Son günlerin popüler konusu, ücretli olarak çalışanların vergi dairelerine çağırılması. Daha teknik bir ifade ile; birden fazla işverenden ücret geliri elde eden ve beyan sınırı aşıldığı halde bu gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyen ücretlilerin vergi dairelerince beyana davet edilmesi. Konuya ilişkin olarak çok sayıda makale, köşe yazısı yazıldı. Uygulamanın detayları, hangi durumda beyanname verileceği, beyannamenin nasıl oluşturulacağı gibi konular örneklerle anlatıldı. Bu yazıda ise konunun farklı bir boyutuna, net ücret üzerinden çalışanların durumuna değinmeye çalışacağız.
Ücretli çalışanlar yıl içerisinde işyerlerini değiştirebilmekte ya da birden fazla işverenden aynı anda ücret geliri elde edebilmektedirler. İşyeri değişikliği durumunda yeni işverenlerin, diğer işverenlerin ödedikleri ücretler dikkate alınmaksızın sıfır noktasından başlayarak ücretin matrahını oluşturması ve vergi dilimini buna göre uygulaması gerekmektedir. Konuya ilişkin olarak 160 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde;
"...Buna göre, bir hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret alması halinde, her bir işverenin ödediği ücretler, ayrı ayrı vergilendirilmektedir. Dolayısıyla vergi tarifesi, her bir işverenin ödediği ücrete, diğer işveren veya işverenlerin ödediği ücretle ilgilendirilmeksizin ayrı ayrı uygulanmaktadır..." açıklamalarına yer verilmiştir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığınca verilen 10.06.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 103-708 sayılı Özelge’de,
“… Bu hüküm ve açıklamalara göre, yeni işe başlayan personelin çalışacağı süre içerisinde elde edeceği ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 61, 94 ve 103 üncü maddeleri uyarınca vergilendirilmesi aşamasında daha önce çalışmış olduğu işverenden elde ettiği kümülatif ücret matrahının yeni iş yerinde çalışacağı süre içerisinde elde edeceği ücret matrahı ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla yeni iş yerinde söz konusu personelin elde edeceği ücretlerin tevkif suretiyle vergilendirilmesine esas olarak başlangıçta "0" matrahın dikkate alınması gerekmektedir…” şeklinde görüş belirtilmiştir.
Aynı doğrultuda çok sayıda özelge bulunmaktadır. İdarenin görüşüne göre yeni işveren, çalışanın matrahını ilk defa işe giriş yapılıyormuş gibi beyan ederek sorumluluğunu yerine getirmiş olacaktır. İşverenler, vergi dairesine çağırılan çalışandan istenen vergi ve cezadan; işte bu düzenlemelerden hareketle sorumlu olmayacaklarını öne sürmektedirler. Çalışanlar ise genel olarak ücret gelirleri için (bazı hallerde) beyanname vermeleri gerektiğinden habersizdirler. Dolayısıyla beyanname verilmemesi sebebiyle re’sen vergi tarhı ve vergi ziyaı/usulsüzlük cezasıyla karşılaşabilmektedirler.
Uygulamada işverenler çalışanları ile net (vergi ve diğer yükümlülüklerden arındırılmış, çıplak) olarak ödenecek belirli bir meblağ üzerinden anlaşabilmektedirler. Böyle bir durumda ücretliler vergisel konulardan etkilenmemekte, her ay alacağı net ücreti bilmektedirler. Vergiye ilişkin (dilim değişikliği gibi) konular ise işverenleri ilgilendirmekte, böyle durumlarda işverenin cebinden çıkan tutar değişmektedir.
Gönüllü uyum kapsamında vergi dairesine çağırılan ücretlinin net ücret üzerinden çalışıyor olması halinde farklı bir süreç yaşanmaktadır. Her ne kadar net ücret üzerinden anlaşılmış olsa da, Vergi Usul Kanunu'nun 8 inci maddesinde yer alan "Vergi kanunları ile kabul edilen haller müstesna olmak üzere; mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz." hükmü gereğince ilave vergi ve ceza ücretliden istenecektir. Ancak taraflar arasındaki sözleşme gereğince, Borçlar Kanunu ve İş Kanunu çerçevesinde işverene rücu talebi söz konusu olabilecektir. İşverenler ise bu tutarları işçiye ödemek istememektedirler. Buna gerekçe olarak, yukarıda aktardığımız 160 nolu Tebliğ uygulamasını göstermektedirler. Her iki taraf da kendince haklı görünmektedir. Taraflar anlaşamazsa konunun yargıya intikal etmesi muhtemeldir. Ancak kanımca, aşağıdaki gibi bir anlaşma yolu adil olacaktır.
Böyle bir durum oluştuğunda, öncelikle taraflar arasında düzenlenen iş akdine bakılması icap etmektedir. Eğer ilave vergi tarhiyatlarını düzenleyen sözleşme hükümleri mevcut değilse, vergi ve cezanın durumunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Net ücret üzerinden anlaşılmış ise, tarh edilen verginin söz konusu işverene isabet eden kısmı ücretliye ödenebilir. Zira yıllık beyannamede kümülatif ücret üzerinden hesaplanarak tarh edilen vergi de söz konusu işyerinden elde edilen ücret nedeniyle doğmaktadır. Hizmet akdine göre ise, bu işyerinden alınan ücretten doğan vergiler işverene aittir. Çalışan sene başından itibaren bu işyerinde çalışıyor olsaydı, ortaya çıkan ilave vergiler zaten ödenecekti. 160 nolu Genel Tebliğde yapılan açıklama, ücret gelirlerinin beyanında karmaşayı engelleme amacını taşımaktadır.
Şu an yürütülmekte olan gönüllü uyum çalışmasında, vergi dairesince çalışanlara Vergi Usul Kanunu’nun 371 inci maddesi çerçevesinde pişmanlıkla beyanda bulunması tavsiye edilmektedir. Pişmanlıktan yararlanılarak yapılan beyan üzerine vergi ziyaı cezası doğmamakta, yalnızca 1 inci derece, 1 kat usulsüzlük cezası kesilmektedir. İster pişmanlıkla beyanname verilsin ister vergi dairesi cezalı tarhiyat uygulasın; ortaya çıkan cezalar genel olarak işvereni ilgilendirmemektedir. Çünkü beyanname verilmemesi fiilinden kaynaklanmıştır. Her ne kadar çalışanlar beyanname verme yükümlülüklerini bilmediklerini öne sürseler de, Kanunları bilmemek mazeret sayılmamaktadır.
Konunun bir alt başlığı olarak grup şirketleri arasında, kendi rızası dışında yer değiştiren çalışanların durumu değerlendirilebilir. Grup şirketlerinde çalışanlar, işverenler tarafından çeşitli gerekçelerle diğer grup şirketlerine kaydırılabilmektedirler. Böyle bir durumda beyanname verme yükümlülüğüne ücretlinin sebep olduğunu söylemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Bu sebeple, çalışanın isteği dışında işyeri değişikliği yapan, bu konuda gerekli tedbirleri almayan grup şirketlerinde, verginin yanında cezanın da net ücretliye ödenmesi tartışılabilir.
Bazı işverenler sorunu baştan çözmek adına, yıl içinde yeni başlayan ücretlilerin vergi matrahını kümülatif olarak dikkate almakta, yani diğer işverenlerden alınmış olan ücretleri de matraha dahil etmektedirler. Böyle bir yöntem, daha önce alınan ücret bilgileri sağlıklıysa işe yaramakta, ilave vergi tarhiyatı ve ceza kesilmesinin önüne geçmektedir. Ancak şartlar mevcutsa, beyanname verme yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır. Aksi takdirde ilave bir vergi ve ceza ortaya çıkmayacak ancak, usulsüzlük cezasıyla muhatap olunabilecektir.
Bu gibi sorunlarla karşılaşmamak için işverenlerce alınabilecek bazı önlemler aşağıdadır:
NOT: Makalemiz www.vergisorunlari.com.tr adresinde yayınlanmıştır.
09.10.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.