Değerli okurlar, hemen hemen her sene değindiğimiz yazımız ile ilgili bu senede yoğun bir talep gelince güncelleyerek yayınlamak farz oldu. Tüm meslektaşlarımızın yoğun bir gündem ile yol aldığı aşikâr. Bu açıdan beyanname hazırlanırken önemli gördüğümüz bazı noktaları yazalım istedik.
İşte kurumlar vergisi beyannamesi hazırlanırken dikkat edilmesi gereken önemli bazı noktalar;
Kurumların 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kazançlarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini 2 Mayıs 2023 tarihine kadar verilmesi gerekmektedir. Kurumlar vergisi,2022 yılı vergilendirme döneminde genel oran %23 olup beyannamenin verilebileceği süre sonuna kadar ödenecektir. Ancak deprem bölgelerinde faaliyette bulunan mükellefler için beyanname verme süresi 15 Ağustos 2023 ödeme süresi ise 31 Ağustos 2023 tarihi olarak belirlenmiştir.
Kurumların ticari faaliyetlerden doğan zararları kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarları ayrı ayrı göstermek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararları kurum kazancından indirilebilecektir. Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip beş hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Ancak 2018,2019,2020 ve 2021 yıllarına ilişkin matrah artırımı yapan mükellefler artırım yapılan ilgili yıla ilişkin zarar tutarının %50’sini mahsup edebileceklerdir.
Mevcut yasal düzenlemeler zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmamaktadır. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, sermaye azaltımı yapılarak veya geçmiş yıl zararlarının ortaklar tarafından karşılanması halinde zarar mahsup olanağı son bulmamaktadır
Devir veya bölünme halinde devralan kurum, devralınan veya bölünen kurumların zararlarını kurumun öz sermayesi ile sınırlı olmak üzere kazançlarından mahsup edebilecektir. Devir veya bölünme halinde zararların mahsup edilebilmesi için devralınan veya bölünen kurumun son 5 yıla ait kurumlar vergisi beyannamelerinin süresinde verilmiş olması gerekmektedir. Yine devir veya bölünme neticesinde zarar mahsubu yapacak kurumun faaliyetine ilgili hesap döneminden itibaren 5 yıl süre ile devam etmesi gerekmektedir.
Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden yurt dışı ödenen vergiler ve kesinti suretiyle ödenen vergiler mahsup edildikten sonra ilgili hesap döneminin üçer aylık dönemlerine ilişkin olarak ödenen geçici vergiler mahsup edilecektir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için üçer aylık dönemler itibarıyla tahakkuk ettirilen geçici verginin mutlak surette ödenmiş olması gerekmektedir.
Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat işlerin hakediş gelirlerinden %5 vergi kesintisi yapılmaktadır. GVK’nın 42’nci maddesi hükmü uyarınca bu işlerde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılır. Böylelikle kesilen bu vergiler verilecek kurumlar vergisi beyannamesinde bildirilen kurum kazancı üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilir. Mahsup neticesinde, mükellefe iadesi gereken bir vergi tutarının olması halinde bu tutar, mükellefin talebi doğrultusunda diğer vergi borçlarına mahsup edilir; mükellefin vergi borcunun olmaması halinde ise iade yapılır.
Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı ile aynı süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazançların %50’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur.
Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unun gider olarak indirilmesi kabul edilmeyip, KKEG olarak dikkate alınacaktır. Binek otomobil gider kısıtlaması, örtülü kazanç dağıtımı ve transfer fiyatlandırması uygulamaları nedeniyle KKEG olarak dikkate alınan tutarlar finansman gider kısıtlamasına tabi tutarın hesabında dikkate alınmayacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi hükmüne göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kesin olarak tespit edilmekte ve kazancın tamamı o yılın geliri sayılarak vergilendirilmektedir. Bu işlerle uğraşanların kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin, işin kesin kâr veya zararının tespit edildiği yıl kazancının hesaplanmasında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması gerektiğinden, gider kısıtlamasına ilişkin uygulama da aynı dönemde yapılacaktır.
KVK’nın 12 nci maddesi uyarınca kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır. KVK’nın 11 inci maddesinin (1/b) bendinde ise örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı belirtilmektedir.
Nakdi sermaye artışı faiz indirimi, Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-ı maddesi kapsamında sermaye şirketlerinin nakit sermaye artırımları için bir teşvik uygulamasıdır.Yeni kurulan veya nakit sermaye artıran şirketlerde, konan veya artırılan nakit sermaye üzerinden, TCMB faiz oranın %50’sine isabet eden kısmı kurumlar vergisi matrahından indirilebilir. Nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için bu oran %75 olarak uygulanır. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devreder.
İndirim hesaplamasına konu edilebilecek sermaye artışı tutarı, artırılan sermayenin ortaklarca şirketin banka hesabına nakit olarak fiilen yatırılan kısmı ile sınırlı olup taahhüt edilen sermayenin, ortaklar tarafından nakit olarak şirketin banka hesabına fiilen yatırılmayan kısmı indirim tutarının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.
6183 sayılı Kanun ile 213 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve pişmanlık zamları ile sosyal güvenlik kurumlarına ödenen gecikme zamları ve cezalarının da kurum kazancı hesaplanırken gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Ticari kazançların tespitinde tahakkuk esası geçerlidir. Genel olarak uygulamada kıdem tazminatlarının gider yazılabilmesi için iş akdinin kıdem tazminatına neden olacak şekilde sonlandırılması ve kesinleşmesi yeterlidir. Ancak İdare bu konuda son dönemde vermiş olduğu özelgelerde ödemenin yapıldığı dönemde tazminatların kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabileceğini söylemiştir. Bu görüşe katılmasak ta ilgili tazminatları gider olarak kayıtlara alırken dikkat etmek gerektiği aşikar.
2022 yılı için 4.000-TL’sını aşmayan alacaklar için dava ve icra şartı aranmadan yazılı olarak bir defadan fazla istenmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş ise doğrudan şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılabilmektedir.
07.04.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.