Değerli okurlarımız, daha önceki yazılarımızda ortakların şirketten olan alacaklarını şirkete sermaye olarak koyup koyamayacaklarını ele almıştık. Bu yazımızın konusunu ise, şirket ortakların üçüncü kişilerden olan alacaklarını şirkete sermaye olarak koyup koyamayacaklarını ele alacağız.
Şirket ortakları alacaklarını şirkete sermaye olarak koyabileceklerdir. Ancak bunun kanunla belirlenmiş olan şartları bulunmaktadır. TTK’nın 130’uncu maddesi uyarınca, sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulamayacaktır. Yani, ortak alacaklarını sermaye olarak şirkete devretmiş ise bu alacaklar şirketçe tahsil edilmediği sürece sermaye koyma borcundan kurtulunmuş olunmayacaktır. Aksi türlü ortaklar alacaklarını şirkete sermaye olarak koyabilir fakat bu alacaklar tahsil edilmez ise olmayan bir sermaye şirkete girmiş gibi gösterilirdi ki, bu şirketle iş yapan üçüncü kişileri aldatmak anlamına gelirdi. Ayrıca şirketin sermayesi de güçlenmiş olmazdı.
Ortağın alacaklarını sermayeye ekleyebilmesi için bir diğer şart ise, alacağın, vadesi gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil edilmesi şartıdır. Bunun anlamı, vadesi gelmemiş alacağın sermayeye eklenmek istenmesi halinde özel bir belirleme yapılmadıkça vade gününden itibaren bir ay içinde şirketin parayı tahsil etmesidir. Yine, vadesi gelmiş alacaklar ise şirket sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilmelidir.
Her ne sebeple olursa olsun, bu süre içinde para tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de öder. Alacak kısmen tahsil edilmişse, tahsil edilmemiş olan kısım için temerrüt faizi hesaplanacaktır.
TTK’nın 128’inci maddesine göre, her ortak usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.
TTK’nın 344’üncü maddesine göre, “Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.”
Buna göre, nakden taahhüt edilen tutarın en az %25’i tescilden önce ödenecek kalanı ise tescili izleyen 24 ay içinde ödeme yapılacaktır.
TTK’nın 481’inci maddesi uyarınca; Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir. İkincil yükümlülükler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
Yazımızdan görüleceği üzere ortaklar üçüncü şahıslardan olan alacaklarını sermaye olarak koyabileceklerdir. Ancak bunun şartları bulunmaktadır.
Önümüzdeki yazımızda ise ortakların sermaye koyma borçlarını yerine getirmemeleri halinde ne gibi sonuçlarla karşılaşabilecekleri ele alınacaktır.
11.11.2013
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.