04.01.2012 tarih ve 28163 sayılı resmi gazetede yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği ile ekmeğe bir standart getirilmiştir. O zaman ekmek nedir? Ekmek, buğday ununa; su, tuz, maya (Saccharomyces cerevisiae) gerektiğinde şeker, enzimler, enzim kaynağı olarak malt unu, vital gluten ve izin verilen katkı maddeleri ilave edilip bu karışımın tekniğine uygun olarak yoğrulması, şekillendirilmesi, fermentasyona bırakılması ve pişirilmesi ile yapılan ürünü ifade etmektedir.
Standart sayesinde Tebliğ’de ifade edilmeyen (yabancı) maddelerin ekmekte yer almaması sağlanmış, ekmeğin duyusal tanımı yapılmış, ağırlığının en az 200 gram olması gerektiği hükme bağlanmış ve içeriği açıklığa kavuşturulmuştur.
Tebliğ’de ekmeği oluşturan maddeler sayılırken maya gerektiğinde şeker ifadesi virgülle ayrılmadan içeriğe eklenmiştir. Saccharomyces cerevisiae mayası ekmeğin fermentasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır. Maya hamurda bulunan şekeri dönüştürmektedir. Şeker katılan hamur maya ile birlikte kabarır. Ekmekte ne kadar rutubet veya ne kadar tuz bulunabileceği Tebliğ’de açık bir şekilde belirtilmiştir. Buna karşın ekmekte ne kadar şeker bulunabileceği belirsizdir.
Ailesinde veya arkadaş çevresinde fırıncı bulunanlar, özellikle hamurkâr, ekmeğe ne kadar şeker katıldığını sorabilir. Bu kişiler, göz kararı ayarlanan şeker miktarının hatırı sayılır bir miktarda ulaştığını öğrenecektir. Elbette belli bir miktarı olmayan göz kararlı şeker için belli bir miktar ifade etmemiz mümkün değildir. Ancak ister istemez akla şu soru gelmektedir: ekmek var da acaba pasta mı yiyoruz?
Yazımızı birkaç öneriyle tamamlayalım isterseniz.
- Toptan satışlarda şu kadar perakende de bu kadar diyerek Dünya’nın en sofistike tarifesine/listelerine sahip olduğumuz gerçeği veri olmakla beraber üzerinde gerçek anlamda düşünülmüş ve sosyal bazı sorumluluklar yüklenmiş bir vergi tarifesine sahip olmanın çok zor olmadığının aksine bir ihtiyaç olduğunun artık görülmesi gerekmektedir,
- Her şeyden önce vergi tarifesinin anlamlandırılabilir olması önemlidir. Orta zekada makul bir mükellefin hangi malın hangi gerekçeye dayanarak belirli bir vergi oranına veya vergiye tabi olduğunu anlayabilmesi bu konudaki halk desteğini ve vergiye gönüllü uyumu pekiştirebilecektir,
- Enflasyonun ve işsizliğin arttığı pandemi ve uluslararası gerginlikler derken ekonomik anlamda en parlak günlerimizi geçirmediğimiz şu günlerde temel gıda ve bazı giyecek ürünlerindeki Katma Değer Vergisini sıfırlamak tüketiciler açısından hoş bir sürpriz olabilir(ona küçük sürprizler yapın),
- Daha da önemlisi temel gıda ürünlerindeki politikanın temel bir devlet politikası şeklinde yıllara yaygın olarak yürütülmesi ücretler üzerindeki yukarı yönlü baskıyı azaltabilecek ve işverenlerin de dolaylı olarak bu politikadan faydalanmasına olanak sağlayabilecektir.
16.10.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.