Bankaları para alıp satan kurumlar olarak da tanımlayabiliriz. Halktan mevduat ve benzeri adlarla topladıkları paraları işletme veya ihtiyaç sahiplerine kredi olarak verme görevini üstlenmişlerdir.Bu durumda bankalar kar edebilmek için, ortalama yüzde 14 maliyetle toplanan parayıyüzde 16 veya yüzde 17 ortalama ile satma derdindeler.
Yeterince tasarruf etmiyor isek işte toplanan bu paranın maliyetini artırıyoruz demektir.
Yani bugün için yüzde 14 olan ortalama maliyeti daha da yukarı çekmek demek bu. Aynı zamanda kredi faizleri üzerinde de aynı yönlü bir baskı anlamına da geliyor tabi ki bankaların karlarından fedakarlık yapmadıkları düşünüldüğünde.
Kalkınma Bakanlığının açıkladığı son istatistikler 2014 yılına ait. Ve geçmişten bu yana bakıldığında yüzde 25lerin üzerinde olan tasarruf oranının (tasarrufların yurt içi gayri safi hasılaya oranı) yüzde 14lere kadar gerilemiş durumda.
Demek oluyor ki artık daha çok tüketiyoruz tasarruf etmiyoruz. Bankaların rezervleri belli. Ekonomiyi besleyecek damarlara kan pompalayabilmek için bu kana yani tasarrufa ihtiyacı var en başta. Eğer bu konuda sıkıntı yaşarsa başka kaynaklar aramak zorunda. Bu kaynak ise genellikle yurt dışı fonlar olarak karşımıza çıkıyor.
Yani tasarruf etmeyerek bankaları daha fazla dış borçlanma zorunda bırakıyoruz. Bu da kaynakların yurt dışına akması demek, cari açıktan tutun da döviz kurlarına kadar bir çok etkiyi beraberinde getiren uygulamalar demek.
OECD istatistiklerine baktığımızda 2011-2015 arası dönemde Türkiyenin yurt için tasarrufunun milli gelire oranı ortalama yüzde 15,8. Oysa aynı oran Avusturyada yüzde 26, Bulgaristanda yüzde 20, Azerbaycanda yüzde 42, Kanadada yüzde 23, Çek Cumhuriyetinde yüzde 32, Fransada yüzde 20, İranda yüzde 38, Almanyada yüzde 26, Suudi Arabistanda yüzde 41, Kuveytte yüzde 52 ve Amerika Birleşik Devletlerinde yani dünyanın tüketim ülkesi diye bilinen yerinde ise yüzde 17ler civarında.
Özellikle ülkemiz açısından tasarruf eksikliği gelecekteki yatırımlar açısından büyük risk oluşturmaktadır. Yatırımların en doğru finansmanı tabi ki yurt içi tasarruflardır.
Ancak yetersiz olduğu durumlarda aynı yatırımların gerçekleşmesi için ister istemez dış kaynağa ihtiyaç duyulacaktır. Son zamanlarda bazı bakanlıkların bu yönde çalışmalar yaptığını görüyoruz. Çeyiz hesabı vesaire yolu ile en azından tasarruf hacmine katkıda bulunulmaya çalışılıyor.
Ancak sistemin genelinde tüketime daha çok teşvik edilen bir ülke ve yapı var.
Bu da tasarrufların azalmasına yol açıyor. Çocukluğumuzda bize kumbara hediye eden ve bu sayede tasarrufa teşvik eden bankalar artık kredi kartları hediye ederek bizi tüketmeye hem de daha kazanmadan tüketmeye teşvik ediyor. E bir sektörün kendi bindiği dalı kesmesi de bu olsa gerek. Uzun vadede klasik bankacılığın sonunu yine kendileri hazırlıyorlar, sadece seyredin.
03.05.2016
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.