6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda amme alacaklarının tahsil yöntemlerinden Cebren Tahsil Yöntemine ilişkin hükümler 54-101 maddeleri arasında yer almaktadır.
Son zamanlarda Maliye ve Hazine Bakanlığı tarafından alacakların tahsili için denetim elemanları tarafından mükelleflerin aranarak tahsil talebinde bulunması, en ufak vadesi geçmiş borç karşılığında yüksek değerli menkul ve gayrimenkullere haciz konulması, banka hesaplarına haciz konulması gibi yöntemler uygulanmaya başlandı ve devam ediyor.
6183 sayılı kanununun “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79’uncu maddesinin hükmü “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” Şeklindedir.
Vergi daireleri 6183 sayılı kanunun yukarıda yer alan maddesinde istinaden, vadesi geçtiği halde ödenmemiş borucu olan amme borçlularının banka, gayrimenkul, taşıt gibi varlıklarına haciz işlemi tesis etmekle beraber söz konusu varlıkların ilgili amme borcuna yetip yemediğine bakmaksızın madde hükmünü işletmektedir. Buna göre amme borçlusunun mal ve hizmet satışı yaptığı mükelleflere Ba-Bs formunda yer alan bildirim tutarlarından yola çıkarak haciz bildirisi gönderilmektedir. Söz konusu yazılarla amme borçlusunun müşterilerinden, ilgili dönem içerisinde Ba-Bs formlarından bildirilen tutarlara 6183 sayılı kanunun 79’uncu maddesi gereği haciz işlemi tetkik edildiği, yazı tebliğ itibariyle artık amme borçlusuna yapılacak ödemelerin geçerliği sayılmayacağı, bu tarihten itibaren ödemenin muhatabını alacaklı amme idaresi olduğu bildirilmektedir. Bu durum amme borçlusu mükellefin ticari itibarına vurulan en büyük darbelerin başında gelmektedir. Bu itibar kaybı telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olmaktadır.
Örneğin (X) Ltd.Şti.’nin Darboğaz Verdi Dairesi Müdürlüğüne vadesi geçtiği halde ödenmemiş olan 1.000.000,00-TL borcu var. 2023 hesap dönemi Karşılaştırmalı Ba-Bs formlarında mal/hizmet satışı yapılan mükelleflerden (A) firmasına 250.000,00-TL, (B) firmasına 150.000,00-TL ve (C) firmasına 600.000,00-TL satış yapıldığı tespit edilmiştir. İlgili vergi dairesi söz konusu alacağı için (A) firmasına 250.000,00-TL, (B) firmasına 150.000,00-TL ve (C) firmasına 600.000,00-TL tutarında haciz bildirisi göndermektedir.
Kendisine haciz bildirisi gönderilen mükellefler hak düşürücü sürelere tabi olan birtakım ödevlerle muhatap kalmaktadır. Bu ödevleri yerine getirmemesi halinde ise kendisi de artık haciz bildirisinde yer alan tutarla sınırlı olarak artık amme borçlusu haline gelmektedir. Şöyle ki; kendisine haciz bildirisi gönderilen mükellef yazının tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yazıda belirtilen borcu tamamen veya kısmen ödediğini veya böyle bir borucun bulunmadığı hususunun tespiti için ispat edici vesikalarla idareye başvurmaları gerekmektedir. Bu sürede itiraz ve ispat durumu olmaması halinde ilgili 3. Şahıslar haciz bildirisinde yer alan borç tutarının zimmetinde olduğunu kabul ettiği sayılacak ve genel hükümlere göre 3. Kişilerden bu borcun tahsili yoluna gidilecektir.
İtiraz süresini geçiren 3. Şahıslar tebliği tarihini izleyen 1 yıl içerisinde genel mahkemelere menfi tespit davası açarak borcunun olmadığının ispatının sağlanmasını temin etmelidir. Bu durumda dava açan 3.şahıs haksız çıkarsa %10 oranında inkâr tazminatına muhatap olacaktır.
Görüleceği üzere ticari hayatın gereklerinden olan ticari borçlanmalar kişileri bir anda amme borçlusu haline getirebilmekte bu durum ticari taraflar arasında uyuşmazlığa ve ticari itibarlara önemli ölçüde ket vurarak istenmeyen durumlara neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle son zamanlarda amme borçlularının bu durumlarla karşılaşmamaları adına ilgili borçlarının ödenmesi, yapılandırılması, tecil talebinde bulunulması veya teminat gösterilmesi yollarına giderek istenmeyen durumların önüne geçilmesi konusunda erken adımlar atılması gerekmektedir.
27.11.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.