TÜİK enflasyon oranlarını açıkladı.
Buna göre Nisan ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) 2013 yılının Nisan ayına göre %9,38 arttı. Harcama gruplarının ağırlığı dikkate alındığında enflasyonun en önemli sebebi gıda ve alkolsüz içeceklerdeki artış. Yaklaşık tüm sepetin dörtte birini teşkil eden (%24,45) bu harcamalar Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tam olarak %13,15 artmış durumda. Yine sepette %15,54 ile üçüncü sıradan kendine yer bulan Ulaştırma harcamaları grubunda ise bir önceki yılın aynı ayına göre %13,84 lük bir artış var.
Hal böyle iken TÜFE rakamının artmış olması da gayet doğal. Zaten genellikle enflasyon artış analizlerinde en çok artan gruba değil sepet içindeki ağırlığı yüksek olan gruplardaki artışlara bakmak daha doğru bir bakış açısı vermektedir.
Şimdi MB nın özellikle kamuoyunda dillendirilen faiz azatlımı kararı tehlikeye girmiş görünüyor. MB öteden beri enflasyon hedeflemesi doğrultusunda adımlar atıyor ya da atmaya çalışıyor. Şimdi ortaya çıkan tabloda enflasyon hedefi doğrultusunda beklenen faiz indirimi yerine faiz artırımın belki de çözüm olabileceği gibi görünüyor.
Enflasyonun en büyük zararı yatırımcılar için belirsizlik ortamı oluşturmasıdır. Böyle bir ortamda yatırımcıların maliyet ve kar hesabı yapmaları zorlaşır. Bu yüzden yatırımcı riskten korunmak için yüksek bir getiri talep eder, dolayısıyla reel faizler yükselir. Reel faizlerin yükselmesi borçlanmanın maliyetini arttırarak üreticinin kredi taleplerini kısıtlar ve yatırımı engelleyen bir unsur olarak ortaya çıkar.
Bu durumda MB yatırımlarda ve büyümede fedakarlık yapmak istemiyorsa nominal faizleri düşürmemek zorunda. Tam tersine bu ortamda bir de faiz indirimine giderse zaten isteksiz olacak yatırımcıyı daha da küstürüp finansal yatırım olasılığını azaltmış olacak. Eğer bankalar mevcut karlarından başka bir çözüm bulup fedakarlık yapmazlarsa piyasayı fonlama maliyetlerini de ister istemez arttırmak zorunda kalacaklar.
Ayrıca ülke faiz oranlarının düşmesi TL finansal varlıklara yatırımları azaltacağı için ulusal paraya olan talebi azaltır. Ulusal paranın değerinde bir azalışa neden olan faiz azaltımı dövize talebi arttırır. Döviz fiyatının artması ithalatı pahalılaştırır. Pahalı ithalat sayesinde ülkeye yapılan hammadde ve yatırım malı ithalatı azalır. Hammadde ve yarı mamul maddeye karşı talepte meydana gelen azalış üretimde maliyetlerin artmasına neden olur. Artan maliyetler firmaların karlılığını ve satış hacmini azaltır. Böylece faizlerde meydana gelen bir azalış hem ülkelerde ödemeler dengesi problemi yaratır hem de milli gelir azalışına neden olabilir.
Öte yandan fiyat istikrarını sağlayamamış bir ülkede faiz oranlarında meydana gelecek bir artış ülke içindeki üretim maliyetlerini arttıracak, artan üretim maliyetleri enflasyona neden olacak ve döviz kurundaki yükseliş de bu sırayı takip edecektir.
Para Politikası Kurulunun ilk toplantısı 22 Mayıs 2014 tarihinde. Ve muhtemelen kamuoyunda sıkça tartışılan faiz indirimi kararı bu toplantıda da gelmeyecek gibi görünüyor. Veya büyüme ve enflasyondan birini seçmek zorunda kalacak.
13.05.2014
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.