2023 Mayıs seçimlerinden sonra yeni ekonomi yönetimi ile beklenen para politikası uygulamalarına geçildi. Bu dönemde merkez bankası yönetiminde yapılan değişiklikle politika faiz oranlarında artış olacağı netleşti. Bu çerçevede Ağustos ayında 750, Eylül ve Ekim aylarında 500 ve son olarak Kasım ayında da yine 500 baz puan artışla politika faiz oranı %40 seviyesine ulaşmıştır. İlk artış her ne kadar beklenin altında kalsa da sonraki agresif artışlar beklenen oranlara ulaşılmasını sağlamıştır.
Uzunca bir dönem baskılanan dolar ise 28-29 TL arasında seyir göstermektedir. Faiz artışları dolar üzerinde azalış yönlü bir eğilim sonucu oluşturmamaktadır. Bunda Kur Korumalı Mevduattan çıkışların etkisi yadsınamaz. Ancak konunun bir diğer boyutunun da ortaya konulmasında fayda var. Yeni ekonomi yönetimi özellikle sıkı para politikasına konsantre olmuş durumdadır. Burada genelde maliye politikaları özelde ise vergi politikalarının daha fazla aktifleştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Yaşanan deprem felaketini takiben ve bu felaket gerekçesiyle bütçeye kaynak sağlamak amacıyla katma değer vergisi ve kurumlar vergisi oranları artırılmıştır. Yine Ek MTV ile de kaynak sağlama noktasında bir adım daha atılmıştır. Bu uygulamalar genel olarak kişiler nezdinde vergi yükünün artmasına neden olmuştur. Bu önlemler bir vergi politikası olarak değerlendirilemez. Nihayetinde faiz oranlarındaki artışlar ile vergi oranlarındaki artışlar birlikte düşünüldüğünde kısa veya orta vadede enflasyon oranının düşmesi beklenilemez. Talep enflasyonuna yönelik müdahaleler her ne kadar yerinde olsa da fiyatlardaki fahiş artışlar hala devam etmektedir.
Uygulanan para politikasının yanına mutlak olarak vergilere yönelik önlemler eklenmelidir. Gelir dağılımında adaletin sağlanması noktasında vergi politikalarının önemi ortaya çıkmaktadır. Zira Türk vergi sisteminin en önemli sorunu vergi kanunlarının karmaşıklığıdır. Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere birçok vergi kanununda karmaşık bir yapı bulunmaktadır. Kanunlar mükerrer maddelerle tamamlanmaktadır. Mükerrer maddelerin fazlalığı mükelleflerin asimetrik bilgiye maruz kalmasına neden olmaktadır. Mükellefler vergisel ödevlerini yerine getirme de isteksiz davranmakta ve vergi kaçırma gibi eylemelere yönelmektedir. Bu süreçte 1982 Anayasası’nın vergi ödeviyle ilgili 73. maddesi başta olmak üzere (Kaldı ki sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa değişikliğini net olarak ifade etmektedir) diğer tüm vergi kanunlarında reform niteliğinde düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemeler para politikası ile maliye politikasının uyum içerisinde eşanlı olarak çalışmasını sağlayacak ve vergi gelirlerinde mutlak artışlar sağlanacaktır. Böylelikle mükelleflerin vergiye uyumu da sağlanmış olacaktır. Türk vergi sisteminde gerçekleştirilecek yapısal reformlar yeni ekonomi yönetiminin işini çok daha kolaylaştıracaktır. Sadece Merkez Bankasının faiz arttırımları ile piyasanın rahatlaması beklenilmemelidir. Kısa vadede vergiler ile ilgili önemli gelişmelerin yaşanacağını söyleyebiliriz.
28.11.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.