Daha en başından söylememiz gerekir ki adil bir vergi sistemi, gelir ve kazanç elde edenler yönünden bir hak ve paylaşım meselesidir.
Her birey gerek şahsi çabası ile gerek mevcut ortaklıkları ve sermayesi ile ekonomik kaynaklardan bir kısmının kendine transferi için uğraş verir. Temel yaşam döngüsü de budur. Bu sistemde devlet bu ekonomik transferin diğer tarafında kendine gelecek pay için bekler. İşte alınacak pay adil olmalıdır ki hem kazancı elde edenin transfer için katlandığı yüke değsin hem de aynı geliri elde edemeyenlere tekrar dağıtım için anlamlı bir gelir oluşsun.
Vergi, onun için insanların ekonomik hareketlilikleri çerçevesinde kritik bir noktada durmaktadır.
Adil bir vergi sistemi için devlet olgusunun varlığından bu yana çokça tartışma geçti. Bununla ilgili çok fazla teori var ve bir çoğu belki günümüz dünyasında geçersiz kalmış. Ki bizim yazdıklarımız da belki bundan yüz yıl sonrasında geçersiz olacak. Bilginin değişebilirligi böyle bir şey. Zamanında dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen kişiyi engizisyon mahkemeleri diamla cezalandırırken bugün ilkokul çocuğu bile bu bilgiden emin !
Adil bir sistemi için tersinden bakmak en doğru yol olacaktır. Yani adil bir vergi sisteminin olmadığı adaletsiz rekabet şartlarının oluştuğu alanlara.
Genellikle kayıt dışı ekonomi mevzubahis olunca çok fazla değinilmese de sektörel olarak kayıt dışı ekonominin analizinde iki temel kriter karşımıza çıkmaktadır.
Dikkatle baktığımızda en fazla kayıt dışı ekonominin süregeldiği sektörlerin vergisel olarak şöyle bir açmazı var;
Birincisi bu sektörlerde katma değer vergisi oranları girdi ve çıktılar yönünden dengesiz.
İkincisi ise bu sektörlerde üretilen mal ve hizmet ancak belirli şartlarda diğer mükelleflerin vergilerinden indirim konusu yapılabiliyor ya da hiç yapılmıyor.
Yani katma değer vergisi dengesizliği yani yüzde sekiz veya on sekiz katma değer vergisi oranı ile girdi maliyeti olup çıktısı yüzde sekiz veya bir katma değer vergisi oranında olan mal ve hizmet üreticileri için gelecekte indirimli orana tabi vergi iadesi alma yoluna gitmektense kayıt dışılığa yönelmek daha cazip.
Aksine düşük oranda girdi maliyeti oluşturup yüksek oranda katma değer vergisi ile satmak yine satıcı aleyhine fiyat dezavantajı yaratacağından aynı şekilde kayıt dışılığa kaçış baş gösterecektir.
Yani düz oranlı tek bir vergi oranının tartışılma zamanı gelmiştir. Bu kadar karmaşıklığın sebebini kimse de anlamıyor zaten. Bu karmaşıklıktan doğan zaman ve maliyet israfı da cabası.
İkinci husus zaten öteden beri doğru bir vergi sisteminin olmazsa olmazıdır. Tüm giderlerin kabul edilebildiği bir sistem. Faaliyet konusu ile ilgili olsun olmasın tüm giderler gerçekten yapıldığı sürece kabul edilsin, edilsin ki karşı tarafı kayıt içine iten diğer mükellef olsun. Her mükellef diğerinin müfettişi olsun.
O kadar bilimsel çalışma yapılması sadece bazı sözde bilim insanlarının kendini tatmin etmesinden ileri gitmiyor. Gerçeği bulmak için meseleyi çözmek istemek lazım. Görülüyor ki meseleyi çözmek isteyen yok, onun için gerçeği arayan da yok.
15.03.2016
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.