Kurumların ilişkili kişiler ile emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesi birinci fıkrası hükmünce Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazançtan söz edebilmek için;
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde indirim olarak kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.3065 sayılı Kanunun (30/d) maddesinde de kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara isabet eden KDV’ler indirim konusu yapılamamaktaydı. İndirim hesaplarına alınan KDV’ler de yapılan incelemeler sonucu indirim hesaplarından çıkarılmaktaydı.
Mükellef haklarının korunabilmesi fazla ödenen KDV’nin indiriminin reddedilmesi sebebiyle mükelleflerin adil olmayan bir vergi yükü ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi için idare süreç içerisinde düzenlemeye gitmiştir.18 Nolu KDV uygulama tebliğ ile düzenleme nihai halini almıştır.
Buna göre Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin yurtdışından temin edilen hizmetler dolayısıyla sorumlu sıfatıyla ödenmiş KDV’ler, ithalat işlemlerine ilişkin ödenmiş olan KDV’ler ve yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen KDV’lerin indirim hesaplarından çıkarılması mükerrer vergilendirmeye ve dolayısıyla yersiz ödenen vergilerin iadesine sebebiyet vermekte olup, mükerrer vergilendirmeyi engellemek amacıyla 3065 sayılı Kanunun (30/d) maddesinde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu hüküm gereğince, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlara ilişkin;
– Yurt dışından temin edilen hizmetler dolayısıyla sorumlu sıfatıyla ödenmiş KDV’ler,
– İthalat işlemlerine ilişkin ödenmiş olan KDV’ler,
– Yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen KDV’lerin indirim hesaplarından çıkarılmasına gerek bulunmamaktadır.”
“5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin mal veya hizmet alımında bulunan mükellef tarafından yüklenilen KDV tutarı, bu kapsamda mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefin ilgili vergilendirme döneminde beyan ederek ödediği KDV tutarlarıyla sınırlı olmak üzere, indirim konusu yapılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Örnek olarak ;
DEMİR A.Ş. ilişkisi olan DOĞA A.Ş. den 250.000.-TL tutarında mal satın almıştır. Bu işlemde DOĞA A.Ş. tarafından 45.000.-TL KDV hesaplanmıştır. İlgili döneme ilişkin DOĞA A.Ş. tarafından KDV beyannamesine göre ödenmesi gereken KDV tutarı 10.000.-TL’dır. Yapılan vergi incelemesi sonrasında DOĞA A.Ş. tarafından satılan malların değerinin 200.000.-TL olması gerektiği sonucuna ulaşılmış, kalan 50.000.-TL’nın ise transfer fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç kapsamında olduğu değerlendirilmiştir. DOĞA A.Ş ayrıca ilgili dönemde kendisine tahakkuk eden 10.000.-TL KDV’nin 5.000.-TL’nı ödemiştir. Bu veriler doğrultusunda örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirilen 50.000.-TL’na isabet eden 9.000.-TL’nın DOĞA A.Ş tarafından ödenmiş olan 5.000.-TL’nın DEMİR A.Ş tarafından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.’’
Konu Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemeler bakımından da değerlendirildiğinde yapılan yeni düzenlemenin oldukça yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Zira Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı”na ilişkin 13 üncü maddesinin (7) numaralı fıkrasında “Tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının doğması şartına bağlıdır” hükmüne yer verilmiş ve hazine zararı yok ise örtülü kazanç dağıtımının söz konusu olmayacağı ifade edilmiştir.
Bu kez konu yine hazine zararı kavramı çerçevesinde yeniden KDV uygulamaları bakımından da ele alınarak KDV Kanunu’nun 30/d maddesinde değerlendirilmiş ve konuya ilişkin olarak her iki vergi kanunu arasında uygulama birliği sağlandığı gibi bu yönde yaşanabilecek sorunların da önüne geçilmiştir.
Sonuç olarak geçmiş dönemde vergi idaresi tarafından örtülü kazanç iddialarına istinaden KDV indirimlerinin reddi yönündeki anlayış yapılan yasal düzenleme ile değiştirilmiştir. Bu doğrultuda mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen KDV’lerin indirim hesaplarından çıkarılmasına gerek bulunmamaktadır.
25.09.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.