2016 yılında yapılan yasal düzenleme ile vergi literatürüne giren ve 2019 yılı sonunda 7194 sayılı Kanun ile değiştirilerek son halini alan İzaha Davet Uygulamasında Maliyenin yaklaşımını kısaca başlıktaki cümle ile özetleyebiliriz.
En sonda söyleneceği en başta söylediğimizin farkındayız. O yüzden konuyu kısaca başından alarak açıklayalım.
15.07.2016 tarihinde 6728 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nun 370’inci maddesi değiştirilmiş ve “İzaha Davet” başlığı ile konu genel hatlarıyla düzenlenmiştir. Akabinde 25.07.2017 tarihli, 30134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 482 Sıra Nolu VUK Genel Tebliği ile uygulamanın detayları belirlenmiştir. Yapılan düzenlemede 16 konu başlığı belirlenerek bu konular için izaha davet süreçlerinin işleyişi anlatılmıştır. Bu 16 konunun en yoğun kullanılanı, tahmin edeceğiniz gibi sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) kullanımına ilişkin olanıdır.
Bu konuya ilişkin süreç aşamalarını kısaca şöyle özetleyebiliriz:
Süreçten anlaşılacağı üzere İdare, mükellefe tespit edilen durum hakkında açıklamasını sormakta, bu açıklamayı değerlendirmekte ve bunun sonucunda kararını vermekteydi.
Uygulamaya bu şekliyle “Köprüden Önce Son Çıkış” diyebiliriz. Böylece İdare yaptığı bir tespit neticesinde mükellefe vergi tarh ettirmeden, ceza uygulamadan veya vergi incelemesi başlatmadan önce durumu açıklaması için son bir şans vermekteydi.
Gelir İdaresi Başkanlığı, 7194 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’nun 370’inci maddesinde değişikliğe gitmiş ve 14.05.2020 tarihinde internet sitesinde konu ile ilgili bir Tebliğ taslağı yayımlamıştır.
Hem Kanun maddesindeki değişikliğe hem de Tebliğ taslağına baktığımızda sahte belge kullanımına ilişkin olarak yürütülecek izaha davet sürecinde İdarenin mükellefe bakışında önemli bir değişikliğe gidildiği görülmektedir. İşte bu görüş değişikliği, başlıkta da belirttiğimiz gibi “Sahte Fatura Kullandın Diyorsam, Kullanmışsındır. Nokta…” cümlesi ile özetleyebiliriz. Çünkü yapılan tam da budur.
İdare, konu sahte belge olduğunda yukarıda açıklanan süreçteki “mükelleften izahat isteme” ve “kararını verirken bu izahı da değerlendirme” aşamalarını ortadan kaldırmaktadır. Yani “İdare olarak benim kararım kesin, sahte belge kullanmışsın, konuyu uzatmadan git ve gerekli düzeltmeleri yap” demektedir. İdare, mükellefi sahte belge kullanmakla itham etmekte ancak en temel hukuki haklardan olan savunma hakkını bile mükellefe kullandırmadan hüküm vermektedir. Bu noktada kendini savunamayan mükelleflere, ölüm ile sıtma arasında tercih yapmaktan başka bir seçenek kalmıyor. Yani ya idarenin istediği KDV düzeltmelerini yapmak ya da adı bile ürkütücü olan sahte belge kullanma yönünden vergi incelemesine girmek. Yani idare mükellefe, “Söyleyecek sözün varsa ve kendine o kadar güveniyorsan vergi incelemesinde çık karşıma” demektedir. İdarenin bu restini görebilecek mükellef sayısı sanırız oldukça azdır. Genel eğilim, mükelleflerin sorgusuz sualsiz kendilerine kesilen cezaya boyun eğerek gerekli düzeltmeleri yapmak şeklinde olacaktır.
Peki böyle bir uygulama mükelleflerin idareye bakışında nasıl bir tahribata sebep olacaktır diye düşünüldü mü acaba?
Geçmiş dönemlerde izaha davet uygulamasında karşılaşılan sadece birkaç örnekten bahsetmek bile mükelleften izahat istemenin ve karar alırken bu izahatı dikkate almanın önemini anlatmaya yetecektir.
Örnek 1: ABC A.Ş. hakkında sahte belge düzenlediğine ilişkin vergi tekniği raporu düzenlenmiştir. ABC A.Ş.’nin fatura düzenlediği firmalardan biri olan XYZ A.Ş.’ye ilişkin izah dosyası ilgili komisyona intikal ettirilmiştir. XYZ A.Ş.’ye yazı gönderilerek söz konusu faturalar için izahta bulunması istenilmiştir. XYZ A.Ş. tarafından yapılan izah özetle; kendilerinin ABC A.Ş.’ye mal sattıkları, ancak satılan mallar istenilen nitelikte olmadığı için kendilerine iade edildiği, ABC A.Ş. tarafından düzenlenen faturanın da bu mallara ilişkin iade faturası olduğu yönünde olmuştur. Yapılan kontroller ile mükellefin beyanı teyit edilebilmiştir.
Eğer bu örnekte mükelleften izah istemeden doğrudan düzeltme yapması istenilseydi, aynı koyundan iki post çıkarılmış, mükellefe aynı mala ilişkin olarak iki defa KDV ödetilmiş olacaktır. Hem de cezalı olarak.
Örnek 2: DEF A.Ş. hakkında sahte belge düzenlediğine ilişkin vergi tekniği raporu düzenlenmiştir. DEF A.Ş.’nin fatura düzenlediği firmalardan biri olan KLM A.Ş.’ye ilişkin izah dosyası ilgili komisyona intikal ettirilmiştir. KLM A.Ş.’ye yazı gönderilerek söz konusu faturalar için izahta bulunması istenilmiştir. KLM A.Ş. tarafından yapılan izahta özetle; DEF A.Ş.’den alınan hizmetin 9/10 oranında tevkifata tabi bir hizmet olduğu, tevkif edilen KDV tutarının mükellef adına beyan edilerek ödendiği ifade edilmiştir.
Sahte fatura kullanmak ve bu faturada yer alan KDV tutarını haksız yere indirmek suretiyle avantaj sağladığı iddia edilen mükellef, söz konusu KDV tutarının neredeyse tamamını (9/10) çoktan Hazineye intikal ettirmiştir bile.
Örnek 3: GHI A.Ş. hakkında sahte belge düzenlediğine ilişkin vergi tekniği raporu düzenlenmiştir. GHI A.Ş.’nin fatura düzenlediği firmalardan biri olan PRS A.Ş.’ye ilişkin izah dosyası ilgili komisyona intikal ettirilmiştir. PRS A.Ş.’ye yazı gönderilerek söz konusu faturalar için izahta bulunması istenilmiştir. PRS A.Ş. tarafından yapılan izahta özetle; GHI A.Ş.’den mal aldıkları, bu malı taşıtma işini kendilerinin yaptığı ifade edilerek (cins tespiti de yapılacak şekilde) yüklü bir tutar oluşturan taşıma belgeleri de ilaveten ibraz edilmiştir.
Bu örnekte sorgusuz sualsiz mükellefin sahte belge kullandığı kabul edilmiş olsaydı, bu defa malların taşınması için yapılan masraf ve karşılığında alınan faturayı ne yapmak gerekecekti? Sahte fatura kullanabilmek için başka sahte faturalar daha mı alınmıştı? Yoksa mal alımı sahte ama taşıma gerçek miydi? Ya da kısaca faturanın sahte olmaması daha mı akla yatkındı?
Örnek 4: MNO A.Ş. hakkında sahte belge düzenlediğine ilişkin vergi tekniği raporu düzenlenmiştir. MNO A.Ş.’nin fatura düzenlediği firmalardan biri olan FGH A.Ş.’ye ilişkin izah dosyası ilgili komisyona intikal ettirilmiştir. FGH A.Ş.’ye yazı gönderilerek söz konusu faturalar için izahta bulunması istenilmiştir. FGH A.Ş. tarafından yapılan izahta özetle; MNO A.Ş.’den katılacakları bir ulusal kitap fuarında kullanılmak için stant ve kurulum hizmeti aldıkları ifade edilerek, fatura ve ödeme belgelerine ilaveten faturaya konu mal ve hizmet hakkında yapılmış firmalar arası yazışmalar, stantların projeleri, fuar sırasında stantların çekilmiş fotoğrafları ve yapılan video kayıtları da ibraz edilmiştir.
Elinde bu kadar detaylı doküman olan mükellef yeni düzenlemeden sonra, beyannamelerini istemeye istemeye düzeltirken muhakkak ki “keşke bir kere dinleselerdi bizi” diyecektir içinden.
Örnekleri çoğaltmaya ve makaleyi daha fazla uzatmaya gerek olmadığını; sadece bu örneklerin bile izaha davet sürecinde mükelleften izah istememenin, bu izahları karar sürecine dahil etmemenin, uygulamanın sıhhatini nasıl olumsuz etkileyeceğini anlatmaya yetmiştir diye düşünüyoruz.
Sistem bu haliyle iki ucu da kesen bir kılıca benzemektedir. Eğer mükellefler vergi incelemesine girmemek için cezalarına razı olsalar haksız yere KDV, vergi ziyaı cezası ve izah zammı ödemek zorunda kalacaklar. Yok eğer istenilen düzeltmeleri yapmayıp vergi incelemesine girmeyi göze alsalar bu defa da hem İdare için verimsiz ve niteliksiz inceleme görevleri oluşturulmuş olacak hem de mükellefler için sevimsiz ve uzun bir vergi inceleme süreci başlamış olacak. Birkaç belgenin kontrol edilmesi sonucunda anlaşılabilecek konular, müfettişlerin önüne dört başı mamur vergi incelemeleri olarak gelecek, zaman ve emek kaybına neden olacaktır. Yani kazananı olmayan bir sistem karşımızda duruyor.
Her ne kadar Tebliğ, taslak halinde olsa da Kanun maddesi yürürlüktedir. Dolayısıyla itirazımızı ilettiğimiz noktada kanuni bir düzenleme gerekecektir. Öyle anlaşılıyor ki izaha davet süreçleri belirlendiği şekliyle uygulanacaktır. Ancak bir kez daha ifade etmek isteriz ki çok sayıda vergi inceleme görevini, zaman baskısı ve performans stresi altında yürütmeye çalışan Vergi Müfettişlerinin düzenlediği raporları, gökten inmişçesine istisnasız bir şekilde doğru kabul etmek, bu raporlara göre işlem tesis ederken de mükellefe savunma hakkı bile vermemek sürecin mantığına tamamen aykırıdır. Hatta sistemin ismi ile bile bağdaşmamaktadır. Sistemin adı “İzaha Davet” iken mükellefleri izaha davet etmeden hüküm verilmektedir. Dileriz ki İdare en kısa zamanda İzaha Davet uygulamasını amacına, ruhuna ve adına uygun olacak şekilde yeniden düzenler ve uygular.
21.05.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.