Bu Makalemizde, Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kanun, 32 Sayılı Kararın ve ilgili Tebliğ düzenlemelerinde yer edinen “ihracattan kaynaklı döviz getirme/bildirme işlemleri” hakkında aykırılıktan kaynaklı, Vergi Dairelerince uygulanan cezai yaptırımların usul ve yasaya aykırılığı, işlem silsilesi ve emsal yargı içtihatları kapsamında değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Bilindiği üzere, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun 25/Şubat/1930 tarihinde Resmi Gazetede ilan edilerek yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun’unda, kambiyo işlemlerinin ihracının tanzim ve tahdidi ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına İcra Vekilleri Heyetinin salahiyetinde olduğu belirtilmiştir. Söz konusu Kanun’unun uygulanmasına ilişkin düzenlemeler bu neticede, “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” Devlet Bakanlığı’nın 7/8/1989 tarihli ve 55251 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 7/8/1989 tarihinde kararlaştırılmış, anılan tarihinde yürürlüğe konulmasıyla icrai işlemlerin tesisine kaynak oluşturmuştur. Söz konusu karar ile Devlet İdaresinin, ilk ve sesli serbest piyasasına doğrudan temas ederek kısıtlayıcı kambiyo işlem hadleri belirlemiştir.
32 sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Kararın amacı, Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesine, döviz ve dövizi temsil eden belgelere (menkul değerler ve diğer sermaye piyasası araçları dahil) ilişkin tüm işlemler ile dövizlerin tasarruf ve idaresine, Türk parası ve Türk parasını temsil eden belgelerin (menkul değerler ve diğer sermaye piyasası araçları dahil) ithal ve ihracına, kıymetli maden, taş ve eşyalara ilişkin işlemlere, ihracata, ithalata, özelliği olan ihracat ve ithalata, görünmeyen işlemlere, sermaye hareketlerine ilişkin kambiyo işlemlerine ait düzenleyici, sınırlayıcı esaslar “32 Sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Karar” ile tayin ve tespit edilmiştir.
32 Sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında Karar’ın 28. Maddesi gereğince, anılan Kararı, Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakanın yürüteceği hüküm altına alınmış ve Tespiti Bakanlığa bırakılan konularda da Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliğleri ile düzenlenmiştir. Konuya ilişkin müphem hususlar, aşağıdaki başlıklarda değerlendirilerek açıklanmıştır.
32 Sayılı Kararın uygulanmasında, 1567 sayılı Kanun düzenlemesine yer verdiği bildirim yükümlüsü bankaların olduğu, bu yükümlülüğe aykırı davranan bankaların da cezai yaptırıma tabi olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle, bankaların vasıta kılındığı kambiyo, ihracat/ithalat ve diğer Kanunda belirtilen işlemlerden kaynaklı bildirimleri muhatap Vergi Dairelerine bildirilmesi ile İdari para cezalarının uygulanmasına kaynak hususun sorgulanması ilk ayakta başlamış kabul edilmektedir. Dolayısıyla, ilgili bankanın 32 Sayılı Karara Konu İşlemi muhatap Vergi Dairesine İhbar etmesiyle, icrai işlem silsilesi başlamış kabul edilecektir.
Bu işlem başlangıcıyla, Vergi Dairesince, bildirime konu edilen işlem/ler hakkında ilgili mükellefçe cevaplanmak üzere ihtar yazısı gönderilmektedir. Söz konusu yazıda, mükellefin konu durumu belgelendirmesi veya ilgili işlemin tekemmülünü engelleyen 213 sayılı VUK’un 13. Ve 15. maddelerinde sayılan mücbir sebep durumlarının varlığı hakkında bilgilendirme tevsiki belgenin ibrazı istenmektedir. Bu işlem silsilesine kaynak duruma ilişkin düzenleme, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğin ( Tebliğ No:2018-32/48 ) 3 üncü maddesi gereği, Gümrük Beyannamelerine (GB) ilişkin ihracatlara ait bedellerin, 180 günlük süre içerisinde yurda getirilmesi gerekmektedir.
Bankalarca, 32 sayılı Karara konu işlemlerin Vergi Dairelerine ihbar edilmesi neticesinde; konu işlemi Vergi Dairesi, ilgili mükellefe yazı ile ihtar etmektedir. İhtar yazısının sonuç tasnifi;
gerekmektedir.
Aksi halde, mükellef hakkında, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümleri ve 32 sayılı Karara ilişkin Tebliğ düzenlemelerindeki, “idari para cezası” müeyyidelerinin uygulanacağı ihtar edilmektedir.
Vergi Dairelerince, 32 Sayılı Kararın uygulanmasına ilişkin Tebliğ hükümlerine aykırı işlem tesis edenler hakkında, (bilgi vermeyen, zamanında tevsiki kabil olmayan belge ibrazı, eksik bilgi veren, dövizi yurda getirmeyen vb.) yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına ihbar edilmektedir. Bu ihbar işlemini, Hazine ve Maliye Bakanlığı adına ilgili Vergi Dairesi yapmaktadır. Vergi Dairesi anılan ihbarı yaparken HMK’nın 140. ve devam maddelerinde düzenlemesine yer verilen delil tespiti ve değerlendirilmesi işlem esasında, tespite ilişkin ihlalin yapıldığı iddiasını destekleyici somut bilgi ve tevsik edici belgelerin (fatura, sözleşme örneği, fiyat teklifi vb.) yer alması gerekmektedir.
Aksi halde, hiçbir somut belgeye dayanmayan ihbarlar hakkında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından işlem tesis edilmemekte, ilgili Savcılığa ihbar işlemi yapılmamaktadır.
Makalemizde verilen bilgilerin asli temelini oluşturan hukuksal yorumun çözümüne ilişkin bu bölüm açıklamaları, son tahlilde olayın yargı mercilerince, yorumsal çözüm neticeleri şu şekilde cereyan ettiği gözlemlenmiştir;
Cumhuriyet Başsavcılılarınca gereği araştırmanın yapılması neticesinde, somut olaya konu husus, 1567 sayılı Kanun ve ilgili Tebliğ düzenlemelerine aykırılık gerekçeleri dolayısıyla hesaplaması yapılan “idari para cezası” ilgili mükellefe yürütülecektir.
Bu neticede, mükelleflerce ilgili para cezasının iptali amaçlı Ceza Hakimliğine müracaat işlemleri yapılmıştır. Bu mercide verilen kararların %99’unun davayı reddi yönünde neticelendiği, ilgili kararların gerekçelerinde “ belirtilen tebliğ düzenlemelerindeki aykırılıklar” işlendiği saptanmış, tecrübe edilmiştir. Bu nedenle, son iki yıllık uygulamada yoğunlukla karşılaşılan bu yöndeki iptal davalarının tümüyle reddedildiğini söylemek mümkündür.
Ancak, somut olaya konu uyuşmazlığın üst yargı mercilerine taşınması neticesinde; ilk Derece mercilerinin aksine lehe kararların tarafımıza geliştiğini, mükellefe uygulanan cezai yaptırımların dayanaksız ve yasaya aykırı olduğu sonucunu işleyen içtihatlar edinilmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasanın “Vergi ödevi” başlıklı 73. Maddesinde, “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” Hükmünü tayin etmiştir.
Bu itibarladır ki, cezai yaptırıma konu düzenlemelerin 1567 sayılı Kanunda tayin ve tespit edilmesi gereklidir. İlaveten yapılan diğer norm düzenlemeleri ve Vergi Dairesinin soyut ve eksik işlem gerekleri, yine 213 sayılı Kanun’unun 3. Maddesinde amaçlanan hukuksal edinimlerin olması gerektiği usulde yorumlanmaması dolayısıyla, Vergi Dairelerince uygulanan “İdari Para Cezalarının” usul ve mer’i mevzuata aykırılık teşkil etmektedir.
KAYNAKÇA;
25.01.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.