YAZARLARIMIZ
Ali Durmaz
Vergi Başmüfettişi
durmaz.ali@hotmail.com



Ticaret Şirketlerinde Tasfiye Sorunu

Ülkemizde şirket kurma artık son derece kolay bir işlem haline gelmiştir. Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikle artık tek kişilik şirketlerin kurulması da mümkün olmaktadır. Ancak kurulan bu şirketlerin önemli bir kısmının ömrü uzun olmamaktadır. Kurulan çoğu şirket kısa bir süre içinde faaliyetine son vermektedir. Bunun sebebi daha çok ekonomik ve finansal gerekçeler olsa da azımsanmayacak düzeyde sahte belge ticareti amacıyla kurulan şirketler de aynı akıbeti paylaşmaktadır. Bunlar kısa süre içinde kapanmakta ve sorumluları ortadan kaybolmaktadır.

Bilindiği gibi, ticaret şirketleri açısından mükellefiyetin sona erdirilmesi tasfiye ve iflas hükümlerine bağlanmıştır. Türk Ticaret Kanununda öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması mümkün değildir.

İş hayatına cesur bir şeklide şirket kurarak atılanlar, plansız ve düşük sermayeli yatırımlar yaptığından şirketlerin önemli bir kısmının faaliyeti kısa bir süre içinde sona ermektedir. Ancak, ülkemizde şirketler çok kolay bir şekilde kurulurken tasfiye edilmeleri aynı şekilde kolay olmamaktadır. Hatta çoğu şirket kurucusu/ortağı tasfiyenin ne olduğunu bile bilmemektedir. Ülkemizde tasfiye müessesesi yeteri kadar önemsenmemiştir. Bu nedenle faaliyeti sona eren çok sayıdaki şirket tasfiye edilmemiş olup bu şirketler ticaret sicilinden silinmediklerinden bunların ticaret sicilinde varlığı devam etmektedir.  

Diğer yandan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 160. Madde hükmünde “İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir. Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.” Denilmektedir.         Buna göre,

1. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi,

2. Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi,

hallerinde mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir. Böylece, gerçek ve tüzel kişi mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının sona erdirilmesinde tasfiye edilmeleri gerekmekle birlikte, faaliyetlerini uzun süreden beri bırakmış, ortakları dağılmış, tasfiye edilmemiş, sorumlu ve muhatap tutulacak kanuni temsilcisi de bulunmayan, işlerini tamamen terk ettiği belirlenen ve vergiye tabi bir faaliyeti de tespit edilmeyen mükelleflerin bu şekilde mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi kabul edilmiştir.

Bu uygulamanın amacı işini tamamen terk eden ve vergiye tabi bir faaliyeti tespit edilemeyen mükellefler hakkında, sadece işi bırakma keyfiyetinin vergi dairesine bildirilmemiş olması nedeniyle faaliyetine devam etmeyen ve beyanname vermeyen bu mükelleflerin takdir komisyonu marifetiyle haksız vergilendirilmesini önlemektir. Ayrıca münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlerin mükellefiyet kayıtlarının terkini idari bir tedbir olarak öngörülmüştür. Bu kapsamda gayri faal mükelleflerin tespitine ilişkin olarak aşağıdaki durumlara uyan mükellefler hakkında kontrol işlemleri yapılacaktır. (Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri No: 2016/2)

- Ticari, zirai veya mesleki kazançlarından dolayı gerçek usule tabi gelir vergısı mükellefleri (adi ortaklıklar dahil) ile kurumlar vergisi mükelleflerinden birbirini izleyen iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesi vermeyen,

- Ticari kazançları basit usule tabi (KDV mükellefiyeti olanlar hariç) mükellefler ile banka ve sigorta muameleleri vergisi mükelleflerinden yıllık gelir/kurumlar vergisi beyannamesini kanuni sürenin bitimini izleyen aydan başlayarak üç ay içerisinde vermeyen,

Gayri faal mükelleflerin bilinen adreslerinde bulunup bulunmadığının ve başka bir adreste faaliyetine devam edip etmediğinin tespit edilmesi amacıyla bilinen adreslerinde yoklama yapılır. Yapılan yoklamalardan sonuç alınamaması halinde, yukarıda belirtilen hususları tespit etmek amacıyla; Gerçek kişi mükelleflerde mükellefin, tüzel kişi mükelleflerde kanuni temsilcisinin (kanuni temsilcinin adresinde bulunamaması durumunda ortaklardan en az birinin), adi ortaklıklarda ise ortaklardan en az birinin 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan Adres Kayıt Sisteminde yapılacak sorgulama ile tespit edilen yerleşim yeri (ikametgah) adresinde araştırma yapılır. Hakkında yapılan kontroller sonucunda, mükellefin işine devam ettiğine dair herhangi bir bilgi veya belgenin bulunmaması halinde gerekli yoklama ve araştırma işlemleri yapılarak re'sen terkin işlemleri tamamlanacaktır.

Ayrıca, vergi inceleme elemanlarınca yapılan inceleme, araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyete devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükelleflerin mükellefiyet kayıtları, vergi inceleme elemanının bu hususları içeren raporuna istinaden; İnceleme elemanı tarafından tespit edilen terk tarihi, terk tarihi tespit edilememiş ise rapor düzenleme tarihi itibarıyla terkin edilecektir.

Bununla birlikte, re'sen terkin işlemi yapılan bu şirketlerin çok büyük bir kısmı tasfiye edilmemektedir. Tasfiye işlemleri yapılmadığından bu şirketler ticaret sicilinden silinmemektedir. Bu nedenle faaliyeti sona erip de tasfiye edilmemiş olan bu şirketler ticaret sicilinden silinmediklerinden bunların ticaret sicilinde varlığı devam etmektedir. Ticaret sicili adeta bu zombi şirketlerle doludur. Yani mükellefiyet kaydı terkin edilen bu şirketler mali idare açısından “ölü” hükmünde iken bu şirketler tasfiye edilmediklerinden ticaret sicilindeki yaşamları devam etmektedir. Bu da ayrı bir sorun oluşturmaktadır.

Diğer bir sorun da ticaret şirketlerinin tasfiyesinin çok masraflı olmasıdır. Tasfiye sürecine giren bir şirketin ortakları zaten maddi olarak iyi durumda olmadıkları aşikardır. Buna rağmen bu kişilerin istenen yüksek miktardaki tasfiye masraflarını ödemeleri ve zahmetli olan tasfiye sürecini takip ederek yönetmeleri çok zordur. Zahmetli ve istenemeyen bir işlem olan tasfiye sürecinin masraflı olması da şirket ortaklarını bu işten soğutmaktadır. Daha tasfiye başlangıcında tasfiyenin ticaret sicilinde tescil ve ilanı için en az 14.000,00 TL harç istenmektedir. Yüksek harçlar yanında noter ücretleri, tasfiye memuruna ödenecek ücretler ve mali müşavire ödenecek ücretler ile tasfiye masrafları çok yüksek meblağlara ulaşmaktadır. Sermayesi güçlü olan azınlıktaki şirketler hariç birçok şirket ortağı için bu masrafların ödenmesi pek mümkün olmamaktadır. Bu husus da ticaret şirketlerinin tasfiye edilmesine engel olmaktadır. 

Bu sorunun çözümü için Türk Ticaret Kanununa yapılacak ekleme ile Vergi Usul Kanunu ile paralel bir düzenleme yapılabilir. Yapılacak düzenlemede, mükellefiyet kaydı re’sen terkin edilen ve herhangi bir faaliyette bulunduğu tespit edilemeyen şirketlerin belli bir süre (örneğin 5 yıl) içinde tasfiye edilmemeleri veya mükellefiyeti belli bir süre içinde yeniden açılmaması halinde bu şirketlerin ticaret sicilinden silinmesi yönünde hükümler bulunmalı ve ticaret sicil memurluklarına bu konuda takip ve işlem yapma yetkisi verilmelidir. Ayrıca, ticaret şirketlerinin tasfiye edilmesi esnasında ödenecek harç tutarlarının sembolik miktarlarda olması ve tasfiye sürecinin kolaylaştırılması şarttır. Aksi halde çoğu şirket sırf bu nedenlerle tasfiye edilmeyecektir.

07.06.2024

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM