YAZARLARIMIZ
Doç. Dr. Doğan Bozdoğan
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Maliye Bölümü
bozdogan_dogan@hotmail.com



İdarenin Vergilendirmede Hukuka Uygun Elde Edilmiş Delillere Göre İşlem Tesis Etme Zorunluluğu

Bilindiği üzere hukuka aykırı yollardan elde edilmiş delillerle gerek ceza hukukunda gerekse vergilendirme de işlem tesis edilmesi mümkün değildir. Konuyla ilgili özellikle Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 206/2-a maddesinde yer alan “Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse reddolunur” ifadesi önem arz etmektedir. Bu madde ile ceza hukukunda sıklıkla tartışılan delillerin hukuka uygunluğu tartışmasına bir son verilmiştir. Benzer bir uygulamanın vergi hukuku açısından da uygulanması gerekmektedir. Yani Vergi Usul Kanununa ve İdari Yargılama Usul Kanununa Ceza Muhakemeleri Kanunundakine benzer bir ifadenin eklenmesi gerekmektedir. Zira Vergi İdaresi bazı tarhiyatlarında hukuka uygun yollarla elde edilmemiş delillere dayanarak işlem tesis etmektedir (Doğrusöz, 2023).

Danıştay Dava Daireleri Kurulunun 2022/1502 esas sayılı ve 08.03.2023 tarihli kararında delillere ilişkin çok önemli detaylar belirtilmiştir. Davanın Danıştay Dava Daireleri Kuruluna kadarki sürecine bakıldığında, hakkında cezalı tarhiyat uygulaması yapılan mükellefin idareyi vergi mahkemesinde dava ettiği ve vergi mahkemesinin  davalı idareden, bilirkişi raporuna ekli listede yer alan, davacının 2010 yılında mal ve hizmet alımında bulunduğu şahıs/şirketler hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri yönünde tespitleri içerir düzenlenmiş herhangi bir raporun bulunup bulunmadığını sorduğu, varsa anılan raporların ibrazını istediği, davalı idare tarafından da ara kararına istinaden verilen cevapta davacının mal veya hizmet alımında bulunduğu mükelleflerden hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği yönünde tespit bulunan herhangi bir mükellef olmadığını bildirdiği görülmektedir. Bu kapsamda mahkeme dava konusu vergi ve cezalarda hukuki isabet olmadığı yönünde karar vermiştir. Davalı idare bu kararı takiben temyiz isteminde bulunmuştur. Durumu inceleyen Danıştay 4. Dairesi, davacı hakkında vergi inceleme talebi bulunup bulunmadığını, vergi inceleme görevinin mahiyetini ve incelemenin başlama tarihini gösteren bilgi ve belgelerin, iş yerinde davacının defterleri elde edilen mali müşaviri hakkında arama kararı ve inceleme talebi bulunup bulunmadığını, vergi inceleme elemanının defter ve belgeleri mali müşavirden hangi gerekçeyle ve nasıl teslim aldığını gösteren bilgi ve belgelerin temin edilmesi suretiyle araştırılarak yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksi yöndeki gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmediği şeklinde karar vermiştir. Aslında sonuç aynı fakat gerekçenin yanlış değerlendirildiği Danıştay 4. Dairesi tarafından belirtilmiştir. Vergi mahkemesi bu kararı takiben verdiği kararında bir önceki kararında ısrar etmiştir. Durum nihayetinde Vergi Dava Daireleri Kuruluna riayet etmiştir. Vergi dava Daireleri Kurulu, “İhbar ve yapılan incelemelerden hareketle bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emarelerin bulunması halinde bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve üzerinde arama yapılabileceğini düzenleyen 142. maddede bu aramanın, gerekçeleri belirtilmek suretiyle sulh yargıcından izin talep edilmesi ve sulh yargıcının da istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermiş olması şartıyla yapılabileceği öngörülmüştür. Aramadan sonra, el konulması gereken bilgi ve belgelerle ilgili uyulması gereken kurallar, Kanun'un 143. maddelerinde düzenlenmiş olup birbirinin devamı olan her iki maddenin değerlendirilmesinden, doğrudan el koyma imkanının bulunmadığı, öncesinde bir arama kararının bulunması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Anayasa'nın 38. maddesinde de ifade edildiği üzere, Kanun'a aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.” şeklinde bir gerekçeye bağlı kalarak ve sonucu itibariyle vergi mahkemesi kararıyla aynı olması ve söz konusu vergi ve cezaları kaldırması sebebiyle temyize konu bir durum olmadığına karar vermiştir.

Bakıldığında gerekçeler farklı olsa da Vergi Mahkemesi, Danıştay 4. Dairesi ve Vergi Dava Daireleri Kurulu mükellefe uygulanan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulmamıştır. İdarenin temyiz istemleri ise reddedilmiştir. İdare, hukuka uygun olmayan delillerle işlem tesis etmiştir. Burada yer alan karmaşık durumun çözümü, Vergi Usul Kanunu ve İdari Yargılama Usul Kanunu’na Ceza Muhakemesi Kanunu’ndakine benzer şekilde, hukuka aykırı elde edilen delillerin hükmünün olmadığı yönünde bir ibarenin eklenmesidir.

Kaynakça

Doğrusöz, B. (2023). “Vergilendirmede Delilin Hukuka Uygunluğu”, https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergilendirmede-delilin-hukuka-uygunlugu/701348.

09.10.2023

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM