Bir önceki yazımızda, elektronik defter ve belge uygulamalarının tek bir tebliğ altında birleştirilmesine ilişkin tebliğ taslağından bahsetmiş ve bu taslağın ciddi bir politika değişikliğine işaret ettiğini söylemiştik. Bu yazımız itibariyle 509 ve 510 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri Resmi Gazetede yayınlanmış oldu. Bu yüzden üç yazıdan oluşmasını düşündüğümüz konuya ilişkin değerlendirmemizi bu yazımızla tamamlayabilir ve çok daha net konuşabiliriz.
Bir önceki yazımızda elektronik defter ve belge kullanımı açısından ülkemizde yaşanan dönüşümün sıklıkla ifade edildiği gibi çok hızlı olmadığını ve nispeten yavaş bir görünüme sahip olduğunu ortaya koymuştuk. Yeni tebliğlerin neler getirdiğini yorumlayabilmek adına, bu bölümde söz konusu tebliğlere kadar olan elektronik defter ve belge uygulamasının performansını değerlendirmeye devam edeceğiz. Daha önce olduğu gibi elektronik defter ve belge uygulamasına ilişkin önermeler üzerinden giderek durumu değerlendirelim.
Ticaret hacminin kayda değer bir yüzdesinin kayıt altına alındığına ilişkin önermenin dayanak noktası, elektronik defter ve belge uygulaması için getirilen 5 Milyon TL, 10 Milyon TL, 25 Milyon TL gibi brüt satış hasılatı kriterleridir. Bildiğiniz gibi brüt satış hasılatı belli bir tutarı geçen mükellefler için elektronik defter ve belgeye geçme zorunluluğu bulunuyor. Satış hasılatı belli bir tutarın üzerinde olan mükelleflerin genel olarak büyük ve orta ölçekli mükellefler olması gerektiği ve bunların işlemlerinin tutar ve işlem sayısı veya sadece tutar yönünden ekonomideki işlemlerin önemli bir kısmını oluşturduğundan hareket ediyoruz. Böylece ticaret hacminin önemli bir kısmının elektronik defter ve belge uygulamaları ile kapsandığı varsayılıyor.
Bir önceki yazımızda açıklığa kavuşturduğumuz üzere, mükellef sayısı bakımından toplam mükelleflerin nispeten sınırlı bir kısmı kapsama alanında bulunuyor. Bu gerçeği bir kenara bırakacak olursak, kapsanan mükelleflerin ekonomideki toplam ticaret hacminin ne kadarını oluşturduğuna ilişkin net bir bilgi yok. Yani kamuoyu ile paylaşılan resmi bir istatistiği referans olarak alamıyoruz. Elektronik defter ve belge uygulamaları konusunda yeni olanlar için belki şaşırtıcı olacak ama bu konuda en ileri ülke uygulamalarının Brezilya, Şili ve Meksika’da bulunduğunu söylememiz gerekir. Bu ekonomilerde toplam ticaret hacminin tamamına yakınının elektronik belge uygulamaları ile kapsandığına ilişkin bilgilere basit bir internet aramasıyla erişebilirsiniz. Zorunlu uygulamaya geçtikten sonra ortalama 5 veya 6 senelik dönemlerde bu ülkelerdeki elektronik defter ve belge uygulamaları çok ciddi bir ivme yakalamış ve örnek olarak gösterilir hale gelmiştir. Tıpkı GSM şirketlerinde olduğu gibi, belirli bir sürede kapsama alanındaki gelişme üzerinden bahsedeceksek, bu ülkelerin elektronik uygulama tecrübesine bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Bilgiye sahip olmak kadar değerli olan bir başka şey, bu bilginin ne kadar etkin kullanılabildiğidir. Hemen belirtmek gerekir ki, Gelir İdaresi Başkanlığı üretilen elektronik defteri herhangi bir şekilde görmüyor. Geçmiş uygulamada, mimari gereği, sadece elektronik defter beratları Başkanlığa gönderildi. Beratlar üzerinden toplanan bilgiler dışında, bu kanaldan Başkanlığın kapsamlı bir muhasebe verisine sahip olmadığı anlaşılabilir. Arşiv faturalarda da elektronik deftere benzer şekilde faturanın kendisi görülmüyor veya gönderimine aracılık edilmiyor. Bununla beraber arşiv fatura raporu ile faturalara ilişkin özet bilgiler toplanıyor. Bu raporlar ise fatura içeriğine göre oldukça sınırlı bilgiler içeriyor.
Elektronik fatura tarafında ise tam tersi bir görünüm var. Faturanın gönderilmesine Başkanlık doğrudan aracılık ediyor. Elektronik fatura ile Başkanlık, diğer bilgi kaynaklarına göre daha cari bir mali veriyi edinmiş oluyor. Buna karşın, fatura sisteminin sağlıklı bir şekilde işletilmesi dışında, bu bilginin ne şekilde kullanıldığına dair herhangi bir bilgi veya istatistiki bir çalışmanın kamuoyu paylaşılmadığını da biliyoruz. Örneğin alım satıma konu bir mal veya hizmetin belirli zaman aralığındaki piyasa fiyatı ya da herhangi bir sektörün girdi maliyeti ölçülebilir. Bu ölçümler, transfer fiyatlandırması uygulamaları açısından mali alanda çalışanların göz önünde bulundurabileceği rehber bilgiler mahiyetindedir. Riskli mükelleflerin, özellikle sahte belge düzenleyicilerinin, fatura trafiğine ilişkin bilgilere çok daha kısa sürelerde erişilebilir, bu kişiler incelemeye alınabilir. Bu kişilerin sistemi kullanması engellenebilir veya ekonomik faaliyetleri kısıtlanabilir. En önemlisi, elde edilen bilgiler hızlı bir şekilde Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ve vergi müfettişleri ile paylaşılabilir. Sahte belge incelemelerindeki en önemli zaman kaybı olan karşıt incelemeler, mükelleflere tebligat yapılmaksızın sistem üzerinden ve hatta müfettişlere dahi gerek kalmadan otomatik süreçlerle gerçekleştirilebilir. Biraz hayal gücüyle yapılabilecek işlerin sınırı yok.
Mevcut uygulama ise bu ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktı. Vergi müfettişleri elektronik defter ve belgeleri halen mükelleflerin kendisinden yazı ile talep ediyor. Karşıt incelemelerin yapılması bu sebeple oldukça zaman alıyor ve incelemeler uzuyor. Sahteci dediğimiz mükellefler, genel olarak orta ölçekli veya büyük ölçekli mükellefler değiller. Küçük veya orta ölçekli mükelleflerin alt kısmında yer alan ve yıllık satış hasılatı kriteri ile çok geç olmadan sisteme dâhil edilmesi mümkün olmayan mükelleflerden bahsediyoruz. Sisteme dahil edilseler dahi elektronik defterden alınacak muhasebe verileri ve durumlarını analiz etmeye yarayacak diğer bilgiler olmaksızın, kendilerine ilişkin inisiyatif almakta geç kalınması olası. Bazı mal ve hizmetlerin piyasa fiyatına yönelik sağlıklı bir ölçüm yapılabilmesi içinse fatura üzerinden bu bilginin ayrıştırılması ve bu mal ve hizmetlerin mümkün olduğunca benzersiz şekilde tanımlanması şart. Şu an için fatura uygulamasında mal ve hizmetlerin kodlanmasına yönelik biz zorunluluk veya uygulanacak kodlama sistemine yönelik bir belirlilik bulunmuyor. Ama yayınlanan tebliğlerden bu yönde çalışmalar olduğunu görüyoruz.
Harcamada bulunmak kadar tasarruf etmek de bir bilinçlilik halidir. Tamamen kâğıt ortamında işleyen bir sistemden bir parçayı çıkarıp belli bir tasarruf düzeyine ulaşmayı beklemek çok verimli sonuçlar doğurmayabilir. Çünkü tasarruf kültürünün öncelikle zihinlerde yer etmesi gerekir. Üst yöneticiye raporlama süreçlerinde defter ve belgelerin kısmen basıldığı, muhasebe fişlerinin arasına elektronik belgelerinin çıktısının alınarak konulduğu, elektronik ticarette arşiv faturanın örneğinin halen kutuya iliştirildiği bir ortamda çok büyük bir kağıt tasarrufu yaşanmasını beklememeliyiz.
İstanbul Sanayi Odasının 2018 yılı Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri İmalat Sanayi Raporunda 2010 yılından 2017 yılına kadar her yıl kâğıt tüketiminin düzenli bir şekilde arttığını, 2018 yılında 6.326.345 bin tona kadar ulaştığını görüyoruz. Kâğıt tüketim yelpazesinde tüketimi düşen tek kâğıt türü ise gazete kâğıdı. Buna karşın yazı tabı kâğıdı tüketiminin aynı yıllarda yaklaşık ortalama 1.100.000 bin ton tüketim düzeyini koruduğu ve 2017 yılında 1.203.430 bin tonluk tüketim düzeyine ulaştığı anlaşılıyor. Kanuni defter ve belgeleri gazete kâğıdına basmadığımıza göre yaşanan kâğıt tasarrufunun tüketim rakamlarına yansımadığını veya ekonomide yaşanan başka bir tüketim talebi ile dengelendiğini farz edebiliriz. Ayrıca tasarruftan bahsedilebilmesi için elektronik defter ve belge uygulamalarının işletilmesi için harcanan kamu kaynağının da bu denkleme katılması gerektiğini belirtmeden olmaz.
Yukardaki önermelere verdiğimiz cevaplar, bu zaman kadar süregelen elektronik defter ve belgeye uygulamasına yönelik bir sistem eleştirisi ve performans değerlendirmesi niteliğinde. Bu eleştiriler ışığında yeni tebliğlerin neler getirdiğini ve ne gibi politika değişikliklerini ifade ettiğine artık geçiş yapabiliriz.
E-fatura ve E-Defter Kullanıcılarının Sayısı Arttırılıyor
Tebliğlere bakıldığında ilk göze çarpan başlığın, elektronik defter ve fatura kullanma zorunluluğundaki ciro sınırının 5 Milyon TL’ye çekilmesi olduğu görülüyor. Bu hamle ile Gelir İdaresi Başkanlığının elektronik defter ve fatura uygulamasına dâhil olan mükellef sayısını yarı oranı veya bir katı kadar artırmak istediğini öngörebiliriz. Takip eden dönemlerde de bu tutarın çok daha aşağı çekilmesi kuvvetle muhtemel. ÖTV I sayılı listede yer alan mükellefler uygulamanın başından beri kullanıcılar arasında yer alıyor olmasına karşın bayilik lisansı sahiplerine tanınan ayrıcalık ortadan kaldırılıyor. Bu düzenleme neticesinde hem sektörün kapsanma sürecinde önemli bir adım atılıyor hem de sektörün en kalabalık grubunun elektronik defter ve fatura uygulamasına katılması sağlanıyor.
E-Arşiv ve E-Fatura Arasındaki Asimetri Gideriliyor
421 ve 454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri uyarınca e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına dâhil olma zorunluluğu bulunan mükelleflere, ek bir yükümlülük olarak arşiv faturaya geçme zorunluluğu getiriliyor. Bu düzenleme ile uygulamalara dâhil olan mükellefler arasındaki asimetrinin kaldırılmasının hedeflendiği açık. Ayrıca, arşiv fatura kullanabilmek için getirilen zorunluluğun yönü de dengelenmiş oluyor. Arşiv fatura ve diğer belgeler aynı zamanda elektronik faturaya tanınan bazı imkânlara kavuşuyor. Başkanlık tarafından mükelleflere ücretsiz olarak sunulan portalın, arşiv fatura uygulamasında da mükelleflere açılması bu kapsamda atılmış önemli bir adım. Dahası, arşiv fatura uygulamasına kayıtlı olmayan mükelleflerin, 01.01.2020 tarihinden itibaren düzenleyecekleri faturaların vergiler dâhil toplam tutarının 30.000 TL’yi (vergi mükelleflerine düzenlenenler açısından vergiler dahil 5.000 TL’yi) aşması halinde, söz konusu faturaların bazı istisnalar dışında portal üzerinden düzenlenmesi zorunluluğu devreye alınıyor. E-Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcıları, İnternet Reklamcılığı Hizmet Aracıları ile İnternet Ortamında İlan Yayınlayan mükelleflere arşiv faturaya geçme zorunluluğu getirilmesi ise Başkanlığın elektronik ticaretin vergilendirilmesi konusunda uyguladığı stratejinin bir parçası olarak görülebilir. Böylece arşiv fatura uygulaması bu tebliğle beraber kullanıcı sayısını arttırıyor.
Önümüzdeki Günlerde E-Bileti Daha Fazla Konuşabiliriz
509 No.lu Tebliğ ile düzenlenen ve açıkçası beklenilen başka bir hamle ise e-bilet ile ilgili düzenleme. E-bilet uygulamasının kardeşlerinin yanında en sönük kalan elektronik belge uygulaması olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. E-bilet belki de grubun İngilizce ifadesi ile en “underrated” bireyi. Oysa e-bilet aynı zamanda, Türk ekonomisinde biletle girilebilen alanlar düşünüldüğünde, grubun en çok kullanıma hazır potansiyele sahip olan üyesi. E-fatura ve arşiv fatura kadar gündeme gelmeyen ve kullanıcı sayısı nispeten sınırlı kalan e-bilet uygulamasında, şehirlerarası tarifeli yolcu taşımacılığı gerçekleştiren mükelleflere ve sinema işletmelerine e-bilet uygulamasına geçiş zorunluluğu getirilmesi hükme bağlanıyor. Böylece ilerleyen dönemlerde e-bileti daha fazla konuşabileceğiz.
Bankalar İçin Müjde Sayılabilir
Tebliğ taslağının en heyecan verici taraflarından birisi e-Dekont, e-Sigorta Poliçesi, e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi, e-Döviz Alım-Satım Belgesi, e-Gider Pusulası gibi elektronik uygulamaların hayata geçirilecek olması. Bu belgelerin düzenlenmesini bizden daha fazla heyecanla bekleyen mükellefler yok değil. Özellikle bankacılık sektöründe faaliyet gösteren mükelleflerin bu konuda talepleri idare tarafından biliniyordu. Bu mükelleflerin kendileri için önemli bir gider kaleminden tasarruf sağlayacakları aşikâr.
Diğer Belge Uygulamaları Derinleştiriliyor
E-İrsaliye, e-Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu uygulamalarına zorunlu olarak dâhil olması gereken mükellef gruplarının kapsamı tebliğ taslağında yeniden belirleniyor. Bu belgelerin kullanıcı sayısı arttırılmakla beraber bu türden belgelerin dolaşımı artacak.
Buraya kadar özetlenen başlıklar ele alınacak olursa, varılabilecek en önemli sonuç elektronik defter ve belge uygulamalarında ülkemiz tarihindeki en önemli genişleme ve tabana yayılma hamlelerinden biri ile karşı karşıya olduğumuz. Bu zamana kadar tedrici bir uygulama sürecini tercih eden Gelir İdaresi Başkanlığının bazı radikal değişiklikleri yakın tarihli birkaç tebliğde ele alması, ciddi bir politika değişikliğinin göstergesi. Elektronik defter ve belge uygulamalarının gelişim ivmesine bakıldığında, bu hamleyi en azından ülkemiz uygulaması açısından önemli bir kazanım olarak görmeliyiz.
Politika Değişliği II: Bir Elektronik Denetim Aracı Olarak Elektronik Defter ve Belge
Politika değişikliğinin sadece kullanıcı sayısını arttırmakla sınırlı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Uygulanması düşünülen yeni stratejinin izleri küçük detaylarda gizli. Daha fazla kullanıcı daha fazla kamu kaynağının kullanımı demek. Başkanlığın bu tebliğe kadar ki süreçte olduğu gibi sadece kâğıt tasarrufu için söz konusu maliyete katlanmasını beklememeliyiz. Bu konudaki ipuçlarını yayınlanan tebliğlerde görebiliyoruz.
Riskliysen Elektronik Defter ve Belgeye Geç!
Tebliğ taslağı uyarınca, Gelir İdaresi Başkanlığının, yapacağı analiz çalışmalarıyla riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük mükelleflere ve Başkanlıkça belirlenen diğer mükellef gruplarına yazılı bildirimle süre vermek suretiyle e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv Fatura uygulamalarına geçme zorunluluğu getirilebilmesi planlanıyor. Bu zamana kadarki tebliğlerde görmediğimiz bir uygulama tercihi olduğu dikkatli gözlerden kaçmamıştır.
Elektronik Muhasebe Verisi Hiç Olmadığı Kadar Değerli
Defter ve beratların ikincil kopyalarına saklanma zorunluluğu getiriliyor. E-Defter dosyaları ile bunlara ilişkin berat dosyalarının ikincil kopyalarının, gizliliği ve güvenliği sağlanacak şekilde e-Defter saklama hizmeti yönünden teknik yeterliliğe sahip ve Başkanlıktan bu hususta izin alan özel entegratörlerin bilgi işlem sistemlerinde ya da Başkanlığın bilgi işlem sistemlerinde 1/1/2020 tarihinden itibaren asgari 10 yıl süre ile muhafaza edilmesi artık zorunlu. Ayrıca elektronik defter ve belge düzenliyor olsalar da defterler oluşturuluncaya kadarki süreçte muhasebe kayıtlarının muhasebe fişleri ile tevsik olunması gerektiği mükelleflere ikaz ediliyor. Dahası, mücbir sebepler vb. teknik sebeplerle defter ve belgelerin zayi olması halinde izlenmesi gereken usul ve esaslar açıklığa kavuşturuluyor. Bir başka detay Başkanlığın uyumlu yazılım firmalarına gerçekleştirdiği duyuru ile Ocak/2019 döneminden başlayarak defter raporu beratı adında kapsamlı bir muhasebe verisini mükelleflerden topluyor olması.
Uzaktan Erişim
509 No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin VIII. Diğer hususlar başlıklı kısmında aşağıdaki ifadeler yer alıyor:
“Başkanlık bu Tebliğ uyarınca düzenlenmesi gereken e-Belgelere uzaktan erişebilir. Erişim gereklerinin yerine getirilmiş olması mükelleflerin muhafaza ve ibraz ödevlerini ortadan kaldırmaz.”
Tebliği okurken açıkçası beni en çok şaşırtan cümlelerin bu olduğunu söyleyebilirim. Tek başına bile başlı başına bir politika değişikliğine işaret ediyor. Konuyla ilgili katıldığım toplantılarda mükelleflerin muhasebe sistemlerine uzaktan erişilmesi gerektiğini ifade ettiğimde, Başkanlıktaki meslektaşlarımla mükellefin mahremiyeti odaklı uzun tartışmalara girdiğimizi hatırlıyorum. O noktadan bu noktaya varılmış olması gerçekten enteresan.
Bu Günaha Ortak Olmam
509 No.lu Tebliğe göre “Başkanlık, e-belge uygulamaları kapsamında e-Belgenin düzenlenip muhataplarına iletimi sırasında, belge içeriğinin kontrolüne yönelik analizleri; mükellefin faaliyet alanı, kapasitesi, alım-satıma konu mal ve hizmetlerin türü, niteliği veya Başkanlık sistemlerinde var olan her türlü bilgileri kullanarak yapmaya ve bu analizler sonucunda riskli olduğu değerlendirilen belgeleri(belge içeriğinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğu hususunda tereddüt edilen durumların varlığı halinde ilgili belgeler riskli olarak değerlendirilir) muhataplarına iletilmesini durdurmaya yetkilidir.”
Sahteci arkadaşlar için bir “challange” ufukta görünüyor. Doğal seleksiyonu yüksek bu grubun duruma ne şekilde tepki göstereceğini bilemiyoruz. Detayına bir başka yazıda girebileceğimizden şunu söyleyelim, fatura göndermeme adımını atmak için çok keskin bir risk analizine sahip olmalı ve mevzuatınızda gerekli hükümlere yer vermelisiniz.
Eski uygulamada olduğu üzere, belki de mimari ve teknik altyapı gereği, elektronik defterin görülmek istenmediği bir süreçten vazgeçilip defterin ikinci kopyalarının alındığı, defterlerle ilgili muhasebe verilerin üç ay içerisinde Başkanlığa raporlandığı yeni bir sürece geçildiğini görüyoruz. O kadar ki, defter ve beratları zarar gören veya zayi olan mükelleflerin izleyeceği yolun forumlarda açıklandığı bir dönemden, usulün tebliğle düzenlendiği dönemi dahi görebildik. Dahası elektronik defter ve belgeyi adeta kutsallaştırarak muhtemel bir vergi incelemesinde ibraz edilmesi gereken tek doküman olarak gören mükellefler bile ikaz ediliyor. Dahası, ilerleyen dönemlerde riskli elektronik belgelerin iletiminin kesilmek istendiğini veya mükelleflerin elektronik belgelerine uzaktan erişilmek istendiğini görüyoruz. Defter ve belgelerde yer alan muhasebe verisinin değeri artmış görünüyor.
Gelir İdaresi Başkanlığının bir süredir mükelleflerin risk düzeyinin ölçülebileceği yeni bir risk analiz modeli üzerinde çalıştığı biliniyor. Yapacağı analiz çalışmalarıyla riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük mükelleflere yazılı bildirim yaparak e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv Fatura uygulamalarına geçme zorunluluğu getirmek istemesi şimdi sizlere daha mantıklı gelmiş olabilir. Elektronik defter ve belge uygulamalarını ilerleyen dönemlerde etkin bir risk analiz ve elektronik denetim aracı veya girdisi olarak görmemiz artık işten bile değil. Bu konudaki gelişmeleri hep beraber takip ediyor olacağız.
Politika Değişliği III: Soğuk Veriden Sıcak Veriye
509 No.lu Vergi Usul Genel Tebliği uyarınca, elektronik belgelerin Başkanlık sistemlerinden elektronik ortamda sorgulanması, doğrulanması ve görüntülenmesine imkân vermek üzere, bu Tebliğde düzenlenen elektronik belgelerinin önemli bir kısmında barkod veya karekod kullanılması zorunluluğu getiriliyor. Bu cümleler öylece okuyup geçebileceğiniz cümleler gibi gelebilir ama özünde çok farklı bir duruma işaret ediyor.
Elektronik belgeler XML uzantılı dosyalar şeklinde Başkanlığa iletiliyor. Bu belgelerin Başkanlık üzerinden sorgulanabilir ve hatta görüntülenebilir olması demek konuyla ilgili veri yönetim stratejisinin değiştiğine işaret ediyor. Belge üzerindeki bilgilerin bir bütün halinde veritabanına aktarılması planlanıyor olabilir. Çünkü bu tarz bir uygulamayı soğuk arşiv üzerinden kolay kolay hayata geçiremezsiniz. Dosyadaki verinin bir kısmını veya tamamını ayrıştırmalısınız. Bu zamana kadar zaten bir kısım bilgi ayrıştırılıyordu ancak şu an daha kapsamlı bir ayrıştırma süreci planlandığınız ve veriye çok daha hızlı ulaşılmak istendiğini tahmin edebiliriz.
Politika Değişliği IV: Konuşan Belgeler
509 No.lu Vergi Usul Genel Tebliğinde göz çarpan biz başka husus, mal ve hizmet kodlamasına ilişkin hükümler. Gerekli hazırlıklar yapılması şartıyla en az 3 ay süre vermek suretiyle, format ve standardı belirlenen ve ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanan, mal ve hizmetlerin sınıflandırılması veya tanımlanmasına ilişkin standart birim veya kodların e-Belgelerde yer almasına ilişkin olarak zorunluluk getirmeye Başkanlık yetkili kılınıyor. E-belge üzerinden elde edecek istatistiğin kalitesinin arttırılacağını kabul edebiliriz. Eğer düzgün bir sistem hayata geçirilebilirse denetim amaçlı da kullanılabilmesi olanaklı olabilir. Her haliyle güzel bir adım. Bırakalım belgeler hangi ticari faaliyete şehadet ettiklerini makine dilinde bize daha düzgün anlatsın.
21.10.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.