YAZARLARIMIZ
Celal Çelik
Yeminli Mali Müşavir
Değer YMM AŞ
Eski Baş Hesap Uzmanı
Eski Marmara ve Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanı
celal.celik@degerymm.com.tr



5811 Sayılı Kanun Uyarınca Yurtiçi Varlık Barışı Uygulaması

 A. GENEL BİLGİ

1. GİRİŞ

Kamu oyunda “Varlık Barışı” olarak bilinen uygulama 22.11.2008 gün ve 27062 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun’la getirilmiştir.

5811 sayılı Kanun kapsamında biri yurt içi, ikisi de yurt dışı kaynaklı gelirlerle ilgili toplam üç farklı konuda düzenleme yapılmıştır.[1]

·         01.10.2008 tarihi itibariyle yurt içinde sahip olunan ancak işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan varlıklar, (%5 vergi oranı)

·         01.10.2008 tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan varlıklar, (%2 vergi oranı)

·         Yurt dışı iştiraklerden ve şubelerden elde edilen kazançlar, yurt dışı iştirak hisselerinin satışından ya da yurt dışında bulunan kurumların tasfiyesinden doğan kazançlar, (istisna)

Varlık Barışı olarak adlandırılan 5811 sayılı Kanun bir çok yönüyle Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamında vergi affı kanunu niteliğindedir. Ancak düzenleme sınırsız bir vergi affı değil, Kanunda belirtilen vergilerin ödenmesi ve diğer koşulların yerine getirilmesi halinde, beyan edilen tutarlarla orantılı olarak yararlanılacak bir vergi affı mahiyetindedir. Yasa kapsamına dar mükellefler de dahil olmak üzere, gerçek ve tüzel kişilerin tamamı girmektedir. Yasada düzenlenen af kapsamına kambiyo mevzuatı, gümrük mevzuatı ve kara para mevzuatı kapsamındaki suçlar girmemektedir. Oysaki TBMM’ne sevk edilen yasa tasarısında söz konusu mevzuatlar kapsamında bir koruma da yer almaktaydı. Ancak yasalaşma aşamasında yapılan değişikliklerle yasanın kapsamı daraltılmıştır.

5811 sayılı Kanunla yürürlüğe giren Varlık Barışının uygulama esasları Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan 1 sayılı 5811 sayılı Kanun Genel Tebliği ile düzenlenmiştir.[2] Bu yazımızda, 5811 sayılı Kanun kapsamına giren yurt içi varlık barışı uygulaması açıklanmıştır. 

2.   TANIMLAR

5811 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde ve 1 seri nolu 5811 sayılı Kanun Genel Tebliği’nin 2’nci bölümünde yasayla ilgili tanımlar açıklanmıştır. Kanunda banka, aracı kurumlar ve kanaat verici belge kavramları tanımlanmıştır. Öte yandan Genel Tebliği’de ise “taşınmaz” kavramı Medeni Kanuna atıf yapılarak tanımlanmıştır. Söz konusu tanımlar aşağıdaki gibidir.

Banka kavramı, 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını ifade etmektedir.

Aracı kurum kavramı, 28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan aracı kurumları ifade etmektedir.

Kanaat verici belge, 5811 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde “Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar ile posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve belgelerini, 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini koruyan aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeler” şeklinde tanımlanmıştır. Öte yandan 1 sayılı 5811 sayılı Kanun Genel Tebliği ile kanaat verici belge kavramı detaylı bir şekilde açıklanmıştır.[3]

Öte yandan Kanunda “bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde” bulunan makamlardan alınan belgeler kanaat verici belge olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle bilgi değişimi yapılmayan ülkelerden alınan belgelerin hangi çerçevede kanıtlayıcı belge sayılacağı konusu açık değildir.

Taşınmaz (gayrimenkul) kavramı, 5811 sayılı Kanun uygulamasında taşınmazlar, Türk Medeni Kanunun 704’ncü maddesinde[4] gayrimenkul olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.

Diğer taraftan, Vergi Usul Kanunu’nun 269’ncu maddesi uyarınca gayrimenkul gibi değerlenen “tesisat ve makineler”, “gemiler ve diğer taşıtlar” ve “Türk Medeni Kanunu’nda sayılanların dışındaki diğer gayrimaddi haklar” ve “gayri menkullerin mütemmim cüzleri ve teferruat”lar 1 seri nolu Tebliğ düzenlemesi uyarınca gayrimenkul sayılmamıştır. Bu nedenle söz konusu unsurların yurt içi ve yurt dışı varlık barışı uygulamalarından yararlanması mümkün görünmemektedir.
 

B. YURTİÇİNDE SAHİP OLUNAN VARLIKLARLA İLGİLİ UYGULAMA ESASLARI

1. Yasal Dayanak

5811 sayılı Kanunun uygulama esaslarını düzenleyen 3’üncü maddesinin yurt içinde bulunan varlıklarla ilgili kısımları aşağıdaki gibidir.

“Uygulama esasları

            MADDE 3 – (1) …

            (2) Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 1/10/2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre 213 sayılı Kanun uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunur.  Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca diğer şartlar aranmaz.

            (3) Vergi dairelerine …, ikinci fıkraya göre beyan edilen varlıkların değeri üzerinden % 5 oranında vergi tarhedilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Bu fıkraya ve dördüncü fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez.

            (4) …

            (5) …ikinci fıkralar kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Ancak, diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılır.

             (6) Beyan edilen varlıklarla ilgili olarak 213 sayılı Kanunun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez.

            (7) …ikinci fıkra uyarınca beyanda bulunulduğu halde bilanço esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye artırımında bulunulmaması hallerinde beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz.

            (8) İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişilerin bu madde uyarınca yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar.”

2.  Uygulamanın Mahiyeti

Kanun hükmünden de görüldüğü üzere, 5811 sayılı Kanunla getirilen uygulamadan yararlanma koşulları özet olarak aşağıdaki gibidir.

Ø       Varlıkların beyan edilmesi,

Ø       Taşınmazlar dışındaki varlıkları banka veya aracı kuruluşa yatırmak suretiyle varlığını kanıtlanması,

Ø       Varlıkları yasal defterlere kaydedilmesi,

Ø       % 5 oranında vergi ödenmesi,

Ø       6 ay içerisinde sermayeye eklemesi,

Detay açıklamalar izleyen alt bölümlerde yapılmıştır.

a) Beyanname verme yeri

Uygulamadan yararlanmak için, sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak 1.10.2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ve taşınmazların,  2 Mart 2009 Pazartesi akşamına kadar Türk Lirası değeriyle bağlı oldukları vergi dairelerine beyan edilmesi gerekmektedir.

Yurt içi varlıklarla ilgili beyanname prensip olarak doğrudan Gelir İdaresi Başkanlığı’na elektronik ortamda verilecektir. Ancak 340 ve 346 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri uyarınca elektronik ortamda beyanname vermek zorunda olmayan mükellefler, varlıklarını, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyanname[5] ile beyan edilebilecekleri gibi 340 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda da gönderilebilecektir.

b) Kapsama Giren Kişiler

Uygulama kapsamına gerçek kişiler ile tüzel kişilerin tamamı girmektedir. Öte yandan Şirketlerin; kanuni temsilcileri, ortakları veya şirket ya da şirketin ortakları adına Kanun kapsamına giren varlıkları 1.10.2008 tarihinden önce yetkili kuruluşlarca düzenlenen bir vekalet ya da temsil sözleşmesine istinaden değerlendirmeye yetkili olanların, Türkiye'de bulunan ancak 1.10.2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan varlıklarının 1 nolu Genel Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına beyan edilerek ve süresi içinde sermaye artırımında kullanılması halinde, bu varlıklara ilişkin olarak şirketin 5811 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanabilmesi mümkün olacaktır.

Diğer taraftan uygulamadan yararlanmak açısından tam mükellef veya dar mükellef olmak da önemli değildir. Bu nedenle, Türkiye’de ikametgahı bulunmayan kişiler ile mükellef olmayan gerçek kişiler de uygulamadan yararlanabileceklerdir.

c) Kapsama Giren Varlıklar

01.10.2008 tarihi itibariyle işletmelerin bilançolarında özkaynaklar arasında kayıtlı bulunmayan para, döviz, altın, menkul kıymet, sermaye piyasası araçları ile gayrimenkullerin varlık barışı kapsamında beyanı söz konusudur. Diğer taraftan işletmelerin bilançolarında, ortaklar cari hesabında yer alan borç tutarlarının Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında banka veya aracı kurumlara yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarları bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebilecek ve süresinde sermayeye ilave edilebilecektir.

Öte yandan bilanço usulünde vergiye tabi olmayan ticari kazanç sahipleri ve serbest meslek erbabının da söz konusu varlıkları beyan edip uygulamadan yararlanmaları mümkündür. 

d) Defterlere kayıt zorunluluğu

Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye'de sahip olunan ve beyan edilen, varlıkların yasal defterlere kaydedilmesi ve beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir.

Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin, banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıklar ile taşınmazları, beyan edilen değerleri üzerinden serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı defterine kayıt edilmesi gerekmektedir.

Defter tutma yükümlülüğü bulunmayanların, beyan ettikleri taşınmazlar dışındaki varlıklarını, banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Anılan mükellefler için başka bir şart aranmayacaktır.  

e) Beyan edilen değerin tespiti

5811 sayılı Kanuna göre beyan edilecek değer, beyan edilen varlığın rayiç bedelidir. Rayiç bedel, Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 266. maddesinde,” bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satın bedeli” olarak tanımlanmıştır. Bir değerleme ölçütü olarak rayiç bedel, vergi hukukumuza 2365 sayılı Kanunla girmiştir. Ancak vergi kanunlarınızda işletmeye dahil herhangi bir iktisadi kıymetin mutad değerleme ölçütü olarak rayiç bedel öngörülmemiştir. Öte yandan rayiç bedelin tespiti ile ilgili olarak yapılmış bir düzenleme de yoktur. Bu nedenle söz konusu değerin beyan sahibi tarafından yapılması, ancak bazı durumlarda ise bu değerin tespitinin tevsik edilmesi gerekir. Zira ayni sermaye olarak konulacak olan gayrimenkullerin değerleri mahkemelerce tespit edilmektedir. Bu nedenle değer tespitiyle ilgili olarak mahkemelerin ikna edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan dövizli kıymetlerin, yasal defterlere kaydedildiği tarihteki T.C. Merkez Bankası döviz alış kurları esas alınarak bulunacak olan değer üzerinden vergi dairesine beyan edilmesi ve hesaplanan matraha bağlı olarak vergi hesaplanması gerekmektedir.

f) Vergi Oranı

5811 sayılı Kanunun 3/2’nci maddesine göre yapılacak yurt içi varlıklarda vergi oranı %5’tir. Öte yandan bu verginin matrahı ise beyan edilen değerdir.

g) Beyan zamanı

22.11.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5811 sayılı Yasanın yurt içi varlıklarla ilgili kısmından yararlanma imkânı 2 Mart 2008 tarihinde sona ermektedir.

 

h) Verginin ödenmesi

Yurt içi varlık barışı dolayısıyla hesaplanan % 5 oranındaki vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.

 

i) Vergi incelemelerinden korunma ve bunun sınırları

(1)   Beyan edilen konular dikkate alınarak vergi incelemesi yapılmama ilkesi

5811 sayılı Kanun’nun 3/2’nci maddesinde sayılan yurtiçi varlık barışı’nın sağlamış olduğu en önemli avantaj, belli koşullarda mükellefler hakkında vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmamasıdır. 5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye'de sahip olunan ve beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen varlıklar,  nedeniyle 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle herhangi bir vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacaktır.

Buna göre, yurt içinde sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle herhangi bir vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır.

(2) Bildirim ve beyan dışındaki nedenlerle yapılacak incelemelere ilişkin tarhiyat ve mahsup

Kanun çerçevesinde beyan edilen varlıklar esas alınarak vergi incelemesi yapılamaz. Ancak, 5811 sayılı Kanundaki koruma mutlak bir koruma değildir. Çeşitli nedenlerle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından öncelikle, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi gerekecektir. Öte yandan vergi incelemesi sonucunda yazılan raporlarda, 5811 sayılı Kanun kapsamında yapılan mahsuplar gösterilecektir.

Vergi incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin olarak Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol edeceklerdir.

Öte yandan yapılan inceleme sırasında bulunan matrahın mahiyeti önemli değildir. Yasada öngörülen koşullara uygun beyan yapılması mahsup uygulamasından yararlanmak için yeterlidir.

(a)  Mahsup Kapsamına Giren Vergiler

Beyan edilen varlıklar sayesinde, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi uygulamalarında oluşan matrah farklarına karşılık bir koruma sağlanmaktadır. Yasada açıkça yazılı olmamasına rağmen gelir vergisi ve kurumlar vergisi tevkifatının da kapsama girdiğinin kabul edilmesi gerekir. Ancak 1 nolu Genel Tebliğde de ifade edildiği üzere, Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergilerinde oluşan vergi farkları uygulama kapsamına girmemektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı açıklama yazımızın B-2/h-4 bölümünde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

(b) Bildirim ve beyan dışındaki nedenlerle yapılacak incelemelerde aynı fiilden kaynaklanan tarhiyatlar ve mahsup

5811 sayılı Kanunun 3/5’nci maddesi, varlık barışı uygulaması ile beyan edilen değerlere eşit tutarda matraha eşit bir inceleme koruması sağlamaktadır. Diğer bir ifade ile sağlanan koruma mutlak ve sınırsız bir korumadan daha çok, tutarı beyan edilen değerle sınırlı bir korumadır. Söz konusu tutar, yapılan incelemelerde tarhiyat yapılması için aşılması gereken bir eşik mahiyetindedir. Örneğin varlık barışı kapsamında 100.000,- YTL tutarında bir varlığı sermayeye ilave eden bir Şirketin geçmiş yıllarının incelenmesinde 125.000,- YTL kurumlar vergisi matrah farkı tespit edilmiştir. Bu durumda (125.000,- - 100.000,- =) 25.000,- YTL tutarında bir matrah farkı tarhiyata konu edilecektir. Diğer taraftan, aynı kökten kaynaklanan matrah farkları bir kabul edilecektir. Örneğin, az önceki örnekte 125.000,- YTL katma değer vergisi ve 125.000,- YTL geçici vergi matrahı tespit edilmiş olsa dahi, bulunan matrah farkı 125.000,- YTL olarak kabul edilecek ve bakiye 25.000,- YTL matrah farkı vergi tarhiyatına konu edilebilecektir.

Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde aynı fiilden kaynaklanan matrah farkı bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar bu matrah farkından mahsup edileceğinden, mahsup tutarı kadar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi tarhiyatı önerilemeyecektir.

Diğer taraftan, geçici vergiler yıllık gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere alınmakta olup mahsup dönemi geçtikten sonra önerilen geçici vergi tarhiyatlarında geçici verginin aslı aranmamakta, ceza ve faizleri aranmaktadır. Dolayısıyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır. Konuyla ilgili olarak 1 nolu Genel Tebliğ’de verilen örnek aşağıdaki gibidir.

Örnek 1: Giyim imalatı ve satışı ile uğraşan (X) A.Ş. yurt dışında sahip olduğu 500.000 YTL karşılığı dövizi bu Kanun kapsamında 15.12.2008 tarihinde (Y) Bankasına bildirerek, söz konusu tutarı açılan mevduat hesabına yatırmıştır. Anılan kurum hakkında bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle 2007 yılına ilişkin olarak yapılan vergi incelemesi sonucu belgesiz mal satışı nedeniyle kurumlar vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisine konu 800.000 YTL matrah farkı bulunmuştur.

Bu durumda, inceleme esnasında öncelikle bulunan 800.000 YTL'lik matrah farkından bu Kanun kapsamında bildirilerek yurda getirilen 500.000 YTL mahsup edilecek ve kalan tutar olan 300.000 YTL üzerinden kurumlar vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi tarhiyatı önerilecektir.

(c) Bildirim ve beyan dışındaki nedenlerle yapılacak incelemelerde ayrı fiillerden kaynaklanan tarhiyatlar ve mahsup

Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde ayrı fiillerden kaynaklanan matrah farklarının bulunması halinde ise, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi yönünden bulunan her bir matrah farkından ayrı ayrı mahsup edilecektir. Bu mahsup esnasında, bildirilen veya beyan edilen tutarların bulunan matrah farkları toplamından küçük olması halinde, bu tutarın vergi türüne isabet eden matrah farkı ile oranlanması suretiyle mahsup işlemi gerçekleştirilecektir. Konuyla ilgili olarak Tebliğde yer alan örnek aşağıdaki gibidir.

Örnek 2: (K) Ltd. Şti. Türkiye'de sahip olduğu 400.000 YTL değerindeki taşınmazını 18.12.2008 tarihinde beyan ederek yasal defter kayıtlarına intikal ettirmiş ve fon hesabına aldığı söz konusu tutarı da süresinde sermayeye ilave etmiştir. Anılan kurum ile ilgili olarak bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle 2007 dönemi için 2011 yılında yapılan inceleme sonucu şirketin satışlarının bir kısmını düşük bedelli fatura düzenlemek suretiyle kayıt dışı bıraktığı tespit edilmiş, kayıt dışı bırakılan hasılat nedeniyle 300.000 YTL kurumlar vergisi ve katma değer vergisi matrah farkı tespit edilmiştir. Ayrıca şirketin verdiği borçla ilgili tahsil ettiği faiz geliri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi tutarlarını da kayıtlarına intikal ettirmediği için 200.000 YTL katma değer vergisi matrah farkı bulunmuştur.

Bu durumda, inceleme esnasında bulunan kurumlar vergisi ve katma değer vergisi matrah farklarından, bu Kanun kapsamında beyan edilen 400.000 YTL orantılı bir şekilde mahsup edilecektir. Dolayısıyla, 400.000 YTL'nin {[300.000/(300.000+200.000)]x400.000=} 240.000 YTL'si kayıt dışı bırakılan hasılat nedeniyle bulunan (aynı fiilden kaynaklanan)  kurumlar vergisi ve katma değer vergisi matrah farkından, {[200.000/(300.000+200.000)]x400.000=} 160.000 YTL'si ise diğer nedenle bulunan (ayrı fiilden kaynaklanan) katma değer vergisi matrah farkından mahsup edilecektir. Bunun sonucunda, 60.000 YTL matrah farkı üzerinden kurumlar ve katma değer vergisi, 40.000 YTL matrah farkı üzerinden de katma değer vergisi tarhiyatı önerilecektir.

Öte yandan, Kanun kapsamında beyana konu edilen tutarın 700.000 YTL olması halinde, inceleme esnasında öncelikle bulunan matrah farklarından bu Kanun kapsamında bildirilen 700.000 YTL'nin (300.000+200.000=) 500.000 YTL'si doğrudan mahsup edilecektir. Dolayısıyla, matrah farkı oluşmadığından herhangi bir tarhiyat önerilmeyecektir. Bildirilen tutardan arta kalan 200.000 YTL ise daha sonra herhangi bir nedenle yapılacak vergi incelemelerinde bulunacak matrah farklarından mahsup edilebilecektir.

 

(3) Kapsama girmeyen durumlar

(a)  Kapsama girmeyen inceleme ve tarhiyatlar

5811 sayılı Kanunun TBMM’ne sevk edilen tasarısında çok daha koruma hükümleri yer alıyordu. Ancak Kanunun yasalaşması sırasında söz konusu güvencelerin önemli bir bölümü kaldırılmış, koruma sadece Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi Kanunlarına göre bulunan matrah farkları ile sınırlı tutulmuştur. Kanun kapsamına girmeyen ve diğer Kanunlara göre suç teşkil edebilecek düzenlemelere örnek olarak aşağıdaki Kanunlar gösterilebilir. (Aşağıda sayılanlar Kanun Tasarısında yer alan koruma hükümleridir. Öte yandan burada zikredilmese bile, başka bir Kanuna göre suç teşkil eden durumlarda da 5811 sayılı Kanun koruma sağlamamaktadır.)

·         1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun,

·         2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,

·         4458 sayılı Gümrük Kanunu,

·         5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,

·         213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yazılı olan hürriyeti bağlayıcı cezalar,

·         5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
 

Aşağıdaki vergi incelemeleri 5811 sayılı Kanunun 3’ncü maddesinin 5’nci fıkrası çerçevesindeki koruma kapsamına girmemektedir.

Ø       1.1.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanunun yürürlük tarihinden (22.11.2008 tarihi) önce başlayan vergi incelemeleri,

Ø       1.1.2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri.

5811 sayılı Kanunun 1 sayılı Genel Tebliğinde, aşağıdaki hallerden birinin varlığı halinde vergi incelemesine başlanıldığı kabul edilmiştir.

Ø       Vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde işe başlama tutanağın düzenlenmesi,

Ø       Vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi,

Ø       Yasal defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması,

Ø       Matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi,

Ø       Yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması durumu,

Bu çerçevede, 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanunun yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve bulunan matrah farklarından, bu Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların mahsup edilmesi söz konusu olmayacaktır.  

(b)  Vergi farkları ve diğer vergiler

Kanunda yer alan koruma kapsamında sadece gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkları girmektedir. Dolayısıyla, mükelleflerin gelir, kurumlar ve katma değer vergisine ilişkin (örn. sahte belge kullanımından kaynaklanan) vergi farkları  ve haksız iadeden (örn. KDV iadesi vb.) kaynaklanan tarhiyatlar ile bu vergiler dışındaki diğer vergilere yönelik yapılacak inceleme ve tarhiyatlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.

Örneğin, yapılan bir vergi incelemesinde bir Şirketin 100 YTL (18 YTL KDV) tutarındaki sahte faturayı gider yazdığı ve faturada yazılı katma değer vergisini indirim konusu yaptığı tespit edilmiştir. Bu durumda incelemede 100 YTL kurumlar vergisi matrah farkı ve 18 YTL katma değer vergisi vergi farkı tespit edilmiş olmaktadır. Bulunan 100 YTL matrah farkı 5811 yasanın 3/5 hükmü uyarınca tarhiyat sırasında “matrah farkından tenzilde” dikkate alınacak iken, 18 YTL vergi farkı tenzilde dikkate alınmayacaktır. 18 YTL vergi farkıyla ilgili katma değer vergisi tarhiyatı yapılacaktır.

Diğer taraftan damga vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel tüketim vergisi gibi diğer vergiler de 5811 sayılı Kanun kapsamına girmemektedir.

3. Diğer konular ve özellikli hususlar

a) Beyan edilen tutarlar ayrıca gelir olarak dikkate alınmayacaktır

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.

b) Ödenen vergilerin gider yazılması ve amortisman uygulaması

5811 sayılı Kanunun 3’ncü maddesi çerçevesinde ödenen vergilerin, hiçbir suretle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması ya da başka bir vergiden mahsup edilmesi mümkün değildir.

Bildirilerek veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında 213 sayılı Kanunda yer alan amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.

İşletmeye kaydedilen bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir. Diğer taraftan bu varlıkların satışları sırasında oluşacak gelirler ise, genel kurallar çerçevesinde vergiye tabi tutulacaktır.

c) Şartların ihlali halinde uygulama

Yurtiçi varlık barışından yararlanmak isteyip ancak yasada belirtilen koşulları yerine getirmeyen kişiler, Kanunun 3’ncü maddesinin 5’nci fıkrasının sağlamış olduğu vergi incelemesi korumasından yararlanamayacaklardır. Yurt içi varlık barışında, inceleme korumasını kaldıran durumlar aşağıdaki gibidir.

Ø       Bilanço usulüne göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerce, beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmemesi (herhangi bir nedenle), belirlenen altı aylık süre içerisinde beyan ettikleri varlıkları sermayeye ilave etmemesi,

Ø       Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerce beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmemesi,

Ø       Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerin, söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması

d)Kanıtlama mecburiyeti bulunup bulunmadığı

Yurt içi varlık barışında varlık konulduğunun banka ve aracı kuruma yatırılma ve gayrimenkulleri tevsik edici belgelerle kanıtlama mecburiyeti bulunmaktadır. Ancak bunun dışında, söz konusu varlıkların kaynağı ile ilgili olarak mükelleflerin bir açıklama zorunlulukları ve ispat yükümlülükleri de bulunmamaktadır.

Öte yandan, gerçek kişiler tarafından tutar ne olursa olsun, bankaya veya aracı kuruluşlara ibraz edilen varlıklar elden teslim edilebilir. Bu konuda mükellefler serbesttir.

Vergi dairelerine beyan edilen taşınmazlar ise yasal defterlere, vergi dairelerine beyan edilen değeriyle kayıt edilecektir.

Bu çerçevede, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ve defter tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerin taşınmazlar dışındaki varlıklarını, öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir.[6] Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıkların, bu tutarlar üzerinden yasal defterlere kaydedilmesi mümkün olacaktır. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerce Türkiye'de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırılması gerekli olup, bu Kanun hükümlerinden faydalanılabilmesi için başkaca bir şart aranmayacaktır.

Öte yandan yurt içi varlık barışı uygulamasında, beyan edilen varlıkların 01.10.2008 tarihi itibariyle yurt içinde bulunduğunu ispat etme yükümlülükleri yoktur. Oysa yurt dışı varlık barışı uygulamasında, söz konusu kıymetlerin 01.10.2008 tarihinde yurt dışında bulunduğunun tevsiki gerekmektedir.

e) Uygulamadan vaz geçmenin mümkün olup olmadığı

Uygulamadan yararlanma amacıyla beyanname veren veya bildirimde bulunan kişiler tahakkuk eden vergileri ödemek zorundadırlar. Bu nedenle ödeme yapmamak suretiyle uygulamadan vazgeçmek mümkün değildir.

 

C.  SONUÇ

5811 sayılı Kanunla getirilen sistem geçici süre uygulanan bir af kanunu mahiyetindedir. Bu yazımızda, yurt içi kaynaklı varlık barışı uygulamasının uygulama esasları açılanmıştır. Özetle uygulamaya göre, bazı varlıkların üzerinden %5 vergi ödenmek suretiyle işletme aktifine konulması halinde, konula tutara eşit bir meblağda, matrah farkı koruması sağlanmaktadır. Uygulamadan yararlanma süresi 2 Mart 2009 tarihinde sona ermektedir. Yurtiçi varlık barışından yararlanmak isteyen mükelleflerin bu isteklerini yazımızın ekinde yer alan beyanname ile vergi dairesine beyan etmeleri gerekmektedir.

Sınırlı koruma sağlaması nedeniyle, Varlık Barışı Kanunu hükümlerinden yararlanmak isteyenlerin, yukarıda belirtilen Kanunlara göre de kendi özel durumlarını değerlendirmelerinde büyük yarar vardır. Şayet söz konusu düzenlemelerden ötürü herhangi bir sorun bulunmuyorsa, Varlık Barışı Kanunu uygulamasından yararlanmada herhangi bir sorun görünmemektedir. 5811 sayılı Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken konular aşağıdaki gibi tespit edilmiştir.

·          Vergi farkları incelemede koruma kapsamına girmemektedir. (1 sayılı 5811 sayılı Kanun Genel Tebliği 5.5. Bölümü)

·         Ortaklara borçlar hesabında bekleyen tutarların beyanı ve sermayeye eklenmesi bankaya yatırma şartına bağlanmıştır.  Bunun için fiili banka hareketi gereklidir.

·         İncelemede bulunacak matrah farkları ayrı fiillerden kaynaklanıyorsa, orantılı mahsup gereklidir.(Tebliğ 5.3.2. Bölümü)

·         Bankaya yatırılan paraların beklemesi için asgari bir bekleme süresi bulunmamaktadır.

·         Varlık Barışı uygulamasında gayrimenkul konursa, bu gayrimenkul için amortisman ayrılamayacak. Bu nedenle gayrimenkul koymanın hiçbir avantajı bulunmamaktadır.

Öte yandan Varlık Barışı Kanunu koda giren firmalar açısından da bir koruma sağlamamaktadır.[7]

Sonuç olarak, 5811 sayılı Kanundan yararlanmak isteyen firmaların bu taleplerini yerine getirmeden önce detaylı bir şekilde kendi özel koşullarını analiz edilmesinde büyük yarar görülmektedir.


 

Ek- Yurt içinde sahip olunan varlıklar için vergi dairelerine verilecek beyanname





 


DİPNOTLAR:

[1] 5811 sayılı 6 sürekli ve 2 geçici maddeden oluşmaktadır. Kanunun 1’nci maddesinde amaç ve kapsam, 2’ci maddede tanımlar, 3’ncü maddede uygulama esasları 4’ncü maddede düzenleme yapma yetkisi, 5’nci maddede yürürlük, 6’ncı maddede yürütme, geçici 1’nci maddede yurt dışı kazançlar istisnası ve geçici 2’nci maddede mevduat sigortası konuları yer almaktadır. 5811sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinde 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile ilgili bir düzenleme yer almaktadır. Söz konusu maddede mevduat sigortası ile ilgili düzenleme yapma konusundaki yetki iki yıl süre ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu’ndan hükümete devri konusu söz konusu mevduatın sigortası konuları düzenlenmiştir.

[2] 1 sayılı Genel Tebliği 6 Aralık 2008 gün ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

[3] 1 sayılı Genel Tebliğde, bankalar ile bankerlerin yaptıkları işlemlerle ilgili kayıtlar ve düzenledikleri belgeler, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, sigorta şirketleri ve benzeri mali kurumların kayıtları ve düzenledikleri belgeler, posta idaresi nezdindeki çek hesabı ve düzenlenen diğer belgeler, noter gibi kurum ve kuruluşların düzenledikleri senetler ve sözleşmeler ile diğer kayıt ve belgeler, defter tutan mükelleflerin kayıtları ile bu kayıtlarda yer alan ve Vergi Usul Kanununun ikinci kitabının üçüncü kısmında belirtilen belgeler ile muadili belgeler, şirketlerin ortaklık ve kooperatiflerin üyelik kayıtları ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeler de kanaat verici belge olarak kabul edilmiştir.

[4] Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde sayılan taşınmazlar aşağıdaki gibidir.

- Arazi,

- Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,

- Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

[5] 1 nolu Genel Tebliğin 5 numaralı ekinde yer alan söz konusu beyanname yazımızın ekinde yer almaktadır..

[6] Bülent Koçak, Fırat Altan, “Vergi Penceresinden 5811 Sayılı “Varlık Barışı” Kanununa Bakış”, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Ocak 2009, Sayı:47, s.61.

[7] Mustafa Alpaslan, “Koda Düşen Şirketler Yönünden Varlık Barışı Hakkında 5811 Sayılı Yasa Koruma Şemsiyesi Sağlayabilir Mi?”, https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/mustafaalpaslan/011/ Erişim: 18:01.2009.

03.02.2009

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM