Değerli okurlarımız TTK’da yapılacak değişikliklerden özellikle genel kurullarda yapılacak değişiklikleri son yazımda ele almıştım. Bu yazımda ve sonraki yazımda ise yapılacak olan diğer değişiklikler ele alınacaktır. Yapılacak değişiklikler oldukça
PAY DEFTERİ İLE GENEL KURUL DEFTERLERİNDE YENİ DÖNEM!
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinden sonra gelmek üzere, "Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, pay defterinin ve genel kurul toplantı ve müzakere defterinin elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılabilir. Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklıdır." cümlesi eklenecektir.
Pay defteri, şirketin muhasebesiyle ilgili olmayan ancak pay sahiplerinin ad ve soyadları veya unvanlarının yer aldığı, şirketin mevcut ortaklık yapısını ortaya koyan bir ticari defterdir. Uygulamada pay defterinin kaybolması ya da bu deftere ulaşılamaması, ortaklar arasında husumetin yaşandığı hallerde mükerrer pay defteri tutulması ve ortaklıktan ayrılma ya da ortaklığa dahil olma durumlarında pay defterine yapılan kayıtlar yönetim kurulu tarafından yapıldığından, yönetim kurulunca bu görevin yerine getirilmemesi durumunda sonradan ortaklığın ispatında sorunlarla ve buna bağlı haklarının ihlal edildiği iddiaları ile karşılaşılmaktadır. 6102 sayılı Kanunda anonim şirketlerde hisse devrinin tescil ve ilana tabi kılınmaması da bu gibi durumlarda ortaklık yapısının tespitini zorlaştırmaktadır. Şirket nezdinde yapılan incelemelerde de her zaman sağlıklı sonuç alınamamaktadır.
Şirketler ihtiyari olarak pay defterini, şirketin muhasebesi ile ilgili olan defterler gibi istedikleri takdirde elektronik ortamda tutabilmektedir. Yapılan düzenlemede pay defterinin kaybolması, mükerrer pay defteri tutulması gibi uygulamada karşılaşılan sorunların önüne geçilmesi, hisse devirleri kayıt altına alınarak ortaklık ve buna bağlı hakların korunması, şirketler topluluğunda hakim ve bağlı ortakların kolay tespitine imkan tanınması, gerçek ortaklık yapısının sağlıklı bir şekilde ortaya konulması amaçlanarak Gümrük ve’ Ticaret Bakanlığına pay defterinin elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılma yetkisi verilmekte olup oldukça önemli bir düzenlemedir.
KOOPERATİFLERDE BİRLEŞME KARAR NİSABI DAHA AÇIK HALE GETİRİLMEKTEDİR!
6102 sayılı Kanunun 151 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla" ibareleri "kayıtlı tüm ortakların üçte ikisinin kararıyla"şeklinde Yapılacak olan değişiklikle, kooperatiflerde birleşme sözleşmesinin genel kurulda kabulüne ilişkin nisap açık ve anlaşılır hale getirilmektedir.
KOBİLER İLE ÜRETİCİLERDEN MAL ALIMLARINDA ÖDEMEYE SÜRE SINIRI GETİİRLMEKTEDİR!
1530 uncu maddenin beşinci fıkrasının son cümlesinde yer alan "veya borçlunun" ibareleri "ve borçlunun" şeklinde değiştirilmektedir. Bu değişiklikle, en az bir tarafı büyük ölçekli işletme olan tüm sözleşmelerde değil, bir tarafı KOBÎ veya tarımsal ya da hayvansal üretici, bir tarafı büyük ölçekli işletme olan sözleşmelerde ödeme süresinin altmış günü aşamayacağı düzenlenerek, her iki tarafı da büyük ölçekli işletme olan sözleşmeler istisna dışında tutulmuş ve düzenleme 1530 uncu maddenin gerekçesinde belirtilen amaca uygun hale getirilmiştir.
BÖLÜNMEYE YENİ DÜZENLEME!
6102 sayılı Kanunun 163 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna "153 üncü maddenin ikinci fıkrası, bölünme işlemlerinde de kıyasen uygulanır." cümlesi ile 173 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(4) Devralan sermaye şirketleri, bölünen sermaye şirketinin bütün paylarına sahipse, 171 inçi maddedeki yükümlülük yerine getirilmek şartıyla, bölünme sözleşmesi bölünen şirket genel kurulunun onayına sunulmayabilir."
Şirket bölünmelerinde, bölünen şirket malvarlığının bir kısmım veya tamamım devralan şirkete/şirketlere vermekte, karşılığında ise bölünen şirketin kendisi veya paylan nispetinde pay sahipleri devralan şirketten pay almaktadır.
Bölünmede bölünen şirketin paylarının bir kısmı kendisine veya devralan şirkete ait ise (veya bunlar adına hareket eden üçüncü kişilere ait ise) bu paylar karşılığında devralan şirketten pay verilmesi uygun değildir.
Şöyle ki bölünen şirketin paylarının bir kısmı devralan şirkete ait ise, giden malvarlığına o nispette de devralan şirket hali hazırda sahiptir. Dolayısıyla bu payların, bölünmede devralan şirketten pay verilirken hesaba katılmaması gerekmektedir.
Benzer şekilde, bölünen şirket kendi payına sahipse, o payların karşılığı olmadığından, bir değer ifade etmemektedir. Dolayısıyla bu paylar için de devralan şirket paylarının verilmesi uygun Örneğin bölünen bir A şirketinin paylarının %80’i X’e, %10’u şirketin kendisine, %10’u ise devralan konumdaki B şirketine aittir. Dolayısıyla A şirketinden giden malvarlığının %10’u zaten A şirketine, %10’u ise B şirketine ait olduğu için B şirketinden pay verilirken, bu paylar dikkate alınmayacaktır.
Nitekim 82/891 sayılı AB Direktifine göre de bölünmede bölünen şirketin paylarının bir kısmı bölünen şirketin kendisine veya devralan şirkete ait ise (veya bunlar adına hareket eden üçüncü kişilere ait ise) bu paylar karşılığında devralan şirketten pay verilmesi yasaklanmıştır.
Bölünme işleminde, devralan sermaye şirketlerinin, bölünen sermaye şirketin bütün paylarına sahip olması durumunda bölünme sözleşmesinin bölünen şirketin genel kuruluna sunulmadan bölünme işleminin kolaylaştırılmış usulde gerçekleştirilebilmesi imkânı getirilmektedir.
ŞİRKETLER TOPLULUĞUNA YENİ DÜZENLEME!
6102 sayılı Kanunun 195 inci maddesinin;
a)Birinci fıkrasının son cümlesi "Bir ticaret şirketinin en az iki ticaret şirketinde doğrudan veya dolaylı olarak hakimiyet sağlaması ve hakim veya bağlı şirketlerden en az birinin merkezinin Türkiye’de olması halinde, bu şirketler hakkında Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde,
b)Beşinci fıkrasında yer alan "Şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması halinde de" ibaresi "Ticaret şirketi olmayan ve merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde ya da dışında bulunan bir teşebbüsün, merkezi yurt içinde olan en az üç ticaret şirketinde hâkimiyet sağlaması halinde, teşebbüs ile bağlı şirketler hakkında da" şeklinde, değiştirilecektir.
6102 sayılı Kanunun 195 inci maddesinde şirketler topluluğunda, bakim ve bağlı şirketlere ilişkin esaslar hükme bağlanmıştır. Ancak, maddenin mevcut halinde şirketler topluluğunun asgari kaç şirketten oluşacağı hususunda bir netlik bulunmamaktadır. Bu durum ise uygulamada çeşitli tartışmalara neden olmaktadır. Getirilen düzenleme ile şirketler topluluğu oluşabilmesi için bağlı veya hakim konumda olmasına bakılmaksızın asgari üç şirketin şart olduğu hükme bağlanmaktadır. Böylece, şirketler topluluğu oluşturma iradesinin kesin olarak yansıması sağlanmakta ve şirketler topluluğunun tüm yönleri ile ortaya çıkması hedeflenmektedir.
İPOTEKLİ TAŞINMAZLARIN SERMAYEYE İLAVESİNE YÖNELİK DÜZENLEME!
Kanunun 342 nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fikra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkra buna göre teselsül ettirilmiş; 343 üncü "maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2) Özel kanunlar uyarınca üzerinde irtifak hakkı tesis edilen taşınmazlar ile şirket ortağı veya üçüncü kişiye ait olmakla birlikte daha önce şirket tarafından kullanılan kredi nedeniyle teminat olarak gösterilen ve üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazlar şirkete sermaye olarak konulabilir. İpotekli taşınmazın sermaye olarak konulabilmesi için ipotek alacaklısının yazdı muvafakati aranır."
"Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; özel kanunlar uyarınca üzerinde irtifak hakkı tesis edilen taşınmazların ayni sermaye olarak konulması durumunda, irtifak nedeniyle ortaya çıkan değer farklılıkları; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır"
Şirketin nakde ihtiyacı olduğu durumlarda, şirket ortakları veya üçüncü kişilere ait taşınmazlar şirket tarafından kullanılan krediler için teminat olarak gösterilebilmektedir. Ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 342 nci maddesinde üzerlerinde sınırlı ayni hak, haciz ye tedbir bulunmayan malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği düzenlendiğinden, teminat olarak gösterilen bu taşınmazlar şirkete ayni sermaye olarak konulmamaktadır. Mezkur 342 nci maddenin gerekçesine bakıldığında hükmün getirilmesinin amacı sermayenin korunması ilkesidir.
Getirilen yeni düzenleme ile şirket ortağı veya üçüncü kişiye ait olup da çoğunlukla şirketin acil nakde ihtiyacı olduğu durumlarda kredi kullanabilmesi adına üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazların, şirket sermayesinin korunması ilkesine halel getirmeden ipotek alacaklısının muvafakatiyle şirkete ayni sermaye olarak konulabilmesine imkân tanınmaktadır.
Diğer taraftan düzenleme ile getirilen bir istisna da kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesis edilen taşınmazlara ilişkindir. Böylece üzerinden enerji nakil hattı, sulama kanalı vb. geçen taşınmazların da şirkete ayni sermaye olarak konulabilmesine imkân tanınmıştır. Taşınmaz üzerinde tesis edilen irtifak haklarının tamamı, ayni sermaye olarak konulan taşınmazın, şirketin faaliyet konusuna uygunluğunu etkilememektedir. Nitekim tarımsal faaliyet yürüten bir şirkete ait tarla üzerinde sulama kanalı bulunması taşınmazın değerini artıracağı ^ şüphesizdir. Yine 343 üncü maddede yapılan değişikle, taşınmaz üzerinde tesis edilen irtifak nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer farklılıkları bilirkişi raporunda belirtilecektir. Bu itibarla, üzerinde benzer irtifak hakkı tesis edilen taşınmazların biçilen değer doğrultusunda şirkete ayni sermaye konulmasına imkan tanınarak, uygulamada şirketlerin mağdur olmalarının önüne geçilmektedir.
YÖNETİM KURULLARININ DEVREDİLEMEYECEK GÖREVLERİNDE DEĞİŞİKLİK!
6102 sayılı Kanunun 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde
"d) 371 inci maddenin yedinci fıkrası uyarınca sınırlı yetki verilenler ile bir şubenin işleriyle ilgili olarak temsile yetkili kılınanlar hariç, müdürlerin ve aynı işleve sahip imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.’
Kanunun 375 inci maddesinde yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz kişilerin atanması ve görevden alınması da yönetim kurulunun devredilemeyecek görev ve yetkileri arasında sayılmıştır, imzaya yetkili her personel için atama ve görevden alma yetkisinin yönetim kurulunda olmasının, anonim şirketlerde işleyişi yavaşlatacağı değerlendirildiğinden, yapılan değişiklik ile atamalarda yönetim kurulunun yetkisi şirketin üst düzeyde yönetimim gerçekleştirmek üzere atanan müdürler, aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisine haiz bulunanlarla sınırlandırılmış; maddenin (a) bendi ile paralellik sağlanmıştır.
Yukarıda yer aldığı üzere özellikle uygulamada sorun yaşanan alanlarda değişiklikler yapılmaktadır ve bu değişiklikler oldukça önemli nitelikte değişikliklerdir. Gelecek yazımızda değişiklikleri ele almaya devam edeceğiz.
26.04.2016
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.