Bırakın yeni bir şey üretmeyi git gide daha çok tüketiyoruz. Büyük kalkınma hamleleri olarak sunulan projelerin temelde bizi tüketmeye ittiğini itiraf etmenin tam da zamanı değil mi şimdi ?
İstatistikler de tükettiğimizi doğruluyor. Dünya Bankası istatistiklerine göre yüzde 14?ler seviyesinde iç tasarruf oranına sahibiz. Tasarruf etmiyoruz çünkü tüketiyoruz. Oysa dünya genelinde tasarruf oranı neredeyse yüzde 25?ler seviyesinde. Bizim için daha da kötü olan tüketim toplumu denilen ABD?nin bile tasarruf oranı bizden yüksek. Bu ne anlama geliyor? Tasarruf oranı yüksek olan ülkeler yatırımlara aktarılacak fonları kendi iç tasarrufları ile karşılayabiliyor. Yatırım stratejilerini daha rahat belirleyebiliyor, ve dış finansmana göre çok daha az maliyeti olan iç tasarruf fonlarını kullanabiliyor. Ya biz ! Biz yeteri kadar iç tasarrufa sahip olmadığımız için, yurt dışı borçlanmanın esiri olmak durumundayız, ki öyle de olduk.
Koca koca adamlara bakıyorum ekonomik ve sosyolojik alengirli laflar ediyorlar.
Tabi öyle olunca evet bu arkadaş bir şey biliyor izlenimine kapılıyor insan haliyle. Tamamen fanteziden öteye gitmeyen yazılarıyla köşelerde yer alan bu adamlar, zamanında pek çok etkili yerde çalışmış. Sorsan kendilerine ?o zaman bu projeleri neden uygulamadın peki bu kadar biliyorsun ?? diye, eminim sistem falan filan kem küm diyecekler. Ülkemizin genel sorunu ve şu an geldiğimiz noktanın da sebebi değil mi zaten, liyakat gözetmeksizin verilen makamlar. Makam sahibi olup bir icraat sahibi dahi olmamış, tamamen işgal ettikleri yerleri kendi menfaatleri için kullanmışların sorumluluğu, bugün geldiğimiz durumun özeti.
Değişen de çok şey yok gibi maalesef. Çünkü doğruyu söyleyenin, eleştirenin onaylanmadığı, yanlış söylese dahi kulağa hoş gelenin alkışlandığı bir toplumda yaşıyoruz.
Hal böyle olunca sadece tüketiyoruz ve tüketeceğimiz profilde üretiyoruz. Yeni hiçbir şey üretmiyoruz neredeyse. Son dönemlerde teşvik üstüne teşvik veriliyor, ancak AR-GE harcamaları istenilen düzeyde değil. Yenilikçi yatırımlar oldukça geride. 2015 sonu itibari ile toplam AR-GE yatırımlarının gayri safi milli hasılaya oranı sadece yüzde 1,06 olarak gerçekleşti. (Kaynak TÜİK )
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortalamasında aynı oran yüzde 3 seviyesinde. (Kaynak EROSTAT; http://ec.europa.eu) Bizim GSMH?mızın yüksekliğini de değerlendirerek rakamlara baktığımızda oldukça gerideyiz.
Yapılan onca destek açıklamalarına verilen teşviklere rağmen hala yeni bir şeyler üretme adına adım atmıyorsak bunu sosyolojik temelleri de var demektir. Yenilikçilik ve gelenekçilik. İşte tam da mesele bu. Yeniye hep bir direnç gösteriyoruz, tıpkı matbaaya gösterdiğimiz gibi. Gösteriyoruz, çünkü eski alışkanlıklarımızın değişmesini istemiyoruz, menfaatlerimiz bunu gerektiriyor. Az olsun bizim olsun felsefesi ile aynı oyuncakla asırlardır oynayıp duruyoruz.
Sonra da neden aya uzaya giden bir Türk olmadı diye soruyoruz. Her şey biz eskiden kulağımıza fısıldandığı gibi kalsın istiyoruz. Yenilikten değil, gelenekten yanayız. Gelişmek ve değişmek için çırpınmıyoruz. En büyük değişimi cep telefonu modellerimizde yapıyoruz. Ancak onu kullanan ruhların ne kadar gelenekçi ve eski olduğunu görmüyoruz. O yüzden dünyada insanlar küresel ısınma, hava kirliliği, yaşam süresinin uzatılması, klonlanmış iç organlar, yenilenebilir enerji ile uğraşırken biz birbirimizi yemeye devam ediyoruz.
06.12.2016
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.