Bilindiği üzere iç kaynaklardan sermaye artırımı Yeni TTK'nın 462'nci maddesinde düzenlenmiştir. Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilecektir.
Burada iç kaynaklar bakımından herhangi bir sınırlama mevcut değilken, fonlar bakımından sınırlama bulunmaktadır. Mevzuatta sermayeye eklenmesine müsaade edilen fonlar sermayeye eklenebilecektir.
İç kaynaklar neledir?
İç kaynaklar, esas sözleşme ve/veya genel kurul kararıyla isteğe bağlı olarak ayrılmış yedek akçeler ile, kanuni yedek akçelerin serbest kısımlarıdır. Diğer mevzuatlar uyarınca ise sermayeye ilave edilecek fonlar bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak, yeniden değerleme fonları, iştirak ve taşınmaz satış hasılatı ve enflasyon değerlemesinden doğan fonlar gösterilebilir.
Sermayenin artırılan kısmını, iç kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır.
İç kaynaktan sermaye artırımında asıl sorun, kullanılan iç kaynağın şirkette gerçekte var olup olmadığı ve varlığının belirlenmesi halinde, bu kaynağın sermaye artırımında kullanılacak miktarda var olup olmadığının belirlenmesidir. Bunu yapacak olan da duruma göre YMM, SMMM veya yönetim kurulları olacaktır. İç kaynaklardan sermaye artırımında YMM veya SMMM raporu gerekip gerekmeyeceğini daha önceki yazılarımızda incelediğimiz için burada tekrardan değinilmeyecektir.
Yine bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olursa, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun da yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır. Bunun anlamı, iç kaynağın ve miktarının belirlendiği bilançonun tarihi ile yönetim kurulunun vereceği yazılı beyan arasında en fazla altı aylık sürenin bulunabileceğidir. Bu süre aşılmışsa kanun iç kaynağın kullanılmış olması olasılığını bir varsayım olarak kabul etmekte ve iç kaynağın daha yeni tarihli bir bilanço ile doğrulanmasını öngörmektedir.
Çıkarılacak olan bu bilançonun genel kurulca onaylanmış olması şartı bulunmamaktadır. Yönetim kurulunun onaylaması yeterlidir. Yeni bilançonun eskisinin değerlerinin revizyonu suretiyle çıkarılması, yani kolaylaştırılmış envanter yönteminin (Yeni TTK Md. 67) veya değerlemeyi basitleştirici yöntemlerin (Yeni TTK. Md 81) kullanılması mümkündür.
Sermayeye eklenmesi gereken iç kaynak tutarı nasıl hesaplanacaktır?
Daha önceki yazılarımızda ele aldığımız üzere, vergisel yükümlülükler ve geçmiş yıl zararları düşüldükten sonraki tutar üzerinden kanuni yedek akçe ayrılacaktır. Sermayeye ilave edilebilecek kar tutarı ise, kanuni yedek akçe ayrıldıktan sonraki tutar olabilecektir.
Burada akıllara kanuni yedek akçenin kara ilave edilip edilemeyeceği sorusu gelebilecektir. Yeni TTK’nın 519’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilecektir.
Dolayısıyla, yasal yedek akçe tutarı esas sermayenin yarısını aşmadığı sürece “bağlı yedek akçe” niteliğinde olacak ve bu tutar, zararların kapatılması, veya işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye, işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye yönelik olarak kullanılabilecektir.
Bu durumda, kanuni yedek akçelerin, şirket esas sermayesinin yarısına kadar olan kısmı yukarıda saydığımız amaçlar için kullanılabilecektir. Yasal yedek akçenin esas sermayenin yarısını aşan kısmı ise “serbest yedek akçe” niteliğinde olduğundan istenmesi halinde sermayeye ilave etmek için kullanılabilecektir.
Yeni TTK’nın 519/4’üncü fıkrası uyarınca 3’üncü fıkradaki sınırlama, başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmayacaktır.
Dolayısıyla şirketler kar dağıtımı yapmayacak ve karı sermayeye ekleyecekler ise de I. Tertip yasal yedek akçeyi ayırmak zorundadırlar. Kar dağıtımı kararının etkisi ihtiyari yedeklere (Yeni TTK 521 II. Tertip yasal yedekler, yine Yeni TTK’nın 520, 522 maddeleri) yöneliktir. Yani kar dağıtımı yapılmayacak ise ihtiyari yedekler ayrılmayacaktır.
Sonuç olarak, yasal yedek akçelerin tamamı değil “serbest yedek akçe” niteliğinde olan kısmı sermaye ilave edilebilecektir. “Serbest yedek akçe” niteliğinde olmayan kısmın sermayeye ilave edilmesi halinde yapılan işlem geçersiz olacaktır. Hangi kar tutarının sermayeye ilave edilebileceğini ise daha önceki yazılarımızda ele almıştık.
26.07.2013
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.