Muhasebe mesleği ile uğraşan her unvan ve kademedeki kimselerde gözlemlediğim bir eksiklik var. Vergi Usul Kanunu’nun bazı giderlerin belgelenmesine gerek bulunmadığına ilişkin 228’inci maddesinden ya bihaberler ya da işletmiyorlar. İşletilmesine yönelik tavsiye ya da telkinlerde de ikircikli davranıp duraksıyorlar. Bunda Vergi İdaresi’nin bu bağlamda herhangi bir tebliğ yayımlamamasının da büyük etkisi var.
Geliniz şimdi önce bu maddenin metnini bir okuyalım:
“Tevsiki Zaruri Olmayan Kayıtlar
Madde 228 - Aşağıdaki giderler için ispat edici kağıt aranmaz:
1-Örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutat olmayan müteferrik giderler;
2-Vesikanın teminine imkan olmayan giderler;
3-Vergi kanunlarına göre götürü olarak tespit edilen giderler.
1 ve 2 numaralı fıkralarda yazılı giderlerin gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şarttır.”
Bu maddenin 1’inci fıkrasını el alalım önce:
Sözü edilen giderler, mütefferrik (yani tefrik edilmiş, ayrılmış, yani gelir ve kurumlar vergisi yasalarında açıkça sayılıp belirtilmeyen) giderlerden olacaklar ve örf ve teamüle (yani gelenek ve olagelimlere) göre bir belgeye dayandırılmaları mutad yani alışılmış durumlardan olmayacak. Peki neleri örnek verebiliriz bu tür giderlere? Şehir için dolmuş ücretleri tipik birer örnektirler. Eğer işin yürütümü bakımından bu dolmuşlara binmek zorunlu ve gerekli ise, işin hacmi ve gereği ödenen bu giderler belgesiz olarak defterlere işlenilebilir. Maliye Bakanlığı'nın 22.7.1996 Tarih ve 33611 Sayılı Özelgesi’nde, “ Yapılan posta masraflarının faaliyetlerle ilgili olması ve işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması kaydıyla, adi mektup pullan karşılığında yapılan harcamanın belgelendirilebilmesi için vergi mükellefi veya yetkilileri tarafından imzalanmak ve işletme veya firma kaşesi basılmak suretiyle bir bordronun düzenlenmesi ve postaya verilen evrakın niteliğinin söz konusu bordroya yazılması halinde, kullanılan pullar için yapılan harcamaların tevsikinde yeterli bir belge olarak kabulü mümkün bulunmaktadır."şeklinde bir görüş bildirilmiştir
Danıştay Dördüncü Daire 12.01.1984 tarih 1984/156 sayılı kararında ise şöyle denilmektedir:
ŞİRKET YETKİLİSİNİN ŞİRKETİN İŞİ İLE İLGİLİ DIŞ SEYAHAT SÜRECİNDE YAPTIĞI GİDERLERİN BELGELENDİRİLMEMESİ HALİNDE, BU GİDERLERİN KABUL EDİLEBİLMESİNİN GÖRÜLEN İŞİN GENİŞLİĞİYLE MÜTENASİP OLMASINA BAĞLI OLDUĞU HK.
Anlaşmazlık, mükellef anonim şirket yetkilisinin 70 günlük, şirketin işi ile ilgili dış seyahat süresince yaptığı giderlerin miktarı ile bu giderlerin hepsinin belgelerle tevsik edilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun, "Ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler" başlığı altında düzenlenen 40.maddesinin 4.bendinde, işle ilgili, yapılan işin ehemniyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderlerinin (seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartıyla) masraflar arasında yer alacağı belirtilmiş ve bu harcamaların kabul edilmesi için hepsinin belgeli olması şartı belirtilmemiş olup, harcamalar ve miktarlarının, işle ilgili, işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip olma şartıyla değerlendirilmesi öngörülmüştür. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Tevsiki zaruri olmayan kayıtlar" başlığını taşıyan 228.maddesinde, örf ve teamüle göre bir vesikaya istinat ettirilmesi mutad olmayan müteferrik giderlerin gerçek miktarlar üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarların işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şartı belirtilmiş olup, bu maddenin 1 ve ikinci bendinde ifade edilen hususların tahdidi olmadığı, diğer bir deyişle, işin genişliği ve mahiyeti ile ilgili giderler deyimi arasında, dış seyahat giderlerinin ismen bulunmamasının bu gibi
harcamaların madde kapsamı dışında bırakıldığı şekline bağlı kalmanın, maddenin anlamının yerinde yorumlandığı sonucunu doğuracağı açıktır. Öte yandan, işle, işin ehemniyeti ve genişliği ile hudutlandırılan dış seyahat harcamaları miktarının tayininde, 1.dereceye yükselmiş Devlet memuruna verilmesi uygun görülen günlük miktarının ölçü alınacağı hususuna anılan maddelerde değinilmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyizen incelenmesi istenen karar yerinde görüldüğünden isteğin reddine karar verildi.”
(DAN-DER; SAYI:56-57)
Ve 2’inci fıkra:
“Belge teminine imkân olmayan giderler” ifadesi, yeterince açık gözükmekle birlikte, dikkat ve özenle yapılacak bir yorumlamayı da gerektirmektedir. Vergi Usul Kanunu’nda yazılı belgelerle belgelenmesi mümkün bulunmayan giderleri mi anlayacağız bundan, yoksa sözgelimi fatura ile belgelenmesi gerekli olan bir giderin, satıcının defter ve belgelerinin zayi olması sebebiyle de bu maddenin işletilebilirliliğini mi? Bizim yanıt ve yorumumuz, her ikisinin de olduğudur. Sayın Mehmet Maç da bizimle aynı kanıda olmalı ki, Maliye Postası adlı yayın organında yayımlanan 1.8.1998 tarihli yazısında şu yorumu yapmaktadır: “İşin yaptırılmasına veya malın satın alınmasına rağmen işi yapanın veya malı satanın fiilen belge vermemesi, belge temininde imkansızlık hallerinden biridir. Ancak böyle bir durumda gider veya maliyet unsurunun belgesiz olarak kayda alınabilmesi için mükellefin o işi gerçekten yaptırdığını veya malı gerçekten aldığını, ödeme belgeleri, nakliye belgeleri, işletme bünyesinde tanzim edilen tutanak ve sair yollarla tevsik etmesi ve belge temini için gerekli gayreti gösterdiğini ispat etmesi istenebilir. Belgenin sözle istenmesi, bu kifayet etmediğinde, Noterden ihtarname çekerek belge talebinde bulunulması, bu talebe rağmen belge alınamazsa durumun Maliye İdaresine ihbar edilmesi ilk anda akla gelen tedbirlerdir. Bütün bu tedbirler alınsa dahi, gider kaydının reddedilmesi mümkündür. Bu nedenle mal ve hizmet alımlarında, belge temini ve belgenin sağlıklı olması hususları çok önemlidir.” Mehmet Maç, aynı yazısında, 2’inci fıkra ile ilgili olarak bir de şu örneği vermektedir: “Yurtdışı firmalarla olan ilişkilerde de belge temin edilemediği hallere rastlanmaktadır. Mesela Türk mükelleften mal veya hizmet alan yabancı firmaların, malın eksik veya kusurlu olduğu, hizmetin layıkıyla yerine getirilmediği gerekçesiyle fatura tutarını ödemediklerine veya eksik ödeme yaptıklarına rastlanmaktadır. Bu gibi olaylarda yeterli belgeleme sağlanamadığı veya ortaya konulan belgeler yetersiz sayıldığı takdirde, söz konusu hasılat eksikliğine ilişkin gider kaydı, kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilebilir.”
İdare, genellikle tüm giderlerin en azından gider pusulası ile belgelenmesi, belgelenebileceği yönünde bir yaklaşım göstermektedir. Bu genelde doğrudur (“Nerede O Eski Gider Pusulası” başlıklı yazıma bakınız). Vergi yükümlüleri ve muhasebe mesleğinin uygulayıcıları, bu bağlamda “Gerçeklik” ve “İkna edicilik” faktörlerine çok dikkat etmelidirler.
05.12.2008
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.