Bilindiği üzere yeni TTK'nın 376'ncı maddesinde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu yani şirketin iflasına yönelik düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme her ne kadar anonim şirketlere ilişkin olsada 636'ncı madde uyarınca limited şirketler için de uygulanacaktır. Daha önce yazmış olduğumuz “Yeni TTK’da şirket iflasına yönelik önemli bir yenilik” başlıklı yazımızda Yeni TTK'nın Eski TTK'dan farklı olarak azaltılan sermayeden daha fazla sermaye artırımına izin verdiğini vurgulamıştık.
Yeni TTK'nın 376'ncı maddesi uyarınca, son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, yönetim kurulu tarafından derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erecektir.
Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartmalıdır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirmeli ve şirketin iflasını istemelidir.
Ancak, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olmalıdır. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunacaktır.
Yeni TTK'nın 376'ncı maddesi ile getirilen diğer önemli bir yenilik, iflas kararının verilmesinden önce,
- şirketin açığını karşılayacak ve
- borca batık durumunu ortadan kaldıracak,tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul edebileceklerdir.
Aslında kanundaki düzenleme, mahkemeye başvuru zorunluluğunu ortadan kaldırabilecek bir yeniliği getirmektedir. Mahkemeye başvuru zorunluluğu nasıl ortadan kaldırılabilecektir?
Şirket alacaklılarından bazıları, kendi alacaklarını, diğer alacaklıların sırasından sonraki sıraya gitmesini yazılı olarak kabul etmelidir. Taahhüt edilen bu tutarlar ara bilanço ile ortaya çıkan açığa eşit ise, iflas bildirim zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Diğer bir deyişle, bu taahhütlerin tutarı, borca batıklığı ortadan kaldıracak düzeyde ise, kısa vadeli olmayıp süreklilik arz edecek nitelikteyse ve taahhütlerin yerine getirilmesi zor şartlara bağlanmamış ise mahkemeye bildirimde bulunulmayacaktır.
Böylelikle şirketin yaşatılması amaçlanmaktadır. Şirket alacaklıları aynı zamanda şirketin pay sahipleri olmaları durumunda ise, bunlar iflas ile erteleme seçeneğini değerlendireceklerdir. Ertelemede herhangi bir süre öngörülmemektedir. En erken erteleme tarihi kanunun gerekçesinde, böyle bir taahhütte bulunmamış alacaklıların alacaklarının sona ermiş veya temin edilmiş olduğu tarih olarak belirtilmiştir.
Erteleme ile bir anlamda isteyerek sırada en sona giderek şirketi iflastan kurtarma, ertelemenin son bulduğu tarihe kadar takas, mahsup veya takip yapmama anlamı taşınır. Erteleme ile alacaktan feragat edilmiş değildir. Ancak, erteleme beyanı zamanaşımını etkilemeyecektir. Yani zamanaşımı süresi işlemeye devam edecektir.
Yönetim kurulu üyeleri şartların varlığına rağmen şirketin iflasını istemezler ise, bunun cezai yaptırımı ne olacaktır?
Şirket iflasına yönelik düzenlemeye İcra İflas Kanununun 179'uncu maddesinde yer verilmiştir. İcra İflas Kanununun 345/a maddesine göre ise, idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler veya tasfiye memurları, 179'uncu maddeye göre şirketin mevcudunun borçlarını karşılamadığını bildirerek şirketin iflasını istemezlerse, alacaklılardan birinin şikâyeti üzerine, on günden üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yeni TTK'nın 376'ncı maddesine göre de, şirketin borca batık olduğunu bildirerek iflasının istenmemesi durumunda, alacaklılardan birinin şikayeti üzerine, idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler hakkındaon günden üç aya kadar hapis cezası verilecektir. Buradaki sorumluluk yönetim kurulu üyelerinin her biri için ayrı ayrı aranmaktadır. İcra İflas Kanununun 345/a maddesinde düzenlenen sermaye şirketinin iflasını istememek suçu için Türk Ceza Kanununun 102/5 maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı söz konusudur.
Görüldüğü üzere, Yeni TTK ile şirketlerin iflasına yönelik getirilen yeniliklerden biri sermaye artırımına imkan tanınarak şirketin iflastan kurtulması sağlanmakta iken, diğer yenilik ise şirketin alacaklılarına borçları erteleme yolu açılmakta ve böylece bilanço açığı azaltılarak şirket iflastan kurtulabilmektedir. Ancak ertelemenin yazılı olması şarttır. Buradaki erteleme ile 377'nci maddede düzenlenen iflasın ertelemesini birbirine karıştırmamak gerekir. İflasın ertelenmesine yönelik getirilen yenilikleri ise önümüzdeki yazılarımızda kaleme alacağımızı da belirtelim.
30.07.2012
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.