31/12/2009 günü yaklaşırken ,18/02/2009 gün ve 5838 sayılı yasanın 18.maddesiyle 3167 sayılı çek hamillerinin korunması hakkında kanuna eklenen geçici madde ile(31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”)31/12/2009 gününe kadar vadesinden önce ibraz edilemeyen çekler,geçici olarak senet hükmündemidir?yoksa değilmidir?Sorusu maliye bakanlığı ile etkili ve bilgili yazarlarımızı farklı yönlere itmiş bulunmaktadır.
Hal böyle olunca da doğal olarak gerek çek hamillerini,gerek keşide edenleri,gerek bankaları ve gerekse çek ve senetleri kayıt altına alan muhasebecileri kararsız bir hale sokmuştur.
Konuya vakıf olabilmek,sorunu çözebilmek için ,6762 sayılı TTK.ilgili hükümlere,3167 sayılı yasanın ilgili hükümlerine,5838 sayılı yasanın 18.maddesine,213 sayılı VUK.değerleme hükümlerine,VUK.41 nolu sirkülere,muhasebe uygulamaları genel tebliğlerine ve hatta Türkçe sözlüğe dahi bakmak ,karşıt görüşleri karşılaştırmak gereklidir.
6762 sayılı T.T.K.688.madde
“ Bono veya emre muharrer senet:
1. Senet metninde (Bono) veya (Emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe'den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
2. Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini;
3. Vadeyi;
4. Ödeme yerini;
5. Kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını;
6. Senedin tanzim edildiği gün ve yeri;
7. Senedi tanzim edenin imzasını;
ihtiva eder.”şeklindedir.
692.maddesi ise; Çek başlığı taşır.
1. "Çek" kelimesini ve eğer senet Türkçe'den başka bir dille yazılmış ise o dilde "Çek" karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
2. Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havaleyi;
3. Ödeyecek kimsenin "muhatabın" ad ve soyadını;
4. Ödeme yerini;
5. Keşide gününü ve yerini;
6. Çeki çeken kimsenin (Keşidecinin) imzasını; ihtiva eder.”şeklindedir.
Aynı yasadaki iki maddeden senet ile çek arasındaki en büyük fark,senette vade,çekte ise kayıtsız şartsız görüldüğünde ödenmesi hususudur.
TTK.707/1’de; “Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt, yazılmamış hükmündedir.”707/2’de ,”Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.”708/1’de ise “Bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.”demektedir.
5838 sayılı yasanın 18.maddesiyle 3167 sayılı yasaya eklenen geçici 2.maddesi ise “31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”şeklindedir.
Yukarda belirttiğim TTK maddeleriyle,geçici 2.madde karşılaştırıldığında Üstad Bumin Doğrusöz “5838 sayılı kanunla çeke vade gelmiş, çek 'bonolaştırılmış'tır. Bu nedenle ileri tarihli olarak düzenlenmiş çeklerin, Vergi Usul Kanunu'nun reeskont konusundaki düzenlemeleri karşısında, artık senet gibi görülmesi ve ona göre işleme tabi tutulması gerekmektedir."Yazımızda böyle demiş ve yazımızın en sonunda "2009 yılının ilk geçici vergi döneminin sonunun gelmiş olması sebebiyle Maliye Bakanlığı'nın (Gelir İdaresi Başkanlığı'nın) görüşünü gözden geçirmesi ve bir sirkülerle uygulamayı yönlendirmesi yerinde olacaktır" demişti.
Bu yazıyı okuyan Maliye Bakanlığı ise 12/05/2009 da 41 nolu sirküleri yayınlamış ve, Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, 5838 sayılı Kanunla yapılan düzenlemenin amacının, çeke vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp, madde hükmü ile belirlenen tarihe kadarki süreç zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin üzerindeki vade tarihinden önce olamayacağına yönelik olmasıdır.
Bu nedenle, çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul edilmesi imkan dahilinde bulunmadığından 5838 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan çeklere de reeskont uygulanması mümkün değildir.”diyerek farklı bir görüş ortaya koymuştur.
Üstad Bumin Doğrusöz ise “Maliye Bakanlığı'nın bu görüşü, mükellef hukukunu etkilediğinden iptal davasına konu edilebilir veya beyannamelerin ihtirazi kayıtla verilmesi suretiyle yargıya taşı nabilir. Bizim inancımız yargının da sirkülerdeki görüşü benimsemeyeceği doğrultusundadır.”diyerek görüşünde ısrar etmiştir.
Bu iki farklı düşünce ise konuyla ilgili herkesi ikileme sevketmiş,yıl sonu yaklaştıkça da bu husus daha da çıkılmaz hal alacak.Kimisi üstadı dinleyip yargıya giderim diyecek,kimi aman maliye ne diyorsa onu yapayım diyecek.
Aslında;
Konunun çözümü yine 6762 sayılı TTK MÜCBİR SEBEPLER başlıklı 643.madde “Kanunen muayyen olan müddetler içinde poliçenin ibrazı veya protesto keşidesi bir devletin mevzuatı veya her hangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkansız bir mani yüzünden mümkün olmamışsa bu muameleler için muayyen olan müddetler uzatılır.
Hamil mücbir sebepleri gecikmeksizin kendisinden önce gelen borçluya ihbar etmeye ve bu ihbarı poliçeye yahut bir alonja işaretle beraber altına yer ve tarihi yazarak imzalamaya mecburdur. Diğer cihetler hakkında 635 inci madde hükümleri tatbik olunur.
Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hamilin, poliçeyi gecikmeksizin kabul veya ödeme maksadiyle ibraz ve icabında protesto keşide etmesi lazımdır.
Mücbir sebepler vadenin gelmesinden itibaren 30 günden çok sürerse poli çenin ibrazına ve protesto çekmeye lüzum kalmaksızın müracaat hakkı kullanılabilir.
Görüldüğünde veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında 30 günlük müddet, hamilin kendisinden önce gelen borçluya mücbir sebebi ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz müddetinin bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçelerde 30 günlük müddet, poliçede gösterilen mehil bittikten sonra işlemeye başlar.”
hükmü ile ;
723.maddesinin 1.fıkrasında gizlidir.Bu madde “Kanunen muayyen olan müddetler içinde çekin ibrazı veya protesto yahut buna muadil tesbitin yapılması; bir devletin mevzuatı veya her hangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkansız bir mani yüzünden mümkün olmamışsa bu muameleler için muayyen olan müddetler uzar.”hükümlerinde gizlidir.Aslında gizli değildir.Çırılçıplak ortadadır.
Ülkenin mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda Ülkede ekonomik krizin olduğu yadsınamaz bir gerçektir.Bu gerçek ise TTK hükümlerine göre mücbir sebeptir.Yukarda belirttiğim TTK hükümlerinde de belirtildiği üzere çekte vade yoktur.Görüldüğünde ödenmesi gerekir.Lakin mücbir sebep hasıl olmuşsa bu kanunda belirtilen çekte muayyen süre;görüldüğü an veya aynı il sınırlarında 10 gün,il dışında ise 30 günlük süreler uzar.Yasa koyucu da Anayasanın 91.maddesi gereği KHK.çıkarma yetkisi alarak dahi yapabileceği görevi,kanun çıkararak yapmıştır.
Sırf mücbir sebep dolayısıyla çekin erken tahsili ve bunun sonucunda ekonomik krizin alevlenmesini hızlandıracak bir uygulamaya başvurulmasını önlemek amacıyla yasal bir hakkın kullanılarak muayyen süre hususunda yapılan düzenleme;hiçbir zaman çeki, senet yapmaz.
Hal böyle olunca da ;gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281 inci maddesinde "Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.
Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme günü kıymetine irca ederler." hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanunun 285 inci maddesinde de "Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.
Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasına resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.
Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar." hükmü uygulanmaya devam edecektir.
Vergi Usul Kanunu uyarınca vadesi gelmemiş olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulması gerekecektir. Ancak bir ödeme aracı olarak kullanılan çeklerin vadeli düzenlenmiş olması adına çek düzenlenen yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen Vergi Usul Kanununda yer alan reeskont uygulamasından yararlanmasına imkan yoktur.Gerekse muhasebe uygulamaları genel tebliği hükümleri de uygulanmaya devam edecektir.
Bu hususta,üstad Bümin Doğrusöz’e katılmak mümkün değildir.Maliye Bakanlığının düşüncesi ise doğrudur.15/11/2009
Kaynaklar;
1. www.referansgazetesi.com/haber.asp
2. VUK.41 nolu sirküler.
3. 6762 sayılı TTK.
4. 213 sayılı VUK.
5. T.C.Anayasası
24.11.2009
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.