Değerli okurlarımız daha önceki 09.08.2012 tarihli köşe yazımda “Bankaların milyonlarca kişiye uyguladığı bileşik faiz yasal mıdır?” ve 15.08.2012 tarihli köşe yazımda ise “Tüketici kanun taslağında bileşik faiz unutulmamalıdır” başlıklı iki yazımda bileşik faiz uygulamasının yasal olmadığını ve kaldırılması gerektiğini ele almıştım.
Nitekim, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın 18.05.2013 tarihinde yaptığı ve basında yer alan açıklamasından anladığımız kadarıyla bileşik faiz uygulaması kaldırılacaktır.
Bileşik faiz uygulaması yasal değildir ve uygulanmasına biran önce engel olunması yerinde olacaktır. Böylelikle milyonlarca kişi bu yükten kurtulacaktır. Bileşik faizin neden yasal olmadığını sayın Yazıcı’nın açıklaması üzerine tekrardan hatırlatma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Ticari işlerde faiz konusu Yeni TTK'nın 8'inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme aynen aşağıdaki gibidir;
“Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnızcari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki,bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır.
Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.”
Yeni TTK 8'inci madde düzenlemesi ile, ticari işlerde faizin serbestçe belirlenebilmesi düşüncesi esas olmakla birlikte, bileşik faiz uygulamasının kapsamı daraltılmıştır. Eski TTK'da bileşik faiz uygulanması içinborçlu bakımından ticari iş olması yeterli iken, Yeni TTK ile her iki taraf bakımından da ticari iş olma şartı getirilmiştir. Eski TTK uyarınca bir tacire tacir olmayan bir vatandaşın para vermesi durumunda bileşik faiz uygulanabiliyorken, Yeni TTK ile bu mümkün olmayacaktır. Her iki taraf da tacir olmak zorundadır. Tacir olmayanlar arasındaki sözleşmelerde buradaki düzenlemeler uygulanmayacaktır. Ayrıca, üç aydan aşağı olmamak üzere cari hesaplar için de bileşik faiz yürütülebilecektir.
Faize ilişkin getirilen bir diğer yenilik ise, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin saklı olduğu düzenlemesidir. Böylelikle, tüketiciler lehine hareket edilerek söz konusu Kanunda tüketici lehine yapılan düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği Yeni TTK'da belirtilmiş olmaktadır.
Öyleyse sorulması gereken soru, bankalarla, bankalardan kredi kullananlar, kredi kartı alanlar, kredili mevduat hesabı açtıranlar arasındaki ilişkide TTK'nın yukarıdaki hükümlerine göre bankalar bileşik faiz uygulayabilecek midir?
Bankalar tacirdirler ancak kredi, kredi kartı ya da tahsisli kredi kullananlar tacir olabileceği gibi tacir olmayabilirlerde. Bankalarla tacirler arasında bileşik faiz uygulaması mümkün olabilir. Zira 8'inci maddede düzenlendiği üzere, her iki taraf için de ticari iş olan sözleşmelerde bileşik faiz uygulanabilecektir.
Bankalarla, tacir olmayan milyonlarca kredi kartı kullanıcısı, kredili hesap kullanıcıları ya da kredi kullananlar arasındaki işlemde bankalar halihazırda olduğu gibi bileşik faiz hesaplayabilecek midir?
TTK'nın 8'inci maddesi iki durumda bileşik faiz hesaplanabileceğini düzenlemiştir. Birisi tacirler arasındaki ticari işlemlerde, bir diğeri ise cari hesaplarda. Bankalarla tacir olmayanlar arasındaki işlem ticari işlem değildir ve bileşik faiz uygulanması da mümkün olmayacaktır.
Bir diğer bileşik faiz uygulamasına konu olabilecek husus cari hesaptır. Cari hesap nedir sorusunun cevabı da TTK'da mevcuttur.
Yeni TTK'nın 89-101'inci maddelerinde cari hesap düzenlemesi yer almaktadır. Cari hesap sözleşmesi, iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz (Md. 89).
Cari hesap konusu Yargıtay'a taşınmıştır. Bankacılık uygulamasında büyük ölçüde cari hesap sözleşmelerine dayandırılan ve cari hesap şeklinde işleyeceği hükme bağlanan kredi sözleşmelerinin gerçek anlamda cari hesap olup olmadığı konusunda Yargıtay 03.02.1989 tarihli ve 286 Esas ve 493 Karar Nolu Kararında; “Bankanın müşterisine tahsis ettiği kredi hesabı “borçlu cari hesabı” olarak adlandırılır. Müşteri bu hesaptan verilen limit içerisinde kredi kullanır, ya hesaptan para çeker, havale ile temlik yapar ya da teminat mektubu, aval, kefalet gibi bankanın itibarına dayanan krediler talep eder. Müşteri hep borçlu durumdadır. Gerek borçlu cari hesabı ve gerek adi cari hesap (küçük cari hesap) şeklinde açılan banka hesaplarında, birincisinde kredi müşterisinin, ikincisinde bankanın alacaklı duruma geçmeleri mümkün olmadığı, bu nedenle de TTK (Eski TTK)'nın 87/1 maddesinde yer alan karşılıklılık unsuru bulunmadığı cihetle TTK'daki cari hesap tanımına uymaz” demiştir. Yine Yargıtay’ın bu yönde 1970 ve 1985 yıllarında vermiş olduğu kararlar bulunmaktadır.
Yargıtay Kararlarında cari hesapta “karşılıklılığa” vurgu yapılmıştır. Gerçekten de, cari hesapta her iki tarafın da birbirlerine borçları vardır ve her iki tarafın da birbirlerinden alacakları bulunmaktadır. Borçlarla alacaklar birbirlerine mahsup edilmektedir.
Cari hesap konusu tartışılmaktadır, ancak, kanaatimce özellikle tacir olmayan kredi kartı, kredili mevduat, kredi kullanıcıları ile bankalar arasındaki sözleşme Yargıtay’ın da Kararlarında vurgulandığı gibi cari hesaba dayanmamaktadır. Bu durumda da bileşik faiz hesaplanması mümkün olmayacaktır.
Bankalar müşterileri ile yaptıkları sözleşmelerde, sözleşmenin cari hesap olduğunu kabul ettirecek olurlar ise bu geçerli olacak mıdır?
Yeni TTK'nın 8'inci maddesinin dördüncü fıkrasında, bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir denilmektedir.
Kanaatimce tarafların her ikisi de tacir olmadıklarından sözleşemeye sözleşmenin cari hesap olduğu yönünde konulacak hükümler geçersiz olacaktır. Çünkü, cari hesabın ne olduğu kanunda belirlenmiştir ve kanunun cari hesap olarak öngörmediği bir husus sözleşmede cari hesap olarak belirlenemez. Belirlenmiş olsa bile geçersiz olacaktır.
Yeni TTK'nın 8'inci maddesi ile bileşik faiz konusunda getirilen yeniliklerden biri yukarıda da vurguladığımız üzere her iki tarafında tacir ve işin de ticari olmasıdır. Bir diğer yeni düzenleme ise, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin saklı olduğu düzenlemesi olup, tüketiciler lehine hareket edilerek söz konusu Kanunda tüketici lehine yapılan düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği hususudur.
Yeni TTK ile getirilen bu düzenlemeler dikkate alındığında kanaatimce bankaların tacir olmayan milyonlarca kredi kartı, kredili mevduat, kredi müşterilerine uyguladığı bileşik faiz uygulaması hukuki dayanaktan yoksundur ve bu müşterilerine bileşik faiz uygulamamalıdır. Diğer bir husus ise üç aylık süreçte bileşik faizin uygulanamayacağına yönelik düzenleme olup, bankaların ilk üç aylık süreçte bileşik faiz hesaplaması halinde bunun da hukuki dayanaktan yoksun olduğu vurgulanmalıdır. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile yapılacak düzenleme TTK'ya göre özel hüküm olacağı için oradaki herhangi bir düzenleme de bileşik faiz uygulamasını engelleyebilecektir.
Bileşik faiz uygulaması yasal değildir ve kaldırılması Yeni TTK, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Yargıtay Kararı uyarınca yerinde olacaktır.
20.05.2013
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.