Mart 2017 sonu itibari ile bankacılık siteminde bulunan toplam mevduat tutarı yaklaşık 1.532.838 Milyon TL. Oysa aynı dönem itibari ile bankacılık siteminin vermiş olduğu krediler tutarı 1.800.513 milyon TL. Mevduatın krediyi karşılama oranı yüzde 85. Açıkça görülüyor ki sistem aldığından fazlasını veriyor.
Tasarruf etmediğimizin veya edemediğimizin önemli bir kanıtı bu. Tabi ekonomik risklerin arttığı dönemlerde bu istatistik ülke ekonomisi için hiç de iç açıcı değil. Olaya banka reel ekonomik faktörler gözünden bakarsak, varlığımızdan fazla borç alıyoruz anlamına geliyor.
Toplam mevduatın yüzde 34'ü kamu sermayeli bankalarında geriye kalanı özel ve yabancı sermayeli bankalarda toplanmış durumda. Kredilerin ise yüzde 32'si kamu bankaları tarafından verilmiş durumda.
2005 yılına döndüğümüzde toplam mevduat tutarının 253.578.919 bin TL, kredi tutarının ise 152.326.260 TL olduğunu görüyoruz.
Mevduatın krediyi karşılama oranı yüzde 166. 2010 yılında ise toplam mevduat tutarı 528.868 milyon TL iken toplam kredi tutarı 401.132 milyon TL.
Mevduatın krediyi karşılama oranı yüzde 132, yani yıllar geçtikçe oran daha da kötüleşmiş durumda. Bunlar tasarruf yetersizliğinin önemli göstergesi. Bu durum bankaların yurt dışı kaynaklara yönelmesi ve topladıkları fonların maliyetlerinin artması demek.
Fon talep maliyeti artınca verilen kredi faizinin de doğal olarak artış yönünde baskı yapması ve reel sektörün yatırım maliyetlerinin artması demek.
Bundan daha kötüsü önemli bir yapısal sorunu da beraberimizde taşıyoruz. Herhangi bir ekonomik kriz anında büyük risk taşımış oluyoruz. Bireysel krediler de önemli ölçüde artmış durumda. Mart ayı sonu itibari ile 20.164.437 kişi (veya adet) toplam 331.975 milyon TL tüketici ve konut kredisi kullanmış durumda. 2010 yılında ise 11.301.517 kişi (veya adet) 122.210 milyon TL tüketici ve konut kredisi kullanmıştı. Bu da demek oluyor ki son 7 yılda tüketici kredileri adet bazında yüzde78 tutar bazında ise yüzde172 oranında artmış. Tüm durumun özeti hem bireysel hem reel sektör anlamında boğazımıza kadar borç içindeyiz daha da kötüsü bunu karşılayacak bir varlığımız da yok.
Bankacılık kesimin riski günden güne artıyor.
Bu risk bölgesel veya dünya çapında yaşanacak ekonomik krizlerde taşınabilecek bir risk değil.
18.07.2017
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.