Mükellefler nezdinde vergi incelemesi V.U.K.’un 138’inci maddesinde belirtildiği üzere tarh zamanaşımı süresinin sonuna kadar her zaman yapılabilir. Ancak vergi incelemesine mükelleflerce kazancın elde edildiği yılı takip eden yıldan itibaren 5 yıl içinde başlanılmış, bitirilmiş ve neticede bir vergi tarh edilmişse bunun da mükellefe tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
Mükellefler ve vergi idaresi arasında ihtilafa yol açan husus ise idarenin zamanaşımı süresini takdir komisyonuna başvurmak suretiyle durdurmasıdır. Mükellefler (ve bazı çevrelerce) takdire sevk işleminin hukuki güvenlik ve vergilendirmede belirlilik ilkelerine aykırı olduğunu ayrıca zamanaşımı süresini uzattığını iddia etmektedir.
Bu hususu değerlendirmeden önce; hukuki güvenlik ve vergilendirmede belirlilik ilkelerinin açıklanması gerekmektedir.
Hukuki güvenlik ilkesi; herkesin bağlı olduğu hukuk kurallarını önceden bilmesi ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesi anlamına gelmektedir.
Vergilendirmede belirlilik ilkesi; vergilerin miktarlarının, tarh ve tahsil zamanlarının hem idarece hem de kişiler yönünden belli ve kesin olması anlamına gelmektedir. Anlaşılacağı üzere vergilendirmede belirlilik ilkesi hukuki güvenlik ilkesinin doğal bir sonucudur.
Hukuki güvenlik ilkesi ışığında Anayasa’nın 73’üncü maddesinde; Herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu ve vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı belirtilmiştir.
Hukuki güvenlik ilkesi vergilendirmede keyfiliğe sebebiyet verilmesini engellemekle birlikte mükelleflerin hak ve özgürlüklerini koruma altına almaktadır. Vergilendirmede belirlilik ilkesi ise idarenin vergiyi doğuran olayla bağlı olmasını gerektirir.
V.U.K.’un Vergiyi Doğuran Olay başlıklı 19’uncu maddesinde vergi alacağının; vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağını ve mükellef bakımından vergi borcunu teşkil edeceği düzenlenmiştir.
Zamanaşımı, hukuk kurallarının kişilere tanıdığı hakların ve getirdiği yaptırımların yine hukuk kuralları ile belirlenen süreleri aşmasıdır. Bir diğer ifadeyle; bir hak, hukuk kuralında öngörülen süre içerisinde kullanılmadığında hukuk düzeninde birtakım sonuçlar doğmaktadır. Başka bir yönüyle de zaman aşımı, vergi idaresini borçlarını takip etme konusunda dikkatli olmaya yönelttiği gibi disipline de eden ve bu anlamda vergi idaresinin etkinliğini arttıran bir yöne de sahiptir.
Vergi hukukunda zamanaşımının durması, kanunda sayılan hallerin ortaya çıkması ile zamanaşımı süresinin işlememesini ifade etmektedir. V.U.K.’un 114’üncü maddesinde belirtildiği üzere vergi dairesinin matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurması zamanaşımı süresini durdurmakta ve işlemeyen zamanaşımı süresi her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamamaktadır.
Bu bağlamda takdir komisyonuna başvurunun zamanaşımı süresini durduracağı ve işlemeyen zamanaşımı süresinin bir yıldan fazla olamayacağı yolundaki düzenlemeler mükellefler tarafından belirli ve öngörülebilir niteliktedir.
Hukuki güvenlik ve vergilendirmede belirlilik ilkeleri ışığında takdire sevk işleminin mahiyeti açıklandıktan sonra mükelleflerce iddia edildiği gibi takdire sevk işleminin zamanaşımı süresini uzatıp uzatmadığı hususunun açıklanması gerekmektedir.
Mükelleflerin bu iddiasının dayandığı temel nokta; takdir komisyonuna; matrah takdiri amacının dışında, sadece vergi incelemesinde zamanaşımı süresini durdurma sonucunu doğuracak şekilde başvurulduğu ve takdir komisyonunun veri olarak vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporları kullanıp matrah takdiri yaptığıdır.
Re'sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde V.U.K.’un 30’uncu maddesinde belirtildiği üzere takdir komisyonuna başvurularak da matrahın takdir edilmesi sağlanabilecektir. Mezkûr madde 2791 sayılı kanunla düzenlenmeden önce matrah takdiri yetkisi sadece takdir komisyonlarında bulunmakta ve inceleme elemanlarının böyle bir yetkisi bulunmadığından, yapılan vergi incelemesi sırasında re’sen takdiri gerektiren bir durumun mevcut olması halinde, gerekli takdir işlemini düzenlenen inceleme raporuna istinaden takdir komisyonları yapmaktaydı.
Kanun gerekçesinde; “…Kanun’un 30. maddesinde yapılan değişiklikle, vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlar üzerine re’sen vergi tarhı için takdir komisyonlarından karar alma zorunluluğu kaldırılmaktadır. Kaldı ki, değişiklik yapılmadan önce de takdir komisyonları inceleme raporlarında önerilen miktarları dikkate almak suretiyle matrah takdir etmekteydiler. Yapılmış olan bu değişiklik sayesinde vergi incelemesi sonucu vergi ziyaına sebebiyet verdiği tespit edilen mükelleflerin vergisinin daha hızlı salınmasına imkân vermektedir…” denmek suretiyle değişiklik sebebi açıklanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de açıkça belirtildiği üzere, anılan Kanun hükmünde yapılan değişiklik ile vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlar üzerine re’sen vergi tarhı için takdir komisyonlarından karar alma zorunluluğu kaldırılmış ve vergi inceleme raporlarında belirlenen matrah üzerinden vergi dairesince vergi tarh edilmesi mümkün hale getirilmiş bulunmaktadır.
Bu düzenlenmenin amacı yukarıda açıklandığı üzere vergi inceleme sonucunu hızlandırmaktır. Bu düzenlemeden yola çıkarak vergi incelenmesi sırasında veya sonrasında matrah takdiri için takdire sevk işleminin yapılamayacağı ve takdir komisyonuna başvurulamayacağı sonucuna varmak mümkün değildir. Anlaşılacağı üzere takdir komisyonuna başvurulması için herhangi bir süre de belirlenmiş değildir. Ayrıca takdir komisyonlarının görevlerinin düzenlendiği V.U.K.’un 74’üncü maddesinde belirtildiği üzere takdir komisyonu bu görevlerini yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını da incelemez.
Yukarıda belirttiğimiz V.U.K. 30 maddesinde 2791 sayılı kanunla düzenleme yapılmasaydı ve re’sen vergi tarhı için takdir komisyonlarından karar alma zorunluluğu devam etseydi, mükellefler (ve bazı çevrelerce) takdire sevk işleminin hukuki güvenlik ve vergilendirmede belirlilik ilkelerine aykırı olduğunu ayrıca zamanaşımı süresini uzattığını iddia edilebilir miydi?
Mükellefler tarafından vergi kanunlarının anlaşılabilmesi için V.U.K.’un 3’üncü maddesinde belirtildiği üzere kanun hükümlerinin açık olmadığı durumlarda vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önüne alınması gerekmektedir. Vergi kanunlarının dinamik yapısı bu hususu gerekli kılmaktadır.
Sonuç olarak hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri gereği zamanaşımının durması vergi usul kanununda düzenlenmiş olup, vergi inceleme raporlarının takdir komisyonunca veri olarak kullanılıp matrah takdirine gidilmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
23.12.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.