İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın UBER uygulamasına açtığı dava sonuçlandı. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, UBER'in haksız rekabet oluşturduğuna hükmetmekle kalmadı, Uber uygulaması ve Uber.com’a erişimin engellenmesine de karar verdi. Süreç boyunca UBER, korsan taksicilik yapılmasına aracılık etmek, vergi kaçırmak, sürücülerin kayıt dışı kalmasına yardımcı olmak, rekabet eşitsizliği yaratmak gibi pek çok konuda suçlandı. Aynı süreçte UBER’in Türk ekonomisinde kalma isteğine ve işbirliğine hazır olduğuna yönelik açıklamalarına şahit olduk. Sonuç itibariyle UBER artık, en azından Türkiye sınırları içerisinde, bildiğimiz şekliyle hayatımızda yok.
Eminim UBER’in durumuna ilişkin olarak İstanbullu vatandaşlarımızın bir kısmı bu fikre sahiptir. Gerek yurt içinde gerek yurt dışında UBER’i kullananlar bilir. Eğer yabancı bir ülkedeyseniz taksici kazığı yememek için UBER inanılmaz bir nimettir. Ödemeniz gereken tutar bellidir. Nakit bulundurmanız gerekmez ve hizmetten memnun değilseniz sürücüye kötü bir not verebilirsiniz. Yabancı bir ülkeye gitmek gerekmiyor aslında, bir Ankaralı olarak İstanbul’a gittiğinizde yeterince yabancılık çekebiliyorsunuz. İstanbul’da taksici esnafının kısa mesafe gitmeme arzusu, turistlerle yaşattıkları sayısız sefer ana haber bültenlerine konu oldu. Hal böyle olunca UBER’in ciddi bir kullanıcı kitlesine erişmesine şaşırılmamalı. UBER bariz bir şekilde İstanbullu vatandaşlarımızın sempatisini kazandı. Yasaklanma haberinden bu vatandaşların çok mutlu olmasını beklememek gerek.
Alanında dünya lideri bir uygulama ve teknoloji şirketi de olsanız hatalarınız olabiliyor. UBER sadece bizde değil dünyanın birçok ülkesinde sorun yaşadı ve hatta yasaklandı. Çünkü dünyanın birçok yerinde ulaştırma hizmeti vermek için belli izinler almak, harçlar ve benzeri giderler ödemek gerekiyor. Herkes tarafından kullanılan bir uygulama yazarak bir ülkenin hukukunu yok sayamazsınız. UBER, Türkiye’de faaliyete başladığı yılın ertesinde, gelirleri arasındaki Türkiye kaleminin oldukça fazla olduğunun farkına varmıştır. Bir ülkeden çok ciddi kazançlar elde edip bu kazancın vergisiz bir şekilde kalacağına kanaat getirmek büyük hata. UBER, hiçbir mali ve siyasi baskı altında kalmadan ülkemizde mükellefiyet tesis ettirebilirdi. Taksicilerin alanına girerek zaten ateşle oynayan UBER, en azından vergisini ödeyen bir mükellef olarak konuyla ilgili dayanaklarını kuvvetlendirebilirdi.
UBER, sürücülerin önemli bir kısmının kayıt dışı kalmasına sebep oldu. Sürücülerden aldığı banka hesapları ile ödeme yaptığı banka hesaplarının aynı kişilere ait olması ait olması konusunda bir kıstas uygulayıp uygulamadığını bilmiyoruz. Dahası sürücülerin kazançlarının beyan dışı kalıp kalmadığı konusunda da çok fazla titiz davranmadı. Hakkında sesler yükselmeye başladığı vakit veya çok öncesinde sürücülerin kazançlarını mali birimler ile paylaşabilirdi. Böyle bir zorunluluğu yoktu ancak kamuoyunu yönlendirmek anlamında doğru adımlar atılabilirdi.
UBER sanıldığı kadar kayıt dışı çalışmadı. Şoförlere olan ödemeleri yabancı bir bankanın Türkiye operasyonu üzerinden gerçekleştirdi. Gelir İdaresi Başkanlığı bankalardan aldığı verileri Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ile paylaştığından UBER iki kurumun radarına birden takıldı. Eğer UBER stripe veya benzeri bir yabancı bir ödeme aracısıyla ödemelerini yapsaydı onu bir miktar daha kayıt dışılıkla suçlayabilirdik. Ama öyle olmadı.
Devletin mali birimlerinin UBER’e seyirci kaldığını söylemek abesle iştigal. Özellikle Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından hem UBER’in hem de UBER’den kazanç elde eden şoförlerin kazancı tespit edildi. Ancak 1970 – 1980 model Çifte Vergilendirilmenin Önlenmesi Anlaşması hükümleriyle yapabileceğiniz şeylerin bir sınırı var. Vergi incelemesine başvurmak gibi. İşyeri oluştu oluşmadı tartışmaları arasında Gelir İdaresi Başkanlığı, UBER’e mükellefiyet tesis ettirdi. Bu tarz internet uygulamalarının, üstlendikleri aracılık rolü sebebiyle, mükellefiyetlerine kanaat getirilmesi kolay bir iş değil. Mali otoritelerin bu konuda elinden geleni yaptığını herkesin kabul etmesi gerekir.
UBER, ağırlıklı olarak kredi kartlarının kullanıldığı bir sisteme sahip. Ödemeleri de banka üzerinden yaptığını söylemiştik. Bu süreçte mali otoriteler sadece UBER’in kazancını görmedi aynı zamanda İstanbul piyasasında ulaşım sektörüne ilişkin net bir kazanç önüne döküldü. Genellikle nakit ödemeler üzerinden faaliyet gösteren bir sektörden bahsediyoruz. Kimseyi vergi kaçırmakla suçlamak gibi bir gayemiz yok. Tüm veriler devletimizin elinde mevcut. UBER’in kazancına ortak olduğu taksici esnafı dâhil mükelleflerin beyanları veya geçmiş dönem beyanları ile UBER’in kazancını karşılaştırabiliriz. Gelecek dönemlerde UBER yasaklanmaksızın, UBER’den mükellef verileri alınıp bu mükelleflerin beyanname vermesi sağlansaydı, hazine ulaşım sektörü üzerinde hatırı sayılır bir gelire sahip olabilirdi. Ayrıca UBER’in kendisinin de vergilendirileceğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Bize göre, siyasi irade taksici esnafı yanında kalarak hem önemli bir miktar vergi gelirinden vazgeçti hem de taksicileri mağdur etmedi. Bu yüzden minnettar olabilirler.
Taksiciler yıllardır hizmet kalitesinde herhangi bir gelişme olmaksızın teknolojinin gelip işlerini ellerinden almasını bekledi. Tekel, monopol piyasalarının genel durumu olduğunu söyleyebiliriz. UBER’e alternatif üretmek için UBER’in ortaya çıkması beklenmeyebilirdi. Halen daha kısa mesafe gitmeyen, turist kazıklayan taksici haberlerini duyuyoruz. Taksici esnafının, kendileri hakkında olumsuz kanaat oluşmasına sebep olan bu arkadaşları sistemin dışına itecek bir tasarı üzerinde kafa patlatması en doğru seçenek. Bu şekilde UBER şoförü döverek kaybettikleri puanları geri toplayabilirler. Sonuçta yaşadıkları olumsuz deneyimler olmasaydı insanlar UBER’e bu kadar sıkı şekilde sarılmazdı. Etki tepki meselesi…
Eğer devletimiz taksicilerimiz için bu jesti yaptıysa, taksicilerimizden de bir fedakârlık beklemek yersiz olmayacak. Taksi, dolmuş, transfer firmaları ayrımı gözetilmeksizin bu sektördeki nakit ödemelerin tamamen kaldırılmasına herhalde ses etmeyeceklerdir. Bu mükelleflerin hepsi bir veya daha fazla uygulama altında toplanarak bu uygulamalar da desteklenmiş olur. Akıllı telefonu olmayanlar için taksikartı da hayal edebiliriz. Böyle güzel hayaller kuralım. Bu sektörün dijitalleşmesini istiyoruz.
Şu an İstanbul’da Scotty ile motosiklet üzerinden taşıma yapılabiliyor. Her ne kadar trafik polislerimiz korsan yolcu taşıma işinden dolayı motorculara ceza yağdırsa da, teknolojinin kendisi için bir yol bulduğunu görüyoruz. İstediğiniz yere motorla götürülüyorsunuz. Bu trendin giderek ivme kazanacağını öngörebiliriz. UBER’cilere kıyasla motorcuları yakalayıp dövmek daha mı zor olduğundan yoksa başkaca bir sebepten dolayı mı bilinmez, henüz dayak yediklerini görmedik. Taksicilerin bu konuda bir tepki gösterip göstermeyeceğini merak ediyorum. Bu arada motorla taşıma yapılmasını canı gönülden destekliyorum. İstanbul trafiği de dikkate alınırsa desteklenmesi gereken bir trend. Hatta elektrikli motosiklet kullanılarak yaratılan dışsallık daha da arttırılabilir. Ufak bir uyarı, UBER’den alınacak dersler olduğu unutulmamalı.
NOT: Makalemiz www.vergisorunlari.com.tr adresinde yayınlanmıştır.
18.10.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.