6102 Sayılı Ticaret Kanunu ile Limited şirket ve ortaklarının şirket borçlarından sorumluluğu ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Limited şirket ve ortakları borçlardan dolayı sınırlı sorumlu olduklarından korunaklı bir konumdadırlar. Ortağın sınırlı sorumluluğunun istisnasını kamu borçları oluşturmaktadır. Ortak kamu borçlarından dolayı ikincil derecede sorumludur. Bu yazımızda değineceğimiz başlıca hususlar; Limited şirketin ve ortağın borçları ve sorumlulukları, ortağın kamu borçlarından sorumluluğu ve ortağın şirketteki paylarını devretmesi durumunda kamu borçlarına ilişkin sorumluluğudur.
6183 Sayılı Kanunun 35 inci maddesi gereğince Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulmalarıdır. Limited şirket borçlarından sorumlu olan gerçek veya tüzel kişi ortaklar, 6183 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca amme borçlusu olup, bu Kanun hükümlerine göre takip edilecektir.
Amme borçlusu olarak 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesi uyarınca Limited şirket ortakları hakkında takibe geçilebilmesi için, Kanunun 54 ve müteakip maddelerine göre şirket hakkında yapılan takip muameleleri sonucunda amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanunu (“VUK”) m. 10’da ve AATUHK’nin 35. maddesinde Limited şirketin kanuni temsilcilerinin kamu borçlarından doğan sorumluluğu düzenlenmiştir[7]. Kamu borcunun ödenmemesi neticesinde hem şirketin kanuni temsilcilerinin hem şirket ortaklarının sorumlu olmaları karşısında, bunlardan herhangi birine öncelikle başvurulmasının zorunlu olup olmadığı meselesi tartışmalara konu edilmiştir.
Danıştay dairelerinde amme alacakları için öncelikle kanuni temsilcinin takip edilip edilmemesi konusu çeşitli zamanlarda farklı kararlar vermek suretiyle ihtilaf oluşturmuştur. Danıstay’ın 20.06.2019 tarih ve 30807 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 11.12.2018 T., 2013/1 E. ve 2018/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu ihtilaflar giderilmiştir. Söz konusu kararla Danıştay Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak VUK ve AATUHK’de, kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, Limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı yönünde oy çokluğuyla karar vermiştir. Bu karar neticesinde müdürler ve ortakların, şirketin kamu borçlarından dolayı ikinci derecede ve birinci sırada sorumlu olarak aynı anda takip edilebileceğini ifade etmek gerekmektedir.
Şirket Ortağının Payını Devretmesi Halinde Sorumluluk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre, ortaklık payının devri; tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse ortaklar genel kurulunun onayı, bu onayın bulunmadığı halde üç aylık sürenin geçmesi ile hüküm ifade etmektedir. Bu durumda ortaklık payının devredildiği tarih olarak “noter tasdikli devir sözleşmesi” tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan, ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payı devredilmemiş sayılacak ve ortağın ortaklık sıfatı devam edecektir.
6183 Sayılı Kanunun 35 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait olan ve devir tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacaktır.
Buna göre, şirket ortağının payını devretmesi halinde, devreden ve devralan şahıslar, şirketin devir tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş borçlarından, Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Ancak bu sorumluluğa başvurulabilmesi için amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir.
6183 Sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacaktır.
Buna göre, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olması hâlinde Limited şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından alacağın doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamandaki pay sahiplerinin sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya, müteselsilen ve kusur şartı aranmaksızın sorumlu olacağı belirtilmiştir.
[9] Danıştay 3. Dairesinin 04.03.2014 tarih ve Esas No:2013/7629, Karar No:2014/902
[10] Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun Esas No: 2013/1, 2018/1 No’lu Kararı, 20 Haziran 2019 ve 30807 sayılı Resmi Gazete yayımlanmıştır.
17.11.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.