Meslek Hukuku ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, tahsilat ve haksız rekabet, herkesçe bilinen, her nedense göz ardı edilen en yıpratıcı mesleki sorunumuzdur. Bu iki temel sorunu ortadan kaldırmadan tavsiye niteliğinde ücret tarifesi belirlemenin bir yaraya merhem olmayacağı açıktır.
Muhasebe, birçok mükellefin işletmesindeki en önemsiz detay ve bu önemsiz bakış açısının getirdiği özensiz muamele tahsilat sorununa önemli katkıdır. Bazı meslek mensuplarınca zaten düşük olan asgari ücret tarifesinin çok altında, çoğu zaman da tahsil dahi edilemeyen ücretler karşılığında tavizlerle! ve haksız rekabetle hizmet verilmeye devam edildiği sürece ve de belirli konularda uzmanlaşmış olmayı gerekli kılan mesleğimizin, alelade icra edilmesi sonucu müşteri nezdinde haklı olarak yapılan işin hiçbir değeri olmamaktadır.
Karar alıcılar için mali tabloların önemi ortadayken, bazı mükelleflerin ücretini ödediği mali müşaviri vergi çıkartmayacak! kişi olarak değerlendirmesi, muhasebenin varlık amacıyla büyük bir tezat oluşturmaktadır. Bu beklentiyi yaratan kimdir?
Mükellefler, mali müşavire olan ihtiyacı görememekte, göz ardı etmekte, meslek mensubundan hangi hizmeti, hangi detayda alabileceğini çoğu zaman bilememektedir. Meslek mensubunun sadece vergiye yönelik mali tabloları hazırlamak ve beyanname düzenlemekle yükümlü olduğu zannından mükellefi vazgeçirmek, kamu eliyle sağlanmalıdır. Çünkü sıklıkla ve aynı tekrarla karşımıza çıkan; belli bir tarihe kadarki mevcut kusurları temize çektirdiği gibi gelecek dönemler için de nasılsa yine çıkar düşüncesiyle potansiyel kusur yaratmaya zemin oluşturan, kasa-stok-cari affı, matrah-vergi artırımı, varlık barışı benzeri torba düzenlemeler sonucunda muhasebe, önemsiz ve özensiz değerlendirilebilmektedir.
Etik kurallara uyumlu, faaliyetini layıkıyla sürdüren ve mesleğe yön veren değerli meslek mensuplarının sayısı azımsanamaz. Fakat gelinen noktada kronikleşmiş, kökten değişmesi gereken ve sisteme doğru katkıyı sağlamayan bir yapının varlığı da nettir.
Madem bu tahsilat ve haksız rekabet sorunu çözülemiyor!, ortada da kamusal bir hizmet var, öyleyse; yapı denetim firmalarına benzer, kapsamlı bir uygulama geliştirilerek, bakanlık tarafından, elektronik ortamda belirlenen bir mali müşavir ile mükellefin çalışması alternatif model olarak değerlendirilmelidir. Tabii ki emeğin, bilginin, tecrübenin, zamanın karşılığını içeren makul ücret tarifesi ile.
Bize göre, bir meslek mensubu, kiminle, hangi kapsamda, hangi ücretle çalışmak istediğini kendisi belirlemelidir. Fakat ücret tarifesine çok takılmadan kendi emeğinin ederini belirlemek her zaman kolay olmayabiliyor. Zira zaten düşük olan asgari tarifeye dahi uymayan ücretlerle muhasebenin ticaretini! yapan bir kesim var, bir de bilinçsiz ya da işine öylesi gelen mükellef grubu var.
Meslek mensubunun uzmanlık alanı, bilgisi, deneyimi, hizmet alanının ve ücretinin belirlenmesinde etken kriter olmalıdır. Müşteri için düşük ücret, meslek mensubu seçiminde neredeyse tek kıstas. O gün için düşük ücret ödeyerek kar ettiği zannında olanlar, arka planda katlandığı maliyetin büyüklüğünü göremiyor. Bu tablonun mükellefe de kamuya da bir maliyeti var.
Hiçbir mükellef, mali müşavirin bilgisini, birikimini ve tecrübesini ölçmez, ölçemez. Mali konular ve muhasebeyle ilgili sorunlarla yüz yüze gelinceye kadar hangi konuda ne yapması gerektiğini ve ne ile karşılaşacağını dahi birçoğu bilmez, bilemez. Bunun içindir ki, geçmiş dönemlerine dokunulmazlık sağlamak için torba yasalarla çıkan matrah artırımı ve benzeri kanun maddelerinden yüksek oranda faydalanan mükellef vardır. Mükelleflerin çoğu faaliyet alanındaki mali mesuliyetini ve mevzuatını bilmediği gibi merak dahi etmemektedir. Tam da burada şöyle bir şey ortaya çıkıyor, eksiklik meslek mensubuna mı ait yoksa mükellefe mi? Mükellef, konuyu mali müşavire ihale ederek sorundan maalesef kurtulamayacaktır. İlk önce, kendi mesleğinin, faaliyet alanının mali mevzuatını öğrenmek zorundadır. En azından, iştigal konusuyla ilgili uzmanlaşmış mali müşavirle çalışması beklenir. Mükellefin tercih kıstası, düşük muhasebe ücreti ve ödemeyeceğini umduğu vergi olmamalıdır.
Öte yanda, mali müşavirlik, tek düzen hesap düzeni için geliştirilen muhasebe programlarını satın alıp, bilgisayar başına stajyer oturtup da mükellefi kaderine terk ederek, tahsilat peşinde koşmak değildir. Öncelikle, uzmanlaşma gereklidir zira herkes her işi ve her konuyu bilmez, bilemez. TÜRMOB ve Meslek Odaları, düzenli, zorunlu uzmanlık eğitimleri vermeli ve belgelendirmelidir. Mali müşavirin vereceği hizmetler, uzmanlık alanı ve belgelerine göre belirlenmelidir.
Mali müşavirler, adıyla müsemma olmalı; hem mali tabloları gereğince düzenleyebilmeli hem de okuyabilmelidir, yol gösterici olmalıdır. Zira mükellefin vergi hesaplaması, kredibilitesi ve daha birçok şey mali müşavirin düzenlediği veya düzenleyemediği! tablolar üzerinden hesaplanmaktadır. Tüm mesleklerde uzmanlık ön planda olmasına rağmen her ne hikmetse bu sektörde böyle bir meziyete ihtiyaç duyulmamaktadır.
Eğer, sağlıklı bir maliye ve hazine sistemi istiyor isek, bu, ancak sağlıklı muhasebe sisteminden geçer. Ana hatlarıyla ihtiyaçları şöyle sıralayabiliriz;
a-) Mali müşavirler uzmanlık alanı ve deneyimlerine göre sınıflandırılmalıdır; mali idare tarafında ihtisaslaşma mevcutken, sahada muhasebe sisteminin ve ekibinin yeterlik ölçütünün tanımlanmamış olması ve muhasebede sektörel uzmanlık alanlarının olmayışı sisteme zarar veren, mesleği değersizleştiren büyük etkendir.
b-) Aynen yapı denetim firmalarında olduğu gibi Maliye Bakanlığı nezdinde havuz oluşturulmalı, bu havuzdan ücretlendirme ve atama yapılmalıdır. Mali müşavirler, ücret ve tahsilat problemi yaşamamalıdır.
c-) Hazırlanacak mevzuata aykırı hareketler cezalandırılmalıdır - meslekten men dahil-; mesleğe, meslek mensubuna ve mali sisteme zarar veren hususlar kökten çözüme kavuşmalıdır. Sağlıklı ve güçlü bir maliye için mali müşavirler, kamu adına denetim yapmalı, mevzuatı uygulamalıdır.
d-) Bildirim ve beyanname muhasebeciliğine boğulan mesleğimizin tanımı ve kapsamı günün gereklerine uyarlanmalıdır. Beyanname-bildirim muhasebeciliği ve müşavirlik kavramları ayrışmalıdır.
e-) Mükellefte farkındalık geliştirilmelidir.
f-) Emeğin, bilginin, tecrübenin, zamanın karşılığına ve dahi günün ekonomik koşullarına uyarlı bir asgari tarife belirlemesi yapılmalıdır.
Genel duruma bakılırsa, ezber edilmiş vergi-beyanname muhasebeciliği etrafında alınan- verilen hizmet ile bir yere varılamadığı ortadadır. Ülkemizde şirketlerin ömürlerinin kısalığı, durumun vahametini yeterince özetlemektedir. Teknolojinin böylesi geliştiği ortamda, etkin danışmanlık ve denetim hizmeti ile desteklenen bir bildirim ve beyanname muhasebe sistemi ile doğruya ulaşılacağı aşikardır.
Bu mesele için bakanlık ve meslek örgütleri, ortak akılla, alternatif etki senaryolarıyla iyi bir modelleme ortaya koymalıdır. Maliye açısından, gelirlerin çok ciddi oranda artacağı, mali müşavirler açısından ise hem mesleki itibar hem de gelir açısından tatminkar bir seviyeye çıkılacağı hususu değerlendirilerek bakanlık tarafından gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
26.09.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.